"Stilist"in hikayesi, dünyanın en kalabalık kentlerinden birisinde geçmesi sebebiyle biraz karmaşık: Seri cinayetlerle başlıyor roman. Fiziksel görünümleri birbirine çok benzeyen dokuz eşcinsel genç aşırı dozda uyuşturucudan ölü bulunmuştur. Polisin elindeki yegane ipucu, Moskova dışındaki uydu kentlerin birinin yakınlarında bulunan çalıntı arabadır. Dedektif Nastya, bu ipucunun peşine takıldığında eski sevgilisi Soloyev'le yeniden karşılaşmak -ve hesaplaşmak- zorunda kalır. Esrarengiz bir kaza sonucu tekerlekli sandalyeye bağımlı kalan ünlü çevirmen Soloyev'in evinde işlenen cinayetlerle işler iyice karmaşıklaşır: Bir yandan "Uzakdoğu bestseller"ları ile satış rakamları milyonları bulan "Şerhan" yayınevindeki entrikalar, bir yandan da halen kayıp olan ve cesetleri bulunamayan beş genç erkek? Bir süre sonra Soloyev’in evinde iki cinayet işlenir. Medyanın da devreye girmesi, Nastya ve ekibine bütün bu olayları çözmek için çok kısa bir süre tanımaktadır…
Gerçek adı Marina Alekseeva yerine Aleksandra Marinina müstearını kullanan yazar ülkesinde Rus Agahta Christie olarak anılıyor. Ancak bir biri ardına yazdığı polisiyeler üzerinden yapılan bu benzetme yanıltıcı. Çünkü Marinina polisiyelerinde her ne kadar katilin kimliğini bulup çıkarmak önemliyse bile, asıl mesele suçun bireysel ve toplumsal kaynakları. Marinina, tpkı Fossum gibi bir yanda suçun psikolojisi üzerine çalışırken diğer yandan toplumsal yapıyı da incelemiş. Suçun yapısı kapitalizmin içinde bulunduğu evrenin bir karakteristiği olarak beliriyor.
Raymond Chandler, ABD kapitalizminin palazlanma sürecinde polisiyeye düşen görevi şöyle özetlemişti; "Gerçekçi cinayet romanı yazarı gangsterlerin ülkeleri yönlendirdiği ve kentleri yönettiği bir dünyayı anlatır. Bu dünyada otellerin, apartmanların, ünlü restoranların sahipleri paralarını genelevlerden kazanmışlardır. Bir film yıldızı kimlerin öldürülüp, kimlerin soyulacağına karar verir ya da salonda biraz ileride oturan sevimli adam bahis çetesinin patronudur. Böyle bir dünyada kaçak içki mahzeni olan yargıç cebinde bir şişe kaçak içki bulunduğu için genç bir adamı hapse gönderir. Kasabanın belediye başkanı para kazanma aracı olarak cinayete göz yumabilir; aynı kasabada güvenlik içinde hiç kimse gece karanlıkta yürümeyebilir. Düzen ve hukuk, hakkında sık sık konuştuğumuz ama uygulamaktan kaçındığımız şeylerdir".
İşte "Stilist" romanında Rus kapitalizminin başlangıç evresine tam da böye yaklaşmış Aleksandra Marinina. Çok sayıda karakteriyle Rusyanın bugünkü yaşam tarzlarını ve düşünce yapısını sergilerken bir nostaljiyi de barındırıyor. Doğrudan dillndirmiyor, reel sosyalizmin muhasebesini yapmıyor ama 90’ların yükselen kapitalizminin yapısal bozuklukları sergilemekte kararlı. Bu nedenle detektifinin suçluların cezalandırılacağına katı bir inancı var. Suçlularsa genellike yeni toplumsal düzenin sonradan olma zenginleri, yuppileri, mafya döküntüleri.
Rus insanının duygu ve düşüncelerini kriminal olaylar etrafında ele alan yazar detektif rolünü Anastasia (Nastya) Kamenskaya’nın oynadığı otuz kadar roman yazmış. Sözünü ettiğim nostaljiyi ete kemiğe büründüren Nastya, sıradan bir karakter değil. Annesi Sovyet döneminin ünlü bir profesörü. Kocası da öyle. Hukuk tahsili görmüş, beş dil bilen entellektül bir kadın detektif var karşımızda. Topluma karşı görevlerinin bilincindeki bu feminist kadının kişisel hayatı zaman zaman polisiye kurgunun önüne geçiyor.
Pek çok gerçekçi polisiye yazarı gibi Marinina da "ideolojik olarak yoksullaşmış, ahlâki durumu tartışılır nitelikteki burjuva tipi sözümona refah devletinin karnını açmak için bir neşter olarak kullanmış" kalemini.
Kategori: A. Ömer Türkeş Yazıları