Ekin Açıkgöz


FAVORİ KİTAPLAR

Nopic Nopic Nopic Nopic Nopic Nopic Nopic Nopic

FAVORİ KARAKTERLER

Favori bir karakteri bulunmuyor.

FAVORİ BLOG YAZILARI

Favori bir blog yazısı bulunmuyor.


comment
February 13, 2024 18:33
Ekin Açıkgöz, Cehennem Çukuru adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentİlki Kadar Değilse de iyi

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayıdır.

    Cuma Polat’ın Gaziantep’te geçen ve Atmaca Komiser’li ikinci romanı. İlkini de Kristal Kelepçe için okumuş ve çok sevmiştim. “True Detective ilk sezon gibi roman yazmış adam”, demiştim. İkinci romanı da zevkle okudum fakat ilk roman kadar etkileyici bulmadım.

    Kitabın Hurufilerin halifesi kabul edilen Nesimi zamanında geçen kesitleri öyküye renk katıyor.
    Hurufilere zamanında yapılan eziyetlerin intikamını almak isteyen bir seri katil eziyet ederek cinayetler işliyor ve ebced hesabıyla anlamlı hale gelen mesajlar bırakmaktan geri durmuyor.

    Antep’in tarihi han ve camilerini dekor alan hoş bir Anadolu polisiyesi olmuş. Çeşitli karakterlerden çeşitli bilgiler ediniyoruz ve bu bilgilerin miktarı tam ayarında.

    Sonraki baskıya naçizane notlarım: Gereği olmayan dipnotlar, bayağı ve tabii sözcüklerinin yazımındaki yanlışlar, ‘Etekleri zil çalıyor’ gibi deyimlerin hatalı anlamda kullanıldığı durumlar, tekrarlar, isim karışıklıkları vs var. Düzeltilebilir.

    İlki kadar olmasa da, zevkle okunan, karakterleri doğal, temposu yerinde, gizemi kafi, kurgusu hatasız iyi bir yerli polisiye. İlk kitap da jürinin en sevilenler listesine girmişti, bu da girdi.

star_border
February 13, 2024 18:31
Ekin Açıkgöz, Cehennem Çukuru kitabına 8 puan verdi.
comment
February 13, 2024 13:52
Ekin Açıkgöz, Kış Patatesi Köftesi adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentÇok espirili ve eğlenceli

    Cinairoman.com sitesinin "Cumhuriyet'in 100. Yılında 100 Polisiye" tavsiye listesinden seçerek okuduğum ilk polisiye.

    Bir Bavyera polisiyesi ve şahane bir taşra polisiyesi örneği. Münih'teki görevinden sürgün niyetine kendi köyüne gönderilen polisimiz Franz Eberhofer, Beatles hayranı aktivist babası, indirim sevdalısı Büyükannesi Lenerl, ağabeyi, köyden arkadaşları olan tesisatçı, kasap, birahaneci vb. karakterlerle tanışıyoruz. Bavyera köyü atmosferi çok keyifli. Büyükannenin Bavyera yemekleri de okuma keyfime renk kattı. Yemeklerden bahseden metinleri bir ayrı seviyorum. Kitabın sonunda birkaç yemek tarifi de var.

    Son derece esprili bir kitap, her sayfada en az üç espiri garanti. Yarım sayfa, 3/4 sayfa gibi minik kısımlardan oluşuyor. En uzun bölüm 4 sayfa olsa gerek. Değişik bir roman yazım tekniği. Sanırım bir ara deneyeceğim.

    Bana çok iyi vakit geçirtti. Neden 5 yıldız vermedim? Çünkü polisiye örgüyü zayıf ve derinliksiz buldum. Eberhofer'in serisinin ikinci ve üçüncü kitaplarını da aldım, onları da okuyacağım.

star_border
February 13, 2024 13:51
Ekin Açıkgöz, Kış Patatesi Köftesi kitabına 8 puan verdi.
comment
February 13, 2024 13:51
Ekin Açıkgöz, Üzgün İblis adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentDaha kısa olabilirmiş

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayıdır.

    Çok uzun, çok fazla karakter var. Eğlenceli ve akıcı yazılmış olmasına rağmen beni biraz yordu. Polisleri ciddiyetsiz ve laçka buldum. Baş karakter olan Lokman dahil. Lokman - Lerzan - Derya aşk üçgenini gerçekçi bulmadım, dahası konuyla bağdaştıramadım. Sonunu da anlamadım. Denklemler ne oldu? Ayrıca arada katilin ağzından yazılmış, şiir desem değil, dua desem değil, serzeniş desem değil bir takım aforizmalar vardı, hoşlanmadım.

    Ama yazarın kalemi kuvvetli. Dili iyi, Türkçesi iyi bir roman. Bütün adaylar için bunu söyleyemiyoruz. Dil bakımından senenin çok sayıda adayının önüne geçen bir metin.

star_border
February 13, 2024 13:50
Ekin Açıkgöz, Üzgün İblis kitabına 5 puan verdi.
comment
February 13, 2024 13:49
Ekin Açıkgöz, Kanlı Muamma adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentkuvvetli bir kalem ama karakterler oturmadı

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayıdır.

    Çok iyi bir Türkçe ile, güzel bir dil kullanımıyla yazılmış bir kitap. Karısından boşanan Halit Hoca Çanakkale'ye yerleşir. Emlakçının küçük ticaretlerle meşgul oğlu Şeref ile arkadaşlık etmeye başlar. Evin kirasına yardımı olsun diye yanına ev arkadaşı olarak Başkomiser Sandık'ı alır. Bir Tevrat yazmasını tarihi eser olarak tescil ettirmek isteyen Lyudmila isimli kadın dövülmüş ve boğulmuş olarak bulununca olaylar gelişir.

    Sandık'ın asperger sendromlu olduğunu öğreniyoruz. Bunu öğrendiğimiz andan itibaren Sandık'ın o ana kadar ki tuhaflıklarını (foreshadowing) 'ahaa demek bundanmış' diye anlamamız gerekiyordu. Ancak öyle olmadı. Çünkü Sandık'ın o ana kadarki hali bize hiç de tuhaf biri gibi değil, gayet babacan bir başkomiser gibi verilmişti. Tariflenen gibi sosyal bozuklukları olan birisi kamuda 20+ kişiyi yönetmesi gerekecek olan 'başkomiser' gibi bir unvana kolay kolay terfi edemez ve yöneticilik yapamaz. Halit Hoca'nın tüm polis soruşturmasına dahil olması acayip geldi. Halit'in bir çeşit Watson olması amaçlanmış sanırım ama ben öyküye katkısını anlayamadım. Halit'in karısıyla sıkıntısı ve boşanma süreci çok çok iyi anlatılmıştı ama bunun da öyküye katkısını anlayamadım. Halit'i öyküye oturtamadığım için Halit karakterinin derinliği de bana fazla geldi. İlaveten Halit Şeref ve Sandık üçlüsünün hiçbirisini birbiriyle gözümde canlandıramadım. Bu yüzden sürekli birlikte vakit geçirmelerini de yadırgadım. En sonunda Sandık işin içinde Şeref'in olduğunu nasıl anladı, orayı da kaçırdım. Bence bu kitabın en temel problemi bu: Karakterler oturmadı, benimseyemedim.

    Kanlı Muamma ismini çok jenerik buldum, öyküyü tariflemeyen bir roman ismi olmuş.

    Çanakkale'de geçmesinden ve Çanakkale'yi anlatım tarzından hoşlandım. Yenilen yemekler, içilen çaylar vs. bana ambiyansı yaşattı. Bu bakımdan zevkle okudum. Fakat bir arkadaşım dikkatimi çekince fark ettim ki, Çanakkale'yi her yönüyle anlatan bu romanın Çanakkale Savaşı'nın hiçbir öğesine karakterlerini denk getirmemesi gerçekten tuhaf.

    A. Tunç mahlasını kullanan yazarımızın kalemi kuvvetli bir isim olduğu anlaşılıyor. Tüm yukarıdaki eleştirilerime rağmen iyi yazılmış sürükleyici bir roman olduğunu belirtmem lazım. Nitekim senenin en beğenilenleri arasına da girdi.

star_border
February 13, 2024 13:49
Ekin Açıkgöz, Kanlı Muamma kitabına 8 puan verdi.
comment
February 13, 2024 13:48
Ekin Açıkgöz, Aynadaki Düşman adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı Ödülü

    2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı Ödülü!

    Benim 2023 yılı adayları arasından da favorim kesinlikle bu kitaptı. Tek kelimeyle bayıldım.

    1970’ler Karadeniz köylerindeki taşra atmosferi mükemmel verilmiş. Beni film izlermişim gibi oraya götürdü. Romanın dedektifi konumundaki ‘Sıhhiye’ karakterini çok sevdim. Nihayet klişe olmayan bir başkahraman okuduk, gözümüzün pası silindi. Gizem ‘aşırı komplike kurgu kasma’ gayreti olmadan da gizem yaratılabileceğini göstermek üzere özellikle yazılmış adeta. 'Simple is beautiful'!

    Köyün dulu Selvi oğlunun masumiyetinin kanıtlanması için Sıhhiye’den yardım ister. Selvi hakkında köyün imamıyla birlikte olduğu dedikodusu çıkmıştır. Oğlu da bu yüzden imamı öldürmüş görünmektedir. Kanlı bıçak Selvi’nin kuyusundan çıkmıştır. Sıhhiye köye gider ama sorular sormaya başlayınca köyde teşkilatlanan Molla’nın ve Muhtar’ın tepkisini çeker.

    Novella denebilecek kısalıkta olmasına rağmen başıyla sonuyla bütünlüğünü koruyan, gizemi yerinde bir yerli polisiye. Geçtiği coğrafya olsun, zaman dilimi olsun, karakterleri olsun bize klişe olmayan yeni ve lezzetli bir şey okuttuğu için çok teşekkürler

star_border
February 13, 2024 13:47
Ekin Açıkgöz, Aynadaki Düşman kitabına 10 puan verdi.
comment
February 13, 2024 13:46
Ekin Açıkgöz, Kristal: Lanetli Kan adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentsürükleyici ama fazla marjinal karakterler

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayıdır.

    Özel harekatçı İlhan, Nihat Başkomiser’in teklifiyle İstanbul’da cinayet büroda çalışmaya başlar. Ekibe geri dönen Kristal lakaplı tuhaf kadın polisle birlikte seri cinayetleri çözmek üzere göreve başlar. Kristal’in epey olaylı bir geçmişi olduğunu sonradan öğreniriz. Kurbanların üzerlerindeki işaretler de meğer Kristal’e verilmek istenen mesajlarmış, bunu da olaylar ilerledikçe anlıyoruz.

    Su Tunç ilk polisiyesiyle Kristal Kelepçe İlk Polisiye Roman ödülü almıştı. O romanında benim hoşuma gitmeyen bazı ‘Amerikan’ öğeler vardı ki, romanı fena halde ‘genç yetişkin’ romanına çeviriyordu. Misal en unutamadığım “Seni Pislik!” nidasıyla adam döven Türk savcısıdır. Su Tunç’un bu romanı bir öncekine kısayla bu bakımdan epey gelişme göstermiş. Artık bu roman için ‘ergen romanı’ diyemem. Gerçi yine birkaç ufak tefek, önceki romanı hatırlatan ‘Amerikan’ öğeler yok değil. Viski dolapları ve Anadolu’nun bağrından gelmiş Türk polisi önünde soyunan kadın karakter gibi. Yine önceki romanda (ve çok sayıda başka Kristal Kelepçe adayında) gördüğümüz ‘yurtta büyüyen yetimler’ ve ‘yurt yangını’ temaları yine var.

    Benim bu romanla ilgili temel sıkıntım şu: Gerek Kristal olsun gerek özel harekatçı İlhan olsun, karakterler neden süper karakter olmak zorundalar? Kristal’in ultra zekası yetmedi, sarı saçı, heterokromi gözleri yetmedi, hackerlığı, Rusçası, evde bomba yapması, tüm yer altını tanıması vs vs… İlhan hiçbir şeyi unutmayacak sıra dışı hafızası ve amigdalasındaki problemden kaynaklanan korkusuzluğuyla göz dolduruyor. Ya işte bu gerçek dışı aşırı marjinal karakterler beni öyküden soğutuyor.

    Öykünün kendisinde de (yine pek çok Kristal Kelepçe adayında olduğu gibi) kurguyu daha fazla nasıl giriftleştiririm çabası var. Seri katil ne tesadüfse mutlaka polislerden bir tanesine takmış oluyor, olay geliyor yine sonunda polise dayanıyor. Ayrıca çok fazla karakter, çok fazla kurban ve çok fazla ilişki var. 'Over-engineered'.

    Ayrıca kemikleri bulunan kurbanın diğer iki kurbanla aynı katilin işi olduğunu nasıl anladık? Kristal dedi diye mi bu sonuca vardık? O nereden anlamış? Kurbanın kolunu niye oğlak koluyla değiştirmiş, oradaki mesaj neydi? Bu soru da cevaplanmadı.

    Son eleştirim: Kristal’i anladım ama ‘Lanetli Kan’ başlığını anlamadım.

    Eleştirileri bitirdik, övgüler: Öykü çok sürükleyici yazılmış, zevkle okunuyor. Sonundaki aksiyonları film izler gibi okudum, hepsi gözümde canlandı. Tüm bunlar Su'ya pek çok rakibini geride bıraktırdı ve yine senenin en sevilenlerinden birisi olmasını sağladı.

star_border
February 13, 2024 13:46
Ekin Açıkgöz, Kristal: Lanetli Kan kitabına 7 puan verdi.
comment
February 13, 2024 13:45
Ekin Açıkgöz, İyi Ki Varsınız adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentbirbirini tekrarlamayan yaratıcı konular

    Ercan Akbay'ın 221B Dergi'de yayınlanan öykülerinin derlemesi. Toplam 17 öykü var, bazıları polisiye, bazıları bilimkurgu, bazıları gotik-korku diyebileceğimiz türde.

    Misal Lord Rolex tam bir polisiye örneği iken, Cicozlar insanın türleri ürperten bir gotik-korku öyküsü. Dehlizler Kebapçısı neredeyse cyberpunk diyebileceğimiz türde bir bilimkurgu-korku.

    Her birisinde farklı yaratıcı bir fikir var bu öykülerin ve bu yüzden çok keyifli bir derleme. Tekrar eden hiçbir şey yok. Ercan Akbay'ın bir öyküyü 3-4 günde yazdığını söylediğini hatırlıyorum. Bu kadar kısa sürede yepyeni bir fikir bulup yazmak dikkate değer bir beceri.

    En sevdiğim öykü Dehlizler Kepapçısı oldu.

    Kitabı Emre Melemez'in sesinden storytel'de dinledim. Sürekli aynı slogan oluyor ama yine yazacağım: Emre Melemez ne seslendirdiyse dinleyin.

star_border
February 13, 2024 13:45
Ekin Açıkgöz, İyi Ki Varsınız kitabına 9 puan verdi.
comment
February 13, 2024 13:44
  • commentpoe etkisi

    Önsözden öğrendiklerim: 1894 doğumlu ve gerçek adı Taro Hirai olan yazar Edgar Allan Poe'ye hayranlığı nedeniyle Edogawa Rampo adını almış. Karakteri Kogoro Akeçi'yi de Sherlock Holmes'ten modellemiş. Yazar Japon poliseyesinin, gizem ve gerilim türlerinin kurucu isilerinden sayılıyor.

    Ben kitabı Storytel'den dinlediğimde önsöz kısmı seslendirilmemişti. O yüzden bu Poe hayranlığı kısmını bilmeden dinledim. Buna rağmen yazarın pek çok öyküsünde çok ciddi Poe esintisi hissettim. Nitekim bu öyküler polisiye de değiller, gotik korku-gerilim öyküleri diyebiliriz. Aynalar Cehennemi, İnsan Koltuk, O-Sei Sahnede bu nevi öyküler ve çok da iyiler. Bu öykülerin hepsinde bir 'kapalı alana girme - kapalı alada kalma' teması var. Parmaklar ve Kumaş Resimle Birlikte Yolculuk Eden Adam öyküleri de Poe öyküsünü çağrıştırıyor ama bunlarda bir miktar doğaüstülük de var. Bu arada yazarın büyüteç, konkav-konveks camlar ve aynalar gibi optik elemanlara meraklı olduğunu da belirtmek gerek.

    Kırmızı Oda, İki Sakat, Yüzük suçlunun itirafları şeklinde öyküler. Bu öyküler polisiye olarak değerlendirilebilir.

    Kitabın tamı tamına polisiye olarak nitelenebilecek öyküsü Psikolojik Test. Nitekim bu öykü Suç ve Ceza'nın bir Japon 'remake'i olarak başlıyor. Etik sorgulamalar içindeki bir öğrenci parası için ev sahibesini öldürür. Ama bu noktadan sonra Suç ve Ceza'nın vicdani sorgulamalarına girmiyor, cinayetin dedektif tarafından nasıl çözüldüğüne odaklanıyor. Rampa'nın dedektif karakteri Akeçi bu derlemede sadece bu öyküde sahneye çıkıyor.

    Kırmızı Oda ve İnsan Koltuk öykülerinde sonuna kadar dehşetli bir fikir okuyoruz. Ama aslında 'meğerse değilmiş' diye bitiyor öyküler. Bu son 'twist'e ne gerek vardı bilemedim, olmasa daha vurucu olacaktı.

    Tüm öykülerde orijinal bir fikir var ve bu kitabı çok keyifli hale getiriyor, severek okudum. Daha doğrusu Murat Özgen'in sesinden severek dinledim.

    Zehirli Ot, Mars Kanalları ve Monogram'ı hayatın içinden öyküler olarak değerlendirebiliriz. Polisiye değiller, çok zorlasak gotik diyebiliriz. Bana göre kitabın vasat öyküleri bunlar.

star_border
February 13, 2024 13:44
comment
January 21, 2024 18:30
Ekin Açıkgöz, Kuzgunun Ayak İzleri adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentKuzgunun Ayak İzleri Değil De Tüyleri

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayıdır.

    Katil yıllar önce olmuş bir olayın intikamını alıyor, siyah tüylü bir elbise giyerek kurbanlarını işkence ederek öldürüyor ve uzuvlarını alıyor. Her sene Kristal Kelepçe’de çok sayıda intikamcı-işkenceci seri katil okuyoruz, o yüzden bana enteresan gelmedi konu.

    Katilimiz Poe’nun Kuzgun’undan esinlenmiş, dizeler ve kuzgun tüyleri bırakıyor etrafa. Poe’dan esinlenilmesi romana hoşluk katmış.

    SPOILER —- Yıllar önce çocuklar okul bahçesinde itişirlerken düşüp ölen Tarık’ın intikamı için katilimiz onunla bahçede itişen beş liseli çocuğun kardeşlerini hedef alıyor. Kafama takılan üç konu var: 1) Neden suçsuz kardeşlerin öldürüldüğü sorusuna - romanda sıklıkla soruluyor olmasına rağmen - net bir cevap sunmuyor roman. ‘Şiirde kardeş deniyor’ diye gibi bir açıklama varsa da beni tatmin etmedi. 2) Tarık’ın intikamını Faruk almadı, Beril almadı, Deren’e mi kaldı o iş? Beril-Deren ilişkisini romanın bütünlüğü bakımından katma değersiz buldum, kurgu daha karmaşık hale getirilsin istenmiş sanırım. Daha yalın olsa daha etkili olabilirdi intikam. 3) Ayrıca Kuzgunun tüyleri bırakıldığına göre kitabın isminde neden ‘ayak izleri’ denmiş diye merak ettim. Bu da yayınevinin bir dokunuşu herhalde. SPOILER SONU

    Kitabın polis karakterleri Kudret ile Metin’in aralarındaki Amerikan “ortak” muhabbeti, Adli Tıp uzmanı Ceylan’a ve asistanı Deren’e polis teşkilatındalarmış gibi davranılması vb. bazı detayları Türk emniyet teşkilatıyla bağdaştıramadım. Başkomiser Levent kapak arkası yazısında bize kitabın ana kahramanı gibi lanse ediliyorsa da aslında Kudret ve Metin’in önüne geçemedi.

    Ve fakat, Murat Aloğlu'nun kalemi kuvvetli. Yazmaya devam, derim naçizane.

star_border
January 21, 2024 18:30
Ekin Açıkgöz, Kuzgunun Ayak İzleri kitabına 5 puan verdi.
comment
January 21, 2024 18:10
Ekin Açıkgöz, Parker Pyne İz Üzerinde adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentbeni mutlu etti

    En sevdiğim dedektif karakterinin Parker Pyne olması sürpriz olmasa gerek: İstatistikleri yorumlayan emekli bir kamu görevlisi. İstatistikçi bir dedektif! İnsan daha ne ister?

    Bu kitap, Parker Pyne'nın mutsuzluk vakalarına teşhis koyduğu ve çeşitli mizansenler sergilemek suretiyle insanlara istediklerini (ihtiyaç duyduklarını) vererek vakaları tedavi ettiği basit öykülerle başlayan bir öykü derlemesi. Derken, öyküler tanıdık bir Christie dünyasına evriliyor: Pyne Orta Doğu'nun tarihi lokasyonlarında çeşitli suç vakalarını araştırıyor ve çözüyor. Sahte mücevherler, zehirler, tren kovalamacaları gibi alışık olduğumuz örüntüler var.

    Mutsuz musunuz? Eğer öyleyseniz Bay Parker Pyne'a başvurun. Okuması beni yeterli derecede mutlu etti.

star_border
January 21, 2024 18:09
Ekin Açıkgöz, Parker Pyne İz Üzerinde kitabına 7 puan verdi.
comment
January 04, 2024 14:32
Ekin Açıkgöz, Kutlu Kan adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentDOĞAÜSTÜNE YAKINSAYAN AMA NETİCEDE REALİZMDEN SAPMAYAN İYİ BİR POLİSİYE - TEŞVİK ÖDÜLLÜ

    Bu kitap Kristal Kelepçe 2023 Yılın Polisiye Romanı adayı olup, ilk polisiye dalında teşvik ödülü almıştır.

    Başkahraman genç avukat Cihan’ın adalet arayışı, on yıl önce metruk bir evde altısı ölü, birisi hafızasını yitirmiş bulunan yedi gencin gizem dolu öyküsüne uzanıyor. Katil diye yakalanan adam aslında masum muydu? Yıllar önce neler olmuştu?

    'Foreshadowing' olsun detaylar olsun, (metak kullanıcısının kime ait olduğunu gazeteci nasıl çözdü de yazdı diyecektim, meğer 'foreshadowing'miş bu) her şeyin çözümlenmesi, tüm soruların cevap bulması çok iyi. Epeyce de komplike bir kurgu olmasına rağmen insanı yormuyor, kim kimdi, bu neydi dedirtmiyor, keyifle okunuyor.

    Şehzade Osman’ın ruhu mu gelmiş? Cinayetleri o mu işlemiş? Ruh çağırmalar, rüyalar, defineler, büyüler… Doğaüstüne sürekli göz kırpan ama aslında realist çözümü sunmaktan da geri kalmayan iyi bir polisiye. Sonunda tatlı da bir 'twist' var.

    Rüya kısımlarını biraz uzatılmış buldum, bir de ismini beğenmedim, kapağı hiç beğenmedim. İsim ve kapak bir arada, üçüncü sınıf 'selfpublishing' bir kitabı çağrıştırıyor. Böyle iyi bir kitaba çok daha şık bir kapak yakışırdı. Yayıncıya eksi.

star_border
January 04, 2024 14:32
Ekin Açıkgöz, Kutlu Kan kitabına 8 puan verdi.
comment
January 04, 2024 14:24
Ekin Açıkgöz, Pera Palas'ta Onbir Gece adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentÖnceki Gibi Değil

    Bu kitap Kristal Kelepçe 2023 Yılın Polisiye Romanı adayıdır.

    Kayahan Demir genç yetişkinler için çok güzel yazıyor aslında. Genç yetişkinler için yazmasına rağmen, yetişkinlerin de zevkle okuyabileceği öyküler yazabiliyor. Daha önce Kristal Kelepçe'de bu sebeple özel teşvik ödülü almıştı. Fakat bu romanı, Kristal Kelepçe'de ödül alan önceki romanının aksine, okur olarak bana aynı zevki vermekten uzak kaldı.

    Rodger Ackroyd Cinayeti'nin bir 'remake'ini yapmak istemiş gibi görünüyor. Ancak iki durum yaşanmış:

    1) Öykünün %90’ı psikedelik bir deneyim/bir rüya/bir halüsinasyon aleminde geçiyor ve bu bir polisiye okuru için oldukça sıkıcı.

    2) Kayahan Demir'in önceki kitabında da yer bulan Şifreli Dosyalar Ekibi kitapta hiç yer almıyorlar, hiç işlenmiyorlar ama buna rağmen kitabın sonuna jet hızıyla giriyorlar. Ekibin olayın çözümündeki katkılarını benimseyemedik. Bu ekibi daha önce hiç okumamış birisi, münferiden bu kitabı okusa, kitapta Hüzün haricinde hiçbir karakter okumamış olur.

    Pera Palas'ta Agatha Christie'yi karakter olarak koyarak bir roman yazmak iyi bir fikir idiyse de sanki bu sefer roman aceleye mi gelmiş?

star_border
January 04, 2024 14:21
Ekin Açıkgöz, Pera Palas'ta Onbir Gece kitabına 5 puan verdi.
comment
November 26, 2023 19:37
Ekin Açıkgöz, Pabuç Hikayesi adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentDaha yalın olabilirdi - Bir politik gerilim

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayıdır.

    Bu kitapta o kadar çok isim ve olay var ki, nihayetinde dikkatim dağıldı ve kurguyu takip edemez oldum: Enes’in bitmeyen işi neymiş? Askerleri derin devlet mi öldürtmüş? Peki derin devlet polisleri niye öldürtmemiş? Enes ile Tuba’nın polisleri öldürmeleri tam da askerlerin öldürüldüğü döneme mi denk gelmiş? Ya da polisler öldürülünce mi asker cinayetleri başlamış? Hani 15 Temmuz yüzündendi? İşin başındaki subay neden hepsini tek tek öldürmedi de canlı halde depoya tıkıp bir de üzerine öykü anlattı? İşte bu sorular kafama takıldı. Bunların bazılarının cevabı kurguda var idiyse de ben fazla isim ve olaydan dolayı kafam karıştığı için bu cevapları bulamadım. Evet, politik bir gizem okuyoruz ama sonuçta roman okuyoruz, Soner Yalçın değil. Öykü daha yalın olabilirmiş kanaatimce.

    Tercüme film repliklerinin Türkçeye girişini eleştirdiği kısım hoştu: I'm sorry for your loss. Bu yerinde eleştiriye rağmen kendisi niye Buğra’yı sürekli Anglosakson bir şekilde Kayıgil olarak andı anlamadım.

    Christine filmi göndermesi hoşuma gitti. Acaba Sait Güven bunun bir Stephen King romanı uyarlaması olduğunu biliyor mu?

    Her şey bir yana, iyi bir politik-polisiye gerilim. Bize farklı bir konu okuttuğu ve gözümüzün pasını sildiği için Sait Güven'e teşekkürler.

star_border
November 26, 2023 19:36
Ekin Açıkgöz, Pabuç Hikayesi kitabına 6 puan verdi.
comment
November 26, 2023 19:21
Ekin Açıkgöz, Eksi Otuz Beş adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentSürprizsiz

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayıdır.

    Kar, karanlık vs. derken, 'kuzey polisiyesi' atmosferini iyi vermiş. Olay da aynı bir Karin Alvtegen öyküsü. Sözlü şiddet meraklısı Sinan karakteri çok gerçekçi olmuş. Esra’nın hislerini iyi vermiş.

    Çok kronik olmamakla birlikte ufak tefek imla hataları, yazım yanlışları var.

    Ben bazı bölümlerin birincil tekil bazı bölümlerin üçüncü tekil şahısla anlatılmasına karşı değilim. Bu yöntemle yazılmış mükemmel romanlar okudum. Ama bu romanda dikiş tutturamamış bu yöntem maalesef. Aynı bölümün içinde bir Esra anlatıyor bir üçüncü şahıs. Kafalar karışık.
    İşin polisiye tarafında ciddi bir kurgu yok. Sürpriz var diyemem, araştırma yok, çözüm yok. Canan polis olmasına rağmen figüran olarak kaldı. İşin şizofreni tarafını da daha önce çok izledik, çok okuduk. O da sürpriz olamadı.

star_border
November 26, 2023 19:21
Ekin Açıkgöz, Eksi Otuz Beş kitabına 4 puan verdi.
comment
November 26, 2023 19:11
Ekin Açıkgöz, OXI adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentfazla marjinal

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı Ödülü adayıdır.

    Şekersiz şeker hastalığı dolayısıyla oksitosin arayışını sınırlarda yaşayan seri katilimiz Cenk (bu bir spoiler değil) ve onun peşindeki polisler Ragıp ile Ahmet’in öyküsü.

    Bu kitap çok sürükleyici yazılmış. Buna rağmen okurken zorlandığım yerler oldu. Zira öyküdeki her şey çok marjinaldi. Fantezi meraklısı Esra’sından kötü polis Şamil’e, kötü baba Peker’e… Cenk’in ritüellerini absürt buldum. Köpek öyküsünü bir yere oturtamadım. Özetle bir edebiyat eserinde eseri okur için kıymetli yapan, “okurun eserle duygudaşlık kurması” hissini fazla marjinallikten dolayı yaşayamadım.

    İlaveten (burası spoiler olacak, spoiler endişesi olan okurlar devamını okumasın) Esra’yı zehirleyerek öldüren Meryem’in öykünün sonunda iyi kalpli Anadolu gelini yapılıp da dul polisle evlenmesine nasıl izin verildi? Anlamadım orayı. 

    Yine de heyecanlı ve sürükleyici. Seri katil alt türünün meraklıları sevecektir, denesinler.

star_border
November 26, 2023 19:11
Ekin Açıkgöz, OXI kitabına 6 puan verdi.
comment
November 26, 2023 19:00
Ekin Açıkgöz, Karınca Karambolü adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentSevdim

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı Ödülü adayıdır.

    Kitap çok kısa olunca bir üçlemenin/beşlemenin bitmeyen ilk bölümü olacak diye korktum. Hiç öyle olmadı. Alper Kaya 112 sayfada bir öyküyü girişinden gelişmesinden sonucuna kadar bütünlükle kotarmış.
    Çok iyi yazılmış bir metin. Polisiye kurgu gayet iyi. Sonu hüzünlü. Hapisten yeni çıkmış eski boksör yeni dedektif Korhan karakterini sevdim. 
    Leyla olsun diğer kafe çalışanları olsun herkes yeterli derinlikte işlenmişti. Severek okudum.

star_border
November 26, 2023 19:00
Ekin Açıkgöz, Karınca Karambolü kitabına 9 puan verdi.
star_border
November 26, 2023 18:58
Ekin Açıkgöz, Çıplak kitabına 7 puan verdi.
comment
November 26, 2023 18:58
Ekin Açıkgöz, Çıplak adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentOrdu'da geçen Anadolu Polisiyesi

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayıdır.

