Cinai::Topluluk

Unsplashed background img 1


comment
February 13, 2024 18:33
Ekin Açıkgöz, Cehennem Çukuru adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentİlki Kadar Değilse de iyi

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayıdır.

    Cuma Polat’ın Gaziantep’te geçen ve Atmaca Komiser’li ikinci romanı. İlkini de Kristal Kelepçe için okumuş ve çok sevmiştim. “True Detective ilk sezon gibi roman yazmış adam”, demiştim. İkinci romanı da zevkle okudum fakat ilk roman kadar etkileyici bulmadım.

    Kitabın Hurufilerin halifesi kabul edilen Nesimi zamanında geçen kesitleri öyküye renk katıyor.
    Hurufilere zamanında yapılan eziyetlerin intikamını almak isteyen bir seri katil eziyet ederek cinayetler işliyor ve ebced hesabıyla anlamlı hale gelen mesajlar bırakmaktan geri durmuyor.

    Antep’in tarihi han ve camilerini dekor alan hoş bir Anadolu polisiyesi olmuş. Çeşitli karakterlerden çeşitli bilgiler ediniyoruz ve bu bilgilerin miktarı tam ayarında.

    Sonraki baskıya naçizane notlarım: Gereği olmayan dipnotlar, bayağı ve tabii sözcüklerinin yazımındaki yanlışlar, ‘Etekleri zil çalıyor’ gibi deyimlerin hatalı anlamda kullanıldığı durumlar, tekrarlar, isim karışıklıkları vs var. Düzeltilebilir.

    İlki kadar olmasa da, zevkle okunan, karakterleri doğal, temposu yerinde, gizemi kafi, kurgusu hatasız iyi bir yerli polisiye. İlk kitap da jürinin en sevilenler listesine girmişti, bu da girdi.

star_border
February 13, 2024 18:31
Ekin Açıkgöz, Cehennem Çukuru kitabına 8 puan verdi.
comment
February 13, 2024 13:52
Ekin Açıkgöz, Kış Patatesi Köftesi adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentÇok espirili ve eğlenceli

    Cinairoman.com sitesinin "Cumhuriyet'in 100. Yılında 100 Polisiye" tavsiye listesinden seçerek okuduğum ilk polisiye.

    Bir Bavyera polisiyesi ve şahane bir taşra polisiyesi örneği. Münih'teki görevinden sürgün niyetine kendi köyüne gönderilen polisimiz Franz Eberhofer, Beatles hayranı aktivist babası, indirim sevdalısı Büyükannesi Lenerl, ağabeyi, köyden arkadaşları olan tesisatçı, kasap, birahaneci vb. karakterlerle tanışıyoruz. Bavyera köyü atmosferi çok keyifli. Büyükannenin Bavyera yemekleri de okuma keyfime renk kattı. Yemeklerden bahseden metinleri bir ayrı seviyorum. Kitabın sonunda birkaç yemek tarifi de var.

    Son derece esprili bir kitap, her sayfada en az üç espiri garanti. Yarım sayfa, 3/4 sayfa gibi minik kısımlardan oluşuyor. En uzun bölüm 4 sayfa olsa gerek. Değişik bir roman yazım tekniği. Sanırım bir ara deneyeceğim.

    Bana çok iyi vakit geçirtti. Neden 5 yıldız vermedim? Çünkü polisiye örgüyü zayıf ve derinliksiz buldum. Eberhofer'in serisinin ikinci ve üçüncü kitaplarını da aldım, onları da okuyacağım.

star_border
February 13, 2024 13:51
Ekin Açıkgöz, Kış Patatesi Köftesi kitabına 8 puan verdi.
comment
February 13, 2024 13:51
Ekin Açıkgöz, Üzgün İblis adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentDaha kısa olabilirmiş

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayıdır.

    Çok uzun, çok fazla karakter var. Eğlenceli ve akıcı yazılmış olmasına rağmen beni biraz yordu. Polisleri ciddiyetsiz ve laçka buldum. Baş karakter olan Lokman dahil. Lokman - Lerzan - Derya aşk üçgenini gerçekçi bulmadım, dahası konuyla bağdaştıramadım. Sonunu da anlamadım. Denklemler ne oldu? Ayrıca arada katilin ağzından yazılmış, şiir desem değil, dua desem değil, serzeniş desem değil bir takım aforizmalar vardı, hoşlanmadım.

