Dedektif Harry Wilder, eski sevgilisi İnci’nin şüpheli ölümünü araştırmak için Amerika’dan İstanbul’a gelir. İkinci Dünya Savaşı’nın yıkıcı etkisinden kurtulamayan savaş gazisi dedektif hem bitmeyen kâbuslarıyla hem de esrarengiz suç sarmalıyla mücadele etmek zorunda kalır. Herkesin yalan söylediği bir dünyada, en masumun kim olduğunu bulmak hiç kolay olmayacaktır.
1940’ların sonlarında geçen Kâbuslar ve Mektuplar; yarı Türk, yarı Amerikalı, Dedektif Harry Wilder’ın ilk macerası...
“Jack önce öksürmeye başladı. Bir gece aniden ateşlendi ve tek kurşun yemeden öldü. Savaşın ortasında en tuhaf ve en huzurlu ölümdü. Vücudun delik deşik olmadan, tek parça ölebilmek, o zamanlar hayal gibiydi. Jack’in ölümü savaş öncesini hatırlatmıştı bana. Öldürülmeden ölebilmenin verdiği huzur…”