— On beş saniye! Kule nöbetçi subayı, muhteşem bir zafer âbidesi gibi semaya dikilmiş, hareket emri bekleyen uçağa bir göz attı. Sonra otomatik hareket kronometresine gözlerini dikti. Yedi saniye var... Üç saniye var... — Tamam!... Pırıl pırıl yanan tecrübe uçağı, on iki jet motorundan göz kamaştırıcı bir ateş püskürerek bir mermi gibi havaya fırladı. Jetlerin gök gürültüsünü andıran sesi meydanı müthiş bir şiddetle tokatladı. Baş döndürücü süratiyle havayı yırtan uçağın keskin ıslığı kulakları tırmalayarak yayıldı, bir iç çekişi halinde ve yavaş yavaş döndü... KONVER XFY-52 tecrübe uçağı, dikine yükselerek, daha ilk dört saniyede iki bin beş yüz metre irtifaa çıkmış, gövdenin havayla çarpışmasından doğan ıslık ve jetlerin gök gürültüsü kulaklardan silinmeden, güneşte parlayan ufacık bir nokta olmuş, gözden kaybolmuştu, Kulenin radyo oparlörü ilk haberini getirdi: — Uçuş kulesi! Konuşan Yüzbaşı Klark... Sesimi alıyor musunuz? Telsiz assubayı, titreyen bir sesle mukabele etti: — Yüzbaşı Klark! Konuşan uçuş kulesi, sesinizi iyi alıyoruz. Raporunuzu bekliyoruz. Tamam... (Kitabın Girişi)

Yorum yaz

Yorum Başlığı

mode_edit Yorum

Yorum yazmak için buraya tıklayarak login olunuz