menu

Kırmızı Kitap - Engin Geçtan

Yazan: A. Ömer Türkeş
Yayın Tarihi: March 24, 2012 17:49

Kapakta "her okunuşta değişecektir" ibaresi, ve "bu okunuşundaki olaylara karışanlar" listesiyle, yazar "Kırmızı Kitap" romanında, daha başlangıçta farklı bir metin okumaya davet ediyor okuyucuyu. Aslında, kutsal kitaplar da dahil olmak üzere her metin her okunuşta değişir. Çünkü onu okuyan kişi, aradan geçen sürede az ya da çok mutlaka değişecektir. Geçtan, daha önce 1993'de "Kırmızı Kitabın Öyküsü" adıyla yayınlanan bu romanının yeni baskısını, "gözden geçirilmiş biçimde" yaptığına göre, "her basılışta değişecektir" deseydi daha gerçekçi olurdu.

Bazı roman kuramcıları için öykü önemsiz, hatta romanın güzelliğine vurulmuş bir darbedir; edebi değer, yazarın dilinde, yarattığı karakterlerde, anlatım tekniğinde, felsefesinde aranmalıdır. Bu estetikçi eğilimin bütün yakınmalarına rağmen, bir metni okunur kılan şey, -her zaman olmasa bile genellikle- öykü ve öykü anlatım tekniği olmuştur. Özellikle popüler türler için öykü anlatımı, diğer bütün roman oğelerini gölgede bırakır. Engin Geçtan da, "Kırmızı Kitap"ta, neşeli bir uslupla zevkle ve heyecanla okunan bir öykü sunuyor bizlere.

Adı verilmeyen bir kentte(bir Avrupa ülkesinde) ve zamanda geçiyor öykü. Bir film senaryosu ile içiçe ilerliyor. Bu tarz bir anlatımı Fowles'in "Fransız Teğmenin Kadını" romanından -ya da filminden- örnekleyebiliriz. Esrarengiz kırmızı kitabın peşinde, tarihin derinliklerinden gelen karakterlerin de katılmasıyla bir kaçıp kovalamaca başlıyor. "Hayatın anlamını hakkıyla veremeyenler, bunu gerçekleştirene kadar bu dünyaya dönmek zorundadır" biçimindeki Hint öğretisi uyarınca, bir tür reenkarnosyona şahit oluyoruz. Film ekibi içerisindeki karakterlerin yaşamlarına karışan bu eski zaman insanları arasındaki kanlı hesaplaşma, sonunda Agatha Christie polisiyelerinde olduğu gibi, bütün karakterlerin biraraya geldiği çingene kampında çözümleniyor.

Engin Geçtan da, kurmaca olduğunu hiç gizlemeyen bir öykü anlatıyor. Mesela, bir sabah güneş doğmuyor şehirde. Eski bir sokaktan bir kapı Marakeş'e, bir kapı Rio'ya açılıyor. Ya da, "bizler de sizin gibi bu gerçek olmayan dünyayı ve hikayesini anlatmak için varız. Hikayenin sonunda sizlerle birlikte silinip gideceğiz" biçiminde konuşuyor karakterler. Elbette bu kurmacalık, gerçekliğin simgelerini içeriyor. Metin içine hapsolan karakterler "bu şehrin çıkışı yok! Şehirden çıkan yollar sonsuza kadar giderler, hiç bir yere varmadan (...) Gerçek hayatta insanlar her yere gidebiliyorlar" biçiminde yakınırlarken, bazıları "görünürde öyle'..Trene, uçağa, gemilere biniyorlar ve bir yere gittiklerine inanıyorlar. Yerleri değişse de yine bulundukları yerdeler" diyebilecek bir felsefeye sahipler, tıpkı yaşadığımız hayatta olduğu gibi, tıpkı "nereye gidersen git, bu şehir ardından gelecek" diyen Kavafis gibi.

Polisiye-gerilim kurgusu, düşsel anlatımı, başka metinlere, isimlere, yazarlara yaptığı göndermelerle, artık alıştığımız post-modern metinlerden birisi ile karşılaştığımız söylenebilir. Girişteki karakter tanıtımları, bir zamanlar AKBA yayınevi polisiyelerini hatırlatıyor. Zaten Agatha Christie ve Hercule Poirot ismi de sık sık geçiyor öyküde. Ama polisiye olarak değerlendirilemez "Kırmızı Kitap", okuyucuyu anlatmak istediklerine çekebilmek için yararlanıyor polisiye türden. Toplumsal bir eleştiri, bireyin yalnızlığı, rastlantısallık, gerçeğin göründüğünden farklı oluşu gibi, daha incelikli temaları hemen farkedebilirsiniz. Elbette her okunduğunda değişen, olup bitenleri kaydeden esrarengiz kitap da önemli bir aydınlanma meteforu.

Bu romanını, diğer iki romanı için bir sözlük olarak tanımlayan Geçtan'ın "zaman"ı değerlendirişini anlamak, metinlerini çözmek bakımından önemli; "Zamanın aslında durduğunu söylüyorum" diyor Geçtan... "Zaman orada duruyor, akışı biz tarif ediyoruz. Zaman bir yere gitmiyor. Zamanın aktığını gördüğümüzü farzediyoruz. Bu yüzden de şimdiki anın süresizliğini yakalayamıyoruz. Şu an sonsuza kadar yaşıyor, evrenden kaybolmuyor ki".

Bazı kitaplarda simgeler vardır, çözmekten keyif alırsınız, bazılarındakilerle ise ilgilenmezsiniz. Bulmacalardan hoşlananlar için, bir dolu değişik isim var bu romanda. Kendi adıma bu kadar ismin ardına düşmeyi düşünmedim. Hiç aksamayan hızlı temposu ile bir çırpıda okuduğum bu romanın, her olayı bütüne bağlayan olay örgüsü ve başarılı anlatım tekniği ile sizlere de keyif vereceğini düşünüyorum.

Kategori: A. Ömer Türkeş Yazıları
Etiketler:
Engin Geçtan
Kırmızı Kitap

Yorum yaz
mode_edit

İLGİLİ KİTAPLAR

Nopic

İLGİLİ YAZARLAR

Nopic