    Başkomiser Şimal, annesi Kumru ve aslında komşunun kızı olan kardeşi Defne. Ordu’da iş adamının çıplak cesedi sahilde bulunuyor. Cinsel organı ve sağ göğsü kesilmiş. Çalıştığı şirket uyuşturucu ticareti de yapıyormuş. Moldovalılarla da işleri varmış. Ölen adamın taciz dosyaları da var…

    Kitabın Ordu’da geçmesinden hoşlandım. Deniz kokusu, mangalda pişen levrek, turşu kavurması, mıhlama iştahımı açtı (ki ben levrek sevmem) bol bol çay içildi, benim de canım çekti. Anadolu polisiyelerinden hoşlanıyorum. Amazonlar ile bilgiler (benim için yeni değildi) de hoştu.

    Polisiye kurguyu çok dengeli buldum, cinayeti, tacizi, narkotiği, intikamı vs. tadını kaçırmadan içine yedirmiş, zor işi başarmış.

    Aklıma yatmayan yerler var, Janset’in Ordu’da ne yaptığı gibi. Janset karakterine gerek olmayabilirdi. Settar Amca’ya Moldovalıların uyuşturucu ticareti yaptığını bilmiyor mu diye niye sormadı Şimal? Settar Amca niye Defne’nin babası olduğunu saklamış yıllarca? Babası vardı da çocuğa niye komşu bakmış yıllarca? Defne bebekken annesine tecavüz eden Zaim nasıl 32 yaşında oluyor? vs. gibi.

    Kitabın en başında elimi sarı saçımdan geçirdim, aynada ela gözlerime baktım gibi kendi fiziksel görüntüsünü anlatma çabasını acemice bulup soğuyacak olduysam da kitabın devamı iyi geldi, okuttu.

    Kitabın feminizm yönü ayarında ve doğru mesajlar içeriyordu. Ve fakat ısrarla neden tecavüz kelimesini kullanmadığını anlamadım. Çoluklu çocuklu koca kadın, intihar ettiğine göre, dağ başında başına gelen şey taciz değil tecavüz olmalı.

    'Osman abi' derken abinin küçük yazılması, 'çuvaldızı başkalarına batırma' gibi deyim hataları vs. ikinci baskısı olursa düzeltilebilir.

    Kitabın ismini beğenmedim. Bu kitaba, öyküyle daha ilgili çok daha yaratıcı isimler bulunabilir.

comment
November 26, 2023 18:33
Ekin Açıkgöz, Şevrole Belayir adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentHoş ama senenin en iyilerinden değil

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayıdır.

    Obsesif kompulsif bozukluğu olan ana kuzusu Engin karakterinde Dedektif Monk esintileri var.

    Eğlenceli bir macera ama biraz karışık anlatılmış, çok "vay anasını" dedirtecek bir gizem çıkmadı. Nedense kadın yazar tarafından yazıldığını pek yoğun hissettiğim bir roman oldu. Şevrole sahibi eskinin kopuğu yeninin dedesi Tanju karakterini sevemedim. 

    Bir de Garo ve Celal’in yaşları kafama takıldı. Celal bir şeylere şehit olduysa asgari 60 yaşında olması lazım şimdi. Halbuki çizilen profil ve insanların ona davranma şeklini bu yaşla özdeşleştiremedim.

star_border
November 26, 2023 18:32
Ekin Açıkgöz, Şevrole Belayir kitabına 7 puan verdi.
comment
November 26, 2023 18:28
Ekin Açıkgöz, Siyah Şapkalı Adam adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentÇok Naif

    Problem şu ki daha giriş ve özgeçmiş kısımlarında nesne-özne-eylem uyuşmazlıkları, cümle düşüklükleri var. Bunlar metinde de devam ediyor.
     
    Öyküleme mekaniğiyle ilgili problemler var. Zaten canlı canlı yaşayarak anlattığı katille karşılaşma sahnelerini, daha sonra polise, avukata, doktora 'reported- speech' tekrar anlatıyor. Okuru çift baskıya maruz bırakıyor.
     
    Ruhsal hassasiyetleri nedeniyle gündüzleri çalışamayan Müberra karakteriyle İtalyan sevgilisi bana evden çıkamayan kadın karakteriyle polis sevgilisi olan Funda Menekşe’nin Perde Arkası kitabını çağrıştırdı. Burada da ‘gerçek olamayacak kadar iyi erkek arkadaş’ var. Sensiz yaşamıyorum diye kalkıp gelen İtalyan sevgili, cinayet sonrası kızı lüks restorana yemeğe götürüyor, evin alışverişini yapıyor, kendisinin (seks dahil) kızdan hiçbir beklentisi yok. Para nereden geliyor belli değil. Bu kadar doğaüstü bir beyaz atlı prens profili çizen yazarımızın sanki erkek doğasının kitabını yazmışçasına sürekli olarak ‘erkek milleti böyledir’ genellemeleri yapması da cabası :) Çok saf ve temiz bir kitap olmuş. 
     
    Polisiye konuda orijinal bir buluş yok maalesef. Her sene yetiştirme yurdunda büyümüş travma sahibi yetişkinleri ve yurtta çıkan yangın dolayısıyla kaybolan kayıtları en az bir romanda okuyoruz. Yine de Betül Fırat'ın güzel bir çabası var. Yazmaya devam ederse keyifli şeyler okuyabiliriz.

star_border
November 26, 2023 18:28
Ekin Açıkgöz, Siyah Şapkalı Adam kitabına 4 puan verdi.
comment
November 26, 2023 18:22
Ekin Açıkgöz, Katil Kapanı adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentHeyecanlı

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayıdır.

    Melih Emeç'in Kristal Kelepçe yarışmasına gönderdiği ikinci kitabı. İlk kitabı Kesikbaşlar Çıkmazı'nı da heyecanlı ve yerellik bakımından kuvvetli bulmuştum. Grange gibi kan-revan-vahşet kurgularını seviyor Melih Emeç. Bu kitabı da öyle. İlk kitabındaki işkence motifleri bu kitabında da var. Hatta bu kitabında ilk kitabının kafa nakli temasına ufak bir atıf da yapılmış.

    Velhasıl, kitabın katilleri olan intikamcı ikili, kadın ve çocuk katillerine yaşattıklarını yaşatmadan ölmemeye yeminli. Bu konuyla ilgili sıkıntım şu: Bu orijinal bir konu olmaktan çıkalı çok oldu. Her Kristal Kelepçe'de en az iki tane aynı temalı kitap okuyoruz. Ayrıca yetim evinde büyüyen çocukların büyüdüklerinde intikamcı olmaları da bir o kadar tekrarlanan bir tema.

    Fakat Melih Emeç yine bir page-turner yazmış. Konu bana enteresan gelmemesine rağmen heyecanla okudum. İlk kitabını da öyle okumuştum.

    Diyaloglar çeşitli bazı kitaplarda eleştirdiğimiz gibi arka arkaya senaryo gibi sıralanıyor. Arada metin, edebiyat, söz ve anlam sanatları yapma çabası yok. Buna rağmen diyaloglar doğal, akıcı ve gerçekçi. Yerel dil ve argo kullanımları başarılı. Melih Emeç işin edebiyat tarafına biraz kafa yorsa çok iyi işler yapabilir.

    Redaksiyon ihtiyacı var kitabın. Ek ve noktalama işareti hataları, cümle düşüklükleri, yanlış yazılmış kelimeler vs. düzelirse iyi olur.

star_border
November 26, 2023 18:16
Ekin Açıkgöz, Katil Kapanı kitabına 6 puan verdi.
comment
November 26, 2023 18:15
Ekin Açıkgöz, Kız Kardeşim adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentSonunu beğendim

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayıdır.

    Ufak tefek hatalar varsa da anlatım dili ve edebiyat bakımından başarılı.

    Misli Perin karakterinin ilk kitabı değil diye anlıyorum. Son kitabı da olmayacak gibi görünüyor. Zira kitabın sonu Misli’nin geçmişi ile ilgili bir gizeme ışık tutarak bitti. Ama karakterlerin devamlı oluşu kitabın ve kurgunun bütünlüğüne halel getirmemiş. Bütünlükten yana sıkıntı yok. 
    Misli’nin Şule ve Selim isimli arkadaşları ile olan ilişkisinden biraz sıkıldım. Ferhan Başkomiser karakterini sevdim. Misli’nin kendisini aynı derece sevdiğimden emin değilim. Komşu kızı Seçil Karakteri başarılıydı. Çok girift bir polisiye kurgu değilse de beğendim. Kitabın ikinci yarısını daha heyecanla okudum. Olağanüstü bir sürpriz çıkmadıysa da güzel bir polisiye idi.  Sonda çıkan dram beni üzdü. Sonunu beğendim.

star_border
November 26, 2023 18:15
Ekin Açıkgöz, Kız Kardeşim kitabına 7 puan verdi.
comment
November 26, 2023 18:09
Ekin Açıkgöz, İyi Uykular adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentYok

    Beylik laflar, hayata dair çıkarımlar, zorlama edebiyat… Yavuz ile Mehtap’ın ilişkisi, ev arkadaşı Aslı, aldırılan bebek, evlilik; işin polisiye tarafıyla tamamen ilgisiz detaylar. 120 sayfa ne okuduk bilmiyorum. Polisiye (olması gereken) kısım kitabın son 30 sayfasında. Sürpriz yok, gizem yok, araştırma yok, kurgu yok, derinlik yok.

star_border
November 26, 2023 18:09
Ekin Açıkgöz, İyi Uykular kitabına 2 puan verdi.
comment
September 26, 2023 17:18
Ekin Açıkgöz, 7 Kilitli Kapı adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentDopdolu bir öykü

    Bu öyküde her şey var: afaroz edilmiş bir orta çağ şövalyesinin lanetlenmiş sülalesi, gizli geçitleri olan bir malikane, sırlarla dolu bir mezar odası, nerede olduğu belirsiz bir varis, çılgın bir gizli hazine, flörtleşmeler, cinayetler, insanlar üzerinde yapılan korkunç deneyler, hırsız yetkinliklerini haiz bir detektif, 'police-procedural' tarzı gizem ve yedi kilitli bir kapı. Daha başka ne isteriz?

    Okuması son derece eğlenceli bir gizem/korku öyküsü. İki yıldızı kestim çünkü Dr. Staletti'nin deneyleriyle ilgili kısımların doğaüstüne kaçan taraflarını abartılı buldum.

star_border
September 26, 2023 17:17
Ekin Açıkgöz, 7 Kilitli Kapı kitabına 8 puan verdi.
comment
June 16, 2023 16:59
Ekin Açıkgöz, Ölüm İlanı adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentAmerikan Tarzı Bir Polis Aksiyon-Gerilimi

    Kitabı Storytel'de dinlemeye başladığımda arka arkaya duyduğum çok sayıdaki Çince isimden korktum. Dedim, ben bu kitaptan bir şey anlayamayacağım, herhalde bitiremeyeceğim. Fakat hiç öyle olmadı. Meğerse ustaca yazılmış, yağ gibi okunan bir kitapmış.

    Ölüm İlanı, gittikçe yükselen bir tempoya sahip bir dedektif/gerilim romanı. Efsanevi polis komiseri Zheng Haoming'in evinde ölü bulunmasıyla başlıyor. Bu cinayet 18 yıl önce işlenmiş başka cinayetlerin dosyasını gün yüzüne çıkartıyor. Polis akademisinin bir erkek bir kadın iki öğrencisinin vahşice öldürüldüğü geçmiş olayda adı geçen intikamcı "Eumenides" geri dönmüş. Adalet tarafından cezalandırılamayan birkaç kurban, aldıkları ölüm ilanını müteakiben Eumenides tarafından gündüz gözüne ortalık yerde öldürülüyor. Komiser Han Hao, başka bir polis bölgesinden suçların işlendiği bölgeye geliyor ve olayı araştıran ekipte yer almaya gönüllü oluyor. Meğerse kendisi de 18 yıl önce işlenen cinayetlerin şahidiymiş, kurbanlarla yakın ilişkisi var imiş... Hadi bakalım.

    İyi bir 'police procedural' ve gerilim romanı olmuş. Gerçi ben daha fazla yerel öğeler bekliyordum (umuyordum). İçindeki Çince isimleri ve yer isimlerini değiştirsek bir Amerikan romanı olurdu gayet. Nitekim kurgu da tam bir Amerikan aksiyon kurgusu.

    Kitap çok sayıda açığa çıkarılan gerçek ve çok sayıda aksiyondan ve hatta bir saatli bombadan sonra benim için tatmin edici bir son ile bitti. Bir üçlemenin ilk kitabını okuyormuşum gibi hissetmedim. Hatta bu kitabın bir üçlemenin parçası olduğunu yorumunu yazacağımda fark ettim. (

star_border
June 16, 2023 16:58
Ekin Açıkgöz, Ölüm İlanı kitabına 8 puan verdi.
comment
June 16, 2023 16:58
Ekin Açıkgöz, Gaip adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentPolisiye mi? Tartışırız

    Trafik kazasında hafızasını kaybeden bir babanın kaybettiği anılarını arama yolculuğu, aile bireylerinin gözünden aktarılıyor bizlere. Baba ve oğullar olayı araştırdıkça belli şeyler öğreniyoruz. Ancak burada spoiler'lık bir durum yok. Zira kitabın başından itibaren kitap bize Salih Bey'in kim olduğunu zaten sezdiriyor.

    Ülkücülükten istihbarata geçmiş, yıllar içerisinde verdiği hizmetlerle teşkilatta yükselmiş Salih Bey, aslında son derece sevgisiz ve zorba bir babaymış. Hafızasını kaybettikten sonra empati yüklü bir adam olmaya başlamasını yadırgadığımı itiraf edeceğim. Zira insan hafızasını kaybedince karakter niye değişsin, anlamadım. Birisi hard disk, öbürü işletim sistemi; hard diskteki veriler silindi diye Windows'un kodu değişmez ki :) Ama doktor değilim; belki de değişiyordur.

    Emekli olduktan sonra Barnabas İncili olarak bilinen bir tarihi eserin peşine düştüğü anlaşılan Salih Bey'in, bu eseri ele geçirmek isteyen, yoldan çıkmış başka bir istihbaratçı olan Zeki'nin tehdidi altında olduğu anlaşılıyor. Kitabın en sonunda aile, Zeki'yi ifşa etmeye girişiyor, kendilerini ifşa etme pahasına.

    Kendi içinde politik sorgulamaları olan bir aile dramı.

    Aile ilişkilerini çözümleme bakımından Mahir Ünsal Eriş'in tarzını Nermin Yıldırım'a benzettim. Ama iki bakımdan Nermin Yıldırım'ı daha başarılı bulduğumu belirteyim: İlki, Salih Bey'in etrafıyla ilişkilerinin analizindeki tekrarlar. Kitap uzun süre konuya giremedi. İkincisi, Nermin Yıldırım'ın eksiksiz ele aldığı aile dinamiğinde (çünkü ailede bir kedi bile tüm ilişkileri etkileyebilir, aile tüm bireyleriyle, ko-entegre bir bütün) Mahir Ünsal Eriş'in kasıtlı olarak öykü dışı tuttuğu bireyler var. İki erkek kardeşin eşlerinin öyküde esamesi bile okunmuyor, sanki hiç var olmamışlar gibi bir tavır var. Aile telefonlarını atıp bir minibüse doluşup kaçtığında, minibüs koltuk düzeninde bile yoklar bu anneler! Halbuki iki gelin bütün ailenin dinamiğini tepetakla edebilecek kadar güçlü öğeler olmalıydı. En başta kendi ebeveynlerini bırakıp gitmek istemeyecek ve kocalarıyla çocuklarının da bu şekilde ayrılmasına müsaade etmeyeceklerdi. Belki de bu yüzden Eriş onları öyküden uzak tutmuş, kurguyu bozmasınlar diye :)

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe'ye aday olarak gönderilmişti ama sonra yarışmadan çekildi. Yarışmaya aday olduğunu bilmeden okusaydım ve "bu kitap polisiye mi" diye sorulsaydı, cevap için tereddüt ederdim.

    Uzun uzun yazdığıma bakmayın, büyük resimde iyi yazılmış, kuvvetli bir kitap. Mahir Ünsal Eriş de usta bir kalem. Ben Storytel'de dinledim. En başta zaten sesli tefrika olarak yayınlanmış, sonra kitaplaştırılmış. Dinlemek isteyenlere öneririm.

star_border
June 16, 2023 16:58
Ekin Açıkgöz, Gaip kitabına 8 puan verdi.
comment
June 16, 2023 16:56
Ekin Açıkgöz, Amanvermez Avni / Yanmış Adam adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentKılık değiştirmiş olmak için kılık değiştiren Avni

    Amanvermez Avni'nin ilk macerası. Elbette daha önce Türkiye Türkçesiyle okumuştum. Tarihi bakımdan kıymeti büyük olmakla birlikte matah bir polisiye sayılmaz. Kurgu yüzeysel, katil belli, polis nedense işi uzatıp gereksiz ve tehlikeli aksiyonlara giriyor. İki kere ölüm tehlikesi atlatıyor, çırağı fena halde yaralanıyor. Osmanlı'nın Şerlok Holms'ü derken, doğru. Çünkü Ebusüreyya Sami fazlaca öykünmüş Doyle'a. Avni sürekli tebdil-i kıyafet içinde. Gün içinde bir Acem oluyor, bir Frenk. Bir fırıncı oluyor, odun kesiyor, bir falcı bacı olup kerhane kızlarına fala gidiyor. İnsanları polis olarak sorguya çekse çözüme üç kat hızlı ulaşacaktı :)

star_border
June 16, 2023 16:56
comment
June 16, 2023 16:55
Ekin Açıkgöz, Kaçak adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentYine bir hayatına yabancılaşan adam analizi

    Ustaların Türkçesiyle serisinden okuduğum ikinci Simenon. Tahsin Yücel'in Türkçesiyle. Girişinde de Esmahan Aykol'un bir önsözü var.

    Tahsin Yücel'in Türkçesi, Sait Faik Türkçesi kadar farklı bir okuma deneyimi sunmadı. Yine de bazı enteresan kullanımlar var; misal 'hareket' yerine mutlaka 'devinim' kullanmış. Okuması çok keyifli.

    Simenon'a gelirsek; aynı 'Yaşamak Hırsı'nda olduğu üzere yaşadığı aile hayatına birden yabancılaşan ve daha maceralı, suça yakın bir hayata ilgi duymaya başlayan bir adamın hikayesi. Önsöze bakarsak Kaçak, kendisinden sonra yazılacak olan Yaşamak Hırsı'na yol yapıyormuş. Amma velakin bence Kaçak, hem adamın hayatına yabancılaşıvermesine dair gerekçe (lisede Almanca öğretmeni olarak çalışan iki çocuklu J.P.G. geçmişinden bir figürü (Mado) görünce, yıllar önce kimlik değiştirerek kaçtığı suç dolu hayatını hatırlıyor) hem de yabancılaşma süreci bakımından çok daha doğal ve gerçekçi. Simenon deneyimi açısından değerlendirdiğimizde, page-turner olmayan, polisiye de olmayan, neticede favori olmaktan uzak bir roman. Yine de okuma deneyimi açısından keyifli.

star_border
June 16, 2023 16:54
Ekin Açıkgöz, Kaçak kitabına 7 puan verdi.
comment
June 16, 2023 16:53
Ekin Açıkgöz, Yarınsız Ülke adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentPişman etmiyor

    Çok iyi yazılmış bir roman. Storytel'de Gerard Doyle'un İrlanda aksanıyla seslendirmesiyle dinledim, tadından yenmedi.
    80'li yılların kaotik politik ortamında, Kuzey İrlanda'da geçiyor. Protestan İngiliz Kraliyet polis teşkilatında dedektiflik yapan Katolik İrlanda asıllı Sean Duffy, muhtemel bir MI5 komplosuyla görevden alınır. Şimdi MI5 onu göreve iade etmek için Dermut McCann'ın yerini bulmasını istemektedir. McCann IRA bombacısı olmasının yanı sıra, Duffy'nin eski okul arkadaşıdır.
    Duffy hiçbirisinin konuşmayacağını bile bile McCann'in eski aile üyeleriyle görüşmeye başlar. Bir tanesi, dört yıl önce öldürülen kızının intikamını almayı istemektedir. Kızının katilini bulması karşılığında McCann'in yerini söylemeyi kabul eder. Dört yıl önce işlenmiş bu cinayet ise tam bir kapalı oda gizemidir.
    McKinty bize tek bir roman içinde tüm polisiye janrlarını bir arada sunuyor: Altın-çağ kapalı oda gizemi, kara romanlardan fırlamış, alkole düşkün depresif dedektif tiplemesi, soğuk savaş dönemi İngiliz casus romanı kurgusu, Amerikan tarzı operasyon-baskın-bomba-silah-çatışma aksiyonu. McKinty bunların hepsini, okuru rahatsız etmeden doğal bir örgü içinde bize sunuyor. Sevmeyelim de ne yapalım bu kitabı?
    Bu benim okuduğum ilk Sean Duffy romanı. Seride üçüncüymüş. Önceki ikisini okumamış olmak hiç eksik hissettirmedi.
    Sadece kitabın isminin neye gönderme olduğunu anlayamadım. Ne İngilizcesini ne Türkçesini...

star_border
June 16, 2023 16:52
Ekin Açıkgöz, Yarınsız Ülke kitabına 10 puan verdi.
star_border
February 25, 2023 21:54
Ekin Açıkgöz, Antika Titanik kitabına 8 puan verdi.
comment
February 25, 2023 21:50
Ekin Açıkgöz, Antika Titanik adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentFavorim Hala Ruhi Mücerret

    Murat Menteş okumayı seviyorum. Kelimeler nimettir, nimetle oyun olmaz demişti. Fakat 'kelime oyunu' tabirini kullanmadan da Murat Menteş'in edebiyatını nasıl ifade edeceğiz bilemiyorum.

    Başkahraman Marco Montes Titanik adlı bir gemidedir ve hafızasını kayetmiştir. Gemiyi yaptıran Rus işadamının kızıyla nişanlı olduğunu öğrenir ancak aslında Şifa Şevk isimli şarkıcıyı sevdiğinin farkına varmıştır. Halbuki Şifa, Refik Risk’i sevdiğini söylemektedir. Gizlice Refik’in Şifa’ya yazdığı mektupları çalar. Fakat Refik de aslında Taha Tahir'dir. İşin içine silah, işlenip işlenmediği belli olmayan bir cinayet ve Avni Vav, Dr. Akula gibi başka karakterler karışır.

    SPOILER neticede Igor Jaguar’ın yaşlanmayan ve doğal nedenlerle ölmeyen insanlar yaratmaya çabaladığını anlarız. Titanik gemisi gençleştirme için kullanılıyordur. SPOILER

    Antika Titanik Menteş'in önceki tüm romanlarına göndermelerle dolu. Ruhi Mücerret'in şahsına ve yan karakterlerine de göndermeler var. Antika Titanik de bildiğiniz Murat Menteş metinlerinden. Ve fakat benim favorim Ruhi Mücerret idi, bunu okuduktan sonra da değişmedi.

comment
February 25, 2023 21:31
  • comment15 Öykü var

    Okuduğum ilk Cenk Çalışır kitabıydı. İçinde 15 öykü var. Öncesinde ilk kitabı okumuş olmayı gerektirmiyor. Öykülerin bazıları daha önce 221B ve Dedektif Dergi'de yayınlanmış. Birbirini tekrarlamayan farklı konular var.

    En sevdiklerim Eniştemi Neden Öldürdüm, Leke ve Hudut oldu. İkiz Kardeşler ise sanırım grubun içinde bana en hitap etmeyen öykü oldu.

    Severek okudum.

star_border
February 25, 2023 21:31
comment
February 25, 2023 21:05
Ekin Açıkgöz, Canım Şeytan adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentDeneysel ve Keyifli, Polisiye Kısmı Tartışılır

    Bu kitap 2021 Kristal Kelepçe adayıdır.

    Ben bu kitabı çok sevdim. Büyük zevk alarak okuduğum kitaplardan birisi oldu.

    Öncelikle çok iyi yazılmış bir kitap olduğunu söylemek lazım. Kesinlikle iyi edebiyat. Çok iyi gözlemler, harika karakter analizleri... İkincisi, harika bir atmosfer yaratılmış. Şehir dışındaki sanayi bölgesinde metal müzik severlerin mesken tuttuğu bir köycük olan 'Merkez' inanılmaz güzel anlatılmış.

    'Gündüz memur gece hırt' olarak niteleyebileceğimiz Harun karakteri, gündüzleri bir 'beyaz yakalı' hayatı sürdürüyor, akşamları metalci olup Merkez'de takılıyor. Merkez bambaşka bir dünya, ama aslında 90'larda genç olmuş ve metal dinlemiş herkes için bir o kadar da tanıdık. Merkez'de tuhaf şeyler oluyor, müzisyenler kayboluyor, ölüyor, toplu intiharlar vs. var. Harun pek de istemeyerek de olsa dedektifliğe başlıyor. Merkez'e sızdığı düşünülen bir 'sivil' de var merak ettiğimiz. Böylece olaylar gelişiyor.

    Romanın doğa üstü öğeleri sürekli okurla birlikte. En başta anlatıcılarımızın Merkez'de intihar etmiş iki gencin ruhları olması gibi bir durum var.

    Kitabın sonundaki 'Bilmeyenler İçin Bilinen Tüm Metal Grupları' kısmı ve forumda yapılan atışmalar beni çok eğlendirdi. Ha, bu öykünün geçtiği zamanda insanların birbirini etiketlediği böyle twitter tarzı forumlar ve bu kadar yaygın cep telefonu kullanımı yoktu ya, neyse. Bu zaman karmaşası özellikle mi yapılmıştı, yoksa araya yanlışlıkla mı karışmıştı bilemiyorum doğrusu.

    Nitekim kitapla ilgili tek eleştirim bu olacak. Doğaüstü ile doğal arasındaki denge gidiyor geliyor, kafa karıştırıyor. Yanlış anlaşılmasın, ben hibrit türleri severim. Doğa üstü ile polisiye de pekala bir arada olabilir. Ancak her ikisi de kendisine yaşam alanı bulmalı. Romanın sonunu tam olarak oturtamadım, işin polisiye tarafında bazı sorularımız cevapsız kaldı. Tam da bu yüzden bir polisiye yarışmasını kazanması mümkün olamayacaktı maalesef.

    Ama polisiyeyi bir kenara bırakırsak, çok deneysel, çok iyi yazılmış ve çok eğlenceli bir kitap. Farklı bir şeyler okumak istiyorum, o dönemleri de yad edeceğim diyen herkese şiddetle öneririm.

star_border
February 25, 2023 21:05
Ekin Açıkgöz, Canım Şeytan kitabına 7 puan verdi.
comment
February 25, 2023 20:22
Ekin Açıkgöz, Sürgün Avı adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment İsmi farklı olsa


    Bu kitap 2021 Kristal Kelepçe adayıdır.

    Bir tarafta insan kaçakçılığıyla para kazanalım derken kendilerini belanın içinde bulan öğrenci karakterler Mekin ve Filit, öbür tarafta bir çocuk cinayetinin peşine düşen cinayet büro polisi Navi ve ekibi. Üçüncü boyutta Suriye'deki bir gizemin peşine düşmüş gazeteci Burcu.

    Bu roman senenin en beğenilenlerinden olmayı başardı. Temposu düşmeyen, sürükleyici bir polisiye. Farklı kollardan farklı karakterlerin öykülerini bir arada anlatan ve neticede kurguyu sektirmeden birbirine bağlayan bir roman. Sadece ismini beğenmediğimi itiraf edeyim.

star_border
February 25, 2023 20:20
Ekin Açıkgöz, Sürgün Avı kitabına 7 puan verdi.
comment
February 15, 2023 18:09
Ekin Açıkgöz, Kör Kanun adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentKlişe olmayan iyi bir yerli polisiye

    2022 Kristal Kelepçe Ödülü!

    Emrah Poyraz ve Ulaş Özkan'ın otobiyografik öğeler de içerdiğini anladığımız/tahmin ettiğimiz Tokat'ta geçen romanı. Önceki romanlarındaki karakterlerin burada devam ettiğine dair de bir not var. Fakat önceki romanı okumamış olmak bu romanı okumak adına hiç problem yaratmadı. Bence roman bütünlüğü bakımından çok önemli bir detay bu. Önceki kitabı okumamış olmak kitabı okuyanda bir şeylerin eksik olduğunu hissettirdi mi, okuma zevki fena kaçıyor.

    Akılda kalıcı bir konu ve akılda kalıcı karakterler.

    Sağ-sol çatışması sırasında şehrin faşist gençlerince işkenceye uğrayan ve öldürülen Can'ın görme engelli kardeşi Hasan (artık büyüdü, Hasan Hoca oldu) kitabın ana karakteri. Yıllar sonra Hasan Hoca'nın ağabeyinin katilleri teker teker öldürülmeye başlıyor ve Hasan'a bu işin devam edeceğine dair sinyaller de (çeşitli ve tuhaf kanallardan) gelmeye başlıyor.

    Bize yerli polisiyede yeni ve farklı bir konu okuma fırsatı sundukları için Emrah Poyraz ve Ulaş Özkan'a teşekkürler. İlaveten Türkiye'nin farklı yerlerinde geçen yerli polisiyelerden, - hele de bu polisiyeler ilgili coğrafyanın yerel kültür ve özelliklerini bize yaşatıyorlarsa - hoşlanıyorum. Bu bakımdan zevkle okuduğum bir roman oldu. Ballıca Mağara'sını gezdiğim günü hatırladım. Vakit olmadığı için kaleyi görememiştim maalesef.

    Kitabın içinde müzik çok önemli ve baskın bir unsur. Romana derinlik katıyor. Sanat dallarının karşılıklı olarak ilham kaynağı olmalarını değerli buluyorum. Bu da bu romanı okuduğum pek çok yerli polisiyenin üzerine çıkarttı benim için.

star_border
February 15, 2023 18:09
Ekin Açıkgöz, Kör Kanun kitabına 9 puan verdi.
comment
February 15, 2023 18:04
Ekin Açıkgöz, Hayat Ağacındaki Ceset adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentİyi bir yerli 'police procedural'

    2022 Kristal Kelepçe Adayıdır

    Gaziantep'te ağaç dalına bağlanmış kadın cesetleri bulununca Başkomiser Atmaca ve ekibi olayı araştırmaya başlıyor. Vücutlarına bal sürülerek ağaca bağlanmış kadınlar, sarı karıncaların saldırısına uğrayınca kafalarını ağaca vura vura acı içinde ölmüşler.

