Botti'nin aynı zamanda ilk romanı olan Siste Ölüm gerçekten kaçırılmayacak bir fırsat. Heyecan dorukta. Ama yazarın en güçlü yanı cinayeti ve cinayet yerinin tasvirinde yatıyor. Şimdiye kadar okuduğum en etkileyici tasvirler bu yazarındır.
Kitapta zayıf bulduğum tek yer sonudur. Fazlasıyla yavaş ve tahmin edilebilir buldum. Yani son 50 sayfasına kadar harika, son 50 sayfa ise vasat (ama kötü değil).
Bottinin Türk okuyucusuyla ilk buluşma romanı olan Siste Ölüm Doğan Kitap'ın bilinçli reklamları ile çok okuyucu ile buluşma fırsatı elde etti. Okuyun bir kere, farkı göreceksiniz.
SİSTE ÖLÜM
Laurent Botti
Başarılı bir savunmadan müvekkilinin beraat etmesini sağlayan avukat Claire, müvekkilinin çocuk cinayetlerinden sorumlu olduğunun anlaşılmasıyla yıkılmış ve mesleki prestijini de kaybetmiştir.Bir taşra kasabasına sığınmakta bulur çözümü.Yerleştiği Laville,yılın büyük bölümünde sisler altında kalan küçük bir kasabadır.
Sanki katil veya katiller Claire ve yeni yetmelikten henüz kurtulmaya çalışan oğlunun Laville’ye yerleşmesini beklemişlerdir,çocuk cinayetlerine başlamak için.Çocuklar kaçırılmakta,işkence görmekte ve gizemli bir ritüele uygun olarak öldürülmektedirler.Claire ve çok sevdiği eşini bir kazada kaybetmiş olan Polis dedektifi Alex’in araştırmaları, benzer cinayetlerin geçmişte de yaşandığını ve/fakat bunların basına hiç yansımadığı gibi herhangi bir polis soruşturmasına da konu olmadığını ortaya koyar.Laville’de neler olmaktadır,Claire’nin bu cinayetlerle ilişkisi nedir?
Parlak bir başlangıç,sıradan bir son.Bunun nedeni gizemin son ana kadar korunamaması olabilir mi?