    Ama yazarın kalemi kuvvetli. Dili iyi, Türkçesi iyi bir roman. Bütün adaylar için bunu söyleyemiyoruz. Dil bakımından senenin çok sayıda adayının önüne geçen bir metin.

star_border
February 13, 2024 13:50
Ekin Açıkgöz, Üzgün İblis kitabına 5 puan verdi.
comment
February 13, 2024 13:49
Ekin Açıkgöz, Kanlı Muamma adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentkuvvetli bir kalem ama karakterler oturmadı

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayıdır.

    Çok iyi bir Türkçe ile, güzel bir dil kullanımıyla yazılmış bir kitap. Karısından boşanan Halit Hoca Çanakkale'ye yerleşir. Emlakçının küçük ticaretlerle meşgul oğlu Şeref ile arkadaşlık etmeye başlar. Evin kirasına yardımı olsun diye yanına ev arkadaşı olarak Başkomiser Sandık'ı alır. Bir Tevrat yazmasını tarihi eser olarak tescil ettirmek isteyen Lyudmila isimli kadın dövülmüş ve boğulmuş olarak bulununca olaylar gelişir.

    Sandık'ın asperger sendromlu olduğunu öğreniyoruz. Bunu öğrendiğimiz andan itibaren Sandık'ın o ana kadar ki tuhaflıklarını (foreshadowing) 'ahaa demek bundanmış' diye anlamamız gerekiyordu. Ancak öyle olmadı. Çünkü Sandık'ın o ana kadarki hali bize hiç de tuhaf biri gibi değil, gayet babacan bir başkomiser gibi verilmişti. Tariflenen gibi sosyal bozuklukları olan birisi kamuda 20+ kişiyi yönetmesi gerekecek olan 'başkomiser' gibi bir unvana kolay kolay terfi edemez ve yöneticilik yapamaz. Halit Hoca'nın tüm polis soruşturmasına dahil olması acayip geldi. Halit'in bir çeşit Watson olması amaçlanmış sanırım ama ben öyküye katkısını anlayamadım. Halit'in karısıyla sıkıntısı ve boşanma süreci çok çok iyi anlatılmıştı ama bunun da öyküye katkısını anlayamadım. Halit'i öyküye oturtamadığım için Halit karakterinin derinliği de bana fazla geldi. İlaveten Halit Şeref ve Sandık üçlüsünün hiçbirisini birbiriyle gözümde canlandıramadım. Bu yüzden sürekli birlikte vakit geçirmelerini de yadırgadım. En sonunda Sandık işin içinde Şeref'in olduğunu nasıl anladı, orayı da kaçırdım. Bence bu kitabın en temel problemi bu: Karakterler oturmadı, benimseyemedim.

    Kanlı Muamma ismini çok jenerik buldum, öyküyü tariflemeyen bir roman ismi olmuş.

    Çanakkale'de geçmesinden ve Çanakkale'yi anlatım tarzından hoşlandım. Yenilen yemekler, içilen çaylar vs. bana ambiyansı yaşattı. Bu bakımdan zevkle okudum. Fakat bir arkadaşım dikkatimi çekince fark ettim ki, Çanakkale'yi her yönüyle anlatan bu romanın Çanakkale Savaşı'nın hiçbir öğesine karakterlerini denk getirmemesi gerçekten tuhaf.

    A. Tunç mahlasını kullanan yazarımızın kalemi kuvvetli bir isim olduğu anlaşılıyor. Tüm yukarıdaki eleştirilerime rağmen iyi yazılmış sürükleyici bir roman olduğunu belirtmem lazım. Nitekim senenin en beğenilenleri arasına da girdi.

star_border
February 13, 2024 13:49
Ekin Açıkgöz, Kanlı Muamma kitabına 8 puan verdi.
comment
February 13, 2024 13:48
Ekin Açıkgöz, Aynadaki Düşman adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı Ödülü

    2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı Ödülü!

    Benim 2023 yılı adayları arasından da favorim kesinlikle bu kitaptı. Tek kelimeyle bayıldım.

    1970’ler Karadeniz köylerindeki taşra atmosferi mükemmel verilmiş. Beni film izlermişim gibi oraya götürdü. Romanın dedektifi konumundaki ‘Sıhhiye’ karakterini çok sevdim. Nihayet klişe olmayan bir başkahraman okuduk, gözümüzün pası silindi. Gizem ‘aşırı komplike kurgu kasma’ gayreti olmadan da gizem yaratılabileceğini göstermek üzere özellikle yazılmış adeta. 'Simple is beautiful'!