    True Dedective birinci sezon gibi roman olmuş! Gaziantep'te geçen bir seri katil - 'police procedural' örrneği. Yerel öğeler ile modern polisiyenin iyi bir birleşimi. Antep ağzı, yerel tatlar, yerel kültüre dair öğeler aralarda çok iyi verilmiş. Cartlak kebabı, nohut dürüm, köy kahvaltısı... Canım fena halde beyran çekti okurken. Sürekli çay-sigara içen başkomiserin diğer yan karakterler ve onların öyküleri üzerinden inceden sigara eleştirisi yapmasından hoşlandım.

    Çok komplike bir kurgu içermemekle birliklte, çok tadında bırakan bir polisiye idi. Katili biraz erken anlamış olabiliriz sadece. Atmaca bulmadan biz anlamıştık. Belki biraz daha iyi gizlenebilirdi.

    Türk mitolojisi, yerel öğeler, tarihi göndermeler tadındaydı. Verilen bilgiler enteresandı ve insanı sıkmayacak yoğunluktaydı. Bilgiye boğulmadık, konudan kopmadık.

    Yılın en beğendiklerimden birisi.

star_border
February 15, 2023 18:04
Ekin Açıkgöz, Hayat Ağacındaki Ceset kitabına 9 puan verdi.
comment
February 15, 2023 17:58
Ekin Açıkgöz, Çıkmaz Sokak Çocukları adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentİyi roman ama Cenk Çalışır'ın en iyisi değil

    Bu kitap 2022 Kristal Kelepçe adaylarındandır.

    Cenk Çalışır bu kez bir 'police procedural' yazmış. Başkomiser Ziya ve ekibi aynı evi aynı anda soymak için girmiş gibi görünen iki farklı çetenin ve ev sahiplerinin hepsini evin içinde ölmüş bulur. İki çetenin birbirinden haberleri yoktur, kişilerin tanışıklıkları yoktur. Olasılık, aynı soygun için aynı eve aynı anda tesadüfen girilmesinin anlamsızlığını işaret ettiği için Başkomiser Ziya ve ekibi araştırmalara başlarlar.

    Cenk Çalışır'ın daha önce Her Öykü Bir Temas Bırakır serisinin ikinci kitabını okuyup beğenmiştim. 2020 Kristal Kelepçe adayları arasında da Beria'sını okuyup çok beğenmiştim. Çıkmaz Sokak Çocukları mı, Beria mı derseniz, Beria derim. Beria'nın emekli polis kahramanı okurun zihninde daha çok yer eden, daha çok benimsenen bir kahramandı. Ziya'yı ve ekibini aynı ölçüde akılda kalıcı bulmadım.

    Cenk Çalışır'ın polisleri, olasılıkları değerlendirerek mantıksal çıkarımlarda bulunuyorlar. Bu kısmı çok sevdim. Neden diyeceksiniz? Çünkü inanmayacaksınız ama çok az yerli polisiyede polisler gerçekten kafalarını kullanarak cinayet çözüyorlar. Enteresan, ama istatistik bu maalesef. Cenk Çalışır'ın bu nevi pozitivist ve matematiksel düşünme sistemine yabancı olmadığı, romanı okurken çok net hissediliyor.

    Silahlı çatışmanın kurbanlarından Elif'in günlüğünden okunan öyküsü çok iyi yazılmış olmakla birlikte romanda yüzdesel olarak fazla yer kapladı ve beni ana konudan biraz koparttı. İlaveten, olayın çözümüne katkı sunacak bilginin %70'ini Elif anlatmış oldu bize.

    SPOILER --- Herkesin çıkmaz sokakta oturuyor olmasına mantıksal bir açıklama gelecek diye beklentiye girdim. Kitabın ismi de bu yönde bir umut vermişti. Ama çözüm bu yönde çıkmadı. SPOILER BİTTİ

    SPOILER 2 ---- Salim'in yakalandığını anladıktan sonra her şeyi ballandıra ballandıra anlatmasını yadırgadım. Sonuçta Salim sadece otomobil çalmış, silah bile temin etmemişti. Cinayetleri o işlememişti, işletmemişti. Mümkün olacak en az suçlamayla ve en az cezayla bu işten yırtmak için çok daha az konuşması ve farklı şeyler anlatması beklenirdi. Salim o kadar kendisini kaptırıyor ki, "Olaylar şöyle şöyle gelişseydi, bunlardan ikisini üçünü öldürüp gömecektim" bile diyor. SPOILER BITTI.

    Velhasıl kurgusu yerli yerinde ve hem dil hem edebiyat bakımından gayet iyi yazılmış kuvvetli bir yerli polisiye var elimizde. Keyifle okuyacaksınız. Ama Cenk Çalışır'ın en iyi işi mi derseniz, 'Beria'nın yeri ayrıdır derim.

star_border
February 15, 2023 17:58
Ekin Açıkgöz, Çıkmaz Sokak Çocukları kitabına 8 puan verdi.
comment
February 15, 2023 17:47
Ekin Açıkgöz, Kabus adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentSenenin 'İlk Polisiye Roman' dalında teşik ödülü

    Bu kitap 2022 Kristal Kelepçe ödüllerinde 'ilk polisiye roman' dalında teşvik ödülü almıştır.

    Şizofreni hastası Ogün bir suç e-postası alır ve kendi internet haber sitesinde anonim bir ihbarmış gibi yayınlar. Sonra cinayetler başlar. Polis kahramanlarımız Alpay ve Atalay da olaya dahil olurlar. İş büyük bir vakfın dahil olduğu bir komploya bağlanır.

    (+) Karakterler iyi işlenmişti. Hem Ogün hem de polis karakterler aklımda en çok yer eden öğeler oldular. Karakterlerin davranışları beni (pek çok kitapta oluyor) rahatsız etmedi. Sadece Jale ve Mehmet (büyük komplonun parçaları olan karakterler) biraz yapaydılar.
    (+) Kurgu yerli yerine oturuyordu.
    (-) Vakıf ne sevkiyatı yapıyormuş, onu da anlasaydık iyiydi.
    (-) Ogün'ün şizofrenisinin konuya bir katkısı olmadığı kanaatindeyim.
    (+) Keyifle okunduğunu düşünüyorum.

star_border
February 15, 2023 17:47
Ekin Açıkgöz, Kabus kitabına 8 puan verdi.
comment
February 15, 2023 17:42
Ekin Açıkgöz, Adalet Çivisi adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentPek bir metropolitan

    Bu kitap 2022 Kristal Kelepçe adaylarındandır.

    Ekosistemi metropol kafeleri olan bir hanım kızımız komiser olmuş; tüm gün saçında, makyajında... Memurlarını peşinden caz çalan ve soğan halkası satan kafelere sürüklüyor. Her öğlen orada yemek yiyormuş polisler. Hanım kızımız astına diyor ki, "Bana özel hayatımda ismimle hitap et!" Bir an Şikago'dayız zannettim. Astı evine geldiğinde, banyo havlusuna sarınarak çıplak şekilde kapı açıyor. İşte orada "Oha!" nidası ağzımdan kaçtı :)

    Hep gerçekçi karakter mi okuyacağız, biraz da böyle 'olmasını düşlediğimiz' liberal karakterleri okuyalım, diyebilirsiniz. Okey canlar. Peki, ana karakterin olayın çözümüne katkısının olmamasını ne yapacağız? Memura, adli tıpçıya, "Ne buldunuz?" diye sormaktan ve makyajını tazelemekten öte bir aksiyonu olmayan 'sleuth' da olmaz ki yani :)

    Konu yaratıcı sayılmaz. Kadına şiddet konusu gündemde. Gündemi yakalama kaygısıyla bu konuların yeterli derinlikte işlenmemesine ben soğuk yaklaşıyorum.

star_border
February 15, 2023 17:42
Ekin Açıkgöz, Adalet Çivisi kitabına 3 puan verdi.
comment
February 15, 2023 17:29
Ekin Açıkgöz, Kan Rüyayı Bozar adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentOver-Engineered

    2022 Kristal Kelepçe Adayıdır.

    Süleyman Baş'ın katıldığı ikinci Kristal Kelepçe yarışması bu. Daha önceki romanı olan Ölülere Güvenme'yi de beğenmiş, ancak bir Amerikan mahkeme sahnesinde geçmesinden ötürü, yerlileşemediği için eleştirmiştim.

    Kan Rüyayı Bozar'da böyle bir durum yok. 'Yerli polisiye' etiketini sonuna kadar hak eden bir roman.

    Süleyman Baş ilk romanında da geçmişe gitmişti, Bu romanında da geçmişte yaşanmış bir olayın izini sürüyor. Zamanın sosyetesinden bazı karakterlerin yaşadığı sırlarla dolu bir gece, her nedense yakın zamanda öldürülmüş bir yurt müdürünün ilgi alanındaymış. Kahramanımız Arzu ve Doğa (polis teşkilatında üst - ast olarak) bu işin peşine düşüyorlar. Arzu'nun Doğa ile ilgili şüpheleri bitmiyor. Doğa'nın da kendini sorgulamaları... E tabii bir yurt müdürü varsa, kayıp veya öldü sanılan bazı bebeklerin günümüzdeki kimlikleri gibi bir konu vardır. (Bu sezon bu konuyu işleyen iki roman var Kristal Kelepçe'de.)

    Süleyman Baş çok iyi bir kurgucu. İlk romanında da iyi kurgu yapmıştı, burada da iyi bir kurgu var. Adeta matematiksel. Sonunda tüm sorular cevaplanıyor, her şey yerli yerine oturuyor. Tüm iplerin ucu doğru yere bağlanıyor. Bu kadar komplike bir kurguda bunu başarmak kolay iş değil. Fakat işte o 'komplike' kısmı var ya, o kısım eleştiriye konu olacak. Kurgu o kadar komplike ki, o kadar çok sayıda karakter içeriyor ki, bir noktadan sonra okuru yormaya başlıyor. 'Over-engineered' diye bir tabir var ya, işte bu kitap için tabirim bu. Kitap 700 sayfa ve neredeyse her beş sayfada bir yeni bir soru ortaya atıyor. Bu soruları, olayları, kişileri takip edeceğiz derken okuma keyfi azalıyor.

    Kan Rüyayı Bozar, bana göre Ölülere Güvenme'den daha iyi bir roman. Bir sonraki için naçizane tavsiyem 'simple is beautiful' olacak. Süleyman Baş zaten iyi kurgucu olduğunu kanıtladı. Bunu ispat için 'kurguyu daha nasıl komplikeleştiririm' diye çabaya gerek olmadığı kanaatindeyim.

    Senenin iyi romanlarından birisi.

star_border
February 15, 2023 17:29
Ekin Açıkgöz, Kan Rüyayı Bozar kitabına 8 puan verdi.
comment
February 14, 2023 18:16
Ekin Açıkgöz, İşkence Oyunu adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentOrijinal Bir konu olmasa da sıkmıyor

    Bu kitap 2022 Kristal Kelepçe adayıdır.

    Her sene Kristal Kelepçe'de çocukluğunda şiddete, tacize, tecavüze uğramışların büyüyünce seri katil olup intikam cinayetleri işlediği romanlar oluyor. Bu sene de İşkence Oyunu var. Babası tarafından türlü işkencelere tabi tutulan seri katilimiz geçmişinde iz bırakmış şahısları öldürmeye başlıyor. Biz bunu katilin gözünden gördüğümüz için biliyoruz ama dışarıdan bakıldığında öldürülenler birbirinden alakasız kişiler gibi görünüyor.

    Komiser Ekrem ve Mehmet olayı incelemeye başlıyorlar ama olayı inceleyen polisiye yazarı Levent Tüfekçi ve sansasyonel haber peşindeki muhabir Cihan Bektaş da olayın içinde. Tuhaf bir ekip oluyorlar bir arada. Levent ve Cihan'ın polisin girdiği her yere engellenmeden girmeleri ve her soruşturmaya dahil olmaları biraz tuhaf.

    Kitabın sonunda güzel bir 'twist' var aslında ama biraz erken anladık. Ama bu kurgunun bazı mantıksal problemleri de yok değil. Katilimiz (spoiler olmasın, kim olduğunu söylemeden geçeceğim) eski mahallesine taşınmış, çocukluğunda oturduğu evde oturmaya başlamış, eskiden tanıdığı kişileri öldürüyor, dahası soruşturmanın da içinde yer alıyor ve fakat nedense herkesin birbirini tanıdığı kapalı kutu gibi mahallede kimse onu hatırlamıyor?

    Türkçe iyi ama ara ara bazı sıkıntılar gözüme çarptı: "rahatsız edilmek istenmediğini" veya "ahize ortalığı aydınlattı" ya da "böylesine bir şahtan mat olmadan..." gibi.

    Olay akışı ve dil bakımından rahat okunan, sıkmayan bir kitap. Bu tarz kurguları seviyorsanız okurken keyif alacaksınız.

star_border
February 14, 2023 18:16
Ekin Açıkgöz, İşkence Oyunu kitabına 6 puan verdi.
comment
February 13, 2023 19:13
Ekin Açıkgöz, Cennetteki Şeytanlar adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentDistopik bir İstanbul

    Bu kitap 2022 Kristal Kelepçe Adayıdır

    Bu kitapla ilgili artıları ve eksileri listeleyerek yorum yapacağım. Bu yöntemi TBD bilimkurgu öykü yarışması jürisinde kullanıyorum. Niye bu romanda da kullanmak istedim? Belki bilimkurgu olduğu için kan çekmiştir :)

    + Bilimkurgu-polisiye olmasından dolayı bu kitap benden fazladan puan alıyor. Sürekli aynı konu ve temaları (çocukken tacize uğramışların intikam cinayetleri mesela, 100'e yaklaştı herhalde) okumaktan sıkıldığımız bir dönemde, farklı bir şeyler okumak taze bir soluk gibi geldi.

    + İstanbul'un deprem sonrası çamura batmış ve yabancılarca, sermayedarların kuklası olmuş derin devlet unsurlarınca ele geçirilmiş distopik hali çok iyi verilmişti. Distopya atmosferi insanın içine işliyor, yaşatıyordu.

    + Distopya sırasında eleştirilen düzen, bugüne çok sayıda gönderme yapıyordu; ki bu göndermeler bilimkurgunun varoluş amacıdır. Bu bakımdan da başarılı buldum.

    + Mimar gözüyle mimari öğlere ve şehir planlamaya ilişkin yapılan eleştiriler; mimar ve şehir plancısı aile büyükleriyle dolu bir ailede yetişmiş olan bana çok tanıdık geldi. Bu bakımdan da bir kan çekmesi hissi yarattı kitap.

    - Son derece kısa - hatta novella denebilecek uzunlukta - bir roman olmasına rağmen ben bu kitabı okurken zorlandım. Sürekli bıraktım, tekrar aldım. Ana karakter Ali Mert'in bir olay yaşamak veya bir şeyler çözmek yerine sürekli kendi depresyonu, hastalığı, anıları, düşünceleri içinde kaybolması beni konudan soğuttu.

    - SPOILER - Kızı kazayla mı öldü, öldürüldü mü hala anlamadım. SPOILER BITTI Neticede Ali Mert olayı pek de çözemedi. Ece isimli yaşlı kadının, adalet bakanının motivasyonları, olan bitenle tam örtüşmedi. Sonunda ne oldu, orası da net oturmadı kafamda. Böcekleri abartılı buldum. Dolayısıyla işin polisiye kurgusunu zayıf bulduğumu belirtmem lazım.

    - Tekrarlayan Türkçe hataları vardı. Özellikle -de/-da/-ki eklerinin ve bağlaçların yazımlarındaki hatalar dikkat çekti. Yanlış anlamda kullanılmış kelimeler de gördüm.

    + Kullanılan anlatım tarzını sevdim, distopyaya yakıştırdım.

    + Homoseksüel karakter başarılı işlenmişti.

star_border
February 13, 2023 19:13
Ekin Açıkgöz, Cennetteki Şeytanlar kitabına 6 puan verdi.
comment
February 13, 2023 18:57
Ekin Açıkgöz, Turan Caddesi No: 25 adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentSonu Bağlansaydı Tam Puanlıktı

    Bu kitap 2022 Kristal Kelepçe adaylarındandır.

    Tüm adaylar içerisinde bana en çok okuma zevki veren kitaplardan birisiydi. Karakterler çok gerçek işlenmişti. Salih olsun Eflatun olsun, yan karakterler olsun hepsiyle bağ kurdurmayı başardı. Salih-Halis ikilisi çok etkiliydi. Eflatun acılarıyla, istekleriyle, aşkıyla çok gerçekti.

    Hüzünlü bir öykü. İyi de işlenmişti. İyi de yazılmıştı.

    Sadece sonuna doğru, komplo biraz fazla büyüdü, Amerikan filmi havası vermeye başladı, işin Beyoğlu büyüsü bozuldu hafiften. Ayrıca sonundaki twist de bana göre kitabın yarım kalmasına sebep oldu. Bir devam romanına göz kırpacak bile olsa, kendi içerisinde bazı çözümlere ulaşmalıydı. Konu hocaya bağlanır diye bekledim, ortada kaldı.

    Sonu dışında, benden tam puan aldı.

    (Daha sonra öğrendiğime göre devam romanları gerçekten de gelecekmiş.)

star_border
February 13, 2023 18:57
Ekin Açıkgöz, Turan Caddesi No: 25 kitabına 9 puan verdi.
comment
February 13, 2023 18:52
Ekin Açıkgöz, Kayıp Cesetler adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentOrganize Suç Görünümlü Cosy

    2022 Kristal Kelepçe Adayıdır.

    Sanki bir organize suç örgütü öyküsüymüş gibi başlayıp 'cozy' şablonunu harfi harfine takip eden bir kurgu.

    İki emekli subay dosttan biri diğerine 'Akrep' isimli mafya babasının akrabası olduğunu söylüyor ve iki kafadar kendi başlarına 'Akrep'i yakalamaya kalkıyorlar. Görgü tanığının vurulmuş halde yardım isterken gördüğü iki ihtiyar ortadan yok olunca, kayıp cesetler aranmaya başlıyor. Bizim bu kurgudaki ana kahramanımız, 'Akrep' tarafından karısı öldürtüldükten sonra polisliği bırakan Tolga. Tolga şahsî intikamı için bu işin peşine düşüyor.

    Sonrası tam bir 'cosy': Tüm akrabaların isim isim listelenmesi, herkesle tek tek konuşulması, herkesin bu cinayeti işleyebilecek durumda olmasından ötürü hepsinin şüpheli olması. Hangisinin 'Akrep' olduğunu bilemememiz. 'Boya alışverişi fişi' gibi Agatha Christie delilleri üzerinden olayın çözülmesi. Olayın çözümünün tüm ilgililerin bir araya toplandığı salonla ilan edilmesi.

    Gelelim eleştirilere:
    1) Bu kurgu için uzunluk bana fazla geldi. Daha kısa bir roman, hatta bir novella olabilirmiş diye düşündüm.
    2) Tolga'nın dedektifliği basit becerilerle gerçekleşiyor ama ne hikmetse emniyet teşkilatından daha iyi sonuç alıyor. Misal, OYİ'nin bulamadığı cesedi eliyle koymuş gibi bulması... Kim olduğunu söylemeden herkesi günün her saatinde kapılarında biterek sorguya çekebilmesi... Bu kişilerin de 'birader sen kimsin' demeden polise anlatmadıkları detayları Tolga'ya anlatmaları...
    3) 'Cozy' benim okumayı çok sevdiğim bir tarzdır. Fakat 'cozy'yi 'cozy' yapan sadece şablonları değil, aynı zamanda ambiyansı: akşam çayları, dedikoducu teyzeler, şömineli salonlar... 'Police-procedural' veya 'organize suç' janrı dekorlarını ve atmosferini 'cozy'ye uygulayınca, Tolga'nın dedektifliği sevimli ve sıcak olmaktan çıktı, 'polis prosedürüne uymayan' polisliğe sebep oldu.
    4) Öyküleme tekniğinde dikkatimi çeken yerler oldu: Örn: Sayfa 57, "az kazanan mobilyacı aptallaştı" gibi. Bu paragrafta mobilyacının az kazanmasının konuyla ilgisi bulunmuyor, bu bilginin okura faydası yok.

    Bunlara rağmen, okura okuma zevki veren bir roman olduğunu düşünüyorum. Sıkılarak değil, eğlenerek okudum. Kitabın açılışındaki ihtiyar albay çok sevimliydi, çabuk öldü üzüldük.

star_border
February 13, 2023 18:50
Ekin Açıkgöz, Kayıp Cesetler kitabına 6 puan verdi.
comment
February 12, 2023 20:11
Ekin Açıkgöz, Zamanın Kızı adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentTarih Nasıl Çarpıtılır

    İngiliz Polisiye Yazarları Birliği'nin tüm zamanların en iyi polisiyeleri listesinde birinci, Amerikan Polisiye Yazarları Birliği listesinin de ilk onunda yer alan bu efsaneyi okumak nihayet kısmet oldu. Gerçekten sıra dışı bir kitap. İngiliz kraliyet tarihinin, tarihi saptırmak yoluyla gerçekleştirilen en büyük komplosunu konu ediyor. Komplo o kadar büyük ki, İngiltere tacının bir hanedandan başka bir hanedana geçmesine sebep. III. Richard'ın İngiliz tarihindeki en büyük canavar olarak tanınması belki de doğru değildir. Hastanede nekahat döneminde bulunan polis kahramanımız yatağında tarih kitaplarındaki delillerin izlerini sürüyor. Bu bir roman da olsa, vardığı sonuçlar gerçeğe göz kırpıyor. İngiliz tarihi bu sonuçların gerçekliğini resmen kabul etmemişse de, artık dünyada III. Richard'ın canavar olmadığına, tarihin çarpıtıldığına inanlar artmış durumda. Tarihin nasıl saptırılabildiğine dair öğretici bir eser. Bunun arkasından Shakespeare'nin III. Richard'ını okumak gerek.

star_border
February 12, 2023 20:11
Ekin Açıkgöz, Zamanın Kızı kitabına 10 puan verdi.
star_border
February 12, 2023 20:10
Ekin Açıkgöz, Yaşamak Hırsı kitabına 7 puan verdi.
comment
February 12, 2023 20:10
Ekin Açıkgöz, Yaşamak Hırsı adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentSait Faik Türkçesiyle

    Ustaların Türkçesiyle Simenon serisinin ilk kitabı Yaşamak Hırsı. Orijinal ismi tercüme edilseydi ismi Trenlerin Geçişini Seyreden Adam olacaktı. 1938 tarihli roman 1950 yılında Sait Faik tarafından tercüme edilmiş. Yayıncının notuna göre, orijinal metin ile çeviri metin arasında birçok atlanmış kısım bulunuyor. Sait Faik'in diline müdahale etmemek üzere eksik kısımlar tekrar çevrilerek metne eklenmemiş. Ayrıca romanın başında Seval Şahin'in de önsözü bulunuyor.
    Son derece sıradan bir hayatı olan Kees Popinga, tesadüfen karşılaştığı patronunun iflas ettiğini kendisine açıklamasından sonra, hayata dair perspektifini tamamen değiştiriyor ve bir anda 'hayatını yaşamaya' karar veriyor. Patronunun metresi olan fahişe Pamela'yı ziyaret ederek başlayan Popinga, kadını öldürünce, yeni hayatına hızlı başlıyor. Trenle Paris'e geçiyor ve burada çeşitli maceralar yaşıyor. Peşinde Paris'in ünlü komiseri var.
    Bu kitap evet bir suç kitabı, evet polis var ve fakat herhangi bir gizem öğesi yok. Bu nedenle polisiye janrına tam olarak girmediğini söylemek lazım. Daha ziyade Popinga'nın hayata dair düşünceleriyle meşgulüz. Bu bakımdan Suç ve Ceza'ya benzettim. Tek fark, Rus klasiğinde Raskolnikov'un belli bir felsefeyi doğrulamak adına cinayet işlemesi ve sonrasında vicdan muhasebesine dalması, buna karşılık Popinga'nın vicdan azabı çekiyormuş gibi görünmemesi. Popinga gerçekten 'yaşama hırsı' mücadelesi içinde. Bu bakımdan Sait Faik'in kitaba çok doğru bir isim verdiği anlaşılıyor.
    Popinga'nın yaşama hırsının beni fazla sarmadığını belirtmem lazım. Ve fakat, bir dönem romanı olması ve Sait Faik'in dönem Türkçesi, okuma keyfini büyük ölçüde artırıyor.

comment
January 25, 2023 11:31
Ekin Açıkgöz, Seri adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentZaman Geçişleri Kafa Karıştırıcı, Polisiye Kısım Zayıf

    021 Kristal Kelepçe adayıdır.

    Bu kitabı okurken zorlandım. Sebebi şu: Kitap sürekli geçmiş ile günümüz arasında gidip geliyor. Üstüne üstlük hem 'geçmiş' hem de 'günümüz' farklı farklı çok sayıda zaman diliminden oluşuyor. Zamanlar arasındaki atlamaları çoğunlukla ayıran bir bölüm, girizgâh vs. yok. Bir paragraf karısının hamileliğini anlatırken, alttaki paragraf günümüz soruşturmasına dönüyor, iki sayfa sonra kendimizi Aktütün Karakolu baskınında buluyoruz. Sonra birden hoop tekrar Azerbaycan'a, kahramanın karısıyla tanıştığı günlere... 15 Temmuz öncesinden başlıyoruz, kovide kadar geliyoruz. Gerçekten zaman algımı kaybettim. Misal, cinayetler hangi zaman aralığında işlendi? İlk cinayet ile sonuncusu arasında asgari 2 yıl var gibi geldi bana.

    Yazarımız karısının hamileliğine, ilk bebeğin kaybına, Azerbaycan'da geçen zamanına ve teşkilat içindeki günlere dair çok detaylı, gerçekçi, insanı olayın içinde sokan, başarılı bir anlatım gerçekleştiriyor. Maalesef aynı durum asıl konu olan Seri'nin cinayetleri için geçerli değil. Seri'nin cinayetlerini sanki x8 hızlı çekimde okuyoruz. Yazarın kendi hayatında tecrübe ettiği kısımlar ile etmediği (hayal gücüyle oluşturduğu) kısımları kıyaslarsak, ikinci kısımları aynı başarıyla yansıtamadığını düşündüm.

    Kitabın polisiye kurgu kısmını zayıf buldum. Seri, öldürdüğü çok sayıdaki (sayamadım, aklımda kalmadı) kişinin her birisini farklı ve abartılı derecede yaratıcı bir teknikle, adeta Testere veya Küp filmindeki oyunlarmışçasına, çok kolay ve çok vahşi bir şeklide öldürüyor. Bunlara ilişkin doğru düzgün ne bir olay yeri incelemesi, ne bir otopsi, ne bir delil araştırması var. Misal cinayet silahı nereden bulundu? Oraya o kurban nasıl getirildi? O düzenek nasıl kurulur, bunu kimler bilir, nereden öğrenir? O bina kimindir, kim kiralamıştır? Önündeki kameralar incelendi mi? Kurban nasıl kaçırıldı, nereden kaçırıldı? MOBESE, araç takibi vs... Kurbanların yakınlarının ifadesi nedir? Olay yerinin etrafında tanıklar yok mu? Polislerin işin polislik tarafında hiçbir araştırmasının derinine inemedik. İlaveten kahramanımız AGA'nın da olayın çözümüne dair (Seri'nin onu telefonla aramak üzere seçmiş olması haricinde) hiçbir çabası, girişimi ve katkısı olmadı.

    Havada kalan konular var. Melissa Onur'un tecavüz edilerek öldürülmesi. Svetlana'nın öldürülmesi...

    Sonunu beğenmedim. Biz kendini tanrı zannedip, oyun oynayarak kafasına göre adalet dağıtma sevdalılarının karşısında aklı selim bir karakter olarak sevmiştik AGA'yı. Sonunda ne oldu öyle? El mi aldı Seri'den yani? Yoo.

    Yazarımız (ideolojisinin benim ideolojimle bağdaşıp bağdaşmamasından bağımsız olarak) belli bir düşünsel altyapı ile bu kitabı yazmış. Bir derdi, meselesi, hayata bir bakışı var. Bu tüm bölümlerde kendisini gösteriyor. Araştırma, fikir derinliği (tekrar söylüyorum fikrin uyup uymamasında değilim - elma ile armutları ayıralım) bunlar pek çok yazarda görmediğimiz şeyler. O yüzden bu kitap bu bakımdan diğer okuduğum kitaplardan olumlu yönde ayrışmıştır.

    En sevdiğim karakter tabii ki Su Eda oldu. Hasan Hüseyin Yıldız, eğer Su Eda'nın kahraman olduğu bir roman yazarsan alırım.

star_border
January 25, 2023 11:30
Ekin Açıkgöz, Seri kitabına 4 puan verdi.
comment
January 25, 2023 11:30
Ekin Açıkgöz, Ecel Çiçekleri adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentYazarın en iyilerinden

    2021 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı Ödülü Adayı

    Elçin Poyrazların 2019 Kristal Kelepçe yarışmasına aday olan Mantolu Kadın romanını beğenmiştim, sevmiştim. Ama Ecel Çiçekleri'ni açık ara daha çok beğendim. Farklı bir ligde apayrı bir roman. Mantolu Kadın, kadına şiddet teması etrafında bir polisiye idi. Ecel Çiçekleri 'kadın' hakkındaki tüm meselelere - kadın hakları için yapılan eylemlerden kürtaja, tacizden şiddete, kadın cinayetlerinden toplumun 'kadın' rolüne bakışına kadar - her açıdan değinen, daha önemlisi doğru mesajlar veren ve farkındalık yaratan bambaşka bir roman olmuş.

    Şu görüşümü daha önce de çok söyledim: Çocuk tacizi, kadına şiddet gibi konular yalnızca gündem yakalamış olmak için yazıldığında, altyapısı eksik sunulduğunda, 'hafif' ele alındığında; hiç mi hiç hoşuma gitmiyor. Bu konular ticarileştirmeye uygun konular değil. Hakkıyla ele alınamayacaksa hiç yazılmasın. Elçin Poyrazlar'ın sosyal hayattaki duruşuyla bu meseleleri gerçekten 'mesele' olarak ele aldığını zaten biliyorduk. Bu romanla da bunu tekrar ispatlıyor.

    Mantolu Kadın'da çok sempatik ve 'altın-çağ' polisiyelerine yakınsayan 'antika' bir dedektif vardı. Bu romana kıyasla Ecel Çiçekleri'ndeki tüm karakterler gerçekçi işlenmişler. Kurgu da doyurucu. Kesinlikle senenin favorilerinden.

star_border
January 25, 2023 11:29
Ekin Açıkgöz, Ecel Çiçekleri kitabına 9 puan verdi.
comment
January 25, 2023 11:29
Ekin Açıkgöz, Derin Şüphe adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentKurgu hatası yok ama takibi zor

    Bu roman 2022 Kristal Kelepçe adayıdır.

