bu kitabı satın almak istiyorum
Bu kitabı satın almak istiyorum.
Bu kitabı okumak maceralı oldu: Storytel’de dinlemeye başladım, kitap sardı. Tam ortasındayken bir gün bir açayım ki; kitap sırra kadem basmış! Kitabın ismi listelerde görünmediği gibi okuma geçmişinde bile izi yok. Storytel müşteri hizmetlerine yazdım. “Telif problemi nedeniyle kaldırmak zorunda kaldık. Böyle durumlarda okurlara önceden bilgi veriyoruz. Size neden bilgi gitmemiş biz de anlamadık. Özür,” dediler. Çok kızdım. İnsan bari iki aylık ücretsiz telafi filan verir. Fakat elden ne gelir? Neyse ki ben sadece kütüphanemde fizikî olarak bulunan kitapları Storytel’de dinlediğim için kitap vardı. İkinci yarısını eski usul okudum.
Kitap çok sardı. Konu mu çok enteresan? Hayır. Karakterler mi orijinal? Hayır. Nasıl oluyorsa ilk bölümden itibaren okuru içine çeken, çok sürükleyici bir kitap, tam bir ‘page-turner’. Harlan Coben okuru metne kul etmeyi iyi beceriyor.
Ana karakterimiz, ilçe savcısı Paul Copeland, gençliğinde ablasını bir seri katile kurban vermiş, genç karısını da kanserden kaybetmiş bir adam için gayet hayat dolu bir baba. 20 yıl önce ergenler için ormanda düzenlenen bir yaz kampında iki genç vahşice öldürülmüş, iki gencin de cesedine ulaşılamamış. Bir tanesi Paul’ün ablası, diğeri Gil isminde bir başkası. Olay yaşandığında Paul de kamptaymış. Dahası gecenin nöbetçisi olarak herkesin kulübelerinde olduğunu kontrol etmek onun sorumluluğundaymış ama o kız arkadaşı Lucy ile takıldığı için görevini yapmamış.
Paul yirmi yıl sonra bir cinayet kurbanını teşhis için çağrılıyor. Olayı araştıran polis kurbanın Gil olduğunu düşünüyor. Gil bu kadar yıldır hayattaysa Paul’ün ablası da yaşıyor olabilir mi? Paul eski dosyaları açıyor ve araştırmalarına başlıyor. Lucy gibi eski karakterler kareye giriyorlar. Orman araştırılıyor, yeni cesetler bulunuyor. Şudur budur derken öykü kendisini sonuna kadar zevkle okutuyor.
Enteresandır, Paul’ün üniversite yurdunda zengin öğrencilerin toplu tecavüzüne uğrayan siyahi eskort kızın açtığı davayı yürüttüğü kısımlar ana kurgudan daha fazla aklımda kaldı. Coben ana karakteri bize benimsetmek için koyduğu bu detayı öyle iyi öykülemiş ki, bu detay tek başına bana epey sayfa okuttu. Coben gerçekten iyi bir hikâye anlatıcısı.
Kitabın “Woods” isimli Lehçe bir mini dizi uyarlaması var Netflix’te. Henüz izlemek kısmet olmadı, listeye aldık.
Bu kitap 2023 yılı Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı ödülü adayıdır.
Arkeolog Maya Mor Milas yakınlarında tarihi kalıntı ararken yakın zamanda gömülmüş bebeklerin iskeletlerini bulduğu sırada saldırıya uğruyor. İyileştikten sonra geri dönüp olayı araştırmaya girişiyor. Geri dönmeden önce tanıştığı üst kat komşusu Nysa’nın da bambaşka bir hikayesi var, annesini ve babasını öldürdüğü için hapis yatmış. Köy yerinde Maya’nın araştırmaları onu karmaşık bir ensest skandalına götürüyor.
Kitap akıcı bir dille ve sürükleyici bir üslupla yazılmış. Öykü de enteresan. Zevkle okuyacaktım ki birden karşıma Maya’nın farklı kişilikleri olan Kali-Maya ve Karya-Maya çıktı. Yetmezmiş gibi bir de Maya ve Mor’un kendi aralarındaki sohbetler… Yine bir süperkahraman vakasıyla karşı karşıyayız. Dövüş sporlarının hepsini bilen, silahsız gezmeyen, atlayıp zıplayan, erkeklerle teke tek dövüşen, botlarından bile bıçak çıkan bir arkeolog. Tüm gençliğimi Tomb Raider oynayarak geçirdim, Lara Croft bile bu kadar uçuk değildi. Karakter değiştirdiğinde sesi ve göz rengi değişen, bu ‘gizli sanatı’ annesinden edinmiş bir karakter… İşte tam o noktada öyküden feci soğudum. Tek acayip karakter Maya da değil üstelik. Nysa başlıbaşına bir vaka. Mağarada büyümüş sakat Derviş desen ayrı bir vaka. Eski porno yıldızı Şeyda Nur vaka. Marjinal olmayan karakter yok, polisiye değil de Galaksi’nin Koruyucuları'nı okuyormuşum gibi…
Savcı Selim ve sevgilisi Timothy’nin ne diye tanımadıkları bir kadının peşine takıldıklarını anlayamadım. Nitekim öyküdeki rolleri de gerçekten gerekli gibi görünmüyor. Son dönemeçte hayatımıza giren eski polis Harun baştan gelip Selim’in yerini alsaymış belki daha bütünlüklü bir öykü olurmuş.
Nysa bu öykünün temel bir parçasıydı ama Nysa’nın Kızıl Cek’ten alacağı intikam ortada kaldı.
Maya’nın silahının ruhsatlı olduğunu okuduk. Toplayamadığı fişek olunca silahın artık kullanılamayacağını söylüyor Maya. O nasıl oluyor? Ruhsatsız olsaydı atardı çöpe giderdi, ruhsatlı tabancadan balistik kaydından seni her türlü buluyorlar, silahı atsan da atmasan da.
İyi bir Türkçe kullanılmış ancak diyaloglardaki paragraf ayrımlarında sürekli tekrarlanan hatalar var.
Bir yıl geçtiği halde kitabı halen detaylarıyla hatırlıyor olmam enteresan. Bu da kitabın başarısı, ne dersek diyelim. Karmaşık duygular uyandıran bir kitap özetle.