    Köyün dulu Selvi oğlunun masumiyetinin kanıtlanması için Sıhhiye’den yardım ister. Selvi hakkında köyün imamıyla birlikte olduğu dedikodusu çıkmıştır. Oğlu da bu yüzden imamı öldürmüş görünmektedir. Kanlı bıçak Selvi’nin kuyusundan çıkmıştır. Sıhhiye köye gider ama sorular sormaya başlayınca köyde teşkilatlanan Molla’nın ve Muhtar’ın tepkisini çeker.

    Novella denebilecek kısalıkta olmasına rağmen başıyla sonuyla bütünlüğünü koruyan, gizemi yerinde bir yerli polisiye. Geçtiği coğrafya olsun, zaman dilimi olsun, karakterleri olsun bize klişe olmayan yeni ve lezzetli bir şey okuttuğu için çok teşekkürler

star_border
February 13, 2024 13:47
Ekin Açıkgöz, Aynadaki Düşman kitabına 10 puan verdi.
comment
February 13, 2024 13:46
Ekin Açıkgöz, Kristal: Lanetli Kan adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentsürükleyici ama fazla marjinal karakterler

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayıdır.

    Özel harekatçı İlhan, Nihat Başkomiser’in teklifiyle İstanbul’da cinayet büroda çalışmaya başlar. Ekibe geri dönen Kristal lakaplı tuhaf kadın polisle birlikte seri cinayetleri çözmek üzere göreve başlar. Kristal’in epey olaylı bir geçmişi olduğunu sonradan öğreniriz. Kurbanların üzerlerindeki işaretler de meğer Kristal’e verilmek istenen mesajlarmış, bunu da olaylar ilerledikçe anlıyoruz.

    Su Tunç ilk polisiyesiyle Kristal Kelepçe İlk Polisiye Roman ödülü almıştı. O romanında benim hoşuma gitmeyen bazı ‘Amerikan’ öğeler vardı ki, romanı fena halde ‘genç yetişkin’ romanına çeviriyordu. Misal en unutamadığım “Seni Pislik!” nidasıyla adam döven Türk savcısıdır. Su Tunç’un bu romanı bir öncekine kısayla bu bakımdan epey gelişme göstermiş. Artık bu roman için ‘ergen romanı’ diyemem. Gerçi yine birkaç ufak tefek, önceki romanı hatırlatan ‘Amerikan’ öğeler yok değil. Viski dolapları ve Anadolu’nun bağrından gelmiş Türk polisi önünde soyunan kadın karakter gibi. Yine önceki romanda (ve çok sayıda başka Kristal Kelepçe adayında) gördüğümüz ‘yurtta büyüyen yetimler’ ve ‘yurt yangını’ temaları yine var.

    Benim bu romanla ilgili temel sıkıntım şu: Gerek Kristal olsun gerek özel harekatçı İlhan olsun, karakterler neden süper karakter olmak zorundalar? Kristal’in ultra zekası yetmedi, sarı saçı, heterokromi gözleri yetmedi, hackerlığı, Rusçası, evde bomba yapması, tüm yer altını tanıması vs vs… İlhan hiçbir şeyi unutmayacak sıra dışı hafızası ve amigdalasındaki problemden kaynaklanan korkusuzluğuyla göz dolduruyor. Ya işte bu gerçek dışı aşırı marjinal karakterler beni öyküden soğutuyor.

    Öykünün kendisinde de (yine pek çok Kristal Kelepçe adayında olduğu gibi) kurguyu daha fazla nasıl giriftleştiririm çabası var. Seri katil ne tesadüfse mutlaka polislerden bir tanesine takmış oluyor, olay geliyor yine sonunda polise dayanıyor. Ayrıca çok fazla karakter, çok fazla kurban ve çok fazla ilişki var. 'Over-engineered'.

    Ayrıca kemikleri bulunan kurbanın diğer iki kurbanla aynı katilin işi olduğunu nasıl anladık? Kristal dedi diye mi bu sonuca vardık? O nereden anlamış? Kurbanın kolunu niye oğlak koluyla değiştirmiş, oradaki mesaj neydi? Bu soru da cevaplanmadı.