    Orçun Yenilmez epey girift bir kurgu yapmış. Kurgu mantık silsilesi bakımından kuvvetli, açık vermiyor. Fakat takibi bana zor geldi. Karakter sayısı çok fazla. Bunların her birisinin birbiriyle ilişkisini anlamayı geçtim, isimlerini akılda tutmakta zorlandım. Polisler de çok. Sayıca çok olmaları, her birisinin karakterinin derinine inmemize engel oldu.

    Bu kurgunun İngiltere ayağına gerçekten ihtiyaç var mıydı diye düşünüyorum. İngiltere ayağındaki komplolar/karakterler Türkiye'de de olabilirlerdi.

    Kayıp bebekler, başka ailelere verilmiş çocuklar benim özellikle sevdiğim bir tema değil. Ama Orçun Yenilmez bu temayı iyi işlemiş. Sevenlere öneririm.

    Orçun Yenilmez'in kurgudaki tutarlılığını takdir etmek lazım. Bir polisiyedeki en önemli performans kriteri bence bu. Ne kadar çok polisiyede mantık/kurgu hatası buluyoruz şaşırırsınız. Bu bakımdan bu kitap oldukça başarılı.

star_border
January 25, 2023 11:28
Ekin Açıkgöz, Derin Şüphe kitabına 6 puan verdi.
comment
January 25, 2023 11:28
Ekin Açıkgöz, Jüri adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentBiraz kısalabilir

    2021 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayları arasında okuduk.

    Eğlenceli bir yerli polisiye. Ses yarışması sırasında öldürülen jüri üyesinin katilinin peşine düşen Şahap Komiser ve ekibinin maceralarını okuyoruz.

    Uzunca bir süre katilin kim olduğu anlaşılamıyor ve önümüze çokça seçenek sunuluyor. Bu bakımdan sonuna kadar okuru sürükleyen bir kurgu olduğunu söyleyebilirim.

    Diğer taraftan karakterlerin günlük koşuşturmacalarına ilişkin kısımlar ve bazı diyaloglar yer yer metni uzatıyor ve tempoyu düşürüyor. Gürsoy Bey'e ikinci baskı için biraz yalınlaştırma yapmasını öneririm naçizane. Temiz bir metin olmakla birlikte sonuna doğru (bitirmeye yaklaşma heyecanından olsa gerek :) ) birkaç isim hatası var. Onlar da ikinci baskıda düzeltilebilir.

    Sonundaki sürprizi çok enteresan bulmadım. SPOILER ----- Çocuk yurdunda taciz edilmiş ve yangın sonrası ismini değiştirerek hayata yeniden katılmış çocuk mağdurlar temasını 2019 Kristal Kelepçe adayları arasında da okumuştuk. ------------ SPOILER bitti.

    Bana göre Jüri, 2021 adayları arasındaki çizgi üstü adaylardan bir tanesi. Jüri üyelerinin öldürülmesi, jüri olarak beni biraz ürperttiyse de keyifle okudum.

star_border
January 25, 2023 11:28
Ekin Açıkgöz, Jüri kitabına 7 puan verdi.
comment
January 25, 2023 11:27
Ekin Açıkgöz, Çaylak adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentfavorilerim arasında

    2021 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Roman Ödülü!

    Tüm 2021 adayları arasında açık ara favorimdi. İlk okuduğum adaylardan birisiydi ve okuduktan sonra "ben birincimi buldum" dedirtti.

    Karakterlerin gerçekliği, canlılığı harika! Sosyal sınıflara, bunların birbirleriyle ilişkilerine, insan doğasına dair mükemmel gözlemler var. Çok iyi espriler var.

    Protagonist'in her zaman iyi/hoş/güçlü/kahraman/sempatik olması gerekmediğine ilişkin adeta bir edebiyat dersi! Ana karakter olan 'Çaylak' o kadar itici, irite edici, sinir bozucu ki!

    Kitabın sonuna kadar tam olarak ne olduğu anlaşılamıyor. Bu da bir polisiye için performans kriteridir.

    Olayı protagonistin çözmediğinden rahatsız olacak polisiyeseverler olacaktır. Ben sürekli aynı kurgu matematiğinden çok sıkılmıştım. İlaç gibi geldi.

star_border
January 25, 2023 11:27
Ekin Açıkgöz, Çaylak kitabına 10 puan verdi.
comment
January 25, 2023 11:26
Ekin Açıkgöz, Virtüöz adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentAzıcık Edebiyata da Önem Verseymiş

    2021 Kristal Kelepçe adayları arasında okuduk.

    Türkçe'si temiz olmakla birlikte; imgelem, betimleme, söz ve anlam sanatları bakımından gelişmeye açık; olaylar ve diyaloglardan mürekkep bir metin. Her şeyi geçtim, en basitinden bir mekan tasviri olsaydı bari... Senaryo okuyormuşuz hissi yaratıyor, eserin derinleşmesine engel oluyor.

    Aras Başkomiser'i fazla burjuva buldum. Yapılandırılmış zevkleri, üst sınıf alışkanlıkları ve yaşayışı kafama oturmadı. Memur maaşıyla Cihangir'de oturup, markalı saatler-gözlükler takıp, tekne sahibi olması damağımda nahoş bir tat bıraktı. Tüm bunları karakterin bekar ve çocuksuz olmasıyla da açıklayamıyoruz maalesef. Kadın komiser Nilay ile olan liberal ilişkisini de yadırgadım. Akşamları romantik mekanlarda baş başa yemeklere gidilecek, sinemalara davetler olacak, ama hiç kimse bu ilişkinin doğasına ilişkin tereddüte kapılmayacak. Maslak plazalarında bile bu yaşanmıyor iken, Emniyet teşkilatında hiç yaşanmaz. Özetle Aras karakterini role uygun bulamadığım için benimseyemedim. Bu da kitaptan alacağım zevke yansıdı doğrusu.

    Bu kitapta ne kadar çok MOBESE incelemesi var diyecektim ki, roman sonunda yaptığı açıklamayla bu konuya açıklık getirmiş oldu. Kurguyu beğendim!

    Sonda yer alan geleceğin katili, geleceğin kusursuz cinayeti ve geleceğin dedektifine ilişkin fütüristik öngörüler hoşuma gitti. Konuya bu açıdan yaklaşmak için vakit ayırmasını çok sevdim.

    Yılın 365 günü içinde insanların hatırlayacakları günlerin oranı bakımından olasılık hesabı kısmını ve bu kadar çok insanın aynı anda uyuşturucudan sabıkalı olmasının çok ileri bir tesadüf olacağına ilişkin açıklamaları bir istatistikçi olarak takdir edeceğim. Olasılık biliminin polisiye içinde kendisine yer bulması ve yazarlarca da buldurulması beni ezelden beri mutlu etmiştir.

    Adaylar arasında ortalamanın üstü olduğunu düşünüyorum. Yazar dostuma sonraki kitaplarda 'polisiye edebiyat'ın 'edebiyat' boyutu üzerinde biraz gayret göstermesini öneriyorum.

star_border
January 25, 2023 11:26
Ekin Açıkgöz, Virtüöz kitabına 7 puan verdi.
comment
January 25, 2023 11:25
Ekin Açıkgöz, Million İstanbul adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentÇok fazla hata var

    2021 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı Adayıdır.

    Million İstanbul'u okumak İstanbul'u geziyormuşum hissi uyandırdı . İstanbul'da yaşıyor olmama rağmen İstanbul'u tanımıyor olduğumu bir kez daha kendime itiraf ettim. Olay yerlerinin tamamını Google'dan aradım, fotoğraflarına baktım. İstanbul'u tüm günlük yaşamıyla, tarihi eserlerin hayatın içinde çürümüşlüğü ile, keşmekeşi ile, sokak çocuklarıyla tanıttığı için Gürkan Karahan'a teşekkürler. Araştırması olan, bilgi verme çabası olan, kaynakçası olan romanın benim gözümde yeri ayrıdır. Bu farklı bir özveri ve çaba gerektiriyor. Yaptığım için biliyorum.

    Gürkan Karahan kendisi de emniyet teşkilatından geldiği için teşkilatın yol ve yordamlarını, prosedürlerini ilk elden okuyoruz. Bu bakımdan öğretici. Farklı açılardan da öğretici oldu. Misal, sokak çocuklarının ailelerine teslim edilme veya yurda yerleştirilme korkusu yüzünden panikleyip kaçmaya çalışacakları sahne beni çok üzdü. Demek ki biz bu çocuklara gerçekten bakamıyoruz ki bu çocuklar var olan ailelerinden ve devletin kucağındansa sokağın rezilliğini tercih ediyorlar. Bir başka kısımda fahri trafik müfettişlerinin keyfi olarak ceza yazabildiklerini söylüyor Gürkan Karahan. Şüphelenirdik de emin olamazdık.

    Selçuk Şef'in tüm kararları ekibiyle birlikte almasını, olayın çözümü için Sabiha'nın Gökçe'nin ve Batuhan'ın eşit katılımını sağlamasını sevdim. Neticede bir ana kahraman var, ama olayı ekip çözdü. Bu bakımdan kitap olumlu yönde ayrıştı. Sabiha ve Gökçe ile Sabiha Gökçen'e gönderme yapılmasından hoşlandım. Ancak karakterlerin kitabın başındaki tanıtımları daha incelikli yapılabilirdi. "Onun saçı şu renkti, bu şöyle bir bayandı"dan daha iyisi yapılabilir artık. 'Bayan' yerine 'kadın' kullanmaya da artık elimizi alıştırsak keşke.

    Son sahne, film sahnesi gibiydi, heyecanlıydı.

    Ancak kitabın çok ciddi ve kapsamlı bir redaksiyona ihtiyacı var: -de -da ekleri ve bağlaç olarak kullanılan de da kullanımında kronik yanlışlar var. Yeliz Matem/Ezgi Matem, Sema Boz/Sema Kara, Gökçe/Gökçen gibi isim hataları sürekli karşımıza çıkıyor. Daha fenası kurguda önemli hatalar var. Misal, sayfa 101'de Selçuk Şef ile Sabiha yata çıkıyorlar ve silah çatışmasının içinde kalıyorlar. Halbuki arka sayfayı bir çeviriyoruz ki; böyle bir çatışma hiç yaşanmamış. İlk taslaklardaki sahnelerden birinden daha sonra vazgeçilmiş fakat yazar silmeyi unutmuş sanki.

    Kitap ilk taslak iken aceleyle basılmış gibi hissettiriyor. Daha üzerinden üçüncü, beşinci düzeltme geçmeli ve ondan sonra basılmalı imiş. O kadar çok hata vardı ki okuma zevkini yarıya indirdi.

star_border
January 25, 2023 11:25
Ekin Açıkgöz, Million İstanbul kitabına 4 puan verdi.
comment
January 25, 2023 11:24
  • comment1918'de geçiyor gibi ama Değil gibi

    2021 Kristal Kelepçe adaylarındandır.

    Roman değil de novella gibi düşünmek de mümkün. Görüşlerim şöyle:

    1) Polisiye vaka bana derinlikli ve sürprizli gelmedi. Ama belki Suat Duman'ın 'hard-core' kurgu yapmak gibi bir meselesi de olmayabilir. Bu konudaki beğeni, biraz okurun ne aradığına da bağlı.

    2) Kitabın 1918'de geçmesinden çok hoşlandım. Fakat olayların akışını 1918 yılıyla bağdaştırmakta zorlandığım bazı durumlar oldu. Misal 1918 yılında kadınların ulaştığı yüksek liberallik seviyesini yadırgadım. 2018 yılında (tam bir asır sonra) açık su yüzme yarışı için iki kadın, tıptı Ferda ile Miette gibi adalara seyahat ettik. Ferda ile Miette'nin ulaştığı rahatlık ve özgürlük seviyesine (yüz yıl sonra) ulaşamadığımızı söyleyeyim. Ferda sırılsıklam bir halde, yanında yabancı bir kadınla bir adada bir meyhanede geceliyor. Nasıl?

    3) Ferda'nın hiçbir yetkiye sahip olmaksızın canının istediği herkesi sorguya çekmesini ve sorguya çekilenlerin "sen kimsin" demeyerek sürekli itaat halinde bulunmasını da yadırgadım.

    4) Miette'nin Ferda'nın yanında olmadığı zamanlarda üçüncü tekil şahıs anlatıcıya dönüşerek, adeta gözüyle görmüşçesine Ferda'nın maceralarını bize anlatmaya devam etmesini de yadırgadım.

    5) Kitabın milli mücadele mesajı taşıması en çok hoşlandığım kısım oldu.

    Ve fakat, her türlü hoş bir atmosferde hoş bir hikaye.

star_border
January 25, 2023 11:24
comment
January 25, 2023 11:23
Ekin Açıkgöz, 26.62 Yakaza adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentPolisiye Olmaktan Çıktı

    2022 Kristal Kelepçe adayıdır.

    Her sene biraz doğaüstüne, fantazyaya kaçan adaylarımız oluyor. Bu seneki de bu idi.

    Ben multidisipliner, türler arası romanlar severim. Birden fazla janr bir araya gelebilir, güzel şeyler de çıkabilir. Kendim de bilimkurgu polisiye yazmışlığım var. Fakat doğaüstü ile polisiyeyi bir araya getirmek gerçekten çok zor bir iş. Zira polisiye, tüm soruların insanın mantığına yatar şekilde cevaplanmasını zorlayan bir tür olduğu için, sorulara fazla doğaüstü cevaplar verildiğinde polisiye okurunun mantıklı cevap isteği tatmin edilmemiş oluyor. Doğaüstü polisiyeye karşı değilim ama, denge tuturulamaz ise sıkıntı var demektir. Polisiye kurgu tutarlığından yüksek not veremediğimiz için yarışma bakımından yapacak fazla bir şey yok.

    Evet ortada göz önünde işlenmiş bir cinayet var, katilin kim olduğu da belli. Neden işlendiğini anlamaya çalışan ve kaçan katili yakalamaya çalışan polislerimiz de var. Bu bakımlardan baktığımızda, suç var, gizem var, çözecek adam var. Evet polisiye. Fakat çözüm geliyor, hakikat-merkezi enerji-her şeyin bütün olması-hepimiz bütünün parçalarıyız-paralel evrenlere bağlanıyor. O noktadan sonra mantık arayışını bıraktığımız için polisiye kurgunun da peşini bırakmış oluyoruz.

    Bu kitap doğaüstünü ciddiye alma tutumuyla bana 'I Origins' filmini çağrıştırdı. Çok da sevdiğim bir filmdir. Fatih Baki'nin ailesine ulaşma çabası hoşuma gitti.

    Türkçesi iyiydi, kendini okutuyordu, tempoyu düşürmüyordu.

    Fakat sürekli kim olduğu değişen karakterler, hele de çok sayıda olunca, akılda kalıcı olamadılar maalesef.

    Başak Angigün, romanın başında Ahmet Kural ile yakın arkadaş olduklarını zaten bize söylemişti. Romanın içinde de çok sayıda tekrar eden Ahmet Kural vurgusu var ve bir noktada Ahmet Kural romanın kahramanı haline de geliyor. (Karakterlerin sürekli kim olduklarının değiştiğini belirtmiştik.)

    Türü sevenler severek okuyacaklardır.

star_border
January 25, 2023 11:22
Ekin Açıkgöz, 26.62 Yakaza kitabına 6 puan verdi.
comment
August 22, 2022 15:13
Ekin Açıkgöz, Masumların Katli adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentGerçekten Kopmasaydı İyiydi

    Bu kitap 2021 Kristal Kelepçe adaylarındandır.

    Kitap keyifli başladı fakat aynı tempoda ilerlemedi.

    1) İstihbarat dünyası, dünya tarihindeki gizli oluşumlar, devletler üstü teşkilatlar, bunlar benim sevdiğim konulardır. İş ki gerçekçi yazılsınlar... Sevdiğim bir janr olmasına rağmen, komploları abartılmış bulduğum için kendimi konuya vermekte zorlandım. Komplo-akla yakınlık dengesinde çizgi bir tık aşılmış. Bir de son dönem istihbarat kitaplarında konu mutlaka 15 Temmuz'a bağlanıyor. Şart mı?

    2) Tarihi bilgilerden hoşlandım. Romanların okuru bilgilendirmesini severim. Fakat üzerime bilgi yığıldı gibi hissettim. Bu odaklanmamı zorlaştırdı. Bilgi aktarımı-edebiyat dengesinde de çizgi biraz aşılmış.

    3) Karakterleri benimseyemedim. Teksen ve hikayedeki kötü karakterler (başta Kurt ve adamları olmak üzere) Amerikanvari geldiler bana. Kemancı ve Kaşgar'ı kötü olarak konumlandırmıştık, birden iyilerin tarafına geçtiler. Kemancı'nın çocukluğu ve sapkınlığı haricinde hiçbir yönünü görmediğimiz için onun birden iyileşmesini yadırgadım.

    4) Emre kitabın başında sempatik bir öğretmen iken, kitabın sonunda doğaüstü yol göstericiler tarafından yönlendirilen, telekinezi ile beyin kontrol eden bir süper kahramana dönüştü. Emre'nin tuhaf rüyaları, etrafın (neden olduğunu halen anlamadım) birden bire soğuması, Emre'nin sadece bakarak insanların düşüncelerini okuması gibi şeyler beni öyküden soğuttu.

    5) Sayfa 379, "... Damarına basmak için ona biraz önce öğretmen demişti ama bir öğretmenden çok fazlası olduğunu ve istediği için öğretmenlik yaptığını biliyordu..." Kendisi de öğretmenlik yapan Çağlayan Babacan'ın bu cümlesini anlayamadım. Öğretmenlik düşük bir iş mi ki 'öğretmenden çok daha fazlası' olan Emre 'istediği için öğretmenlik yapıyor'? 'Öğretmenden çok daha fazlası' olunca hangi ilave becerilere sahip olunuyor? Mümkün olan en yüksek seviyenin öğretmenlik olması gerekirken, memleketimizde maalesef öğretmenlik mesleğine bakış bu... Bunu bir öğretmenin söylemesi daha üzücü :( Emre de öğretmen olarak kalsaydı ve süper güçler, tuhaf yetenekler edinmeden öğretmen olarak olayı çözseydi çok daha keyifli olabilirdi. (Emre istifa etmemiş miydi? Sonra nasıl ücretsiz izni bitirip okula döndü?)

    6) Sondaki Volkan sürprizini sevdim.

    Benim okuma zevkim için kurgu ve karakterler fazla abartılı. Ama bu türü sevenler için derinlikli kurguya sahip, okurken çeşitli şeyler öğrenebileceğiniz bir kitap.

star_border
August 22, 2022 15:13
Ekin Açıkgöz, Masumların Katli kitabına 5 puan verdi.
comment
August 22, 2022 15:12
Ekin Açıkgöz, İstanbul Sis Altında adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentOkuma Keyfi Verdi

    2021 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adaylarındandır.

    Kurgu başarılıydı, tüm sorular cevaplandı. Lakin sonuna doğru biraz kaotik olmaya başladı. Bir tık daha az komplike olsa okurun daha rahat takip edeceği bir kurgu olurmuş. Nihan'ın Kurban Hoca ile münasebeti neymiş, anlayamadım.

    Çok fazla kişi ve çok fazla isim var. Bir noktadan sonra birbirlerine karışmaya başlıyorlar. Özellikle N harfi ile başlayan isimlerin özel bir amacı var mıydı merak ettim: Nursel, Nurullah, Naci, Nihan, Numan, Nadir, Nurzat, Narmanlı... Bu isimleri okurun karıştırması çok normal, zira yazar kendisi de karıştırıyor. Nurullah Ziya'nın Nurettin Ziya olduğu yerler, Nihan'ın Nihal olduğu yerler var. Ayrıca Ali'nin karısının ismi Nursel mi yoksa Ceylan mı, onu da anlayamadım.

    10'dan fazla 'de' bağlacı yazımında hata saydım. "İmdat'ta Elif'i haklı buldu." gibi. Bunlarla birlikte - kronik sorun seviyesinde olmamakla birlikte - özne-nesne-yüklem uyumsuzlukları var. Sonraki baskılarda redaksiyonda düzelebilir.

    Elif Yılmaz, İmdat ve çetesinin ana kurguya ciddi bir katkısı olmadığı kanaatindeyim. Daha önce Ali ile bu ekibin birlikte bir macerası olmuş diye anlıyorum. O macerada birlikte oldukları için bu macera da birlikte olmaları istenmiş diye düşündüm. Veya bundan sonrası için mi böyle bir niyet var?

    Hepsi bir yana, güzel yazılmış bir roman olduğunu söylemem lazım. İstanbul'u bize yaşatmayı hedeflemiş ve bence çok iyi başarmış. Sahneler gözümde canlandı. "İstanbul Polisiyesi" ibaresini kullanmış ve hakkını vermiş. Hoş imgelemeler var. Karakterleri, iyisiyle kötüsüyle benimsedim. Konuşmalarını ve davranışlarını doğal buldum.

    En hoşuma giden kısmı, 'police procedural' bir kurgu olmasına rağmen, tıpkı bir altınçağ polisiyesi gibi Ali'nin kitabın sonunda herkesi bir odaya doldurarak olan biteni açıklaması oldu. Neticede Zafer ailesinine odaklanan, klasik polisiye tarzı bitirişi sevdim. Ancak Ali'nin en sondaki tutumunu, kitap boyunca sergilediği adalet anlayışıyla bağdaştıramadım.

    2021 yılının iyi örneklerinden bir tanesi olduğunu düşünüyorum. Keyifle okudum.

star_border
August 22, 2022 15:12
Ekin Açıkgöz, İstanbul Sis Altında kitabına 8 puan verdi.
comment
August 22, 2022 15:11
Ekin Açıkgöz, Kuzey Operasyonu adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentBond, Turkish Bond

    2021 Kristal Kelepçe adayları arasında okuduk.

    James Bond Türk olmuş :) Yunancayı hocadan öğrendiği halde Yunanlıların ayırt edemeyeceği kadar mükemmel konuşmasını mı yazayım, yoksa dört dil daha biliyor olmasını mı? Q'nun Türk versiyonundan temin ettiği yüksek teknolojili giysilerini mi, yoksa kadınların kendisine olan hayranlığını mı...

    'Akrep' bir yandan Türk değerlerine bağlı bir karakter olarak resmediliyor. Fakat kendisine gece uçuşu ayarlamak için kendisiyle yatmak isteyen hostes ile 'görev icabı' birlikte olmakta, yani kendisini kullandırtmakta hiçbir sakınca görmüyor. Ve hatta bu macerasını klişe bir maço övünmesiyle 'kontrol bendeydi' diyerek anlatıyor. Merak ettim, MİT ajanı ana karakterimiz kadın olsaydı, yazarımız karakteri aynı 'göreve' gönderecek miydi? Ama zaten kitaptaki hiçbir kadın karakterin (ister ana karakterin sevgilisi olsun, ister maceranın içindeki fahişeler olsun) rolü birileriyle yatmaktan öteye geçmedi maalesef.

    Türklüğün yüceltildiği bir roman olmakla birlikte; abartıya kaçıldığını da belirtmek lazım. O kadar ki bir CIA ajanı bizim ajanımızı 'efendisi' olarak görmekte. Hele şu İngiliz sınırındaki diyalog çok eğlenceli:

    "Siz Türk müsünüz?" diye soran görevliye kızmıştı.
    "Türk oğlu Türk'üm. Pasaportta başka bir şey mi yazıyor?"
    "Lütfen soruma cevap verin, yoksa karışmam."
    "Okuman yazman var mı?"
    Afallamıştı İngiliz havaalanı görevlisi...
    "Vaaar. Ne olacak?" diye sordu kekeleyerek.
    "O pasaportta İngiltere Konsolosluğunun vizesini görüyor musun?"
    Görevli başa çıkamayacağını anlamıştı.

    Türkçe doğru kullanılmakla birlikte 'edebi' öğelerden yoksun bir metin. Betimleme, imgeleme, metinlerarası gönderme, psikolojik analiz vb. bulunmuyor. Olayların anlatıldığı ve diyalogların birbirini izlediği bir metin.

    Kurgu fantastik: Türklere saldırmak üzere Rus Mafyasından yasadışı füze alınıyor. Rus mafyasının hapisten kaçan tetikçisinin kitabın sonunda Türk dostu ahlaklı sevimli karaktere dönüşmesini yadırgadım. Kim kullanacak füzeleri, kim saldıracak Türklere? Füzeleri alanlar terör örgütü mü yoksa Yunan devleti mi? Yunanistan Türkiye'ye gizlice füze mi atacakmış? Yunan devleti ise neden yasadışı alışverişle alıyor? Bugün Yunan devleti füze almak istese, tüm devletlerden parasıyla alır.

    Uluslararası istihbarat, benim çok okuduğum ve sevdiğim bir janrdır. Gerçekçi olduğu sürece. Ha, gerçekçi olmak zorunda mı? Değil tabii. Bu şekilde de seven okurlar vardır.

    Kitabın sonuna Atatürk, şehitler ve gaziler için saygı duruşunda bulunulması en sevdiğim kısmı oldu.

star_border
August 22, 2022 15:11
Ekin Açıkgöz, Kuzey Operasyonu kitabına 2 puan verdi.
comment
August 22, 2022 15:10
Ekin Açıkgöz, Franny'ye Söyleme adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentMekanların içine götürüyor

    2021 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı Ödülü adaylarından.

    Bu kitabı ilk yarısı ve ikinci yarısı olarak ayırarak yorumlayacağım.

    İlk yarıyı çok beğendim, heyecanlı, sürükleyici, bir 'page-turner'. Ayrıca kapakta yazıldığı gibi 'Öykü'nün ebeveynlerinden intikamı' gibi yüzeysel bir konu da değil, daha derinlikli bir kurgu var. İyi bir gizem ve olayı araştıran sağlam bir karakter ('sleuth') içeriyor.

    Fakat ilk yarının sonunda, Enez'deki eve girildiği anda bütün polisiye gizem çözüldü. Okurun aklında merak edilecek hiçbir şey kalmadı. (Sandy'nin nerede olduğu dışında. Kimin ne yaptığını ve neden yaptığını öğrendikten sonra bu, okur için çok tali bir gizem. Elbet bir yerden çıkacaktı Sandy.) Her ne kadar emekli polisimizden bir dedektif olarak çok hoşlandıysam da, olayın çözümünde başarısı olduğunu söyleyemiyorum. Olay kahramanımızın araştırması veya akıl yürütmesiyle değil, tesadüfen karşılaşılan iki kişinin anlattıklarıyla (eski eş ve taksici) kendiliğinden çözüldü.

    Geriye sadece 'nasıl' sorusu kaldı. O da makul-kısa bir bölümle cevaplanabilirdi. 'Nasıl' sorusunun cevaplanması kitabın tüm ikinci yarısını kaplayınca (neredeyse 150 sayfa) itiraf edeyim ki sıkıldım. Merak unsuru kalmadı, tempo düştü. Öykü, Sandy ve Nedyalko arasındaki konuşmalar, herkesin birbirine yemeğe gitmesi, telefonla aramalar, açmalar-açmamalar... Neticede ne olacağını bildiğimiz bu geçmiş, gün gün anlatılmasa da olurdu diye düşünüyorum.

    Diğer taraftan, kitabın sonunda 'Franny'nin neye gönderme olduğuna dair çok hoş bir açıklama var. Sırf bunun için bile sonuna kadar okumaya değer!

    Türkçe hatasız. Dil akıcı. Mekanlar ve atmosferler insana 'oradaymış' hissi veriyor. İlk fırsatta gidip Nesebar'ı göresim geldi. Mekanların o kadar içine götürdü roman beni. Çiğdem Dönertaş bu konuda çok başarılı.

