"Yağmur Hüznü" bir ilk roman. Genç yazar Ahmet Karcılılar'ın sıradışı, şaşırtıcı bir çalışması. İç içe geçmiş öyküler, bir zincirin halkaları gibi birbirine bağlanan hayatlar bu alışılmadık romanın temelini oluşturuyor. Zaman ve mekan belirsiz olsa da Cumhuriyet'in ilk yıllarında başladığı anlaşılan, tutucu bir Anadolu kasabasında gelişen olaylar üzerine oturan bir öykü. Yıllar sonra, işlediği seri cinayetlerin sonuncusunda ele geçirilen bir katil, bir ruh hastası; hastasıyla konuşarak cinayetlerin nedenine inmeye çalışan bir psikiyatr; katilin geçmişindeki kadınlar; bastırılmış cinselliklerin yaşandığı, cinlerin, hacı-hocaların egemen olduğu bir kasaba ve salgın bir hastalık gibi hastadan doktora geçen gizli bir güç; ruhlarına yerleştiği kişilerin kriz geçirmelerine neden olan, anılar ve sözlerle bulaşan, doktoru, içinde yer alacağı bir
kitap yazmaya zorlayarak okura da bulaşmaya çalışan, zekası ve bilinci olan bir varlık, korkunç bir illet. Bütün bu olguları, bir ilk romandan beklenmeyecek ustalıkta işleyen Ahmet Karcılar'ın olağanüstü bir dil ve çarpıcı bir kurguyla sunduğu "Yağmur Hüznü", kendisinden çokça söz ettirecek bir roman.
(Arka Kapak)
"...
Yağmur Hüznü, üzerinde sabırla, titizlikle çalışılmış bir roman. Gene de 26. sayfada, 2. paragrafın son satırında, "En iyisi susana kadar beklemekti." cümlesinde akıl almaz bir dikkatsizlik örneği var: Doğrusu, "konuşana kadar" olacak.) Karcılılar, okurdan da aynı titizliği bekliyor: Yazdığı her cümleyi dikkatle okumak gerek; bir cümle parçasını "kaçırmanız" bile romanın tadına varmanızı engelleyebilir, o parçayı anımsayamadığınız için "Ne diyor bu romancı!" diye boşuna kızabilirsiniz.
.....
Roman neyi anlatıyor? Tutucu bir kasabadan çizgiler; dini ayin yaparken polisin bastığı kadınlar ("İki kadın polis baskınından söz ettiler bir süre, ibadetin yasaklandığını ve bunun kıyamet alameti olduğunu öne sürdüler, sonra bunca zulmün, bunca baskının Allah'ın devletinin yakın olduğuna dair emareler olduğunu söylediler." (s. 164. Olaylar 1920'lerde geçiyor.), cinsel sorunlar, sağlık sorunları (hekimin olmadığı yerde hocalar hekimlik yapıyor), "Esma ile Macide'nin eşcinsel ilişkileri," ve ölüm üstüne, ölümden sonrası üstüne düşünceler... Romancı, 1920'lerdeki sorunların 2000'e iki kala hâlâ sürüp gitmesinin nedenleri üzerinde düşünmeyi okura bırakıyor.
Yağmur Hüznü'nün biçimi, özünden daha çok ilgilendirdi beni; romanın özellikle biçimi üzerinde duruşumun nedeni, bu."
(Fethi Naci, Yeni Bir Romancı, Cumhuriyet Kitap, 26 Kasım 1998)