menu

Sapkın
Orjinal Adı:
-
Yazar:
Yayınevi:
Yayın Tarihi:
Çevirmen:
Grafik Tasarım:
-
Karakterler:
-
Sizin Puanınız:

“İnançlarım için ölmekten korkmuyordum, ama öncelikle hangi inancın uğrunda ölmeye değeceğine karar vermeliydim…” Karanlık labirentlerde sorgulanan gizem ve inanç 16. yüzyıldaki engizisyon ortamında geçen Sapkın, tarihi bir macera romanı. İngiliz yazar S.J. Parris’in kaleme aldığı roman, Tanrı’nın gizemini, inancı ve yerkürenin hareketlerini irdeliyor. Kodların, şifrelerin, gizemin, aşkın dünyasında entrika ve cinayet atmosferlerinin son derece başarılı çizildiği Sapkın, okuyanı, karanlık bir yüzyılın labirentlerinde gezdirirken engizisyon ile geleneğin acımasızlığını hissettiriyor. Hikâyenin ilk bölümü Napoli’de başlıyor. “Birader Giogano! Sana elindeki her ne ise, derhal onunla birlikte ortaya çıkmanı emrediyorum!” San Domenico Maggiore manastırında Bruno Giordano, tuvaletten çıkması içi kapısı yumruklanırken bu sözleri duyar. Başrahip, peşinde ispiyoncu papazlarla birlikte kapıya vurmaktadır: Bruno’yu manastırın günah keçisi haline getiren şey, okuduğu yasaklı kitaplardır. Bruno, engisizyonun yasaklı kitaplar listesinde yer alan Erasmus’un eserlerini okumakta ve güneşin dünyanın etrafında değil, dünyanın güneşin etrafında döndüğüne inanmaktadır. Bruno’nun yargılanması için engisizyon mahkemesi harekete geçer. Ancak Bruno bir yolunu bularak manastırdan kaçar. O artık kilisesinden aforoz edilmiş bir sapkındır! Yollarda gizlenerek geçirdiği yılların ardından romanın ikinci bölümü başlıyor. Yıl 1583’tür ve Bruno Londra’ya gitmek üzere yoldadır. Engisizyondan sağ kurtulmayı başarmıştır. Amacı, Oxford’da güneşin ve yerin hareketleri konusunda bir münazaraya katılmaktır. Bruno’nun Oxford’da bulmayı umduğu bir başka şey ise, Hermes Trismegistus’un en büyük sırrını ifşa eden, asırlardır kayıp olan bir kitaptır. Oxford’a gelip yerleşen Bruno münazaraya hazırlanmayı ve gizemli kitabın peşine düşmeyi umarken olaylar çok farklı şekilde gelişir. Romanın, Rönesans felsefesini biçimlendiren İtalyan filozof Giardano Bruno’yu kendine kahraman olarak seçtiğini de düşünecek olursak, kaçırılmamış gereken bir tarihi macera ile karşı karşıyayız.



Yorum yaz
mode_edit