    Neticede grubun beğendiğim romanlarından birisi

star_border
August 22, 2022 15:10
Ekin Açıkgöz, Franny'ye Söyleme kitabına 7 puan verdi.
comment
August 18, 2022 12:48
Ekin Açıkgöz, Trendeki Yabancılar adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentCrime & Punishment - US Edition

    Mutlaka okunacaklar listesinden bir kalem daha sildik çok şükür. Suç ve Ceza'nın Amerikan versiyonu dersek abartmayız. Ayrıca suç edebiyatı tarihinin gelmiş geçmiş en iyi kurgu fikirlerinden!
    Kurguyu biliyorsunuz:
    SPOILER
    Bruno ve Haines trende karşılaşır ve sohbet ederler. Bruno babasından nefret etmektedir, Haines de karısından kurtulsa fena olmayacak durumdadır. Bruno mükemmel bir fikir üretir (ki bu fikir, aynı zamanda mükemmel de bir kurgu fikridir - tüm suç edebiyatı ve film camiaları yıllarca ekmeğini yediler bu fikrin). Bruno ve Haines birbirlerinin 'sorun'larını öldürecekler ve böylece cinayet sırasında farklı yerlerde farklı insanlarla olduklarını kanıtlayarak şüpheden uzak kalacaklardır. Haines bu fanteziye fazla prim vermeden hayatına devam eder. Fakat Bruno bu sözlü sohbeti anlaşma kabul eder ve gerçekten Haines'in karısını öldürür. Haines yeni hayatına polis soruşturması bulaştırmamak adına, Bruno'nun katil olduğunu anladığı halde hiçbir şey söylemez. Bundan sonra Bruno'nun psikolojik işkenceleri başlar. Bu psikolojik yıpratma başarılı olur ve Haines sonunda gerçekten Bruno'nun babasını öldürür. Kurgu burada tamamlanıyor. Sonrası, tamamen Suç ve Ceza. Aynı Raskolnikov gibi Haines de vicdan azabı içinde kıvranır. Bruno da daha iyi durumda değildir, iyice alkole boğulmuştur. Niketim kitabın sonunda gerçekten boğulacaktır. Haines o kadar sarsılmış ve yıpranmıştır ki, sonunda her şeyi itiraf eder.
    SPOILER BİTTİ
    Bu hikayede bir dedektifimiz de var. Fakat dedektifin rolü katilleri yakalamayı kapsamıyor. Aslında dedektif olayı çözüyor fakat sonuca kendiliğinden gelişen bir itirafla varıyoruz.
    Mükemmel yazılmış bir roman. Highsmith vicdan azabını kusursuz resmediyor - Dostoyevski'den aşağı kalır yanı yok vallahi. 1950'lerin Amerikasında güney eyaletlerin yaşam tarzının çok gerçekci ve güzel bir tasviri. Adeta film izliyormuşum gibi.
    Hitchcock'un bunu okur okumaz filme dönüştürmeye karar vermesine şaşmamak gerek. E şimdi filmi izlemek de farz oldu!

star_border
August 18, 2022 12:47
Ekin Açıkgöz, Trendeki Yabancılar kitabına 10 puan verdi.
star_border
August 18, 2022 11:55
Ekin Açıkgöz, Fani Öyküler kitabına 7 puan verdi.
comment
August 18, 2022 11:54
Ekin Açıkgöz, Kod adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentErgen romanı gibi, değil gibi

    2021 yılı Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adaylarındandır.
    Bu kitabı ilk okumaya başladığımda, "Her sezon genç kızlara yönelik, Amerikan özentisi, yabancı isimli bir ergen romanı oluyor. Bu seneki de bu demek ki," diye düşündüm. Okudukça bu düşüncem - %100 değilse de - epeyce değişti.
    Birkaç bakımdan önceki sezonlardaki ergen romanlarından pozitif ayrışıyor bu kitap:
    1) Genç kızımız Etna kitabın ilk yarısında KOD ismindeki yazılımın ağına, ikinci yarısında ise terör örgütünün ağına düşürülüyor. Ergen çocukların nasıl kolay ağa düşürülebileceğini, çok da akla yakın ve olası bir şekilde gösteriyor. Ergen annesi olarak canım sıkıldı resmen! Neticede her şey silsile olarak yerli yerine oturdu kurguda. (Peki, bu kurgu polisiye mi? Tartışırız. Uzaktan bir janr olabilir, diyorum.)
    2) Kitabın ilk yarısında yabancı isimlere özenildiğini düşünmüştüm, fakat ikinci yarısında aslında var olmayan bir coğrafyaya (çünkü bu coğrafya dünya üzerinde herhangi bir yer de olabilirdi) atıfta bulunulduğunu varsayarak bu tuhaf isimleri anlayışla karşılamaya başladım. Aslında Ayşen Gencer global bir sorunu bizlere göstermek istiyor. (Yine de olmayan bir coğrafyada Türk kahvaltısı yapılması vb. unsurları yukarıdaki tercihle uyuşmadığı için eleştireyim. Eğer olmayan bir coğrafya söz konusuysa, Ursula LeGuin misali, olmayan alışkanlıklar yaratmak lazımdı.)
    Kitabın Türkçesinde hata görmedim. Bu bakımdan kıymetli buluyorum.
    İlaveten Ayşen Gencer romanın yanında bir de klip çekmiş. Sanatın farklı formlarının birlikte kullanılması ve sanatın çok boyutlu sunumu bakımından, yerli polisiye için deneysel bir yenilik olduğunu düşünüyorum. Böyle bir yeniliğe cesaret ettiği için kendisini tebrik ederim.
    Romanı beğendim mi? Her şeye rağmen benim okuma zevkim için fazla 'ergen' kaldı.
    Son not: 18 yaşını doldurmamış genç kızımızın kendisine 'tecavüz edilmesini istediği' bir cinsel fanteziyi ballandırarak anlatmasını sorumlu yazarlığa aykırı buluyorum. Özellikle de bir kadın yazarın bu konulara dikkat etmesi gerekir.

star_border
August 18, 2022 11:54
Ekin Açıkgöz, Kod kitabına 5 puan verdi.
comment
August 18, 2022 11:53
Ekin Açıkgöz, Mezun Cinayetleri adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentKalemi kuvvetli

    2021 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı Adayıdır.
    Bu kitabı tahmin ettiğimden daha çok beğendim. Tuna Kiremitçi kalem-klavye kullanmayı iyi biliyor. Bu bakımdan söyleyecek söz yok. İlaveten ilk polisiyesinde gerçekten iyi bir polisiye yazmış. Köklü bir lisenin içindeki altı kişilik zorba çetesi 'Melekler' yıllar sonra teker teker öldürülüyor. Kurgu iyiydi, tutarlıydı. Polisin çözümdeki katkısı yerli yerindeydi. Zevkle okudum.
    Kitapta en çok hoşlandığım kısım karakterlerin çok gerçek yansıtılmasıydı. Erkek yazarlarda sıklıkla karşılaştığım, 'kadın karakterlerin kadın doğasına aykırı hareket etmesi' sorunu bu kitapta hiç yok. Baş karakterlerin tamamının kadın olduğu bir romanda kadınlar ancak bu kadar doğal, bu kadar gerçek yansıtılabilirdi. Perihan her hali, tavrı, söylemi ile son derece tutarlı bir karakter. (Hafıza kartını duvara fırlattığı kısmı hariç tutacağım. Bir tek o hareket Perihan'a yakışmadı. O da nazar kestirir diyelim.)
    Okul ve içindeki ağır atmosferi film izliyormuşum gibi gözümde canlandırdım.
    Neslihan'ın sorgusu sırasında "ay konu yine illa tecavüze gelecek" diye endişelendim. Neyse ki Tuna Kiremitçi bu klişeye kaptırmadı kendisini. Büyük alkış!
    Çok hoşuma giden benzetmeler vardı. Sayfa 210'daki Migros torbaları taşıyan beyaz yakalı aile aynı bize benziyordu mesela :)
    Şuraya takıldım: Kurbanların mason olduklarını nereden anladılar, onu hiç anlayamadım. Ben bugüne kadar mason olduğundan şüphelendiğim kimsenin gerçekten mason olup olmadığını öğrenemedim. Ve hiçbirisinin masasında da mason rozeti görmedim :)
    2021 senesinde Kristal Kelepçe'de benim başka bir favorim vardı. Eğer o kitap olmasaydı benim için en yüksek puanlı kitap bu olabilirdi.

star_border
August 18, 2022 11:53
Ekin Açıkgöz, Mezun Cinayetleri kitabına 9 puan verdi.
comment
August 18, 2022 11:53
Ekin Açıkgöz, Tünel - Operasyon: Kunduz Avı adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentsonunda seri katilden farklı bir konu!

    2021 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı Adayıdır.
    Bu roman Serdar Uzunyol'un önsözde de belirttiği üzere, gerçek hırsızlık olaylarından esinlenerek yazdığı bir eser. Adana'da tünel kazılarak soyulan bir kuyumcunun kasasından 60 kg altın çalınınca kuyumcu ortalığı ayağa kaldırıyor. Ankara'dan Hırsızlık Büro ekiplerini Adana'ya göndertecek kadar. Ekipler önce Gürcü şüphelilerin peşine düşüyorlar, sonra başka şüphelilerin...
    Serdar Uzunyol anlattığı konuyu ilk elden bildiği için, 'police procedural' tabir edilen gerçek polisiye süreçler bakımından çok öğretici bir kitap bu. Yerli polisiyelerde nasıl yanlışlar yapıldığını (polisiye yazarları olarak bizlerin yaptığını) görmek için meslek erbabı polisiye yazarlarımızı daha sık okumamız lazım.
    Ben de kamu süreçlerini ilk elden bilen birisi olarak yazacağım: İki milletvekili tanıyan bir müteahhidin (bunlardan on binlerce var) emniyet üzerinde yaptığı baskı çok abartılı. MİT müsteşarının kardeşi sanki! O kadar ki; bizim komiser illerin savcılıkları nezdinde işlemlerin hızlandırılması için kendi amirleri yerine kuyumcuya ricada bulunuyor. Emniyet teşkilatını güçsüz gösteren bir mesaj. Benzer durum romanın girişindeki gerdanlık olayında da var. Mağdurun babası emekli bürokrat olunca elit ekip geliyor. Ama eğer babanız bürokrat değilse, size elit ekip gelmeyecek, “Ohoo senin gerdanlık gitti, gelmez!” diyen vardiya memuruyla muhatapsınız. Mesaj bu mu olmalı? Sözün kısası, kitabın genelinde hâkim bir 'Ankara/yukarıdan sıkıştırıyorlar' vurgusu var. Evet Ankara diye bir gerçek var, ama kurumlarımız bu kadar altında ezilmiyorlar.
    Kitapla ilgili en temel eleştirim, öykülemenin zayıf olması. Kitabın ilk yarısında Amerikan dizi kanallarındaki 'gerçek suç belgeselleri’nden birisini izliyormuşuz gibi hissettim. Bu iyi bir şey olurdu, eğer belgesel izliyor olsaydık. ‘Roman’ okuyacaksak durum farklı. ‘Polisiye’nin öncelikle ‘edebiyat’ın bir alt türü olduğunu, 'edebiyat'ın ise olayları arka arkaya sıralamaktan ve insanları konuşturmaktan ibaret olmadığını hatırlamak lazım: betimlemeler, karakter analizleri, imgelemeler, metinlerarası göndermeler, anlam sanatları, söz sanatları, benzetmeler... Edebiyatı edebiyat yapan, insana okuma zevki veren bunlar.
    Kitabın ikinci yarısında öyküleme biraz başladı, sona doğru arttı. Bu sayede ikinci yarıyı ilk yarıya kıyasla daha zevk alarak okudum. Serdar Uzunyol ilk romanının hem önsözünde hem de sonunda, maceranın ikinci kitapta devam edeceğinin sinyalini veriyor. İkinci kitap için işin 'öyküleme' ve 'edebiyat' kısmına ağırlık vermesini önereceğim. Başarılı olacağına inanıyorum.
    Kitabın tüm aday romanlar arasında en öne çıkan özelliği, bir romanın polisiye olması için illa 'cinayet' anlatmak zorunda olmadığını, hele hele 'seri katil' işlemek zorunda HİÇ olmadığını tüm okurlara göstermesi! Serdar Uzunyol'a bana farklı bir şey okuma fırsatı sunduğu için teşekkürler!

star_border
August 18, 2022 11:52
comment
July 21, 2022 16:13
Ekin Açıkgöz, Karga Akrep Örümcek adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentPolisiye değil 'polisiye konulu' erotik roman

    2021 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adaylarındandır.

    Taksonomik olarak bu kitabı nereye yerleştireceğim konusunda kafa karışıklığı yaşadım. 'Polisiye' ailesi altında 'erotik polisiye' alt türü olarak mı sınıflandırsam, yoksa 'erotik roman' ailesi altında 'polisiye konulu' alt tür olarak mı?

    Velhasıl romanın başında yaşadığım, "Başkomiser kovboy çizmesi, deri ceket giyip tek tabanca ortalıkta dolaşmaz, ekip yönetir," veya "Soruşturmanın başı savcıdır, polisleri savcı görevlendirir," ya da "Polisler savcıları azarlayamazlar," gibi eleştirilerimi roman ilerleyince kenara koydum. Zira ortada gerçekçi bir 'police procedural' yazma gayesi yokmuş, sonradan anladım. Amaç erotizm dekoru yaratmakmış. E her polisiye gerçekçi olmak zorunda mı? Değil tabii.

    Adeta bir Amerikan korku filmi dekorundan oluşmuş kasabadaki herkes, polislerimiz dahil, her türlü cinsel deneyime açık görünüyor. Erkek pornografi izleyici kitlesinin genel geçer tüm favori fantezilerine yer verildiğini zannediyorum. Checklist yapılmış, listedeki her şey eklenmiş. Dantelli tangayı Kızılay dağıtmış, giymeyeni dövüyorlar. Meraklıları okusun. Seks satar derler; muhtemelen satar.

    Ve fakat, okurda arzu yaratmak üzere betimlenen Sıla'nın, çocuk yaşta yetişkin erkeklerle birlikte olmasının bu 'arzu yaratma' betimlemesine konu edilmesine itirazım var. Ortalık çocuk tacizi, kadına şiddet diye yıkılırken yazarlarımızı sorumlulukla hareket etmeye davet ediyoruz.

comment
July 21, 2022 16:12
Ekin Açıkgöz, Avcının Son Gecesi adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentYılın Polisiye İlk Roman Ödülü

    2021 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayları arasında olan bu kitap, yılın En İyi İlk Polisiye Romanı ödülünü de evine götürdü.

    2021 yılının bazı adaylarının yazarlarını, 'roman' denen olguyu olayları sırayla anlatmak ve diyalog yazmaktan ibaret sandıkları için eleştirmiştim. Kitapların içlerinde 'edebiyat' yok demiştim. Dilruba Yıldız kalemi kuvvetli bir yazar olarak, bu eleştirilen olgunun tam tersine uygun bir roman ortaya koyuyor. Dilruba Yıldız belli ki 'edebiyat' nedir, biliyor. Amma ve lakin, bu sefer de kullanılan dili biraz 'fazla şiirsel' buldum. Dil kaygısı tempoyu düşürüyor yer yer.

    Yine bir 'çocukluğunda tacize uğramışların intikam cinayetleri' kurgusu. 2021 yılı adaylarının yarıya yakınında bu tema var.

    Kurgu çok iyi olmakla birlikte bazı sorularım cevapsız kaldı. SPOILER --- 1) Madem Lerzan katilin adaletine hak verecek ve onun kaçmasına göz yumacaktı, neden peşine düştü de günlerce kendi kendisine soruşturma yaptı? 2) Altay neden ilk cinayetin koordinatlarını Feryal'e verdi? 3) Adnan'ın yazlığı konusu ve Feridun'un motivasyonu aklıma oturmadı. SPOILER SONU.

    318. sayfada Altay'ın kadınlara verdiği mesajı çok beğendim.

    Kitabın içinde kıssadan hisseye minik öykülere yer vermiş Dilruba Yıldız. Bunlar da hoşuma gitti.

    Genç ve kuvvetli bir kalem. Geleceği parlak. Umarım yazmaya ve polisiye yazmaya devam eder.

comment
July 21, 2022 15:43
Ekin Açıkgöz, Beyaz Aslan adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentBeklentimin altında. Üzdü.

    Kurt Wallander serisinin üçüncü kitabı bu, yanlış bilmiyorsam. Riga'nın Köpekleri'nden sonra Wallander yine İsveç dışında bir coğrafyayı ilgilendiren bir maceraya dahil oluyor.

    Mankell, Afrika'nın muhtelif coğrafyalarında yaşarken buralardaki ırkçılık sorunlarını kendisine mesele edinmiş. Hollanda kökenli - ve ırkçı olarak resmedilen - Güney Afrika etnik grubunun (Afrikaner) Güney Afrika'yı kendi yönetimlerinde tutmak için çevirdikleri uluslararası komplolar İsveç'e kadar uzanıyor. SPOILER --- Mandela'yı öldürtmek isteyen derin devlet uzantıları, Afrikalı bir kiralık katili eğitmek üzere İsveç'e gönderirler. Burada onu eğitmekten sorumlu eski KGB ajanı yol soran bir kadını vurunca işler karışır. ---- SPOILER BİTTİ. İsveç'te sıradan bir ev kadınının infaz tipi öldürülmüş olarak bulunması neticesinde Wallander da kendisini bu komplonun içinde bulur.

    Riga'nın Köpekleri'ni ne kadar zevkle okuduysam, bu kitaptan bir o kadar sıkıldım. Zorla bitirdim dersem yanlış olmaz vallahi. Kitabın yarısından fazlası bambaşka karakterlerle Güney Afrika'da geçiyor ve bu kısımlardaki karakterler ve öykü, basit teknik bir bağlantı dışında okura hitap edecek şekilde entegre olamıyor. Wallander kitabın yarısından fazlasında hiç yok. Olan kısımlarda da adeta James Bond'a veya Bourne'a dönüşmüş.

    SPOILER --- Ailemizin İsveç'li kasaba polisi, adam vurup kendi ekibinden mi kaçmadı, kiralık katil mi saklamadı, sahte pasaport mu basmadı... neler neler... Kitaptaki eski KGB ajanı da saçmalamakta Wallander'den geri kalmadı. Getto serserisi gibi elinde tabancayla sokakta araba kovalamacalarına katıldı, milletin içinde göstere göstere polis vurdu, köşedeki bankayı soydu. Başka işi gücü yokmuş gibi Wallander'i kendisine rakip belledi, gitti kızını kaçırdı. Yok daha neler! SPOILER BITTI.

    Tema fikir güzel ama uygulama yavan olmuş. Wallander ve Rus, basit Hollywood şablonlarına dönüşmüşler. Üzdü.

star_border
July 21, 2022 15:43
Ekin Açıkgöz, Beyaz Aslan kitabına 6 puan verdi.
star_border
July 21, 2022 13:52
Ekin Açıkgöz, Avcının Son Gecesi kitabına 8 puan verdi.
star_border
July 21, 2022 13:43
Ekin Açıkgöz, Karga Akrep Örümcek kitabına 1 puan verdi.
comment
July 21, 2022 13:28
Ekin Açıkgöz, Perde Arkası adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentİyi Bir Yerli 'Cozy Örneği

    2021 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı Ödülü adayları arasında okudum.

    'Cozy' şablolunun yerli polisiyeye iyi bir uyarlaması olmuş:
    - Karakterlerin roman başında tanıtılması,
    - Yaşlı kızlar, genç kadınlar, sevimsiz kocalar ve meraklı ihtiyarlardan oluşan karakter portföyü,
    - Kahve içinde karıştırılmış zehir,
    - Ana karakter tarafından olayın çözümünün herkese izahının herkesin bir arada bulunduğu salonda yapılması
    gibi 'cozy' öğeler ihmal edilmemiş.

    İlaveten, bir çok 'cozy' denemelerinde gördüğümüz kronik 'yerlileşememe' sorunu bu romanda hiç yok. Sokak bana Ayrancı'nın veya Esat'ın bir sokağı olabilirmiş gibi hissettirdi. (Gerçi öykü Ankara'da geçmiyor, neyse.) Karakterler de apartmandaki komşularımızdan farklı değillerdi. Funda Menekşe bu bakımdan çok başarılı bir iş yapmış.

    Romandaki feminen aurayı biraz fazla buldum. Kadın bakış açısıyla, kadın beğenisine yönelik, kadın karakterlerin erkek karakterlerden daha derinlikli işlendiği, kadınların günlük meşgalelerinin yoğun olduğu, kadın kadın... Benim hoşuma gitti ama erkek okurlara aynı derecede hitap etmeyebilir - yine de kendilerine sormak lazım.

    Barış karakteri, kadın gözüyle idealize edilmiş, kadın hülyasına uygun bir 'mükemmel erkek'. 'Too good to be true.' Yok böyle bir erkek. Aristo'nun idealar dünyasındaki farazi 'erkek'i yakaladığı için bize Ferda'yı tebrik etmek düşüyor :)

    Ana karakterin ağzından anlatılan romanda karakterin kendisine yazdığı mektuplara gerek olmadığını düşündüm: Dış ses tarafından anlatılan kurgularda mektuplar, karakterin aklından geçenlerin okura aktarımı için işlevseldir, fakat burada böyle bir ihtiyaç yok. Anlatılar ve mektuplar arasında dil ve üslup farkı da yok.

    Dil akıcı, Türkçe hatasız. Keyifle okunuyor. Tüm 2021 adayları arasında beğenerek ve severek okuduğum kitaplar arasında yerini aldı. 'Cozy' severlere öneririm.

    Dipnot: 'Cozy'nin Türkçe karşılığı olarak 'rahat' kullanımı empoze edilmeye çalışılıyor bir süredir. Doğru bir çeviri değil. Daha iyi bir karşılık bulunana kadar tırnak içinde ve İngilizce yazmayı sürdüreceğim. Çuvaldızı kendimize de batıralım, 2005 yılından beri Cinairoman komünitesi olarak polisiyenin terimlerinin Türkçe karşılıklarını arıyoruz. 'Cozy'e uygun bir şey bulamadık, ortalık boş kaldı :)

star_border
July 21, 2022 13:28
Ekin Açıkgöz, Perde Arkası kitabına 9 puan verdi.
comment
July 20, 2022 00:57
Ekin Açıkgöz, Cinayet A.Ş. adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentBir Romanda İki Polisiye Türünün Atmosferi Bir Arada

    Bu kitap, 2021 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı Ödülü adaylarındandır.

    Ayşe Erbulak harika bir şey yapmış! Nordic polisiyesi ile yerli polisiyeyi birleştirmiş. Bir alana iki polisiye atmosferi birden! Nordic polisiyelerinin karlı-kışlı, metrekareye asgari insan düşen mekanlarda geçen buz gibi havasını harika yansıtıyor Norveç'te geçen kısımlar.

    Bazı kısımlarda biraz tekrarlar var. Misal Ali ile Ela'nın geçmişte neler yaşadıklarının öyküsü, her ikisi için birden fazla sefer anlatılıyor. Fakat genel olarak çok severek okudum. Cinayet A.Ş. fikri güzel. Ücretler az geldiler bana :) Yine de bu işi parayla yapanlar - ne kadar acıdır ki - muhtemelen çok daha ucuza yapıyorlar bu işi gerçek hayatta.

    BOTOX üzerine roman yazmış birisi olaraktan bendeniz, BOTOX kısımlarını okumaktan ayrı bir keyif aldım.

    Polislerin olaya katkısı enteresan oldu. SPOILER ---- Polisler olayı kimin yaptığını anladılar ve fakat ispatlayamadıkları için olayı çözememiş oldular. Peki acaba polislerin Cinayet A.Ş.'nin peşine düşeceği bir devam romanı düşünür mü Ayşe Erbulak? SPOILER bitti ----

star_border
July 20, 2022 00:57
Ekin Açıkgöz, Cinayet A.Ş. kitabına 6 puan verdi.
comment
July 19, 2022 15:44
Ekin Açıkgöz, Sessiz adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment2021 yılının iyilerinden

    2021 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adaylarındandır. 2021 senesinin iyi örneklerinden bir tanesi.

    Elif Gümüş'ün Türkçesi iyi, anlatımı akıcı. Redaksiyonun gözünden kaçmış ufak tefek hatalar var. Olumsuzluk hataları veya maktul kelimesinin hem 'u' hem de 'ü' ile yazıldığı arka arkaya birden fazla durum gibi. İlk karşılaştığımız down sendromlu çocuğun ismi Fırat, Furkan ve Faruk arasında gidip geliyor. Hepsi ikinci baskıda düzelebilir.

    Elif Gümüş çok iyi bir kurgu yapmış. Tüm sorular cevaplanıyor, her şey yerli yerine oturuyor. Komplike kurgu yapacağım diye aşırıya kaçmamış, tadında bırakmış. Keyifle okunuyor, sonunun sürprizi ayarında. Beğenerek zevkle okudum.

    Tek kafama takılan şiir oldu. Kurbanlar her nasılsa şiire uygun seçilmiş. Şiir kurbanların en baştan dizelere uygun seçilmesini ve hatta kurban sayısının da önceden planlanmasını gerektirir. Halbuki katilin böyle bir planlaması olmadığını, kurbanlarını rastladıkça seçtiğini öğrendik.

    Karakterler iyi işlenmişti. Sonay, Renan, Yiğit, hepsini benimsedim, sevdim. 2021 yılının en beğenilen Kristal Kelepçe adaylarından birisi oldu neticede. Yerli polisiyeyi yakın takip etmeyen ve öneri isteyenler oluyor. Bu kitabı öneriyorum.

star_border
July 19, 2022 15:44
Ekin Açıkgöz, Sessiz kitabına 8 puan verdi.
comment
July 19, 2022 15:42
Ekin Açıkgöz, İstanbul Portresi adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentÇok iyi bir gençlik polisiyesi

    Bu romanı 2021 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayları arasında okudum.

    Kayahan Demir'in polisiye kurgusunu 'Cinayet Süsü' filminin kurgusuna benzettim. SPOILER BAŞI farkındalık yaratmak için faili meçhul cinayet kurbanlarını, yarattıkları yepyeni cinayet sahnelerine yerleştiren bir ekip. Burada farklı olan, yaratılan sanatın sanal gerçeklik içinde yaratılmış olması. SPOILER BITTI

    Sanal gerçeklik görüntüsü içinde işlenmiş cinayet fikrini çok beğendim. Kayahan Demir fantazya ve bilim kurgucu yönünü polisiyeye, fantazya ve bilimkurgu türlerine kaymadan katmayı çok güzel başarmış.

    Osman Hamdi Bey üzerine çok şey öğrendiğim bir roman oldu. Gerçekten az biliyormuşum. Osman Hamdi Bey'in tüm önemli resimlerini tekrar açıp baktım. Ayrıca konusu geçen mimari eserlerin de görsellerine bakmama vesile oldu bu kitap. İyi ki okumuşum. Bu binaları çocuklarla da gezeceğiz.

    Vincent van Gogh kullanarak doğu-batı, önemi unutulmuş-önemi sonradan fark edilmiş gibi bazı tezatlar yapılıyor. Yine de bence van Gogh'a gerek yokmuş. Osman Hamdi Bey'den rol çalmış, mesajı dağıtmış. Sadece Osman Hamdi Bey ile kalınsaydı daha hoşuma gidecekti.

    Şifreli Dosyalar Ekibi, gerçek hayatta örneği olmayan bir dedektifin polis ile gerçek hayatta olamayacak bir işbirliği. Polisiye süreçler de fazlaca sempatik. Şifreli Dosyalar Ekibi Enid Blyton'un Gizli Yediler'i gibi bir şey... Tam da bu yüzden, Timaş'ın kitap üzerinde belirttiği gibi bir 'gençlik' romanı. Resim ve mimarlık tarihine ilişkin bilgiler veriyor, 'gore' içerik yok, karanlık kurgu yok, argo-küfür yok, ekip çok şirin, kötüler kötü bile değiller, ayrıca sanal gerçeklik kullanarak teknolojik gündem de yakalanıyor. Gençlik kütüphanesi için ideal bir polisiye. Çocuklarıma okumaları için vereceğim.

    2021 yılının başarılı romanlarından birisi olduğunu düşünüyorum. Nitekim Kristal Kelepçe kapsamında bu romana özel bir plaket/sertifika da verildi.

star_border
July 19, 2022 15:41
Ekin Açıkgöz, İstanbul Portresi kitabına 8 puan verdi.
comment
July 31, 2021 16:51
Ekin Açıkgöz, İnferis adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentTekrarlar da olmasa

    Mahfi Hoca - kitaptadaki Murat karakterine de yaptırttığı üzere - rapor üzerinde çalışmaktan yorulunca polisiye okuyor demek ki. Kurgu yazmaya karar verdiğinde polisiye tercih etmesi, yerli polisiyenin gelişimi adına mutluluk verici!

    Kitabı zevkle okudum. Maliye müfettişinin kamu yolsuzluklarını ortaya çıkarması kısmındaki detaylarda herkesin öğreneceği çok şey var.

    Diğer taraftan, hem polisiye öğeler hem de kurgu yazım teknikleri bakımından gelişmeye açık kısımları olduğunu - naçizane - düşünüyorum:

    1) SPOILER: Murat'ın Google Maps Timeline uygulaması üzerinden hacker kullanarak Emre'nin yerini tespit ettirmesini fazla ileri buldum. Bir maliye müfettişinin amatör dedektifçiliğe soyunup cinayeti soruşturmaya karar vermesini ve bu kadar ileri gitmesini yadırgadım. Diğer taraftan, cep telefonu yanında olan Emre'nin (cep telefonu yanında olmasa zaten Google Maps çalışmayacak) cep telefonu konum bilgileri mobil operatör üzerinden savcılık talebiyle basitçe çıkartılabilirdi. Polisin ve savcının Emre'yi şüpheli görmelerine rağmen bu incelemeyi yaptırtmayı akıl etmemelerini, Emre hakkında ayak izi haricinde kanıta sahip olmadıklarını düşünmelerini, üzerine üstlük konum bilgisini (dolambaçlı ve yasa dışı yollardan) bulduğu için Murat'a teşekkür etmelerini tuhaf buldum. SPOILER bitti.

    2) Katil ve kayıp sevgiliye ilişkin kısımlar deneyimli polisiye okuru için sürpriz olamadı. Özellikle katil, kitabın karakterleri tarafından kitabın ortasından itibaren defaatle işaret edilmişti.

    3) Kişilerin buluştukları veya telefonla konuştukları kısımlarda ihtiyaç duyulmayan, tekrarlayan ve okuru yoran diyaloglar var. Misal: "Nasılsınız?", "İyiyim teşekkür ederim, siz nasılsınız?", "Size ne ikram edeyim?", "Bir çayınızı alırım.", "Size konum atıyorum.", "Tamam teşekkür ederim.", "Görüşmek üzere.", "Görüşmek üzere." gibi kısımlar kitap içindeki her diyalogda mutlaka tekrar ediyor. Yalınlaştırma iyi olabilir.

    4) Okura bilgi aktarmaya yönelik kısımlarda da tekrarlar çokça. Misal, İsviçre'deki banka hesaplarına ilişkin bilginin resmen alınamayacağı asgari 5 kere tekrar ediliyor. Veya "Murat xxx olabileceğini düşündü." dedikten iki cümle sonra, Murat telefonda "xxx olabileceğini düşünüyorum..." diyor. Mahfi Hoca bilgileri öğrencilerine pekiştirttiği gibi okura tekrar tekrar okutturarak pekiştirtmek istemiş :)

    5) Kadın karakterleri kadın doğasına aykırı buldum: Eski eş Gülşen, çocuğunu söz verdiği zamanda almayan, kendilerini tehlikeye atan, işten atılması an meselesi olan babaya karşı abartılı derecede hoş görülü ve endişesiz. Adeta mekanik. Rüya'nın yaşanılan geceye dair Murat ile konuşmak için hiçbir çabası olmaması da bir o kadar garip.

    İşini layığıyla yapmaya çalışan kamu emekçilerinin karşılaştıkları zorlukları güzel anlatan bir roman olmuş. Kamu kurumlarının dünyasına yabancı olan okurlar için öğretici olacaktır. Ayrıca tüm yolsuzlukların açığa çıkartılabildiği, tüm gazetelerin yolsuzlukların üzerine gidebildiği, yolsuzlukları araştıranların neticede görevlerine devam ettiği - hatta terfi ettirildikleri - umut dolu bir metin olmuş.

star_border
July 31, 2021 16:51
Ekin Açıkgöz, İnferis kitabına 7 puan verdi.
comment
July 03, 2021 21:42
Ekin Açıkgöz, Tanrının Unuttuğu Yer adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentAna Karakterin Tepkisizliğini Geçersek, Özlenen Bir Macera

    Genç kızlığım Jack Higgings okuyarak geçti. Hatta eski IRA mensubu tetikçi karakteri Sean Dillon'a kendimce aşık olduğum bir dönemim de olmuştur. O yüzden yıllar sonra Jack Higgins okumak çok keyifli oldu.

    Bu romanı tarihi arka plan olarak diğer romanlarından farklı. Uçuş maceraları serisinden. İkinci Dünya Savaşı'nın başlamasından hemen önce Brezilya'nın balta girmemiş ormanları üzerinde posta uçuşları yapan pilotların hayatından bir kesit okuyoruz. Eski İngiliz Kraliyet donanması pilotu Neil Mallory'nin yolu yine eski bir savaş pilotu olan, kendisinden yaşça büyük Sam Hannah ile kesişiyor. Tatlış başlayan iş ilişkisi ve arkadaşlık, araya yerli Huna kabilesiyle yaşanan karşılıklı öldürme eylemleri ve Joanna Martin isimli tam olarak kim olduğu belirsiz kadının da araya girmesiyle çirkinleşiyor.

    Kitapta iyi bir maceranın gerektirdiği her şey var. Sadece sürpriz az. Olacaklar önceden tahmin ediliyor.