    Son eleştirim: Kristal’i anladım ama ‘Lanetli Kan’ başlığını anlamadım.

    Eleştirileri bitirdik, övgüler: Öykü çok sürükleyici yazılmış, zevkle okunuyor. Sonundaki aksiyonları film izler gibi okudum, hepsi gözümde canlandı. Tüm bunlar Su'ya pek çok rakibini geride bıraktırdı ve yine senenin en sevilenlerinden birisi olmasını sağladı.

star_border
February 13, 2024 13:46
Ekin Açıkgöz, Kristal: Lanetli Kan kitabına 7 puan verdi.
comment
February 13, 2024 13:45
Ekin Açıkgöz, İyi Ki Varsınız adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentbirbirini tekrarlamayan yaratıcı konular

    Ercan Akbay'ın 221B Dergi'de yayınlanan öykülerinin derlemesi. Toplam 17 öykü var, bazıları polisiye, bazıları bilimkurgu, bazıları gotik-korku diyebileceğimiz türde.

    Misal Lord Rolex tam bir polisiye örneği iken, Cicozlar insanın türleri ürperten bir gotik-korku öyküsü. Dehlizler Kebapçısı neredeyse cyberpunk diyebileceğimiz türde bir bilimkurgu-korku.

    Her birisinde farklı yaratıcı bir fikir var bu öykülerin ve bu yüzden çok keyifli bir derleme. Tekrar eden hiçbir şey yok. Ercan Akbay'ın bir öyküyü 3-4 günde yazdığını söylediğini hatırlıyorum. Bu kadar kısa sürede yepyeni bir fikir bulup yazmak dikkate değer bir beceri.

    En sevdiğim öykü Dehlizler Kepapçısı oldu.

    Kitabı Emre Melemez'in sesinden storytel'de dinledim. Sürekli aynı slogan oluyor ama yine yazacağım: Emre Melemez ne seslendirdiyse dinleyin.

star_border
February 13, 2024 13:45
Ekin Açıkgöz, İyi Ki Varsınız kitabına 9 puan verdi.
comment
February 13, 2024 13:44
  • commentpoe etkisi

    Önsözden öğrendiklerim: 1894 doğumlu ve gerçek adı Taro Hirai olan yazar Edgar Allan Poe'ye hayranlığı nedeniyle Edogawa Rampo adını almış. Karakteri Kogoro Akeçi'yi de Sherlock Holmes'ten modellemiş. Yazar Japon poliseyesinin, gizem ve gerilim türlerinin kurucu isilerinden sayılıyor.

    Ben kitabı Storytel'den dinlediğimde önsöz kısmı seslendirilmemişti. O yüzden bu Poe hayranlığı kısmını bilmeden dinledim. Buna rağmen yazarın pek çok öyküsünde çok ciddi Poe esintisi hissettim. Nitekim bu öyküler polisiye de değiller, gotik korku-gerilim öyküleri diyebiliriz. Aynalar Cehennemi, İnsan Koltuk, O-Sei Sahnede bu nevi öyküler ve çok da iyiler. Bu öykülerin hepsinde bir 'kapalı alana girme - kapalı alada kalma' teması var. Parmaklar ve Kumaş Resimle Birlikte Yolculuk Eden Adam öyküleri de Poe öyküsünü çağrıştırıyor ama bunlarda bir miktar doğaüstülük de var. Bu arada yazarın büyüteç, konkav-konveks camlar ve aynalar gibi optik elemanlara meraklı olduğunu da belirtmek gerek.

    Kırmızı Oda, İki Sakat, Yüzük suçlunun itirafları şeklinde öyküler. Bu öyküler polisiye olarak değerlendirilebilir.

    Kitabın tamı tamına polisiye olarak nitelenebilecek öyküsü Psikolojik Test. Nitekim bu öykü Suç ve Ceza'nın bir Japon 'remake'i olarak başlıyor. Etik sorgulamalar içindeki bir öğrenci parası için ev sahibesini öldürür. Ama bu noktadan sonra Suç ve Ceza'nın vicdani sorgulamalarına girmiyor, cinayetin dedektif tarafından nasıl çözüldüğüne odaklanıyor. Rampa'nın dedektif karakteri Akeçi bu derlemede sadece bu öyküde sahneye çıkıyor.

