Agatha Christie'nin On Bir Kayıp Günü kitabını bir solukta okudum.Biyografileri severim.Çabuk okumamın bir sebebi de bu olmalı.
Kitap roman tadında ve kolay okunuyor.
Agatha Christie'nin doğumundan ölümüne kadar bütün hayatı anlatılıyor.
Kayıp 11 günün üzerinde çok durulmuş.300 sayfalık kitabın 100 sayfası bu olayla ilgili gelişmeler ve tartışmaları anlatılıyor.Polisiye bir tadda.
Agatha Christie'nin kitaplarındaki konular ve olaylarla hayat hikayesi arasında paralellikler kuruluyor.
Kitaplarının konuları özet olarak veriliyor
Kitaptan Agatha Christie'nin birçok özelliğini de öğreniyoruz.
Muhafazakar olduğunu,İlk kocası ile sorunları olduğu dönemde tanrı ve din konusunda şüpheci düşüncelere sahipken yaşlılığında dine sarıldığını,iki kocası tarafından da aldatıldığını,ilk kocasının aldatmasının onu bunnalımlara soktuğunu görüyoruz.Agatha'nın kendisini bilinçli olarak toplumdan uzak tutan ,gizleyen,zor,karmaşık bir kadın olduğunu,sorulara kalıplaşmış yanıtları olduğunu ve çok ender olarak bunların dışına çıktığını görüyoruz.
Alıntı:
Agatha için sessizlik değerli,özenle korunan bir mal,fantazilerini ördüğü bir kozaydı sanki ve ..yaşamında da çok nefret ettiği iki şey gürültüyle büyük kalabalıklar oldu.
Agatha Christie'nin kaybolması olayında araştırmalara ve varsayımlarda bulunmaya üç ünlü polisiye yazarı da katılıyor.Dorothy L.Sayers,Edgar Wallace ve Arthur Conan Doyle.Arthur Conan Doyle'nin onu bulmak için medyumlara baş vurması ilginç.
[quote]Agatha Büyük Dörtler kitabından yaşamı boyunca nefret etti.
Otobiyografisinde Mavi Trenin Esrarı kitabından kesinlikle yazdığım en kötü kitap der.[quote]