    Sevmediğim tarafı ise Neil Mallory'nin kendisi. Maceranın içinde figüran gibi kalması, kim nereye çekerse oraya gitmesi, tepkisizliği. Başına gelen onca şeye rağmen, Hannah olsun, Joanna olsun, Rahibe olsun kimse karşı olması gerektiği kadar öfkeli olamaması. Huna kabilesi ile yaşanan ırkçı, istilacı ve politik sorunun yanından geçip bir türlü gerçekten parmak basamaması.

    Bu kitabı Alanya'ya gittiğimde Öğretmenevi'nin kütüphanesinden almıştım.

star_border
July 03, 2021 21:41
Ekin Açıkgöz, Tanrının Unuttuğu Yer kitabına 7 puan verdi.
comment
May 11, 2021 22:20
Ekin Açıkgöz, Lontano adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentGrange Toparlamaya Başlamış ama kitap bitmiyor

    Aile bireyleriyle ilgili sürprizler, vahşice işlenen cinayetler, tuhaf cinsel eğilimler, kesmeli biçmeli tıbbi gerilim, kayıp organlar... Tüm unsurlarıyla eksiksiz bir Grange romanı.

    Eski romanlarına kıyasla tek temel fark şu: "Aaa ablammış!" "Yok artık, babası mıymış?" filan gibi Yeşilcam sürprizlerini Lontano'da yaşamıyoruz. Çünkü en başından aileyi veri olarak bize sunuyor bu sefer. Aile olduklarını zaten biliyoruz :)

    Grange'nin en sevdiğim özelliği harika betimlemeler yapması. İster balta girmemiş orman gibi tamamen doğal bir mekan olsun, isterse nükleer santral gibi ileri mühendislik yapısı bir bina olsun. Hep mükemmel tasvir eder, insanın gözünde canlandırır. Bu bakımdan Lontano da istisna değil. Yahu o savaş gemisi ne şahane anlatılmıştı! Ve diğer mekanlar...

    Grange'nin ilk romanları çok iyiydi. 5-6'dan sonra sıkıcı olmaya, tekrara düşmeye başlamışlardı. Okur heyacanını kaybeder gibiydi. Lontano bu bakımdan Grange'nin toparlandığı bir roman olmuş. Sürükleyici kurgusu heyecanla okunuyor. Fakat sonu benim için kötü bir sürpriz oldu. Meğerse Lontano bitmiyormuş! Devamı varmış. Şok. Daha önce hiç böyle bir Grange ile karşılaşmadım. Kim bilir ne zaman okuruz devamını? Unutmayız inşallah olayları.

star_border
May 11, 2021 22:19
Ekin Açıkgöz, Lontano kitabına 8 puan verdi.
comment
May 11, 2021 21:30
Ekin Açıkgöz, Yargıç adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentTüm jüri çok sevdi

    2019 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı ödülü adaylarındandı. Kıl payı birinciliği kaçırdı. Tüm jüri tarafından çok sevildi.

    Günay'ın Türkçesi çok temiz. Bu bile okur için başlı başına mutluluk!

    Seri katil teması benim özellikle sevdiğim bir tema değildir. Şiir okuru da sayılmam. Buna rağmen büyük keyifle okuduğum bir roman oldu. Çünkü çok heyecanlı bir kitap, tam bir 'page-turner'. Kurguyu çok beğendim. Tüm sorular cevabını buldu.

    Tek bir yere kafam takıldı: Kitabın ismi neden 'Yargıç' olmuş? 'Bahçıvan' olsaymış diye düşündüm. Yayınevi zorlamıştır belki diye düşünüyorum. Yayınevleri bazen çok yanlış işler yapıyorlar.

    Günay Gafur'u okumaya devam etmeliyiz!

star_border
May 11, 2021 21:30
Ekin Açıkgöz, Yargıç kitabına 9 puan verdi.
comment
May 11, 2021 21:12
Ekin Açıkgöz, Nigahdar adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentYazarın anlatmak istedikleri var

    Başak Sayan sadece polisiye yazmıyor; bize anlatmak istediği bir dünya görüşü, bir mesajı var. Tasavvuf teması benim favori temam değilse de, yazarın okura vermek istediği bir şeyler olması bakımından bu kitabı kıymetli buluyorum.

    Çok, çeşitli ve derinlikli araştırmalar yapılmış. Çok sayıda enteresan bilgi ediniyoruz okurken. Fakat yer yer üzerime bilgi yığıldı gibi hissettim. Yani demek istediğim, derin devletten DEAŞ'a, zerdüştlükten mültecilere, LGBT'den arap baharına, akla gelebilecek tüm gündemlerin tek bir kitaba konu edilmesi beni okurken yordu.

    Bu arada konu ilgi alanıma girdiği için bir dipnotum var: Glock 37 10+1 fişek alıyor, şarjör 10, namlu 1. Şarjörde 11 olmaz :) O kadarı da nazar kestirsin diyelim.

star_border
May 11, 2021 21:11
Ekin Açıkgöz, Nigahdar kitabına 6 puan verdi.
comment
May 11, 2021 20:31
Ekin Açıkgöz, İçimde Ölen Biri Var adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentAynı fikri üç yıl önce dergide okumuştum

    Fazla uzun yazmayacağım:

    1) Redaksiyon bakımından eksikleri var. 'Enver-Evren' ve 'Faruk-Furkan' karışıklığı kitabın geneline yayılmış. Dilbilgisi hataları ve -de eklerindeki yazım yanlışları redaksiyon istiyor.

    2) Komiser ve ekibinin birbirleriyle olan ilişkisinden hoşlandım. Bu kısımların iyi yazıldığını düşündüm.

    3) Kitabın sonuna kadar bir kurgu getirilmeye çalışıldı; ve fakat Lost'un son sezonu misali, 'her şey meğerse rüyaymış, aslında hepimiz romandaymışız, biz aslında ölüymüşüz' minvalinde küt diye bitirildi. Yani, kitabın sonu yok. Polisiyeyi polisiye yapan soruların kurgunun sonunda cevaplanmasıdır. Maalesef hiçbir soru cevaplanmadı.

    4) Kitabın polisiye bakımından enteresan tarafı; Golyat hikayesine görderme yapmak üzere, sapanla galyum atılarak işlenen kapalı oda cinayetiydi. Bu cinayet yönteminin hakikaten çok orijinal bir fikir olduğunu düşünüyorum. Fakat Golyat hikayesine görderme yapmak üzere, sapanla galyum atılarak işlenen kapalı oda cinayetini ben 2016 yılında 221B Dergi'nin 2. sayısında, 'Okurdan Gelen' köşesinde Yusuf BALDEMİR isimli 1992 Şanlıurfa doğumlu, Beykent Mimarlık öğrencisi yazarın 'Kilitli Odadaki Golyat' isimli öyküsünde okumuştum.

    5) Kitabın kapağına bayıldım.

star_border
May 11, 2021 20:26
Ekin Açıkgöz, İçimde Ölen Biri Var kitabına 1 puan verdi.
comment
May 11, 2021 20:03
Ekin Açıkgöz, Çarpışma adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentHeyecanlı fakat çocuk tacizi kısmını daha derinlikli işleyebilirdi

    2019 Yılı Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayları arasında yer alıyor. Aynı yılın adayları arasında bir tane 'kadına şiddet' temalı, iki tane de 'çocuk tacizi' temalı aday vardı. Bu da 'çocuk tacizi' temalı romanlardan.

    Düşüncelerimi iki grupta toplayarak yazıyorum:

    (-)

    1) 'Çocuk tacizi' son derece hassas ve ciddi bir konu. Bu bakımdan bu kitap daha derinlikli yazılabilirdi diye düşünüyorum. İşin aksiyon tarafına daha çok yoğunlaşılmış.

    2) Kurguyla ilgili kafama takılan bazı hususlar var:
    SPOILER ---
    a) Bir şifrenin kaç karakterden oluştuğunu manuel deneyerek bulmak imkan dahilinde değildir - bilgisayarla dahi şifre kırmak da bu yüzden çok uzun sürer.
    b) Çocuğun yoğun bakımdan çıkmamasının kadının suçsuzluğunu ispatlamasını anlamlı bulmadım.
    c) Adamın kullanmadığı evde neden yemek yapılıyor, çamaşır yıkanıyor; aklıma takıldı.
    d) Gece kulübünde gördüğü ve sorarak polis olduğunu teyit ettirdiği Murat ile kendi evinde karşılaşan Haşim Murat’ı neden tanımadı? Hem de polis tarafından izlendiğine, polisin evine sahte delil yerleştireceğine dair uyarıldıktan hemen sonra?
    e) Şule'nin psikozlu kötü karakter gibi gösterildikten sonra ideal kadına evrilmesini yadırgadım.
    SPOILER ----

    3) Kitabın isminin neden 'Çarpışma' olduğunu anlamadım.

    (+)

    4) Hızlı ve okuyucuyu peşinden sürükleyen bir akış var, rahat ve zevkle okunuyor. Okuyucuda yarattığı heyecan bakımından başarılı olduğunu söylemek lazım.

    5) Pskiyatrik hastalıklarla ilgili araştırmalar yapılarak yazılmış olmasını önemli buluyorum.

    6) "Çocuklar ve iyilik" ile ilgili bazı çok güzel, akılcı ve etkileyici sözler var. Bunlar çok hoşuma gitti.

star_border
May 11, 2021 19:41
Ekin Açıkgöz, Çarpışma kitabına 6 puan verdi.
comment
May 11, 2021 19:26
Ekin Açıkgöz, Ölülere Güvenme adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentAh Keşke Amerika'da Geçmeseydi

    (+)

    1) İyi ve derinlikli kurgusuyla aday romanlar arasında öne çıktı. 140. sayfada olayı çözdüğümü sandım, çözememişim. Beni şaşırtmayı başardı. Güzel bir 'twist' yakalamış. İki ayrı son ile kitabın sonunu da başarılı buldum.

    2) Savcının isminin Carr olması (eğer bir tesadüf değilse ve kasıtlı seçildiyse) hoş bir gönderme olmuş.

    (-)

    3) Kullanılan sözcüklerin doğru anlamda kullanılmadığı durumlar var: Sürgü/namlu, karbon/barut vs. gibi. İlaveten tremor ve svastika gibi Türkçe karşılığı olan sözcüklerin İngilizce versiyonlarının kullanılması dili zayıflatıyor. 'Tabii'nin tek i ile yazılması da cabası. Fakat bu da Paradigma yayınlarında ilk kez rastlanan bir durum değil. (Benim de bir öyküm yayınlandı Paradigma derlemesinde. 'Tabii;'lerim 'tabi' olarak değiştirilmiş. Tekrar düzelttim, fakat bu düzeltmem de dikkate alınmamış maalesef. Benim öyküm de tek i'li tabi'ler ile yayınlandı. Kısmet diyelim :) )

    4) Bu romanla ilgili en temel soru(n) şu: Bu roman neden ABD'de geçiyor?

    Anladığım kadarıyla Süleyman Baş daha önce Houston'da bulunmuş. Oradaki deneyimlerini anlatmak istemesini de doğal buluyorum. Ve fakat, keşke o zaman Texas hikayeye bir katkıda bulunsaydı... Tamamen Türk karakterlerden oluşan, Türk kültürü ve ahlak anlayışı paralelinde bir hikaye! Texas'ı Bursa diye değiştirsek hayatımızda hiçbir şey değişmez.

    Kendi sorumu kendim cevaplayayım: Hikayenin ABD'de geçmesinin en temel sebebi, jürili bir Amerikan mahkemesi sahnesinin kurgulanmak istenmesi! Holywood filmlerindeki "İtiraz ediyorum Sayın Yargıç!" vs... Öykünün matematiğinin Amerikan mahkemesinin süreç akışıyla daha kolay kurgulanacağı ve anlatılacağı düşünülmüş.

    Ah sevgili kardeşim Süleyman Baş, keşke bu öyküyü hiç Amerika'da geçirmeseydin! Harika bir şey çıkabilirdi... Bu romanın bir de Türkiye'de geçen versiyonunu yazsan keşke!

star_border
May 11, 2021 19:25
Ekin Açıkgöz, Ölülere Güvenme kitabına 6 puan verdi.
comment
May 11, 2021 18:41
Ekin Açıkgöz, Mantolu Kadın adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentKadına şiddet teması

    2019 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adaylarındandır.

    Zevkle okudum. İlk yarısına kıyasla kitabın ikinci yarısında tempo daha hızlıydı. İkinci yarısında aldığım keyif arttı.

    'Antika' Başkomiser Aydın'ın yarattığı 'cosy' atmosferden çok hoşlandım. Dolabının içindeki kıyafetleri bugün bile gözümün önünde! Fakat Başkomiser Aydın'ın düğümün çözümüne katkısı nispeten az oldu.

    Nitekim bu kitabın dikkat çekici özelliklerinden birisi bu. Sahneler akılda kalıyor. Mantolu kadının topuklu ayakkabısıyla asansöre binişi, asansörden inişi de gözümün önünde.

    Birbirine yoldaş olan kadınlar beni etkiledi. Elçin Poyraz bu romanıyla kadına şiddet konusuna dikkat çekiyor ve konuyu gerçekçi bir şekilde işliyor.

star_border
May 11, 2021 18:38
Ekin Açıkgöz, Mantolu Kadın kitabına 7 puan verdi.
comment
May 11, 2021 18:18
Ekin Açıkgöz, Şeytan Köprüsü adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentÖzensizlik Çok Üzdü

    Kitap için söyleyebileceğim iyi-orta şeyleri listeyeyim:

    1) Bu romanı okumaya başladığımda polisiye mi fantazya mı emin olamadım. Fakat polisiye öğeler sonuna kadar eksiksiz devam ettiği için polisiyedir diyebiliyorum. Fantazya-polisiye gibi bir janr düşünebiliriz.

    2) Kitabın Kahta’da geçmesinden hoşlandım. Arkadaki hikayeden de hoşlandım. Anadolu uygarlıklarına, dine ve pagan inanışlara dair göndermeleri sevdim. Ama SSCB göndermesinden itibaren aktarılan bilgilerin doğruluğundan, araştırmanın yeterli olup olmadığından şüphe duymaya başladım. Vakai Hayriye doğru mu anlatılmış? Teyide muhtaç. Misal, Padişah’ın hangi Padişah olduğu yazmıyor.

    Gelelim eleştirilere:

    3) SSCB göndermesi nedir diyenler için: 2000 yılında 75 olan bir insan 25 doğumludur, lisedeyken 1940’tır. Sovyetler Birliği o dönemde çökmez, yükselir. Eğer o dönemde oradan kaçıp Ermenistan’da antika satanlara dair bir hikayeler biliniyorsa bunlar Rus asilzadelerin bolşeviklerden kaçışı olabilir, ama o da 20 yıl önce olmalı. Karakterin yaşı tutmuyor.

    4) İlçenin taşrasındaki dağ başında, izole yazlık kulübede cinayet işlenirse polis değil jandarma gelir. Bunu bilmiyorsak veya mantıklı bir açıklamayla izah edemiyorsak polisiye yazıyoruz demeyelim.

    5) Kurgu bakımından ilk 90 sayfası iyi gidiyordu sonra birden yoldan çıktı. Mantık dışı araba kovalamaca sahnesi işin tuzu biberi oldu. Kahtanın ara sokakları adeta oldu Los Angeles...

    6) Cevapsız sorular: Erkan neden öldürüldü? Karısı çocuğunun kaçırılmasına ne gerek vardı? Murat ne zaman nasıl öldü? Nuri araba kazasından nasıl kurtuldu? Tekkenin yeni müritlerinin Adıyaman'da yaptıkları karışık yazılmış. Kim ne yapıyor, kim kaçırdı, kim öldü, kim öldürüldü, kim evi yaktı?

    Gelelim AĞIR eleştirilere:

    Kitabın ciddi bir redaksiyona ihtiyacı var. Cümle düşüklükleri, nesne eylem uyumsuzlukları, ‘ölü cesetler’ ve ‘dikkatle kulak kabartmışlardı’ gibi kullanım hataları pek çok. İlaveten tapaj hataları var. Daha ötesi isimler sürekli birbirine karışıyor, Cemil-Selim oluyor, Cafer-Serkan oluyor, Kenan olması gereken Yakup, Yakup olması gereken Kenan oluyor...

    Çok özensiz bir metin. Burada 'yayınevinin editörlük hizmeti yokmuş' gibi bir bahane de bunu hoş gösteremez. Çünkü bu kadar özensiz metin ne okurun karşısına çıkartılır ne de editörün. Biz editöre dosya göndermeden önce defalarca okuyoruz, aman içinde yanlış olmasın diye.

    Romanın içinde 'Bekle(t)meden' diye ibare gördüm. Tweet mi, edebiyat eseri mi?

    Vakai Hayriye'nin 'flashback' yöntemiyle anlatıldığı ve profesörün gözünden anlatıldığı iki ayrı yer var 52-53. sayfalar ve 120-121. sayfalar. Hayatımda hiç böyle bir şey görmedim! Metinler birebir aynı! (Birebir aynı görünmesin diye arada iki kelime değiştirilmiş.) Bir yazarın böyle kolaya kaçıp 'copy-paste' yapması okura saygısızlıktır.

star_border
May 11, 2021 18:17
Ekin Açıkgöz, Şeytan Köprüsü kitabına 2 puan verdi.
comment
May 11, 2021 16:51
Ekin Açıkgöz, Ses ve Sus adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentSiyasi Polisiye

    Fakat bu romanını okumakta zorlandığımı itiraf edeyim. Roman sanki iki ayrı yazar tarafından iki ayrı üslupta yazılmış gibi hissettim: Birincisi, gazeteci kökenli yazarlarda sıklıkla gördüğümüz, imgelerden, betimlemelerden ve edebi sanatlardan yararlanmadan, olayları arka arkaya anlatan tarzda. İkicisi ise neredeyse Hasan Ali Toptaş dili gibi ağır ve imgeleri anlaşılması zor bir dil. Enteresan olan, birbirine tamamen zıt bu iki tarz arasında yumuşak geçiş olmaması. Bölümlerin bazıları birinci tarzda, bazıları ikinci tarzda yazılmış.

    Kitabı bitirdikten çok sonra öğrendiğim üzere, karakterler ve öykü aslında bir önceki romandan devam ediyormuş. Sanırım bu sebepten olsa gerek, ben öykü akışını da tam olarak anlayamadım. Romanın sonu dahil. Misal, kızın sevgilisinin işkence ile öldürülmüş olması hususunun bir yere bağlanacağını zannettim fakat bağlanmadı. Avukatı kim neden öldürmüş, cevabını bulamadım. Hizbullahçıların konuyla ilgisini de çözemedim. Demek ki hepsi önceki kitaba bir göndermeymiş diye düşünüyorum şimdi.

    Bu kitap 2019 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayları arasındaydı. Adaylar arasındaki tek siyasi polisiye romandı. Evet, Ses ve Sus siyasi bir roman. Adnan Gerger'in anlatmak istediği bir derdi, bir davası var.

star_border
May 11, 2021 16:50
Ekin Açıkgöz, Ses ve Sus kitabına 5 puan verdi.
comment
May 11, 2021 16:28
Ekin Açıkgöz, 21. Yaş adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentFANTEZİ BİR İSTİHBARAT DÜNYASI

    Roman 300. sayfaya kadar makul bir 'police procedural' olarak olarak geldi, 300’den sonra koptu gitti...

    Mehmet Koçyiğit’in istihbarat dünyası, gerçek istihbarat dünyasından ziyade fantazi dünyasına yakın. Bakınız: Misal, Oğuz KGB’denmiş. Halbuki bu kitabın geçtiği dönemde KGB çoktan tarihe karışmıştı. Bozuk Bozkır denen Türk oluşumunun tüm dünya ülkelerinden elemanı mı varmış? 'Dünya Türk olsun' gibi bir şey mi? İstihbarat teşkilatlarının bir amacı olur. Bozuk Bozkır’ın amacı neymiş? 'Kapan' nedir anlamadım. Beyin nasıl siliniyormuş?

    Kitabın Türkçesi temiz fakat devrik cümle yapısı okumayı zorlaştıracak bir tekrar içinde: Onu öyle yapmıştı komiser, bunu böyle etmişti komiser... gibi.

    Teorisi üzerinde az düşünülmüş bir kurgu var: Bildiği her şeyi unutmuş olmasına rağmen mevcut hayatında hiçbir boşluk olmayan; ailesi,hayatı, geçmişi, kariyeri olan bir karakter... Doğum gününde kaçırılan kız iki hafta içinde süper ajan oluyor ve vs. Ayrıca kitabın sonu da hiç olmadı.

    Son bir soru: Kitaptaki uzunluk ölçüsü neden inç?

star_border
May 11, 2021 16:28
Ekin Açıkgöz, 21. Yaş kitabına 3 puan verdi.
comment
May 11, 2021 16:04
Ekin Açıkgöz, Park Cinayetleri adlı kitaba yorum yazdı.
  • commenther zamanki gibi çok eğlenceli

    Bu kitap 2019 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayları arasındaydı ve en beğenilenlerden oldu. Poyabir sitesindeki kitap tanıtımı için hazırladığım tanıtım yazısını aşağıya yapıştıracağım.

    İlaveten, 221B Dergi'deki 'Polisiyenin Ölümsüz Silahları' isimli köşemde, derginin 25. Sayısında (Polisiye Eserlerde Dedektifin Evrimi) Metin Çakır'ın ünlü silahı 'Falçata'yı incelediğim, bu vesileyle tüm Metin Çakır serisini anlattığım ve Yazar Armağan Tunaboylu ile kısa bir röportaj yaptığım yazımı da okuyabilirsiniz.

    "...
    Tatilden dönen Metin, ‘mahalle’ye giderken kendini Gezi Parkı olaylarının ortasında buluveriyor…
    Metin kim mi? Aa, Metin Çakır’ı tanımıyor musunuz? O zaman tanıştıralım efendim: Metin Çakır, Armağan Tunaboylu'nun yarattığı sıra dışı polisiye kahramanı. Beyoğlu’nda bir yerlerde, ismi açık edilmeyen ‘mahalle’sinde yaşıyor. Ekmek teknesini burada yüzdürüyor. Kendisi bir ticaret erbabı, bir kadın satıcısı. Üstüne üstlük yalancı, sahtekâr, korkak ve küfürbaz! Fakat bir o kadar da ‘içimizden biri’. Çoğumuz gibi zorda kalınca güçlü olana yaltaklanıyor, korktuğunda altına kaçırıyor, iyilik gördüğünde duygusallaşıyor, ağlamaktan çekinmiyor. Metin Çakır’ın kendi anlattığı maceralarını okurken eğlenmemek imkânsız. Çünkü son derece fırlama ve komik!

    Aile kurma hayaliyle meslekten emekli olmuşken başladığı ilk macerasında dedektifliğe soyunmak zorunda kalan Metin, o gün bu gündür ne kadın pazarlamayı ne dedektifliği bırakabildi. Her romanda başı benzer şekilde derde girdi; kendini temize çıkarmak için katili aradı durdu. Çizgisini hiç bozmadı; parlak gömlekten, rugan ayakkabıdan, argosundan ve falçatasından ödün vermedi.
    Bu yazının yazıldığı tarihe kadar Metin Çakır’ın beş macerası yazıldı. 2019 yılında yayınlanan ‘Park Cinayetleri’ bunların sonuncusu. Malumunuz; Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Roman Ödülü, serilere değil, münferiden romana verilir. Dolayısıyla; her ne kadar ‘Park Cinayetleri’ bir serinin parçasıysa da, Kristal Kelepçe Jürisi tarafından müstakil bir kitap olarak okundu. Süreç boyunca okuma zevkinden kayıp yaşatmayarak puan topladı. Metin Çakır ile ilk kez tanışan jürilerimiz, “Bu ne şimdi, önceki hikâye devam mı ediyor?” veya “Bu karakter niye böyle dedi anlamadık!” gibi tatsızlıklar yaşamadılar. Serinin diğer kitaplarından okumuş olan jürilerimiz ise, beşinciyi okurken tatlı bir ‘tanıdıklık hissi’ duydular.

    Velhasıl tatilden dönen Metin, kendini Gezi Parkı olaylarının ortasında buluyor. Ne olup bittiğini anlamaya vakit bulamamışken; olaylar sırasında onun ‘evi’ne sığınan gencin parkta öldürülmesiyle işler sarpa sararıyor. Gence parka kadar eşlik eden son kişi Metin olduğundan, yine polis tarafından aranmaya başlıyor… ‘Mahalle’nin başkomiseri Asım Ağbi, kabadayısı ‘Kürdo’, Metin’in kızları ve yardımsever dostu jigolo Dursun gibi pek çok renkli karakter olaya dâhil oluyor.

    Metin yine türlü talihsizliğin içinde kalsa da, ağlayıp sızlansa da, komikliğinden bir şey kaybetmiyor ve olayın çözümüne emin adımlarla ilerliyor. Metin’in dedektiflik tarzındaki ‘klasik polisiye’ esintisi, romanın tadına tat katıyor. Metin, başkalarının göremediği ama kendisinin fark ettiği delilleri olay akışı sırasında açık ediyor, bunu konuyu geçiştirerek yapıyor. Romanın sonunda vakaya karışan herkesi bir araya topluyor, olay örgüsünü açıkladığı bir anlatıya başlıyor. Tüm delilleri tek tek izah ediyor ve suçluyu ilan ediyor. Tanıdık geldi mi? Bir okuyun bakalım…
    "

star_border
May 11, 2021 16:04
Ekin Açıkgöz, Park Cinayetleri kitabına 9 puan verdi.
comment
May 11, 2021 15:53
Ekin Açıkgöz, Beria adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentÇocuk Tacizi Konusunu Pazarlama Malzemesi Yapmadan İşlemeyi Başarmış

    Cenk Çalışır'ın daha önce bir öykü derlemesini de okumuştum. Türkçe'si temiz, kalemi kuvvetli. Bu romanı da öyle.

    Kapağından da anlayacağınız üzerine çocuk tacizi ve ticareti üzerine bir roman.

    Normalde 'kadına şiddet', 'çocuk tacizi' gibi konuları yalnızca gündemdeki bir konuda yazmış olmak ve dikkat çekmek amacıyla kullanan çok yazar var. Maalesef bu yazarların eserleri çoğunlukla yeterli derinlikte, gerekli ciddiyetle, konunun sosyopolitik dinamiklerine hakim olarak, DOĞRU mesajlar içerecek şekilde yazılmış olmuyorlar. Bu tür çabaların polisiyeye (ve böyle hassas bir konuya) faydasından çok zararı olduğuna inanıyorum.

    Cenk Çalışır'ın Beria'sı ise bu açıdan gerçekten başarılı bir örnek. Çocuk tacizi konusunu diğer pek çokları gibi yüzeysel işlememiş, derinliğine irdelemiş. Konuyu diğer pek çokları gibi çok satma ve/veya pazarlama malzemesi olarak görmemiş. Okur (ve öncelikle vatandaş) olarak doğru bir farkındalık çabası için Cenk Çalışır'a teşekkür ediyorum.

    Gelelim polisiyeye dair yorumlara: Gizem öğesini merkeze almayan bir polisiye. Buna rağmen keyifle okudum. İşkence,istihbarat, uluslararası komplo sahnelerini biraz Hollywood-vari buldum. Bir de Phoebe karakterinin hikayesi yarım kaldı. Onun dışında tüm sorular cevaplandı.

    Ana karakterin obezite sorunu yaşayan bir polis olmasından hoşlandım. Sanırım ilk kez böyle bir dedektifle karşılaşıyorum.

    Bu kitap 20219 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adaylarındandır. En beğenilenler adaylar arasında yer aldı.

star_border
May 11, 2021 15:52
Ekin Açıkgöz, Beria kitabına 8 puan verdi.
star_border
May 11, 2021 12:06
Ekin Açıkgöz, Seni Hiç Aldatmadım kitabına 3 puan verdi.
comment
May 11, 2021 11:53
Ekin Açıkgöz, Hatırla adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentBiraz Daha Yerelleşme

    Su Tunç, Hatırla romanıyla 2020 Kristal Kelepçe ödüllerinde 'En iyi ilk polisiye' ödülüne layık görüldü. Tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum.
    İki naçiz önerim var:
    1) Karakterler Amerikanlıktan uzaklaşıp yerelliğe yaklaşabilirler. Hem tavır davranış, hem de dil olarak. Su Tunç bir sonraki romanında tercüme Türkçesinden uzak durursa çok daha iyi işler yapacaktır.
    2) Bölümlere başlık konmasa daha iyi olurmuş. Zira başlıklar bölümleri özetlemek dışında fonksiyon taşımıyor. Hatta bazı başlıklar spoiler dahi içeriyor. İkinci basımda dikkate alınması dileğiyle...
    Ekin isminde kahramandan artı puan

star_border
May 11, 2021 11:53
Ekin Açıkgöz, Hatırla kitabına 6 puan verdi.
comment
February 13, 2021 19:53
Ekin Açıkgöz, Seni Hiç Aldatmadım adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment

    Bir kadın okur olarak Figenin davranışlarını 'hayatın normal akışına aykırı' buldum:
    1) Hiçbir kadın en yakın arkadaşıyla kendi kocasının evlenmesini kendi eliyle organize etmez. (Kaldı ki bu eylemin nesneleri de buna rıza göstermez. Böyle bir olay bizim toplumumuzda ‘fedakarlık’ olarak değil, korkarım ‘hastalık’ olarak görülecektir.)
    2) Figen'in bir daha asla çocuk sahibi olamayacağına üzülmek yerine kocasının onunla sevişememesini dert etmesini tuhaf buldum. Bu da kadın doğasına çok aykırı.
    3) Bebeğin Figen'e emanet edilmesi tamamen Figen’in rızasına kalmış görünüyor. Fakat gerçekte Figen istese bile alamazdı bebeği. (Peki, o bebeğe ne oldu kitabın sonunda?)
    4) Çağla'nın o kadar ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu bilen Figen'in nedense bu hastalık kitabın sonuna kadar Figen'in aklına gelmedi?

    Kitabın sonu bana sürpriz olmadı.

    Gazeteci kökenli yazarlarda bazen hissettiğim o haber okuyormuşum hissini yaşadım. Olay anlatımının yanında daha fazla imge, betimleme, metinler arası gönderme, söz sanatı vs. okumak istedim.

star_border
February 13, 2021 19:29
Ekin Açıkgöz, Derin Gölge kitabına 3 puan verdi.
comment
February 13, 2021 19:28
Ekin Açıkgöz, Derin Gölge adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment

    SPOILER
    Gizli ikiz kardeş, kimden olduğu belli olmayan çocuk, ultra zengin ve yabancı kötü adam, polislerle çatışan siyahlı-silahlı adamlar, kimliğini gizlemiş ailesini kaybetmiş eski polis (ki kitabın sonunda ailesini terk ettiğini - ölmemişler miydi?- söylüyor), taşrada gizli kulübe...
    Klişeler beni üzüyor :(
    SPOILER

    Kitabın ana kahramanının kim olduğunu anlamadım. Hikaye Cengiz’in hikayesi olacak sandım, o sırada Mert ve Cenk kötü gibiydiler. Sonra Mert ve Cenk iyi oldular. Cengiz kötü adamın adamı oldu. Karakterlere ne olduğu açığa kavuşmadı. Era’ya ve Cengiz’e ne oldu? Efe kimde kaldı? Baran neredeymiş, başına ne gelmiş? Melis babasının adamı olduğunu bildiği Mert’i affetti mi?