    Kırmızı Oda ve İnsan Koltuk öykülerinde sonuna kadar dehşetli bir fikir okuyoruz. Ama aslında 'meğerse değilmiş' diye bitiyor öyküler. Bu son 'twist'e ne gerek vardı bilemedim, olmasa daha vurucu olacaktı.

    Tüm öykülerde orijinal bir fikir var ve bu kitabı çok keyifli hale getiriyor, severek okudum. Daha doğrusu Murat Özgen'in sesinden severek dinledim.

    Zehirli Ot, Mars Kanalları ve Monogram'ı hayatın içinden öyküler olarak değerlendirebiliriz. Polisiye değiller, çok zorlasak gotik diyebiliriz. Bana göre kitabın vasat öyküleri bunlar.

star_border
February 13, 2024 13:44
comment
January 21, 2024 18:30
Ekin Açıkgöz, Kuzgunun Ayak İzleri adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentKuzgunun Ayak İzleri Değil De Tüyleri

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayıdır.

    Katil yıllar önce olmuş bir olayın intikamını alıyor, siyah tüylü bir elbise giyerek kurbanlarını işkence ederek öldürüyor ve uzuvlarını alıyor. Her sene Kristal Kelepçe’de çok sayıda intikamcı-işkenceci seri katil okuyoruz, o yüzden bana enteresan gelmedi konu.

    Katilimiz Poe’nun Kuzgun’undan esinlenmiş, dizeler ve kuzgun tüyleri bırakıyor etrafa. Poe’dan esinlenilmesi romana hoşluk katmış.

    SPOILER —- Yıllar önce çocuklar okul bahçesinde itişirlerken düşüp ölen Tarık’ın intikamı için katilimiz onunla bahçede itişen beş liseli çocuğun kardeşlerini hedef alıyor. Kafama takılan üç konu var: 1) Neden suçsuz kardeşlerin öldürüldüğü sorusuna - romanda sıklıkla soruluyor olmasına rağmen - net bir cevap sunmuyor roman. ‘Şiirde kardeş deniyor’ diye gibi bir açıklama varsa da beni tatmin etmedi. 2) Tarık’ın intikamını Faruk almadı, Beril almadı, Deren’e mi kaldı o iş? Beril-Deren ilişkisini romanın bütünlüğü bakımından katma değersiz buldum, kurgu daha karmaşık hale getirilsin istenmiş sanırım. Daha yalın olsa daha etkili olabilirdi intikam. 3) Ayrıca Kuzgunun tüyleri bırakıldığına göre kitabın isminde neden ‘ayak izleri’ denmiş diye merak ettim. Bu da yayınevinin bir dokunuşu herhalde. SPOILER SONU

    Kitabın polis karakterleri Kudret ile Metin’in aralarındaki Amerikan “ortak” muhabbeti, Adli Tıp uzmanı Ceylan’a ve asistanı Deren’e polis teşkilatındalarmış gibi davranılması vb. bazı detayları Türk emniyet teşkilatıyla bağdaştıramadım. Başkomiser Levent kapak arkası yazısında bize kitabın ana kahramanı gibi lanse ediliyorsa da aslında Kudret ve Metin’in önüne geçemedi.

    Ve fakat, Murat Aloğlu'nun kalemi kuvvetli. Yazmaya devam, derim naçizane.

star_border
January 21, 2024 18:30
Ekin Açıkgöz, Kuzgunun Ayak İzleri kitabına 5 puan verdi.
comment
January 21, 2024 18:10
Ekin Açıkgöz, Parker Pyne İz Üzerinde adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentbeni mutlu etti

    En sevdiğim dedektif karakterinin Parker Pyne olması sürpriz olmasa gerek: İstatistikleri yorumlayan emekli bir kamu görevlisi. İstatistikçi bir dedektif! İnsan daha ne ister?

    Bu kitap, Parker Pyne'nın mutsuzluk vakalarına teşhis koyduğu ve çeşitli mizansenler sergilemek suretiyle insanlara istediklerini (ihtiyaç duyduklarını) vererek vakaları tedavi ettiği basit öykülerle başlayan bir öykü derlemesi. Derken, öyküler tanıdık bir Christie dünyasına evriliyor: Pyne Orta Doğu'nun tarihi lokasyonlarında çeşitli suç vakalarını araştırıyor ve çözüyor. Sahte mücevherler, zehirler, tren kovalamacaları gibi alışık olduğumuz örüntüler var.

