Aslı E. Perker, “Cellat Mezarlığı”nda dört erkek karakter üzerinden sert polisiyeleri sevenlerin beklentilerini boşa çıkarmayacak bir suç hikayesi kurgulamış.
Hamit , yer altı dünyasında güvenilirliği ve yaptığı “iş”lerin temizliği ile sivrilmiş bir tetikçi; yani bir kiralık katil. Kırklı yaşların sonlarında yalnız bir adam. Hamit’in yeğeni Lütfü, dayısından hem korkup hem büyük bir hayranlık duyan, yer altı aleminin ayak işlerine koşturan genç bir adam; üniversite çevrelerinde uyuşturucu satarak geçiniyor. Hamit’e öldürdüğü insanları yok etmesinde yardımcı olan İsa, mezarlık bekçisi. Fuat’ın sosyal ve sınıfsal aidiyeti ise bu üç kişiden tamamiyle farklı; annesinin üzerine –fazlasıyla- titrediği bir üniversite öğrencisi o.
Gazetelerin üçüncü sayfa haberlerinde ballandıra ballandıra anlatılan türden bir cinayetin etrafında gelişiyor hikaye. Fuat, bir bar akşamı çıkışında kendisini evine davet eden Okan’ın cinsel yakınlaşma girişiminden öfkelenmiş ve eline geçirdiği bıçakla delikanlıyı delil deşik etmiştir. Uyuşturucu satıcısı Lütfü’ye zamanında ettiği yardım şimdi işine yarayacaktır. Çapı henüz böyle işlere yetmeyen Lütfü ise dayısını arayacak, Okan’ın cesedi İsa’nın bekçiliğini yaptığı Çivili mezarlığına sessizce gömülecektir.
Hamit işlemediği, sadece izlerini sildiği bir cinayetin yükünü hiç duymaksızın devam eder hayatına. Ne var ki, Fuat ve zaten yaptığı iş nedeniyle yolu sıklıkla karakola düşen Lütfü için böyle bir suçun yükü hiç de kolay kaldırılacak bir şey değildir. Üstelik kaybolma haberi gazetelere yansıyan Okan’ın babası tanınmış bir avukattır ve oğlunun izini bulmaya kararlıdır.
Fuat’ın hayatı bu andan başlayarak, oğlunu merak eden annesinin de çıkıp gelmesiyle tam bir kabusa dönüşecek, yakalanma korkusuyla her şeyden şüphelenen delikanlı dış hayattan neredeyse tamamiyle kopacaktır. Fuat’la temas edemeyen Lütfü de bir yandan yakalanmak bir yandan dayısına hesap vermek telaşına kapılmıştır. Oysa, üstlendiği bir “temizlik” işinde başarısızlığa uğrayan Hamit, kendi canını kurtarmak derdindedir. İsa ise gördüğü rüyaların yaklaşan bir felaketin habercisi olduğu endişesi içinde kıvranmaktadır…
Aslı E.Perker, romanın dört ana karakterinin ve onların çevresinden pek çok kişinin kaderini etkileyen kısa bir zaman diliminde geçen hikayesinde, gerilimi tırmandırmak için, olaylar kadar bireylerin iç dünyalarındaki dalgalanmaları da işliyor. Özellikle Fuat’ın zaten hassas bir dengede durduğu anlaşılan kimliğini paramparça eden -cinayetten sonraki- ruh halini sergilediği bölümler, “Cellet Mezarlığı”nın polisiyeye özgü temaları psikolojik bir anlatıma elverişli olduğu için kullandığını düşündürüyor. Fuat’ı Okan’ı öldürmeye iten homofobik refleksin ardındaki baskılanmış cinsellik, ya da cinayet işlemiş olmaktan değil yakalanmaktan, yakalanırsa başına gelececek olanlardan duyulan dehşet gibi duygusal dalgalanmalar hikayeye derinlik kazandırmış.
Yazar, ilk romanı “Başkalarının Kokusu”nda(2005) olduğu gibi karakterler üzerinden yola çıkmış, bu karakterleri derinleştirecek ya da ilginç kılacak olay ve durumları seçmiş. Mesela olayların gelişiminde rol oynamamakla birlikte, köyünden kalkıp İstanbul’a gelen ve Boğaz manzaralı bir mezarlıkta yapayalnız yaşayan İsa, hayat hikayesine ve iç dünyasına ilişkin anlatımlarla diğer karakterler kadar etkili. Kendine özgü felsefesi, yer altı dünyasının yitik raconuna olan bağlılığı, meslek edebi ve soğukkanlılığıyla romanın tek güçlü karakteri tetikçi Hamit. Biraz “Leon”da Jean Reno’nun canlandırdığı tetikçiyi hatırlatmakla birlikte, Perker karakterinden kahraman yaratmak yoluna gitmemiş. Yargılamıyor da. Özellikle ölünün dişlerini sökme sahnesinde çok çarpıcı bir biçimde ortaya koyduğu gibi, Hamit iyi ya da kötü deyip kestirip atacağımız polisiye roman tiplerinden değil.
Zaman ve mekanı yan hikayelerle genişleten Aslı E. Perker’in “Cellet Mezarlığı” hem polisiye okurlarını hem psikolojik anlatıları sevenleri memnun edecek bir roman.
Kategori: A. Ömer Türkeş Yazıları