“Gecenin ağır karanlığında sağanak yağmur damlalarının sesi, keskin bir çığlıkla kesildi. Sokak lambalarının kirli ışığı vurdu genç kadının kanlı bedenıne. Yaşamının son saniyelerinde yalnızdı bir gece kulübünün önünde. Ne diledi içinden bilinmez ama garip bir gülümseme yerleşti o son anda yüzüne. Derin mavi gözleri yarıaçık gülümsüyordu elveda derken yaşama. Bir kadın ölmüştü New York’ta.”
Ölen, Peru doğumlu, bir gece kulübünde striptiz yapan, aynı zamanda New York Üniversitesi’nde resim dersleri de alan yirmi beş yaşındaki Anita, kuzguni siyah saçları ve göz alan beyaz teniyle çarpıcı güzellikte bir kadın... Soruşturma daha o gece başlıyor. Gece kulübünün müdavimlerinden Milo, şüpheliler listesinin ilk sıralarında. Milo, yakasını kurtarmak için eski sevgilisi Penda’dan o gece birlikte olduklarına dair yalancı tanıklık etmesini isteyecek, adamı hala seven Penda isteği hiç tereddütsüz yerine getirecek ve iki eski sevgili birlikteliklerinin sürdüğü konusunda hiçbir şüpheli nokta kalmaması için yeniden aynı evi paylaşacaklardır.
Beklenmedik bir anda başlayan bu son yakınlaşmaları, Penda’nın hayatını alt üst eder. artık Kırk yaşına gelmiş bir akademisyendir Penda; yalnızlık korkusunun, evlenmek, çocuk sahibi olmak gibi isteklerinin dönüp dolaşıp odaklandığı kişi, kolay kolay ele avuca sığacağa benzemeyen Milo’dur. Penda, işi gücü, yazdığı kitabı bir kenara koyup Milo’yu izlemeye başlar, hatta bir özel dedektif bile tutacaktır. İşte tam bu sırada öğrenir Milo’nun cinayet gecesi Anita ile birlikte görüldüğünü. Her iki anlamda da aldatılmışlığın kamçıladığı öfke, kıskançlık ve umutsuzlukla doludur Penda; toplumsal hayata bütün duyarlılığına rağmen, öğrencilerine öğütlediğinin tersine, kendi sorunları nedeniyle gerçek dünyadan uzaklaşıp ruhani bir dünyaya doğru yolculuğa çıkmaya, bir süreliğine Catskill Dağı civarındaki Zen manastırına çekilmeye karar verir. Elbette yeniden Newyork’a dönecek ve hiçbir sorununu ve kafasındaki hiç bir soruyu çözemediğini farkedecektir…
Utanmış Sessizlik’te katil, maktül, cinayet, soruşturma, özel detektif, şüphe, kıskançlık gibi polisiyeler özgü motiflerden ne arasanız bulabilirsiniz, ama girişteki cümlelerden de anlaşılacağı gibi, Zühal Kalkandelen merak ve heyecan duygularına hitap etmekle yetinmek niyetinde değil. Polisiyenin ilgi alanına giren olaylar romanın yaklaşık yarısında -ilk altmış sayfasında- olup bitiyor. Sayfalar ilerledikçe soruşturma yön değiştiriyor ve kadının kendisini, aşkını, kadınlık durumunu, sevme biçimlerini sorguladığı bir iç yolculuğa dönüşüyor. Mesela, Milo’ya ilişkin hisleri için “nedir ben de bilmiyorum” diyecektir Penda; “kayıtsız şartsız aşk dedikleri bu mu, yoksa saplantı mı, emin değilim. Neden bu kadar sevdim, onu bilmiyorum. Seni seveni sen de seversin ama ilginçtir, o bana karşı hiçbir zaman çok iyi olmadı oysa. Kahrolası bir tutku bu”. Aradan yıllar geçtikten sonra ise, gerçeği bildiğini sandığını ama aslında kendi yarattığı gerçeğın içinde yaşadığını ve bu ilizyondan kaynaklanan suçluluk duygusuyla acı çektiğini anlayacaktır…
Anlaşılacağı gibi “polisiye roman biçimine, onda psikolojik, ahlaksal ya da felsefi tipteki bir düşünceyi sergilemek için” sarılan Utanmış Sessizlik’in, “suspence story”ler içinde mütalaa edebileceğimiz bir hikayesi var. Zaten roman kahramanları da polisiyelerin “malum şüpheliler”ine benzemiyorlar; Milo, Penda, Nora, Brezilyalı barmen Miguel, hatta striptizci Anita, hepsi de Newyork’un kalabalığı içinde yalnız ve mutsuz yaşayan insanlar, hiç biri memleketlimiz değil ama pek de yabancı olmadıklarını düşüneceksiniz. Özellikle kadın-erkek ilişkileri üzerine yaptıkları uzun diyaloglar, Beyoğlu sakinlerini anlatan romanlarda sıklıkla rastladığımız türden.
Aslında iyi bir hikaye bulmuş, o hikayeye çok uygun tipleri seçmiş ve iyi bir dil tutturmuş Kalkandelen, ama anlatısı öylesine kısa, her şey o kadar çabuk akıp gidiyor ki, ne cinayet etrafında gelişen olayların ne de insan ilişkilerinin tadına varabiliyoruz. Bu durumda, diyaloglar kısa bir roman için çok uzun kalıyorlar. Yine de bir ilk roman olarak umut verici.
Kategori: A. Ömer Türkeş Yazıları