Hani bazı yazarlar vardır; birçok kitap yazmıştır, üretkendir çok. Türün kilometre taşlarındandır, kendisinden sonra gelen birçok genç yazara esin kaynağı olmasına rağmen, isimleriyle değil daha çok yarattıkları karakterlerle tanınır. Bir-iki romanını okumuşsunuzdur ama aklınızda hep, tüm kitaplarını kronolijik sıraya sokup, baştan alıp okumak vardır. Ama nedense bunu yapmaya bir türlü fırsat bulamazsınız; zaten sırada olan sayısız yazar/kitap varken, yeni bir “çıkış” romanı okunmalıdır ilk etapta, ‘ne çok kitap, ne az zaman’ın sıkıntısını yaşıyorsunuzdur. Arada aklınıza gelir, hayıflanırsınız, ilk fırsatta yazarın külliyatını edinip, okuyacağınıza bir kez daha karar verirsiniz.
İşte Robert B Parker da benim bu tür yazarlarımdandı. Chandler ve Hammett’ın tarzını benimseyen "Büyük Usta" Parker, özellikle Spenser serisi ile ün kazanmıştı. Zaten benim yazar ile dolaylı yoldan da olsa ilk tanışmam, çocukken izlediğim, Robert Ulrich’in canlandırdığı Spenser for Hire dizisi ile olmuştu. Fakat yazar sonraları bu diziyi hiç sevmediğini itiraf eder, Parker’a göre Spenser’ı en iyi oynayacak kişi Robert Mitchum olabilirdi ama Joe Mantegna da çok esaslıydı doğrusu.
Sert adam Spenser, sokakların dilinden iyi anlar. Kore Savaşı gazisi, eskinin boksör ve polis memuru, şimdinin özel hafiyesi olan kahramanımız, aslında maçonun tekidir ve Susan adında psikolog bir uzatmalı sevgilisi vardır. Spenser’ın burnu 8 kere kırılırken, 9 kere de silahla yaralanmıştır. Deli gibi her kavgaya katılır, her fırsatta yumruklarını konuşturur. Bu özellikleri ile Philip Marlowe’dan çok Mike Hammer’a benziyor gibi görünmesine rağmen, Spenser aynı zamanda çok okur. İri yarı görünüşünün altında en büyük zevki yemek pişirmek olan bir edebiyat aşığı yatar, çarpık bir gülüş eşliğinde yaptığı şiir alıntıları ile rakiplerini afallatır.
Spenser’dan başka Jesse Stone ve Sunny Randall (Yazarın dilimize çevrilen tek romanı bu serinin ilki olan, Aile Onuru’dur.) serilerini de yazan Parker, Chandler’ın mirasçıları tarafından yarım kalan son Marlowe romanı, Poodle Springs’i tamamlamak için seçilir. Roman eleştirmenlerce pek beğenilmemesine rağmen, kendini Chandler’ın günümüzdeki temsilcisi olarak gören Parker iki yıl sonra, 1991’de sonra Büyük Uyku’nun devam kitabını yazar.
Şu an elimde Behind the Mystery var, kitap geçen Ekim ayında kaybettiğimiz, yine ünlü bir polisiye yazarı olan Stuart M Kaminsky’nin, önde gelen polisiyecilerle evlerinde yaptığı röportajlardan oluşuyor. Bu yazarlardan bir tanesi de Robert B Parker. Kaminsky, o zamanlar yetmiş yaşında olan, otuzu aşkın kitabını ithaf ettiği, 54 yıllık eşi Joan ve köpekleri ile sakin bir yaşam sürdüren Parker’a, “Çok iyi görünüyorsun.” der. Tıpkı kahramanı Spenser gibi atletik bir yapıya sahip olan yazar, eskisi gibi spor yapamamaktan, beyzbol oynayamamaktan şikayet eder. Son derece disiplinli bir yazar olan Parker, senede 50 hafta, haftada 5 kere, günde 5 sayfa yazdığını söyler.
Ve Parker, 18 Ocak Pazartesi sabahı da yine aynı şeyi yapmak için yazı masasının başına geçti, yazmaya başladı. Yazar kısa bir süre sonra sandalyesinde ölü bulundu, muhtemelen kalp krizi geçirdiği sanılıyor.
Robert B Parker 77 yaşındaydı.
Kategori: Haberler