Otobüste öldürülenler arasında bir de detektif vardı... Rastlantı mıydı bu, yoksa otobüstekiler de dedektifi yok etmek için mi öldürülmüşlerdi? Bu konuyla "Teresa"nın ne ilgisi vardı? Martin Beck, ipuçlarını toplamaya başladı...
Yazan: Bekir Karaoğlu
- June 09, 2016 16:46
Kategori:
Bekir Karaoğlu Yazıları
martin beck bence harika bir karakter (karakoldaki diğer polisler de oldukça ilginç),hayatindan bezmiş bir komiser, arkadasi kollberg'le vakit geçirmek onun için evde karisinin dirdirini dinlemeye nazaran cennet gibi. ustelik beck disarida ulkenin en onemli olaylarini çozse de evde karisi ve ev sorunlari karsisinda tamamen caresiz bir adam. oldukça içe kapanik ve az konusan biri. olaylari cozmesinde çalişkanliğinin yani sira asil sezgileri onemli. beck, bir çok yöntemi kendisinde doğal olarak birleştiren bir dedektif. yazarlarin anlatimi da super, cok gizemli bir polisiyeden çok insanların yasadiklarinin kuzeyde nasil olduğunu ve nasil algılandiğini anlatan bir seri.heycanla okumasaniz bile aklinizda guzel bir hikaye kaliyor. olaylarin polislerin hayatini nasil etkilediğini, polislerin iş dişinda nasil olduklarini hatta meslek hakkindaki düşüncelerini de bulabiliyorsunuz. karakterler hemen her kitapta karşınızda.
yalniz soyle bir sorun var, eski baskilarini bilmiyorum ama, inkilap'in cevirileri berbat, bazi cumleler bir insanin agzindan asla dokulmeyecek sekilde cevirilmiş.
çok sıcak bir seri.
Serinin bu romanı, Martin Beck'in ekibindeki diğer polisleri daha yakından tanımak için iyi bir fırsat, ama seriye başlamak için uygun değil. Zira Martin Beck bu soruşturmada bir miktar arka planda kalıyor.
Muamma romanı meraklıları için cazip olmayabilir, ama police procedural tarzını sevenler ve tanımak isteyenler için iyi bir seri.
Aydın Arıt'ın çevirisi zaman zaman rahatsız edici olabiliyor.
Benim ilk Martin Beck'im ve beğendiğimi söyleyebilirim. Aydın Arıt'ın dili bazen zor gelse de (Murathan Mungan nasıl beğendiyse) öykü son derece gerçekçi ve iyi işlenmiş. Elbette "Amerikan Polisiyeci"lere göre değil. Tansiyon genellikle düşüktür. Bu "kuzey polisiye"lerin genel özelliği sanırım. Öykü, bu tip romanlarda karakterler için vardır. Anlatılmak istenen olay, öyküden çok başka yerde, hatta bazen farkına bile varılmayabilir.
Evet Beck biraz arka planda kalıyor, bence zaman atlayışlar da biraz rahatsız edici, ama her şeyi toplarsak benden 8/10.
Kitap hiçbir şekilde heyecanlı değil ama tuhaf bir etkiyle de aralıksız okumak istiyosunuz.En azından üzerimde böyle bir etki bıraktı diyebilirim.Bu yüzden değişik bir deneyim dedim zaten.Gayet normal karakterler var,üstelik kendilerini sevmemiz için bir sebep yaratmaya çalışmıyolar.Yine de polis ekibi çalışma tarzları,ciddiyetleri açısından şu ana kadar okuduğum polisiye romanlar arasında en etkili ve tecrübeli ekiplerden biri diyebilirim rahatça.Bence seriye en başından başlanmalı tam bir okuma sürekliliği için ama bu kitapla başlanırsa serinin diğer kitaplarına olan merakı arttırabilir.Olayların kurgusu hız ve heyecandan uzak olsa da polisiyede bu iki unsur olmadan da iyi eserler yaratılabileceğinin göstergesi bence.Kuzey polisiyesine çok güzel bir örnek
Güzel ve keyifli bir polisiye. Ama Martin Beck öne çıkan değil, bilakis arkaya saklanan bir kahraman. En az sesi çıkan, en az olaya karışan, en az sorgulama yapan yine Martin Beck. Ayrıca kitabın sonundaki sürpriz Martin Beck açısından yine "aferin" dedirtmekten epey uzak :))
Olsun, yine de tavsiye ediyorum, Martin Beck değilse bile adamları kitabı keyifle okutturuyor.