Televizyon dizilerine yazdığı senaryoları ve gazetelerde tefrika edilen romanlarıyla tanıdığımız Bolat, heyecanlı bir hikaye yazmış; İstanbul yakınlarındaki bir kasabadayız. Kasabada hırsızlık vakaları hızla artarken özellikle kasbanın kadınları korku içindeler. Öğretmen Tevfik, bir akşam eve dönerken karşısına çıkan kişinin hırsız olabileceğini düşünüyor. Üstelik hırsızın başına yüklü bir ödül de vaadedilmektedir. Sevdiği kızla –Gülcan’la- evlenebilmek için bu paraya ihtiyacı olan Tevfik, Zalim lakaplı hırsızı polise verdiği eşkalle yakalatacak, aralarındaki engellere rağman Gülcan’la evlenecektir.
Hikayenin ikinci bölümü Zalim’in hapisten firar etmesiyle hızlanıyor. Aklı fikri kendisini yakalatan Tevfik’ten intikam almak olan Zalim, Tevfik’le Gülcan’ın izini sürmektedir. Zalim’in peşlerinde olduğunu bilen Tevfik daha çok hamile karısı Gülcan nedeniyle tedirgindir artık. Bir başka kente tayin edilen Tevfik karısı ile trene binerken kurtulduğunu düşünür. Oysa Zalim de binmiştir aynı trene...
Belki çok özgün değil, ama kasaba hayatıyla, acımasız hırsız tiplemesiyle, orta sınıf yaşantısıyla yerlileşiyor, temposu ile kendisini okuyuyor hikaye. Ne var ki insanlar ve mekanları yeterince işlememiş Bolat. Olayların seyrinin çok hızlı geliştiği bir senaryo havası ağır basmış. Bir de uyarıda bulunayım; Nesil Yayınları kitap kapağında “Ünal Bolat’ın yeni romanı” demiş “Gülcan” için. Şaşırtıcı..! Çünkü aynı hikaye daha önce -1998 yılında- İzci yayınları tarafından “Cinnet” ismiyle yayımlanmıştı. O tarihte fazla ilgi çekmeyen, belki doğru dürüst dağıtımı bile yapılmayan “Cinnet”, bakalım “Gülcan” başlığıyla buluşabilecek mi okuyucusuyla?
Kategori: A. Ömer Türkeş Yazıları