    2020 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı ödülü adayıdır bu kitabımız.

comment
February 13, 2021 18:57
Ekin Açıkgöz, Ölümün Kokusu adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment

    Polis kahramanlarımız Emin ile Esra seri katilin peşine düşerken, sıra dışı bir koku uzmanı olan Tunç'tan yardım alıyorlar.

    Ben aslında bu kitabı beğendim ve okurken keyifle okudum. Fakat elden geçmesi icap ediyor:
    1) Amerikanvari diyaloglar yerlileştirilmeli.
    2) Türkçesi düzeltilmeli: Yazım yanlışları çokça. Soru ekleri -de -da ek ve bağlaç yazımları hatalı. Noktalamalarda problemler var. Noktasız cümleler, özel isimlere ayrılmadan yapılan ekler...
    3) 'Kadın' için sürekli 'bayan' denmesi...
    4) Suzan Sultan olmuş bir yerde.
    5) SPOILER
    İki ciddi mantık hatası var: Sayfa 209'da Emin Tunç’a “Neden Esra’nın üzerinde Murat’ın kokusunu alamadın ki?” diye kızıyor. Halbuki o noktaya kadar tek bilinen şey Esra’nın aradıkları katil tarafından hastanelik edildiği idi. Katilin Murat olduğunu bilmedikleri gibi, Murat’ı tanımıyorlar dahi.
    İkincisi: Dövmecinin tarif ettiği tanrı ve tanrıça dövmelerinin bu adamda olduğunu bilmedikleri halde, sanki katilde olduklarından eminlermiş gibi üzerine psikolojik teoriler geliştirdiler.
    SPOILER
    6) Bazı tekrarlar azaltılmalı: İber Ortaylı'ya atıfta bulunulması güzel ama üçten fazla olunca fazla geldi. "Silahım var ve dolu!" esprisi ilk seferinde komikti sonra o kadar çok tekrarlandı ki sıkıldık.

    Araştırılarak yazılan kısımlar hoşuma gitti. Patrick Süskind'in Perfume romanını biraz daha az çağrıştırsa belki daha iyi olurdu.

    Peki Esra öldü mü ölmedi mi? Bir öldü dediler, sonra uyandı dediler. Sonunu zorlama buldum.

    Bence Serkan Ertem gelecek vaat edebilir.

star_border
February 13, 2021 18:56
Ekin Açıkgöz, Ölümün Kokusu kitabına 5 puan verdi.
comment
January 30, 2021 23:32
Ekin Açıkgöz, Son adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentKadına şiddet sorununu adreslemiyor

    Kristal Kelepçe 2020 adayları arasında okuduğumuz polisiyeydi.

    Aysu Şahlı'nın kitabın Türkçesi üzerinden bir kere daha geçmesinde fayda olacağını düşünüyorum. Ayrı yazılması gereken bağlaçlar bitişik, bitişik yazılması gereken -de -da ekleri ayrı yazılmış.

    Ali'nin dramatik geçmişini çok abartılmış buldum. Babası madende sakat kalmış, annesi intihar etmiş, kardeşi vurulmuş, karısı kazada ölmüş... Sonraki durak Hollywood mu?

    Öyküde çok fazla sayıda polis karakter var ve fakat akılda kalmıyorlar.

    SPOILER
    Herkesin aynı anda şizofren olması genetik bağlılık olmadıkça istatistiksel inandırıcılık taşımadı.
    Kitap girişinde 'cinayete kurban gitmiş tüm kadınlara' diye bir atıf yapılıyor ama kitap kadına şiddet eleştirisi yapmıyor. Şizofrenin kendi kızının yerine kurban koyma çabası toplumumuzdaki kadına şiddet sorununu adreslemiyor. Zira oğlu olsaydı oğlunun yerine koymak için erkek çocuk kaçıracaktı.
    SPOILER

star_border
January 30, 2021 23:31
Ekin Açıkgöz, Son kitabına 3 puan verdi.
comment
January 30, 2021 23:03
Ekin Açıkgöz, Kelebek Etkisi adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentKurgu iyiydi

    Kristal Kelepçe 2020 adayları arasındaydı bu kitap. Kurguyu başarılı buldum. Sonuna kadar heyecanla okudum.
    SPOILER
    Savcının silahının boşaltılması kısmı dışında kurgu iyi gidiyordu. Burada sıkıntıya girdi. Böyle bir risk iki açıdan da alınmaz: Dolu silah ile boş silah arasındaki ağırlık farkından silahının boş olduğunu bir savcının anlamaması mümkün değil. Ayrıca deneyimli atıcılar silahlarını kontrol ederler. Silahının boş olduğunu fark eden savcı kendisine tuzak kurulduğunu anlayabilirdi, eğer tuzaktan şüphelenmeseydi de silahını tekrar doldurup giderdi ve kadını öldürmüş olurdu. Kadını neden sivil polislerden seçmemişler, yoldan geçen sivil kadınla operasyon mu yapmışlar? Böyle riski kimse almaz.
    SPOILER
    'Yaşlı kurt' ibaresi çok fazla tekrar edilmişti. Tabii ve ki bağlacı yazımlarında bazı hatalar var.
    Fakat en büyük eleştirim kitabın ismine: Bir kitabın ismi hem Kelebek Etkisi, hem Cinayet hem de Savcının Ölümü olur mu? Bu zorlamayı yayınevi mi yapmış yazara diye merak ettim.

star_border
January 30, 2021 23:02
Ekin Açıkgöz, Kelebek Etkisi kitabına 6 puan verdi.
comment
January 30, 2021 22:47
Ekin Açıkgöz, Kesikbaşlar Çıkmazı adlı kitaba yorum yazdı.
  • commenttıbbi gerilim

    Grange'nin ilk kitabı Leyleklerin Uçuşu'nda kalp nakli üzerinden bir kurgu vardır. Aynı adama defalarca kalp nakli yapılır. Bu kitap kurgusuyla bana onu anımsattı. Sonunda akrabalık çıkmasıyla da tam bir Grange kurgusu oldu. Tıbbi gerilimleri oldum olası severim. Melih Emeç'in gelecek vaat edeceğini düşünüyorum.

    Kristal Kelepçe 2020 adayları arasında okuduk bu kitabı. Yerellik öğeleri güçlü bir kitaptı. Bu bakımdan gruptaki pek çok romandan ileriydi bana göre.

    SPOILER
    Metin karakterinin kitabın sonunda işkenceciye dönmesi beni rahatsız etti. Kardeşini korumaya çalışan meslektaşını ne diye öldürmeye kalktı, anlamadım. Hukuk bile birinci derece yakınları korumayı suçtan saymıyor.
    Sonunda Metin'in ölmeyip felç kalması hoş bir dokunuş olmuş. Sonsuza kadar öyle kalıp acı çekseydi kendi suçlarını da düşünürdü.
    SPOILER

    Kıllı isimli karakter bir noktadan sonra Kirli oluyor, ikinci baskı olur ise, düzeltilsin derim.

star_border
January 30, 2021 22:47
Ekin Açıkgöz, Kesikbaşlar Çıkmazı kitabına 5 puan verdi.
star_border
January 30, 2021 22:33
Ekin Açıkgöz, Suç Ortağı kitabına 1 puan verdi.
comment
January 30, 2021 22:33
Ekin Açıkgöz, Suç Ortağı adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentAmerikalı Liseli Kızın Aşk Hezeyanları

    Kristal Kelepçe 2020 adayları arasında bu kitabı okuduk. Ve fakat bu kitap kategorik olarak polisiye değil. Seri katile aşık olan bir ergen kızımızın hezeyanları... Hayat gerçeklerinden son derece uzak, tuhaf bir masal.
    Hikaye Amerika'da başlıyor, Meksika'ya ve İspanya'ya gidiliyor, Amerika'ya geri dönülüyor. Karakterlerimiz de Amerikalı. Maalesef bir Türk yazarın Amerikalı liselilere ilişkin bir romanı benim için okunabilir değil.

comment
January 30, 2021 22:24
Ekin Açıkgöz, Kıyam Zamanı adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentOkuduğum en kanlı polisiye

    Ayla Koca’nın doğaüstü romanları var. Fakat bu onlardan birisi değil. Yine de Ayla'nın doğaüstü anlatım tarzının bu romanda kesinlikle izleri var. Bana kendimi paralel-masalsı bir evrende hissettirdi. Olayların ne kadarlık bir zamanda geçtiği, günlerin birbirini nasıl kovaladığı flu bırakılmış. Mekan algısı bakımından da benzer bir yorum yapılabilir. Bu kadar büyük bir organizasyonun yürüttüğü faaliyetler tek bir şehirde mi geçiyor? Olaylar doğaüstü seviyede 'gore' ve organize. Kaç cinayet işlendiğinde hesabı kaçırdım. Ama romanın öyle enteresan içine çeken bir tarzı var ki, bu hesap önemli olmaktan çıkıyor. Bugüne kadar okuduğum yerli-yabancı polisiyeler arasında en kanlı polisiye bu!

    Ayla Koca karakterleri okura sahiplendiriyor, hepsi ailemizin bireyleri gibiler. Sadece kızımızın bu kadar güçlü olmasına rağmen birisiyle evlenmeksizin güvende olamamasına ilişkin mesajı sevmedim. Ayla bu kızımızı güçlü ve bağımsız olabileceği bir işe soksaydı, hatta belki de babasının izinden polis yapsaydı, diye içimden geçirdim.

    Bir 'page-turner'. Sayfaları heyecanla çevirdim. 2020 Kristal Kelepçe adayları arasında olan bu roman, en beğenilenler arasında yer aldı. Benim de en beğendiklerimden birisi oldu.

star_border
January 30, 2021 22:24
Ekin Açıkgöz, Kıyam Zamanı kitabına 7 puan verdi.
comment
January 30, 2021 21:15
Ekin Açıkgöz, Firiştegan adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentKeyifle Okudum

    Gökçe'nin daha önce polisiye olmayan bir öykü kitabını okumuştum. Kendine has bir anlatım tarzı var ve okununca kendini gösteriyor. Bu kitabı okurken de yine Gökçe'nin tarzını hissettim.

    Kristal Kelepçe 2020 adayları arasında olan bu kitap, en beğenilenlerden oldu. Benim de en beğendiklerim arasındaydı. Anlatım güzel, hikaye akıcıydı.

    SPOILER ---
    Geçmişte yaşanan seri cinayetlerin günümüzde tekrar etmesi üzerine bir kurgumuz var. Bu nevi kurgularda iki ayrı dönemdeki cinayetlerin illa birbirine bağlanması beklenir. Ve fakat beni klişeler çok sıkıyor. Gökçe'nin kitabında en hoşlandığım şey, geçmişteki hikaye ile bugünkü hikayenin birbirine bağlanmaması oldu. Tüm öyküyü sıradan seri katil klişesinden kurtarmış Gökçe! Kitaba daha da çok bağlandım bu yüzden.
    SPOILER ---

    Kitapla ilgili tek aklıma takılan, Alim’in kızı Hale’nin polisle ilişkisiydi. Polisin Hale'den bu nevi bir yardım istemesini gerçek dışı buldum. Hale'nin polisle ne iş yaptığını da tam anlamadım. Hale bu kahramanlığa kalkmasa mıydı hiç acaba?

    Polisiye kurgudaki tüm sorular cevaplandı. Bir polisiyede en önemli konu bence bu. Zevkle okuyacaksınız. Ayrıca Alim çok sevimli bir karakter olmuş.

star_border
January 30, 2021 21:15
Ekin Açıkgöz, Firiştegan kitabına 9 puan verdi.
comment
January 30, 2021 21:00
Ekin Açıkgöz, Divina'nın Bileziği adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentOsmanlı Cosy'si

    Kristal Kelepçe 2020 yılı Yılın Polisiye Roman Ödülü'nü kazandı bu kitap.

    Tüm adaylar içinde benim de en beğendiğim kitap oldu. Tüm sene boyunca en çok zevk alarak okuduğum kitaplardan birisiydi. Yaşasın kitabımı okuyayım diye gece yatağa keyifle gittim.

    Türkçesi kusursuzdu.

    Polisiye kurgu hiçbir soru işareti veya mantıksızlık bırakmayacak şekilde iyi kurgulanmıştı, tüm sorular cevaplandı. Tam bir 'cosy' atmosferi yansıttı, ama baştaki otopsi sahnesiyle de 'cosy' kalıplarının dışına çıkıp göz doldurdu.

    Karakterler pek sevimliydi, bir Sherlock-Watson havası vardı ama o kadar karikatürize değildi. İdris Sherlock kadar irite edici derece zeki ve ukala değildi, Musa da Watson taklitlerinin edebiyatta sıklıkla maruz kaldığı üzere sürekli aptal yerine konulmuyordu.

    Öykü de hoşuma gitti. Olayların Kütahya’da geçiyor oluşundan hoşlandım. Dil ve yaşayışla ilgili her detayın döneme ait olduğundan emin olamadım ama aksini iddia edeceğim kadar hakim değilim Osmanlı dönemine. O yüzden Ayfer Kafkas’ın araştırarak yazdığına güvenmeyi tercih ediyorum.

    Tek sorum şu: Kitabın ismi neden bileziğe odaklandı?

    Velhasıl, alın okuyun. Zevkle öneriyorum.

star_border
January 30, 2021 20:59
Ekin Açıkgöz, Divina'nın Bileziği kitabına 10 puan verdi.
comment
January 30, 2021 20:50
Ekin Açıkgöz, Sinek adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentPolisiye değil, doğaüstü macera

    Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Roman Ödülü 2020 adayları arasında okudum. Lakin kanaatimce bu kitap kategorik olarak polisiye değil, doğaüstü macera. Başta ilk 20 sayfa polisiye bir gizem vardı, fakat çözülmeden ortada kaldı. Yazarın bunu çözmeye dair çabası olmadı kitap boyunca. İlk 20 sayfadan sonra, kahramanın polis olması haricinde hiçbir polisiye öğe yoktu. Polis kahramanın geçmişine inilecek sandık, inilmedi.

    Doğaüstü bir antagonist olan Sinek ile savaş, mücadele olacak izlenimi verdi kitap. Fakat o da olmadı. Sinek kitabın ikinci yarısında hiç yoktu. Kitabın sonunu anlamadım. Neden Ahmet cini göndermek istemedi? Kime söz vermiş? Benedetto onu niye vurdu? Kubilay nedir? Amerikalılar da mı komploya dahilmiş? Karakterler vizesiz ve ellerinde kocaman silahla on tane ülkenin sınırını nasıl geçtiler?

    Karakterler derinliksizdi. Ahmet ile Benedetto ne çabuk birbirlerini kabullendiler ortak diye? Neye ortaklarmış? Benedetto'nun Ahmet'ten sakladığı sırlar neymiş? Evde gördüğü kafası kopmuş bebek neydi? O da bir yere bağlanmadı. Özetle kitap boyunca bir yere bağlanmamış sayısız detay verildi, hepsi açıkta kaldı.

    İlaveten Türkçe’de de hatalar var. Bağlaç yazımlarında problemler ve nesne-özne-yüklem uyumsuzlukları mevcut.

    Tek enteresan tarafı cin dünyasını gözümde canlandıracak kadar canlı anlatması oldu. Şaşılacak derecede gözümde canlandı bu dünya. Aradan aylar geçmesine rağmen halen cin dünyasını görebiliyorum. Doğaüstü öyküleri severim, bu kısım hoşuma gitti. Lakin cin dünyasının Anadolu köyüne fazla benzerliğini de belirtmeden geçemeyeceğim.

star_border
January 30, 2021 20:50
Ekin Açıkgöz, Sinek kitabına 2 puan verdi.
comment
January 30, 2021 20:31
Ekin Açıkgöz, Yanığı Bulmak adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentÇok Kuvvetli Bir Kalem

    Kristal Kelepçe 2020 adayları arasında okudum bu kitabı. En çok beğenilenlerden birisi oldu. Benim de en beğendiğim ikinci kitaptı. Çok çok iyi yazılmıştı. Gülce hem Türkçe hem stil olarak çok kuvvetli bir kalem olduğunu hemen belli ediyor.

    Eski golcü Yanık Ertan kaybolunca karısı özel dedektifliğe başlayan eski polis Hakan'dan yardım istiyor. Hakan kendini İstanbul'un mafya babalarının arasında tenis topu olmuş bulunca, eski tanıdıkları Nihal ve Cihan'dan destek alıyor. Hikaye uyuşturucu ticaretine, cinayetlere ve istihbarat komplolarına uzanıyor. Daha da ötesi, olaylar tam da 15 Temmuz'a denk geliyor.

    Beğenerek okudum. Sadece iki ufak notum var:

    1. Emekli hariciyecinin kızı neden bu kadar mesele oldu? Elini sallasan emekli hariciyeciye çarpan bir memleketteyiz. Buna rağmen fabrikanın görevdeki bir millet vekiline ait olması neden kimse için mesele olmadı? Bu detay epey gürültü kopartmalıydı fakat hiçbir yere bağlanmadı. Gülce'nin bunu bir taslakta yazdığını ve sonra silmeyi unutmuş olabileceğini düşündüm.

    2. Bu kitaptaki karakterler Gülce Başer'in ilk romanında yer alan karakterlermiş. Bunu okuduktan sonra öğrendim. Amma velakin Nihal, Hakan, Cihan ve Nihal'in kocasına ve eskiden yaşanan hadiselere dair çok sayıda ve çok sık gönderme var. Ancak bu göndermeler izah da edilmiyor. Bunları anlamak için önceki kitabı okumuş olmak lazımmış.

star_border
January 30, 2021 20:30
Ekin Açıkgöz, Yanığı Bulmak kitabına 9 puan verdi.
comment
January 30, 2021 20:13
Ekin Açıkgöz, Komiser adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentENTERESAN BİR AMBİYANS YARATMIŞ

    1- Mehmet Taşdelen'in Türkçesi üzerinde çalışması gerekiyor. Yanlış anlamda kullanılmış kelimeler ve anlatım bozuklukları var: yemek bitince ‘tabldotları’ yıkama alanına bırakmak, araba camını esir etmiş ‘buzullar’, okulun arka ‘kesişimindeki’ sokak vb. İlaveten, ‘baya’ ve ‘tabi’ gibi yazım yanlışları...

    2- SPOILER --- Polisiye kurguda derinlik bulamadım. Sadece Olay Yeri İnceleme'nin gelmesi ve otopsi yapılmasıyla tüm olay çözüldü. Merak, delil, zihinsel bulmaca yoktu, Yiğit’in katil olduğunu doğum gününde anlamıştık. Olayın çözülmesi için kahramanımızın komiser olmasına gerek yoktu. Zira olay kahramanımız komiser olunca değil, aile dilekçe verince çözüldü. Kahramanımızın çözüme katkısı olmadı. Komiser olunca ikna ettiği aileyi en başta ikna etseydi, olay yıllar önce çözülürdü.

    3- SPOILER --- Polisiye kurguda mantıksızlıklar da var. Buğra Nehir’in ölümünden sonra en yakın arkadaşı Yiğit’i hiç mi görmemiş? Buğra çok sevmiş de kızı neden öldürmüş? Kavga etmişler de cinnet mi geçirmiş? Bu durumda zehirlemiş olamaz; çünkü zehir planlı cinayettir. Cinayeti planlayan zehrin kalanını olay yerindeki çöpe atmaz. Kızı zehirlemeye karar vermiş de bunu rakibi ortada yokken mi yapmaya karar vermiş? Bilakis rakibi ortada yokken kızı kazanmaya çalışması gerekmez miydi? Öldürecekse Buğra’yı zehirleseydi? İlla Nehir’i öldürecekse Buğra varken yapsaydı, cinayet de Buğra’ya kalsaydı.

    4- Risin ile zehirlenen 22 yaşındaki bir kız için hiçbir savcı doğal ölüm raporu vermez. Risin iç organlara zarar verir, cesedin görünümü doğal olmaz. Risin zehirlenmesinden ölüm 36-72 saat arasında olur. Semptomlar 6 saat civarında başlar. Hastada mide bulantısı kusma, karın ağrısı, idrarda kan, ciğerlerde su birikmesi vs olur. Kişi bu esnada çoktan hastaneye başvurmuştur, evde küt diye ölmez. Risin biyolojik silahtır, eczanede satılmaz. Üretmek için 'know-how' gerekir. Uzaktan bakan bir laborant bir tozu görüp de ‘bu risin’e benziyor’ diyemez. Gerekli araştırmayı yapmadan polisiye yazmamak lazım.

    5- Kahrmanlarımızın ilişkisini de hayatın doğal akışına aykırı buldum. Annesi kuran okuyan, bir evin bir kızı; Sivas’ın ilçesinden gelen erkek arkadaşı ile nikahsız şekilde nasıl aynı eve çıkıyor? Hem de ailelerin izniyle! Hem de aileler tanışmamışken?? Türkiye’de sene MS 7800 herhalde.
    Ama tüm bu liberal görünen kurguya rağmen, ahlakçı bir bakış açısı da hakim. Çocuk ve kızın gece olunca kendi odalarında AYRI yattıkları da özellikle vurgulanıyor. Ahlakçı bakış, gençlerin akşam sekizden sonra eğlenmelerinde de kendisini gösteriyor. Gençlerimiz nargile içiyor ama asla alkol almıyorlar kitap boyunca.

    6- Kitapla ilgili hoşlandığım şey, Metallica'nın 'The Day That Never Comes' klibine benzemesi. Sürekli bir ‘şimdi bir şey olacak’ hissi var, insan geriliyor ama bir türlü bir şey olmuyor. Böylece insan daha çok geriliyor. Yazar bunu amaçlamış mı yoksa şans eseri mi yakalamış, bilmiyorum. Ama yarattığı ambiyans ile yavaş yavaş beni germeyi başardı.

    Bu kitap Kristal Kelepçe 2020 adaylarındandır.

star_border
January 30, 2021 20:13
Ekin Açıkgöz, Komiser kitabına 4 puan verdi.
comment
January 30, 2021 19:29
Ekin Açıkgöz, Üç Musa adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentDevamı Gelecek

    Oğuzhan Aslan konusunda makale ve yayınları bulunan, vergi mevzuatı uzmanı bir avukat. Üç Musa onun bu uzmanlığını okura erişilebilir bilgi haline getiren sürükleyici bir polisiye.
    Kitaba ismini veren üç Musa’dan ilki, aynı yazar gibi avukat olan Ali Musa. Tam paraya ihtiyaç duyduğu zamanda, Hocası Cengiz’in yönlendirmesiyle, naylon faturacılıktan başı dertte olan bir şirketin vekaletini üstleniyor. Fakat Ali Musa işi yazıhane avukatlığında bırakmıyor ve adeta bir dedektifmişçesine olayı çözmek için memleketi Malatya’ya gidiyor. Malatya aynı zamanda Ali Musa’nın geçmişindeki karakterlerle de tanıştığımız mekân: arasının iyi olmadığı dayısı, hiç görüşmediği babası (ki babası da ikinci Musa olan Ahmet Musa) ve eski aşkı Leyla.
    Kitaptaki kadın karakterlerle sorun yaşadığımı itiraf edeyim. Leyla'nın psikolojik durumunu abartılı buldum. Musa'nın odasında karanlıkta sigara içerek bekleyen Hazal ise Amerikan filminden bir sahne gibiydi. Roman boyunca Amerikan polisiyelerinin klişelerini akıllıca eleştiren Oğuzhan, ikinci baskıda Hazal'a bir ayar çekse iyi olabilir.
    Roman ilerledikçe, Ali Musa’nın içine düştüğü macera basit bir fatura sahteciliği olmaktan çıkıp teolojik göndermelerle dolu, cemaatlerle ilişkili, büyük bir suça doğru sürüklüyor okuru. Nitekim Ali Musa kendisini kanlı bir cinayetin olay yerinde bulunca, sahneye üçüncü Musa olan Başkomiser Musa giriyor.
    Oğuzhan Aslan, Dan Brown ve Glenn Meade gibi yazarların kurgularında gördüğümüz, varlığıyla dinî doktrinleri yalanlayarak maceranın temeline oturan, çoğunlukla roman boyunca iyi-kötü rakip cephelerce ölümüne aranan, gizemli ve antik, kutsal objelerin etrafına örüyor hikâyesini: Meğerse peygamberlerin resimleri varmış ve gizli cemaatler yüzyıllardır bu resimlerin peşindeymiş! Açıkçası ben bu fikri İslami coğrafya için çok yaratıcı buldum.
    Lakin peygamberlerin resimlerine ulaşmak için biraz beklememiz gerekecek. Çünkü Üç Musa aslında bir üçlemenin ilk kitabı ve macera İki İsa ile devam edecek. Oğuzhan’ın İki İsa’yı yazmak için elini çabuk tutmasını diliyor ve Kristal Kelepçe 2020 ödülleri arasında en beğenilenler arasına giren tek erkek yazar olması hasebiyle de kendisini tebrik ediyorum.

star_border
January 30, 2021 19:28
Ekin Açıkgöz, Üç Musa kitabına 7 puan verdi.
star_border
October 16, 2020 18:48
Ekin Açıkgöz, Farahnaz'ın Çiçeği kitabına 9 puan verdi.
comment
October 16, 2020 18:48
Ekin Açıkgöz, Farahnaz'ın Çiçeği adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentiyi bir 'cozy' örneği

    2019 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı ödülü 16 roman içinden Farahnaz'ın Çiçeği'ne gitti. Kitap benim de en beğendiklerimden oldu.

    - İlla polis başkomiseri olması gerekmeyen dedektif, benim için yarışa her zaman iki puan önden başlar! Ev kadını Yıldız Alatan'ı çok sevdim.

    - Dönemin kamu iktisadi teşebbüslerinde ve kamu kurumlarında çalışan aile bireylerim var. Bu kurumların o dönemlerde çalışanlarına sundukları imkanları biliyorum. Bu kurumlar o dönemlerde bütünüyle bir sosyal yaşantı modeli oluşturma çabası içindeydiler. Dolayısıyla Zonguldak'taki dönem yaşantısını yadırgamadım; hatta bazı öğeler bana çok tanıdık geldi. Yaprak Öz bu dönemi ve dönemin yaşantısını çok iyi anlatmış. Okumak bir keyifti.

    - Kurgu iyi işlenmişti, detaylar yerine oturdu, sorular cevaplandı. Sadece katili biraz erken anladık.

    - İyi bir yerli 'cozy' örneği. Türü sevenler bu romanı sevecektir.

comment
October 16, 2020 18:28
Ekin Açıkgöz, Kesik Çayır adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentİç Anadolu Polisiyesi

    Ben bu İç Anadolu polisiyesini beğendim. Konya ve pavyon hayatı çok iyi yansıtılmış. Karakterler sahiciydi, Türkçesi kuvvetliydi, 'page-turner' idi, sonuna kadar keyifle okudum. Kızıl peruk ve Kesik Çayır türküsü akılda kalıcı öğelerdi.

    SPOILER ------
    1) Küçükken evlatlık aileye verilen Şirin'in yurttan çıkıp liseye başlayıp Ozan isminde bir çocuğa aşık olmasını hikayenin geri kalanıyla bağdaştıramadım.
    2) Şirin'in annesinin otopsi tutanağını okumuş olmasını ve resmini görmesini anladım ama, detaylı bir şekilde kimin az suçlu, kimin çok suçlu olduğunu nasıl öğrendiğini bilemedim.
    SPOILER ------

    Özetle, Amerikanlaşma tuzağına düşmeyen, 'yerli' ibaresini hak eden bir 'yerli polisiye'.

star_border
October 16, 2020 18:26
Ekin Açıkgöz, Kesik Çayır kitabına 8 puan verdi.
comment
October 16, 2020 18:06
Ekin Açıkgöz, Moda Cinayetleri adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentŞehir / Semt Polisiyesi Sevenlere

    Başkomiser Galip öldürülen profesör ve karısının katilini ararken, tarikat evlerinde buluyor kendisini.

    Kafama takılan iki nokta oldu:

    1) Semra haricindeki (Semra'ya gerçek hayatta birisi model olmuş olabilir) kadın karakterlerin kitaptaki davranışları 'hayatın normal akışına uygun' gelmedi. Arzu'nun normal olmadığı zaten ima ediliyor, onu geçtim. Fakat eğitimli, mesleği ve işi olan Fulya'nın, sadece cinsel fantezi için ilişki kurduğu ve kendisinin ne iş yaptığını dahi bilmeyen bir adamla birdenbire ve çaresizce evlenmek istemesi tuhaftı. Esra'nın erkek arkadaşına hiçbir şey söylemeden, polis muhbiri gibi kolundan tutup gizli gizli kafeye getirmesi, keza. Oya'nın acayiplikleri...

    2) Sevgili Çağatay Yaşmut'un tarikat konusunu biraz naif (ki bu iyi bir şey :) ) ele aldığını düşündüm: Tarikatçı iş adamının kendi tablosunu asması, polisin başkomiserliğe yükseldiği yıllar boyunca tesbih çekilirken ne dendiğini hiç duymamış olması, dergah hocasının kullandığı dil, dahası kamuya açık alanda rakı içerken yakalanması, dergahın terörden aranan şüpheliyi İstanbul'un göbeğinde saklaması, terörle ilişkili polisler çıkarılırken diğerlerinin olay çıkarması...

    Herneyse; bunlar kitaptan alacağınız zevke engel olmayacak. Kitap iyi bir şehir/semt polisiyesi örneği. Kadıköy-Moda taraflarını bilenlerin alacağı keyif artacaktır.

    2019 yılı Kristal Kelepçe ödüllerine aday olan Moda Cinayetleri birinciliği Farahnaz'ın Çiçeği'ne kaptırdı ama beğenilenler arasında yerini buldu. Çağatay Yaşmut'un eline sağlık.

