Okumaya bizim kuşak ebeveynin baş düşmanı Teksas/Tommiks tayfası ve Gırgır ile başladım. ‘Resimsizlerle’ dördüncü sınıfta Milliyet Çocuk romanlarıyla tanıştım. İlk okuduğum kitabı hatırlamıyorum ama Afacan Beşler/Gizli Yediler tipi polisiye içerikli çocuk ve Baskan Yayınları’nın Lancelot serisi türü ergenlere yönelik kitaplarını saymazsak, okuduğum ilk "yetişkin polisiyesini" gayet net hatırlıyorum: Kupa Dörtlüsü (Ellery Queen). Gayet net hatırlıyorum çünkü ortaokuldaydım ve o zamana kadar bütün okuduklarım yukarıda saydıklarımla mizah dergilerinden ibaretti. Kupa Dörtlüsü’nü polisiyeye pek meraklı bir arkadaşım vermişti; çok hoşuma gittiğini ve fazla zaman geçirmeden kitaplığına dadandığımı da gayet iyi hatırlıyorum. Bolca Gardner, Christie, Dickson kitaplarıyla tam seri Arsène Lupin’i art arda yalayıp yutmuş, fazlası için türlü sahafa saldırmıştım.
O dönemde Mike Hammer’dan Bond’a, artık bazısının adını bile hatırlamadığım türlü kahramanla haşır neşir oldum. Emin değilim ama galiba (çizgi romanlar dışında) ortaokul-lise dönemimi neredeyse tümüyle polisiyeyle geçirdim. O yaşlarımda beni en çok etkileyen Lupin ile Queen olmuştu. Herhalde toyluktan, Gardner’ı fazla düz, Dickson’ı iç karartıcı, Christie’yiyse bir iki kitabı hariç sıkıcı bulduğumu hatırlıyorum. Ancak devam etmedim; başka yönlere, başka kitaplara kaydım. Yaş ilerledikçe, belki üniversitenin etkisiyle siyasi ve felsefi kitaplara, onlardan da diğer romanlara geçtim. Ancak yıllar sonra, gene bir dostun tavsiyesiyle aldığım Bernie Rhodenbarr kitaplarıyla tekrar polisiye okumaya başladım. 90’lı yıllarda havasını yeniden bulup yayınlanan polisiyelerden pek çoğunu, kimini zevkle, kiminiyse cidden sıkılarak okudum.
Şunu beğendim, bunu beğenmedim türünden gitmeyeceğim çünkü genel okuma anlamında, kim bilir, belki bazı “polisiye okurlarına” garip gelir, okuduğum hiçbir polisiyede çözümü merak etmiyor, kim yaptı vesaire meselelerine neredeyse hiç bakmıyorum. Aksine beni öncelikle kitabın kurgusu, karakter gelişimi, dili, zekâsı ve okuma zevki gibi “edebi” tarafları ilgilendiriyor. İlaveten polisiye sınıflandırmasına girmeyen pek çok kitabı duygu veya etki bakımından polisiye gördüğümü belirtmeliyim. Tabii son derece kişisel meseleler bunlar; klişenin dediği üzere, zevkler ve renkleri tartışmanın yararı yok.
Kategori: İlk Okudukları Polisiye