-Günaydın Vasıf’cığım, ama niçin merdivenleri ayak- ucuyla iniyorsunuz? Ben duymayayım diye mi?
- Ne münasebet, nereden çıkarıyorsunuz bunu?
Vildan Hanım bir adım daha yaklaşarak konuştu:
-Farkında değil miyim sanıyorsunuz? Her gün biraz daha benden uzaklaşıyorsunuz.
Müfettiş Kıymık sessiz kaldı. Sadece dinlemekle yetindi.
Vildan Hanım müfettişin elini tuttu ve öyle konuştu:
-Bugün bayram değil mi?
-Elbette…
Vildan Küfeci, müfettişin elini bırakmaya niyetli değildi. Kapıdan hemen çıkıp gitmesini de istemiyordu.
-Vasıf’cığım! Dargınlıklar bugün bitmeyecekse, başka ne gün bitecek?
Müfettiş, bu soruyu cevapsız bıraktı.
Vildan Hanım, müfettişin elini hala bırakmamıştı.
-İçeriye girmeyeceğinizi bildiğim için bayramınızı kapıda kutlamak istedim. Söylesene Müfettiş Kıymık; beni böyle kapılarda bekletmeye hakkınız var mı?
Sonra kolonya ve şekerden ikram etti.
-Neyse; ben alışığım böyle şeylere, dedi.
Müfettiş, kendini suçlu hissetmişti.
-Teşekkür ederim Bayan Küfeci, çok düşüncelisiniz.
Rica ederim Müfettiş Kıymık. İçeri girseydiniz, baklava açtım, yaprak dolması yaptım. Size onlardan ikram etmek isterdim.
Müfettiş Vasıf Kıymık, Vildan Hanımın teklifini nazikçe geri çevirdi.
-Çok sağ olun Bayan Küfeci. Biraz işlerim var da acilen çıkmam gerek.
Vildan Küfeci, müfettişe daha önce hiç olmadığı kadar yaklaşmıştı.
-Bayram günü bu ne çalışması Müfettiş Kıymık. İzin yok mu?
-Tam olarak öyle değil Bayan Küfeci. Olay yerine bir kere daha gidip gözlemde bulunmak istiyorum. Bakarsın yeni bir şeyler çıkar.
Bunun üzerine Vildan Hanım kahkahayla güldü.
-Vasıf’cığım çıkacağı kadar çıkmış zaten. İçeriye almanın vakti gelmedi mi?