TAŞA DEğEN SU
Eliot Pattison
Eski Ekonomi Bakanlığı baş müfettişi,sabık mahkum,yenilerin kimliksiz fakat özgür Taocu Budist’i Shan ile bu kez Doğu Türkistan’dayız.Aileleri Çin yönetimince yok edilen,yönetimin denetiminde ve/fakat kadim inançlar ve etnik kökenlerini unutmamaları için gizliden alternatif bir eğitim programı ile eğitilen çocukların eğitmenleri öldürülmüştür ve çocuklar da teker teker öldürülmektedir.
Shan,Tibet’teki Lamalar tarafından ölümleri soruşturmakla görevlendirilmiştir.Soruşturma sürecinde,Türkistan’ı kolonileştirmek ve halkını asimile etmeyi amaçlayan Çin faşizmini,değişik etnisitelere mensup azınlıkların var olma savaşlarını,kadim kültürlerin unutulmaya yüz tutmuş inançlarını,artık çöl altında kalmış eski İpek Yolu’nun görkemli kalıntılarını,kariyer ve servet hırsıyla dolu Çin bürokratlarını,ülkeleri işgal altında olan Rus,Kazak,Uygur kökenli kızgın insanları tanıyacağız.
Çin yönetimi,ortadan kaldırmak amacıyla geleceğin Dalai Lama’sını aramaktadır.Aradıklarının da bu bir avuç yetim çocuk arasında olduğu bilinmektedir.Shan,geçmişinde gençlik heyecanıyla pek çok insanın ölümüne neden olan Savcı Xu’yu da yanına çekmeyi deneyerek,gerçekleri siyasi realitenin,siyasi gerekliliğin önüne geçirebilecek mi?
Sosyalizmin,aslında geç kalmış milliyetçiliklerin elinde faşistik bir araç olduğunu giderek daha iyi algılıyorum,Pattison’u okudukça.Pattison’un anlattıkları salt Çin ve işgal ederek kolonileştirdiği çevre ülkeler için mi geçerli?Eski SSCB ve Bulgaristan’da yaşananlara ne demeli,ya Çin’in güneyindeki sosyalizm türevleri?
Eliot Pattison,bir numara benim gözümde.Okuduğum üç kitap da mükemmeldi