    Mutsuz musunuz? Eğer öyleyseniz Bay Parker Pyne'a başvurun. Okuması beni yeterli derecede mutlu etti.

star_border
January 21, 2024 18:09
Ekin Açıkgöz, Parker Pyne İz Üzerinde kitabına 7 puan verdi.
favorite_border
January 19, 2024 17:43
Yağmur , Fırtına adlı kitabı favori kitaplarına ekledi.
comment
January 04, 2024 14:32
Ekin Açıkgöz, Kutlu Kan adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentDOĞAÜSTÜNE YAKINSAYAN AMA NETİCEDE REALİZMDEN SAPMAYAN İYİ BİR POLİSİYE - TEŞVİK ÖDÜLLÜ

    Bu kitap Kristal Kelepçe 2023 Yılın Polisiye Romanı adayı olup, ilk polisiye dalında teşvik ödülü almıştır.

    Başkahraman genç avukat Cihan’ın adalet arayışı, on yıl önce metruk bir evde altısı ölü, birisi hafızasını yitirmiş bulunan yedi gencin gizem dolu öyküsüne uzanıyor. Katil diye yakalanan adam aslında masum muydu? Yıllar önce neler olmuştu?

    'Foreshadowing' olsun detaylar olsun, (metak kullanıcısının kime ait olduğunu gazeteci nasıl çözdü de yazdı diyecektim, meğer 'foreshadowing'miş bu) her şeyin çözümlenmesi, tüm soruların cevap bulması çok iyi. Epeyce de komplike bir kurgu olmasına rağmen insanı yormuyor, kim kimdi, bu neydi dedirtmiyor, keyifle okunuyor.

    Şehzade Osman’ın ruhu mu gelmiş? Cinayetleri o mu işlemiş? Ruh çağırmalar, rüyalar, defineler, büyüler… Doğaüstüne sürekli göz kırpan ama aslında realist çözümü sunmaktan da geri kalmayan iyi bir polisiye. Sonunda tatlı da bir 'twist' var.

    Rüya kısımlarını biraz uzatılmış buldum, bir de ismini beğenmedim, kapağı hiç beğenmedim. İsim ve kapak bir arada, üçüncü sınıf 'selfpublishing' bir kitabı çağrıştırıyor. Böyle iyi bir kitaba çok daha şık bir kapak yakışırdı. Yayıncıya eksi.

star_border
January 04, 2024 14:32
Ekin Açıkgöz, Kutlu Kan kitabına 8 puan verdi.
comment
January 04, 2024 14:24
Ekin Açıkgöz, Pera Palas'ta Onbir Gece adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentÖnceki Gibi Değil

    Bu kitap Kristal Kelepçe 2023 Yılın Polisiye Romanı adayıdır.

    Kayahan Demir genç yetişkinler için çok güzel yazıyor aslında. Genç yetişkinler için yazmasına rağmen, yetişkinlerin de zevkle okuyabileceği öyküler yazabiliyor. Daha önce Kristal Kelepçe'de bu sebeple özel teşvik ödülü almıştı. Fakat bu romanı, Kristal Kelepçe'de ödül alan önceki romanının aksine, okur olarak bana aynı zevki vermekten uzak kaldı.

    Rodger Ackroyd Cinayeti'nin bir 'remake'ini yapmak istemiş gibi görünüyor. Ancak iki durum yaşanmış:

    1) Öykünün %90’ı psikedelik bir deneyim/bir rüya/bir halüsinasyon aleminde geçiyor ve bu bir polisiye okuru için oldukça sıkıcı.

    2) Kayahan Demir'in önceki kitabında da yer bulan Şifreli Dosyalar Ekibi kitapta hiç yer almıyorlar, hiç işlenmiyorlar ama buna rağmen kitabın sonuna jet hızıyla giriyorlar. Ekibin olayın çözümündeki katkılarını benimseyemedik. Bu ekibi daha önce hiç okumamış birisi, münferiden bu kitabı okusa, kitapta Hüzün haricinde hiçbir karakter okumamış olur.

    Pera Palas'ta Agatha Christie'yi karakter olarak koyarak bir roman yazmak iyi bir fikir idiyse de sanki bu sefer roman aceleye mi gelmiş?

Geçen haftanın en aktif kullanıcıları
menu