menu

Banka - Solmaz Kamuran

Yazan: A. Ömer Türkeş
Yayın Tarihi: April 01, 2012 15:25

80 sonrasında ağırlıklı olarak İstanbul’u mesken tutan Türk romanı, her nedense polisiye, gerilim ya da fantastik türden hikayelerle hatırlıyor taşrayı. Ilk romanı yayımlanan İhsan Tavşancıl’ın Deligüllü’sü ile tarihi romanlarıyla tanıdığımız Solmaz Kamuran’ın Banka’sı taşra kasabalarındaki banka soygunları etrafında kurgulanan hikayeleri ile bu yeni akım içerisinde yerlerini almışlar. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki, bu romanlarda taşranın tekdüze yaşantısı her ne kadar banka soygunları sayesinde renklenip anlatılmaya değer bir hal alıyorsa da, yazarlar kriminal meselelere takılıp kalmıyor, anlatılarına toplumsal bir boyut katmaya özen gösteriyorlar.

Solmaz Kamuran’ın Banka’sı yakaladığı toplumsal gerçeklikle ilgiyi hak ediyor. Aslında polisiye türe dolaysızca dahil edilecek ne kurgusu ne hikayesi var bu romanın; soygun girişimi, roman kişilerinin kaderlerini etkileyen, duygu ve düşüncelerindeki belirsizlikleri parçalayan ve biraz da hikayeye heyecan katan bir araç olmaktan öte bir anlam taşımıyor. Ancak yazar bu aracı ve imkanlarını iyi kullanmış doğrusu; sadece soygun sürecinde gelişen kimi olay ve diyalogların aksadığından ya da bir eksiklik duygusu yarattığından söz edebiliriz. Buna rağmen; umut ve umutsuzlukları, iyilik ve kötülükleri, çaresizlikleri ve çözüm arayışları, bilinç katlarında dolanan düşünceleri ve ruh halleri ile hiç yabancılık çekmeyeceğimiz insan tiplerini “romanlarımızda artık daha çok görmek istediğimiz” bir mekan içerisinde canlandıran Banka, zevkle okunan bir roman.

1990’lı yıllardan birinin Ağustos ayında küçük bir tatil kasabasındayız bu kez. O kasabaya tıkılmışlık, kendini gerçekleştirememişlik, yalnızlık ya da haksızlığa uğramışlık hisleriyle mutsuz insan tiplerini tanıtıyor Solmaz Kamuran. Yükselen değerlerin peşine takılıp zengin olma hayaliyle borç batağına saplanıveren Tarık’ın soygun girişimi sırasında bankada rehin kalan 12 Eylül öncesinin devrimcisi Faruk, hiç sevmediği kocasının ölümüyle yıllar sonra kavuştuğu özgürlüğünü gönlünce yaşayamayan Nazmiye hanım, ülkesini terkedip geldiği bu kasabada da rahat bırakılmayan Fransız travesti Pauletta, 12 Eylül’ün parçaladığı solcu bir ailenin sorunlu oğlu Devrim, bu küçük kasabaya tayin edilmişliğin hırsını kredi borçlularından çıkaran Müdire hanım ve kasaba yerlilerinden banka koruma görevlisi Pepe Hasan kadar onların akibetlerini endişe içinde bekleyen diğerleri -Faruk’un ayrılmak üzere olduğu sevgilisi Anna, Devrim’in alkolik annesi Defne, büyükannesi Münevver hanım, Belediye Başkanı Osman Şenkal, Belediye Başkanı’nın Devrim’e aşık kızı Sevim, Market sahibi Vecdi bey, kitapçı Hovarda Abbas, Eczacı Zeynep, Bekar İbrahim, Hırdavatçı Hacı Davut, Kahveci Mükerrem, kahvenin emekli müdavimlerinden Zekeriya ve Sebati beyler, Eminiyet Amiri Necati Öztürk, Pauletta’nın ev işlerini gören Melek ve Recep, hatta Pauletta’nın sevimli papağanı Roi- de kasaba hayatının gözler önüne serilmesine katkıda bulunuyorlar.

Yazar bütün bu karakter zenginliğini onların birbirleriyle girdikleri ilişkilerle birlikte işlerken hem birmiiktar kasaba havası solutuyor okuyucuya hem karakterlerin geçmişleri üzerinden yakın tarihe uzanıyor hem de ekonomik krizin küçük bir kasabadaki izlerini sürerek dünyamızın küresel bir köye dönüşünü hatırlatıyor. Banka’da güzel bir hikaye yakalamış ve çok iyi kurgulamış Solmaz Kamuran. Keşke ekonomik davranmayıp hikayenin ve olay örgüsünün barındırdığı imkanları sonuna kadar kullanabilseydi.

Kategori: A. Ömer Türkeş Yazıları
Etiketler:
Banka
Solmaz Kamuran

Yorum yaz
mode_edit

İLGİLİ KİTAPLAR

Nopic

İLGİLİ YAZARLAR

Nopic