Kötülük Dolu Adam'ı yeni bitirdim. Tek kelimeyle mükemmel.
Altın Çağ polisiyelerinin tadı var kitapta. Martha Grimes'a Agatha'nın mirasçısı denilmesi kesinlikle boşuna değil. Hatta artısı var, edebiyat yapıtlarında rastlanabilecek bir dille yazıyor
İngiltere'nin kırsalında, tarihi hanlarda üst üste cinayetler işleniyor ama katil cinayetleri adeta sanatsal birer tasarım gibi kurgulamış. İki yabancının hanlarda ölü bulunmasıyla başlayan romanda cinayetler arttıkça öldürüş biçimleri sadeleşiyor ama gerilim giderek tırmanıyor haliyle. Hem kasabanın tekinsizliğini, hem de karanlık geçmişleri olan şüphelileri, polisiyelerde sık görülmeyecek biçimde derinliğine işlemiş.
Dedektif Richard Jury ve ona zaman zaman yardım eden, Lord unvanını elinin tersiyle itmiş aristokrat Melrose Place'i eminim çok seveceksiniz. Kimileri Dorothy L. Sayers'la da kıyaslamış ama ondan çok daha iyi. Agatha severler kaçırmasın.
Kolay okunan Agatha Christie tarzı bir polisiye.
Dedektifi Richard Jury bazan Poirot'u hatırlatıyor.
Kitapta polis romanı yazan 3 kişi var.2 kişisi dedektifliğe soyunuyor.Melrose Plant ve Halası Agatha.Agatha Mrs. Marple'ı aanımsatıyor.
Olaylar karlı bir kış günü,küçük bir İngiliz kasabasında geçiyor.Üst üste cinayetler işleniyor.Kasabaya vdışardan gelen iki adam kasabanın iki hanında öldürülüyor.Hanlardan birinin adı Kötülük Dolu Adam.
Kitaptaki cinayet soruşturması klasik tarzda bir soruşturma.
Katil ve cinayet nedeni kolayca anlaşılıyor.Bana göre tabi.
Kitabın çevirisi güzel ama bol bol yanlış hece bölmelerine rastlanıyor.