“Peki ama onu seviyor muydu? Vücudunun her bir zerresini seviyordu ama asıl soru sevip sevmediği değildi. Asıl soru... Onu öldürmüş müydü?”
Sarah Morgan, bu hayatta istediği her şeye kavuşmuş, başarılı ve güçlü bir savunma avukatı olmuş, henüz 33 yaşında çalıştığı şirkette ortaklığa yükselmişti. Kısacası hayatı tam da planladığı gibiydi.
Ne var ki aynı şey kocası için geçerli değildi. Başarısız bir yazar olan Adam, senelerdir ortaya elle konulur bir eser çıkaramamış ve omuzlarında bu yükün ağırlığıyla birbiri ardına yanlış kararlar vermişti. Karısının sürekli çalışmasından şikâyet ederken kendini çok yalnız hissediyordu. Teselliyi başka kollarda arayan Adam, gözlerden uzak dağ evinde Kelly Summers ile tutkulu bir ilişki yaşamaya başladı. Ancak bir gün her şey değişir. Kelly öldürülür ve Adam da baş şüpheli olarak tutuklanır. Sarah ise kendini bir anda metresini öldürmekle suçlanan kocasının avukatlığını yaparken bulur. Bütün sırların açığa çıkmasıyla iyice düğümlenen bu hikâyedeki esas soruysa şudur:
Adam suçlu mudur yoksa masum mu?