İlk olarak Banyodaki Ceset’in kahramanı olarak beliren Lord Peter Wimsey, dedektif romanlarının Altın Çağ’ı olarak adlandırılan yirmili yıllarda, çeşitli öykü ve romanlarda sevilen bir karakter olarak ortaya çıkmaya devam eder. 1920’ler yerini çok da aydınlık olmayan otuzlara bıraktığında Wimsey, karikatürize bir karakter olmaktan çıkarak, çevresi çeşitli aile fertleriyle sarılı, bir geçmişe ve geleceğe sahip, değişik psikoloji ve felsefi görüşler taşıyan komplike bir kişiliğe bürünür. Nihayetinde, İkinci Dünya Savaşı’nın ilk aylarında, Wimsey Dosyaları’nda, kendisine hayat veren dedektif kurgusunu tamamiyle geride bırakarak, yazarının keskin görüşlerini ilk ağızdan aktarmasına aracılık eder.
Lord Peter Wimsey
Lord Peter Wimsey ve Harriet Vane (Jill Paton Walsh sonradan tamamlar)