Yayımlandığı ülkelerde kısa zamanda çok satarlar listesine giren “Venedik’te Kar” hafif, hoşça zaman geçirtmeyi önüne koyan ama polisiye olduğunu hiç unutmayan bir roman: 1862 yılı Şubat ayında kar ve sis kaplı Venedik kentinde, soğuğu ve nemi hissediyoruz. Venedik’te Avusturya hanedanlığının hüküm sürdüğü, ama Garibaldi’nin İtalyan birliğini kurmak için başlattığı isyanın Venedik’e de sıçradığı zamanlar. Ortam karışık, kent gergin, Habsburg Hanedanı’nın askerleri her köşe başını tutmuş isyancı arıyor. Tam o günlerde bir gece, limana yanaşan gemide işlenen çifte cinayet, kentteki bütün üst düzey yetkilileri alarma geçiriyor. Aynı yatakta bulunan genç kadının cesedinde darbe ve ısırık izleri, saray müşavirinde ise kurşun delikleri var. Soruşturma için komiser Tron çağrılıyor. Tron’lar Venedik’in köklü ailelerinden ama artık sahip oldukları saray yavrusunu zar zor idare ediyor, yılda bir kez düzenledikleri maskeli baloya para yetiştirmeye zorlanıyorlar. Artık orta yaşlarının üzerinde seyreden yaşıyla sevimli Kont Tron’un asaletle, parayla, hatta hayatla fazla bir ilgisi yok. Pek fazla cinayetin işlenmediği Venedik’te rutin bir iş sürdürüyor, annesi yaşlı kontesin kaprislerini aile yadigarı antikaları satarak karşılıyor ve geçmişin Venedik’ini hüzünle yad ederek yaşayıp gidiyor.
Siyasi sonuçlar doğurabilecek cinayet heyecanlandırmıştır Tron’u. Gemide ifadesi alınması gereken subaylar vardır. Ne var ki, olaya el koyan Albay Pergen, saray müşavirinin yanında imparatoriçeye yapılacak suikastle ilgili belgeler taşıdığını iddia ederek Venedikli detektif Kont Tron’u soruşturmadan uzaklaştırmak ister. Bir süre sonra sanık olarak isyancıları desteklediği söylenen bir hukukçu tutuklanır. Otuz yıl önce zorba hükümdarların öldürülmesi hakkındaki araştırılması yasaklanan bu adam hücresinde ölü bulunduğu için dava kapanmış ama suikast belgeleri bulunamamıştır. Üstelik bu belgelerin peşinde başka kimselerin de bulunduğu sürüp giden cinayetlerden bellidir. Kentte bulunan genç kraliçe kendi hayatı ve özgürlüğü için devreye girer. Tron ise Albay’ın bütün engellemelerine rağmen soruşturmayı kendi başına sürdürmektedir. Kraliçe ve Tron’un yolları Tron ailesinin verdiği maskeli baloda kesiştiğinde gizli belgelerin ordu mensuplarına dair karanlık sırlar barındırdığı, olayın sıistimal ve şantajla ilgili oldığu anlaşılır. Hepsinden önemli cinayetleri yıllar öncesinden sürüp gelen sadist bir katilin varlığıdır…
Karmaşık bir olaylar zincirini sarih bir biçimde anlatmış Nicolas Remin. Farklı saiklerle işlenen cinayetler arasındaki ilişki çözümü güçleştirirken merak duygusunu yükseltiyor. Ama “Venedik’te Kar”ın en çekici yanı tarihsel malzemeyi, dekor ve kostümleri, Venedik kentini, kış mevsimini çok iyi kullanmasında. Modernizmin ayak seslerinin duyulduğu, aristokrasinin can cekiştiği, yeni bir sınıfın iktidara yürüdüğü bir sırada geçmişin kötü siyasi mirasının bekçiliğini yapan bir kesim etrafında kurgulanmış hikaye baştan sona büyük bır hızla ve görsel zenginlikle ilerliyor.
Kategori: A. Ömer Türkeş Yazıları