    Son not: Cinayetin ana kurgusu, Frederick Forsyth'ın 1982 tarihli öykü derlemesine de ismini veren, Türkçe'ye 'Muhteşem Hata' ismiyle tercüme edilen, 'No Comebacks' isimli öyküsünün kurgusu. Harika bir öyküdür, kitap da harika bir derlemedir.

star_border
October 16, 2020 18:04
Ekin Açıkgöz, Moda Cinayetleri kitabına 7 puan verdi.
comment
September 02, 2020 20:07
Ekin Açıkgöz, Zaman Makinesi adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentFikir esinleyen klasik

    Zamanda ileri-geri gitme konseptini edebiyata sokan ve bunu bir makine ile yaparak 'zaman makinesi' ibaresini dillere kazandıran 1895 tarihli bu novella, kütüphanelerimizin baş köşesini hak ediyor. Fikirleri esinleyenler büyük insanlardır. Özellikle de bilimkurguda.
    Gelelim hikayeye: Zamandaki yolculuk pek çok gönderme içeriyor, yine de Eloi ve Morlock'ları ne kadar benimsediğimden emin değilim. Zaman Yolcusu'nun his ve psikolojisini daha derin işleyebilirdi üstat. Uzatmak istememiş herhalde, vardır bir bildiği...

star_border
September 02, 2020 20:06
Ekin Açıkgöz, Zaman Makinesi kitabına 8 puan verdi.
comment
September 02, 2020 20:03
Ekin Açıkgöz, İstanbul'dan Gelmeyen Mektup adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment Hayalet Gelin

    İstanbul'da geçen bir Holmes öyküsü yazmak bir 'challenge'. Gökhan Tosun bence altından iyi kalkmış. Okur ilgiyi kaybetmiyor, sıkılmıyor, detaylar birbirine doğru ve güzel bağlanıyor. İlaveten eski bir İstanbul konağında 'perili köşk' konsepti yakalamış ve Osmanlı devlet entrikalarını da kurguya yedirmiş. Holmes Holmes gibi, Watson Watson gibi davranabiliyor (ki bu dengeyi tutturmak, okurların gönlünde yer edinmiş karakterler için çok zor). Beğendim. Hikayenin BBC Sherlock'un 'Hayalet Gelin / The Abominable Bride' bölümünü fazlaca çağrıştırdığını da söylemek lazım.

star_border
September 02, 2020 20:03
comment
September 02, 2020 19:40
Ekin Açıkgöz, Cehennem Çiçeği adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentAlper Canıgüz'ün Tuhaf Dedektifi

    Alper Kamu'nun yine sürükleyici bir macerası. Yetişkin düşünce örüntülerine sahip ve yetişkin tepkileri veren 5 yaşındaki Alper'in rahatsız edici olmamasına hâlâ şaşırıyorum. Alper Canıgüz böyle tuhaf bir karakteri dedektif yapmakta ve okura benimsetmekte yine başarısını sürdürüyor. Ümit, annesi, ablaları ve dayısından oluşan tuhaf ailenin öldürülmüş çocuğu Mehmet'in katilini arıyor Alper. Bir de Amcasının eski aşk hikayelerine dalıyor. Başını da derde sokuyor elbette. Keyifle okudum.
    Bu arada kapak arkasında 'çocuklar çiçektir' yazmasalar, 'Cehennem Çiçeği' ismini anlamayacaktım, kitabın isminin hikaye ile ilgisini kurmaya çalıştım nafile...

star_border
September 02, 2020 19:40
Ekin Açıkgöz, Cehennem Çiçeği kitabına 8 puan verdi.
comment
July 16, 2020 11:34
Ekin Açıkgöz, Kürkü Güve Yemişti adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentYaz tatili için klasik polisiye

    Erle Stanley Gardner'dan bir Perry Mason macerası. Lokantada yemek yerken kaçan garson kızdan kendine macera çıkarıyor Mason. Dixie Dayton kaçarken kürkü geride bırakmış. Maceraya kendisi de dahil olunca - elbette bu macerada bir mahkeme sahnesi var - bir yandan müvekkilini savunurken bir yandan da savcılığın şahidi olduğu tuhaf bir durumda kalıyor. Bu durumdan alnının akıyla çıkarak bizi şaşırtmıyor. Elbette olay güve yenmiş kürkten daha büyük, öldürülmüş bir polise ilişkin eski bir olayın devamı. Nitekim kürk ilk iki bölümden itibaren görevini tamamladı, kitaba ismini verecek kadar mühim olamadı. Daha ötesi, otelde Dixie Dayton yerine geçen kadın kimmiş, onu öğrenemedik. Mühim değildi belki ama ben merak etmiştim.
    Keyifli bir klasik. Tam yaz geceleri balkonda okumalık.

star_border
July 16, 2020 11:34
Ekin Açıkgöz, Kürkü Güve Yemişti kitabına 6 puan verdi.
comment
April 05, 2020 14:17
Ekin Açıkgöz, Aile Sırrı adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentKatma Değer Düşük

    Bu kitabın yazılmasındaki 'motive' benim için büyük gizem oldu.
    Baş karakterin isminin 'Percule Hoirot' olduğunu görünce bunun bir Agatha Christie parodisi olacağını varsaydım. Lakin parodi de değilmiş.
    Zamanında Mike Hammer romanlarının sayısını çoğaltmak isteyen yayıncıların, paraya ihtiyacı olan yazarlara yeni Mike Hammer'lar yazdırılmasını hatırlattı bana. Ama bu devirde, artık para için de yazılmadığına göre? Neden?

    Bu kitapta, bir 'kitap'ta bulmak isteyeceğiniz temel ögelerin hiçbiri yok: betimleme, Türkçe'nin sanatlı kullanımı (edebiyat), karakter derinliği, psikolojik çözümleme, yenilik, yaratıcılık... 'Yerli polisiye' olduğu için okuyalım desek, 'yerli' bir öge de yok.

    Agatha Christie okumak isterseniz, orijinal Agatha Christie okuyabilirsiniz. 80'den fazla seçenek var. Kitaplar ucuz. Okur için de 'motive' bulamıyorum. Belki şu olabilir: Bu kitap 2019 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayları arasındaydı. Adayların tamamı hakkında fikir sahibi olmak için okumak anlamlı

star_border
April 05, 2020 14:17
Ekin Açıkgöz, Aile Sırrı kitabına 3 puan verdi.
comment
April 05, 2020 13:41
Ekin Açıkgöz, Tanrının Yumruğu adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentKörfez Savaşının içini dışını öğreneceksiniz

    Frederick Forsyth'ın hikaye içinde yer verdiği ayrıntılar kimileri için sıkıcı olabilir. Ancak bu ayrıntıların tamamının gerçek detaylar olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Forsyth bir silahın bir sınırdan nasıl geçirileceğine dair 10 sayfa yazıp heyecan arayan okuyucularını sıkabilir; fakat Forsyth okuyacak olanlara şu tavsiyede bulunabilirim: Detayları atlamayın! Eğer silahın sınırdan nasıl geçirileceğine dair 10 sayfa okuduysanız bilin ki; o silah o sınırdan ancak o şekilde geçirilebilir ve yazılanlar tamamen gerçek ve doğrudur.
    Forsyth'ın uluslararası politika, yakın tarih, gizli örgütler, silahlar, soğuk savaş vs. konularındaki bilgileri; kendisinin gazetecilik geçmişinden gelen uzun araştırmalara ve tamamen askeri, siyasi ve örgütsel kişilerden, işin uzmanlarından aldığı bilgilere dayanmaktadır.
    Sıradan bir Amerikan romancısının aynı konuları daha heyecanlı ve keyifli işlemesi mümkün olsa da, daha gerçekçi işlemesi asla mümkün olamaz. Forsyth ne yazıyorsa, onu gerçekten bildiği için yazıyordur.

    Tanrının Yumruğu romanında da pek çok şey öğreneceksiniz.
    1990 - 1991 Körfez Savaşının mükemmel bir analizi. Çok enteresan detaylar var: Yakın çevresince 'Reis' olarak hitap edilen, tüm devlet ve ordu hiyerarşisini aşiret ve aile üyelerinden oluşturan Saddam'ın devlet yapılanmasına ilişkin enteresan bilgiler var.
    Bir zamanlar çekirdek çitleyerek TV'de canlı seyrettiğimiz Scud ve Patriot füzelerinin karşılıklı uçuşmasının ne kadar işlevsiz olduğunu, aslında orada seyrettiğimizin tamamen bir psikoloji savaşı olduğunu arkasında İsrail-ABD-Suudi Arabistan dengelerinin korunması olduğunu öğrendim.
    Kitap 'tanrının yumruğu' olarak adlandırılan bir nükleer silah üzerine kurulmuş. Güzel bir hikaye diye okudum, ta ki konusu geçen 'calutron' isimli elektromanyetik izotop ayrıştırma cihazlarının gerçekten Körfez Savaşı sırasında Irak'ta bulunduğunu ve havadan bombalanıp resimlendiğini öğrenene kadar. Hikaye sandıklarımız fena halde gerçek. Çok şaşırtıcı. Resimleri Goolgle'layın.
    Irak'ın bu cihazları üretmek için kullandığı malzemeleri soru sormayan Avrupa ülkelerinden yıllar içinde mutlu mutlu satın almış olması da vurucu nokta. Okuyun.

star_border
April 05, 2020 13:40
Ekin Açıkgöz, Tanrının Yumruğu kitabına 10 puan verdi.
star_border
March 26, 2020 15:51
Ekin Açıkgöz, Kafam Bozuk kitabına 10 puan verdi.
comment
March 26, 2020 15:50
Ekin Açıkgöz, Kafam Bozuk adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment2019'un en iyilerinden

    2019 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı yarışması aday kitaplarından biri.
    Necati Göksel'in dili harika. Uzun zamandır bu kadar beğendiğim bir kurgu okumamıştım. Evet hikayenin kahramanı Ayaz, eski bir polis komiseri. Ama artık hiçbir bakımdan bir polis değil. Haliyle öyküsü de bir polisin örnek ve klişe hikayesi olmaktan çok uzak. Sürprizler ve şaşırtmacalarla dolu, heyecanla okunan bir kurgu. Yabandomuzu, kol saati gibi bazı imgeler aklınızda yer edecek.
    2019 yılı Kristal Kelepçe ödülünü Yaprak Öz kazandı ama bu kitap da en beğenilen ilk beş arasındaydı. (Bu arada öykünün geçtiği yerin ismi Akbük. Didim'in bir beldesidir. Çok iyi tanıdığım yerlerdir. Kitapta ismi geçmiyor, bu da benim size kıyağım olsun.)

comment
March 20, 2020 21:46
Ekin Açıkgöz, Şike adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentah o klişeler olmasa

    'White-trash' genç bekar anne LuAnn Tyler, milli piyango talihlisi olma teklifi alıyor. Kendisi farkında değil ama kabul etmemek gibi bir şansı da yok. İkramiyeyi kazandıktan 10 yıl sonra memlekete geri dönmeye kalkınca işler karışıyor.

    Karısı öldürülmüş eski FBI ajanı, yakışıklı iyi adam klişesi ve devleti işin içine katmayan suya sabuna dokunmayan kurgusu olmasa fena bir macera değildi. Akıcı yazılmış. Tek-adam kimyager kötü karakteri fazla çizgiroman vari buldum.

    Bu kitabı storytel'den dinledim, Frances Cassidy seslendirmiş. Mükemmel Georgia güney eyaleti aksanı yapıyor. Keyifle dinledim.

star_border
March 20, 2020 21:46
Ekin Açıkgöz, Şike kitabına 7 puan verdi.
comment
March 20, 2020 16:33
Ekin Açıkgöz, Frankenstein adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentGotik Klasikler Okunmalı

    Operadaki Hayalet, Drakula, Jeykll and Hyde vs gibi gotik klasiklerin neredeyse hepsinin tam metin versiyonlarını okudum. Zorlanarak okuduğum ilk gotik klasik budur.
    Haddimi aşacağım ama Mary Shelley'in bazı yerleri gereksiz uzattığı kanısındayım. Walton'ın kız kardeşine mektupları çıksa hikaye ne kadar eksilir, epeyce sorguladım. Viktor'un hezeyanları fazla betimlemeli, ağdalı bir dille yazılmış ve kendini tekrarlıyor.
    Hikayenin en can alıcı noktası olan canlandırma kısmının ne kadar kısa ve yüzeysel olduğuna şaşırdım. Zaman içinde uyarlamalar bu kısmı çok iyi beslemişler. Ne parçaların birleştirilmesine ne de elektriğe dair detaylı bir izahat yok.
    Ortaya çıkan yaratık, uyarlamaların aksine gayet zeki ve entellektüel.
    Ayrıca yine uyarlamaların en can alıcı noktası haline gelen, Viktor'un Elizabeth'in ölümüne tahammül edemeyerek onu canlandırmaya çalışması da orijinal hikayenin bir parçası değil.
    Andrew Lloyd Webber Operadaki Hayalet'in mükemmel bir öykü fikri olduğunu, fakat Gaston Leroux'nun bu öyküyü yanlış ele aldığını söylüyordu. Müzikale çevirirken öyküye bakış açısını tamamen değiştirmişti. Benzer bir durumun Frankenstein uyarlamaları için geçerli olduğunu anlıyorum.
    Mükemmel bir öykü fikri olduğunu yalanlamak mümkün değil elbette. Okunması şart.

star_border
March 20, 2020 16:33
Ekin Açıkgöz, Frankenstein kitabına 7 puan verdi.
comment
November 21, 2019 13:01
Ekin Açıkgöz, Gülün Adı adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentSöylenecek Çok Şeyler Vardı Buraya Sığmadı

    Bu kitabı sekiz ya da dokuz kez okumuş olmalıyım. Aslında vakit geniş olsa her sene bir kere daha okurum. Ama ömür kısa.
    Bu romanı her bitirişimde muhteşem bir yitip gidişin hikâyesi olduğunu daha şiddetle hissediyorum.

    Ben polisiye okurum. Gülün Adı’nı ilk elime alışım da “polisiye” olduğu zannıyla gerçekleşti. Peki, Gülün Adı gerçekten bir polisiye miydi?
    "... Romanımın başka bir başlığı vardı," diyor Eco, “Suç Manastırı”. Bunu bir yana bıraktım, çünkü okuyucunun dikkatini yalnızca polisiye konuya çekiyordu ve baştanbaşa eylemden oluşan öyküler peşindeki bahtsız alıcıları onları kandıracak bir kitabın üstüne atılmaya sürükleyebilirdi...
    Ansiklopedik kaynaklar, Gülün Adı’nın “1327 senesinde bir İtalyan Manastırında geçen tarihi bir polisiye” olduğunu açıklıyor.
    "... Bizi ürperten biricik şeyin, yani metafizik ürpertinin hoş bir şey gibi alınmasını istediğim için de (kurgu örnekleri arasında) en metafizik ve felsefi olanı, polisiye romanı seçmekten başka bir şey kalmıyordu bana..."
    Gülün Adı, seksenine varmış bir Benedikten rahibi olan Melk’li Adso’nun yeni yetmeliğinde başından geçen olaylar üzerine yazdığı bir Ortaçağ kroniği.
    Bu da benim bu roman üzerine yazdığım yazının girişi.
    https://www.cinairoman.com/posts/1520
    Baskerville'li William Birader üzerine bir karakter incelemesi. Açık yüreklilikle söyleyebilirim ki, bugüne kadar yazdığım tüm yazı/inceleme/deneme/öykü/roman türü metinler arasında açık ara en iyi yazım budur.
    Benim için bu kadar özel bir kitap için az bile.

star_border
November 21, 2019 13:00
Ekin Açıkgöz, Gülün Adı kitabına 10 puan verdi.
star_border
September 06, 2019 19:35
Ekin Açıkgöz, Kan Gölü kitabına 7 puan verdi.
comment
September 06, 2019 19:35
Ekin Açıkgöz, Kan Gölü adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentBeklediğimden iyiydi

    Başlarken endişeliydim, ama umduğumdan daha çok beğendim. Belki de tüm kitaplara böyle başlamak lazım, beklentiyi düşük tutunca insan beğeniyor. Ama tabii, bu bir tıbbi gerilim ve ben tıbbi gerilim severim.
    Kitabın sonu benim sevdiğim alanlara bağlandı. Biyolojik fenomen fikrinden de hoşlandım.
    Bazı beni sıkan tarafları oldu:
    1) Aile hekimi kadın doktorun sürekli acil servis ünitesinde acil müdahale yaparak birilerini hayata döndürmesinden sıkıldım.
    2) Bazı diyaloglar gereksiz uzun ve mükerrerdi. Polisin kadını kalmaya ikna etmeye çalıştığı kısım, polisin geçen yüzyılda olmuş olayı öğrenirken tüm biyolojik teoriyi baştan anlatması vs.
    Kitabın ismi de göle gönderme yaptığı için fena bir tercüme olmamış.
    Hikayenin sonunu bağlamadılar, bundan sonra göle girmek yasak mı değil mi? :)

comment
August 04, 2019 13:45
Ekin Açıkgöz, Kardan Adam adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentDedikleri kadar vardı

    Storytel'den bitirdiğim ilk kitap oldu. İstanbul trafiğine ve araba kullanmaya dair bakış açım değişti. Elbette bunda Nesbo'nun sürükleyici kurgusunun etkisi büyük.

    Sean Barrett'in sesinden dinledim. Gerçek bir profesyonel. Fakat bazı karakterleri seslendirirken fazla parodiye kaçtığını düşündüm. Özellikle kadınlar ve kötü karakterlerde abartılı seslendirmeler beni biraz rahatsız etti. Benim karakteri hayal etme özgürlüğüme müdahale etti bazı yerlerde.

    Harry Hole'nin önceki maceralarını okumadım, hiç de eksikliğini hissetmedim. Oldukça iyi bir kurgu, n kere birilerini katil diye kovaladık, katil olmadıklarını anladık. Sonuna kadar merakla okuduk. Seri katilin kurban seçme sistematiği olmasını beğendim. Tıbbi öğeler de hoşuma gitti.

    Karakterler gerçekçi çizilmişti. Bunun tek istisnası Magnus Skarre oldu. Birilerinin diyaloglarda aptal yorumlar yapması lazım ki, Harry Hole ve Katrine Bratt akıllı yorum yapabilsinler. Buna itirazım yok. Nesbo Skarre'yi abartmış.

    Kar, kış, kardan adam, soğuk karlı geceler vs... Atmosfer iyi verilmişti.

star_border
August 04, 2019 13:43
Ekin Açıkgöz, Kardan Adam kitabına 9 puan verdi.
comment
February 01, 2019 16:21
Ekin Açıkgöz, Yıkım’a Giden Adam adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentBilimkurgu ile polisiyenin mutlu evliliği

    Çok özel bir kitap. Bilimkurgu ile polisiyenin mutlu evliliğinin meyvesi. Okunması gereken bir klasik.
    Evrenin en güçlü adamı Ben Reich 24. yüzyılda adı bile duyulmamış bir suç işlemeye karar verir: Cinayet. Bunun için iyi bir kurgu yapması gerekiyordu tabii Reich'ın.

star_border
February 01, 2019 16:18
Ekin Açıkgöz, Yıkım’a Giden Adam kitabına 9 puan verdi.
comment
February 01, 2019 16:13
Ekin Açıkgöz, En Güzel Hayalet Hikayeleri adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment?

    Aslında çok doğru yazarların öyküleri var bu derlemede.
    Fakat niyeyse bayılmadım ben bu kitaba. Neden olduğunu bilemiyorum. Öyküler kötü değildi ama, derlemede birbirleriyle etkileşimleri mi olmamıştı? İnanın bilemedim.
    Belki sonra edit ederim puanı/yorumu.
    Unuttuklarımı tekrar okuyayım diyorum, elim gitmiyor nedense. Bir vesileyle bana bu hissi yaşattığı için düşük puan verdim.

star_border
February 01, 2019 16:13
star_border
February 01, 2019 16:06
Ekin Açıkgöz, Korkunun Bütün Sesleri kitabına 8 puan verdi.
comment
February 01, 2019 16:06
Ekin Açıkgöz, Korkunun Bütün Sesleri adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentBir Derleme Klasiği

    Bilimkurgu / korku türleri için klasikleşmiş bir derleme. Sahaftan mı, bulursunuz, nerden edinirsiniz bilemiyorum ama kütüphanelerde bulunması gerekli.
    Keyifle okunan güzel öyküler. Ama hepsinin en iyi öyküleri mi? Emin değilim. Bu tartışma çok su götürür. Ben o topa girmem.
    Derlemenin içinde benim en sevdiklerim Ballard ve Vonnegut'unkiler oldu.

comment
January 31, 2019 15:55
Ekin Açıkgöz, Vampirle Konuşma adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentFilmi izlemiştiniz, kitabı da okuyun

    Vampir temasını edebiyata Bram Stoker getirdi, bu doğru. Ama temanın evrimi ve popüler kültürde bugün geldiği milyon dolarlık yer, Anne Rice sayesinde.

    Drakula tek bir karakterdi ve onunla karşılaşanların korku dolu bakış açılarından betimlenmişti. Halbuki Anne Rice vampirin kendisini özne alıyor. Böylece önceki yüzyılda yaratılan 'vampir' steryotipini de bitiriyor. Meğerse bir tane 'vampir' şablonu yokmuş.Vampirler de iyisiyle kötüsüyle, kıskancıyla, egosantrik olanıyla, mütevazı olanıyla birbirinden farklı karakterlermiş meğerse.

    İnsanların dünyasında yüzyıllarca devam eden hayatlarında vampirleri özne olarak okuyoruz. Büyüyemeyen küçük kız ve onun etrafındaki karakterlerin yıllar içindeki psikolojileri, mücadeleleri güzel anlatılıyor.

    Filmi zamanında çok ses getirmişti. Ama kitabı da iyi.

star_border
January 31, 2019 15:42
Ekin Açıkgöz, Vampirle Konuşma kitabına 8 puan verdi.
comment
January 30, 2019 15:57
Ekin Açıkgöz, Masal Masal İçinde adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentÇocuk kitabı olarak satılıyor ama çocuklara uygun değil

    Binbir Gece Masalları edebiyata harika bir model kazandırdı. Matematiksel işlemlerdeki parantezlere benzetiyorum ben bunu. Önce her parantezin kendi içindeki işlemleri yapmak gerekir. Bu model de böyle işte: Bir hikayenin içindeki bir karakter başka bir hikaye anlatmaya başlar ve onun içine gireriz. Sonra o hikayenin içindeki bir karakter de bir başkasını anlatır... Böyle böyle beş altı paranteze kadar ilerleniyordu.
    Ahmet Ümit de bu modelden esinlenmiş. Hikayelerde de aynı oryantalist tat var.
    Kahramanlarımız Padişah ve Veziri, A'nın başından geçenleri öğrenmek istediklerinde, A B'nin hikayesini öğrenmelerini ve gelip kendisine anlatmalarını şart koşuyor. B'nin hikayesini öğrenmek istediklerinde, bu sefer C'nin hikayesini öğrenmeleri gerekiyor. Böyle böyle öğrenilecek beş farklı öykü var. Güzel bir derleme olmuş.

    Fakat benim eleştirim şurada: Bu kitap 'usta kalemlerden çocuklara' filan gibi bir isimle çocuk kitabı olarak lanse ediliyor. Ben de çocuklarımı Ahmet Ümit ile tanıştırayım isteyerek aldım ve çocuklarla birlikte okuduk. Ancak çeşitli yerleri okurken önemli ölçüde sansürlemek veya atlamak zorunda kaldım. Atladığım yerlerdeki boşluklara çocuklar anlam veremeyip sordukları için oralara kendim bir şeyler uydurdum. Gerçekten belli yaşın altındaki çocuklara hiç uygun olmayan şiddet içeren sahneler var. Bir kedi katli sahnesi var epey vahşetli örneğin. Sonra karısının yanındaki adamı görünce karısının başka adamla yattığını zanneden bir koca var; ikisini de öldürüyor. Meğerse yanındaki kadının oğluymuş. Haydi gel de açıkla şimdi çocuklara...

star_border
January 30, 2019 15:56
Ekin Açıkgöz, Masal Masal İçinde kitabına 3 puan verdi.
comment
January 29, 2019 14:59
Ekin Açıkgöz, Altın Tabancalı Adam adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentFlemming Yorulmuş Artık

    Ian Flemming'in ölmeden önce yazdığı son James Bond romanı. Yayınlanması da vefatından sonra. Son romanlara doğru hafif depresifleştiği, yazdıklarını kendisinin de beğenmediği rivayet olunuyor. Altın tabancalı adamı okurken hissettim bunu. Kurgu tam olarak oturmuyor. Bond'un Scramanga'nın ekibine sızmasında bir anlamsızlık var. Kızı kurtarma ve aksiyon sahneleri hafif kalmış. Hikayeye ismini veren altın tabanca bile o kadar etkileyici sayılmaz.

    Neyse ki film versiyonunda altın tabancayı güzelce modifiye etmişler de, isminin hakkını verecek özellikle bir şeye dönüşmüş.

    (221B Dergi'deki Polisiyenin Ölümsüz Silahları köşesinde Ian Flemming'in roman karakterlerine kullandırdığı 'havalı oyuncaklar'ı iki kısım halinde yazdım. 17. sayıdaki birinci kısımda, James Bond'un tabancası Walther PPK'nın tuhaf hikayesi var. Bu kitaptan da alıntılar var. Yazının ikinci kısımı ise 19. sayıda olacak. James Bond roman ve filmlerindeki diğer eksantirik silahları inceleyeceğiz. Bunlardan bir tanesi de ikonik 'altın tabanca' elbette. İlgilisine duyrulur...

star_border
January 29, 2019 14:59
Ekin Açıkgöz, Altın Tabancalı Adam kitabına 6 puan verdi.
comment
January 29, 2019 14:00
Ekin Açıkgöz, Satori adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentkimse trevanian olamaz

    Don Winslow'a yeni Trevanian olmak isteyip istemediğini sormuşlar. Winslow da biraz tevazu göstermiş, 'kimse Trevanian' olamaz demiş; amma fazla da nazlanmamış. Haksız değil, bana da sorsalar böyle bir teklifi kaçırmak istemezdim sanırım...

    Evet, Satori, Şibumi efsanesini yaşamış okurlar için. Ölümsüz karakter Nicholai Hel ile yeniden birlikte olmak istiyorsanız buyurun Satori'ye... Fakat Satori, Nicholai Hel’in Şibumi’den sonraki değil, önceki hayatını konu ediyor. Hel’in hayatına dair Trevanian’ın açıkta bıraktığı, okurlarının ise kırk yıldır merak ettiği bir döneme açıklık getiriyor. Nicholai’ın 26 yaşında özgürlüğü karşılığında CIA’den kabul ettiği görev neydi? O macerada neler yaşandı? Trevaian’ın genel çerçevesini çizdiği hikâyenin içini dolduruyor Winslow. Tokyo’dan Çin’e, Çin’den Vietnam’a bir yolculuk...

    Winslow; 1951 ve ’52 yıllarının Asya’sını yeniden yaratmak ve okuyucunun olgunlaşmış bir karakter olarak tanıdığı Nicholai Hel’i yirmi altı yaşında genç bir adam olarak yeniden biçimlendirmek zorunda. Bu zorlu işin altından kalkabilmiş mi?

    Şibumi okuyanlar Nicholai’nin manevi babasını utançtan kurtardığı sahnede bir kurşun kalem kullandığını hatırlayacaklar. Hâlbuki Winslow bu olayı farklı anlatmış. Sadece buradan bir tam puan kırdım! Nihai notum on üzerinden altı. Trevanian gibi bir efsaneyi devam ettirme cürretindeki bir roman için çok iyi bir not bu. Çünkü Winslow’un da dediği gibi, hiç kimse Trevanian olamaz.

    (İlave not: Şibumi'nin efsanevi karakteri Nicholai Hel'in gizemli sanatı 'Çıplak Öldürme'yi ve emprovize silahları (etraftaki sıradan nesneleri suikast silahı olarak kullanabilir miyiz?) 221B Dergi'deki Polisiyelerin Ölümsüz Silahları köşesi için yazdım. 16. sayıda. Hem yazarla, hem kitapla, hem karakterle hem de emprovize silah olgusuyla ilgili enteresan gerçekleri okuyabilirsiniz. Bu yazının içinde Satori ve Don Winslow'un yazarlık kariyeriyle ilgili bilgiler de var.)

star_border
January 29, 2019 14:00
Ekin Açıkgöz, Satori kitabına 6 puan verdi.
comment
January 28, 2019 16:03
Ekin Açıkgöz, Christine adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentBest of Stephen King...

    Shephen King'in gençlik zamanında yazdıkları gibisi yok.
    Bence Christine en iyi King romanlarında ilk beşte olmalıdır. Harika bir korku fikridir her şeyden önce. Bu bir klasik!
    Bu kitabı yüz yıllar önce okudum ve tüylerimi diken diken eden, gece tuvalete giderken koridordaki ışığı açma gereği hissettiren her sahnesi halen aklımdadır.
    Kıskanç, güzel ve kinci Christine...

star_border
January 28, 2019 16:03
Ekin Açıkgöz, Christine kitabına 10 puan verdi.
comment
January 28, 2019 15:57
Ekin Açıkgöz, Kaiken adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment

    Yani, ne bileyim... Grange yaşlanıyor galiba. Ya da seri üretime mi geçti?
    Grange her zaman daha önce işlemediği farklı bir konu buluyor, farklı ülke ve kültürlere bizi götürüyor. Kaiken'de bu konuda bir sıkıntı yok.
    Dedektifimiz hamile kadınları ve bebeklerini katleden bir seri katilin peşinde ve katilin kim olduğunu bildiğinden de emin. Onu iş üzerinde yakalaması lazım. Diğer taraftan bu dedektifin karısı Japon ve konunun ilerleyen kısımlarında olay Japon kültürüne doğru kayıyor.
    Sıkıntı şu: Kızıl Nehirler, Leyleklerin Uçuşu gibi ilk kitapları unutulmazdı. 20 yıl geçsin, ne okuduğunuzu hatırlardınız. Grange'nin yeni kitapları öyle değil nedense. Sürükleyicilik de azaldı sanki...

star_border
January 28, 2019 15:51
Ekin Açıkgöz, Kaiken kitabına 6 puan verdi.
comment
January 25, 2019 16:03
Ekin Açıkgöz, Fener Balığı adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentÇok iyi bir 'police procedural' örneği

    Yerli polisiye candır.

    Nuray Atacık'ın yeni kitabı çıkmış. Çok sevindim! Fener Balığı'na bayılmıştım. Sırada Bukalemun var.

    Birkaç maddede toparlamak istiyorum düşüncelerimi:

    - Fener Balığı kesinlikle basit olmayan bir olay örgüsüne sahip. Birden fazla suçun birbirine karıştığı sağlam bir suç romanı. Sonu da okuyucuyu tatmin ediyor.
    - Çok fazla sayıda (hem polis, hem 'subject' olmak üzere) karakter var. Fakat Nuray Atacık bu kadar kalabalık karakter kadrosundaki herkesi okuyucunun kafasını karıştırmadan ve derinlikli şekilde vermeyi başarmış. Zor bir iş.
    - Fener Balığı çok iyi bir 'police procedural' polisiye örneği. Amerikanlaşma tuzağına düşmeden, Türk polis teşkilatında yabancılaşmadan yazılmış. Diğer taraftan olayı yerli dizi romantizmine de çevirmemiş, modern teknolojilerin kullanımını atlamamış, mevzuat gerçeğini kulak arkası etmemiş. Her şey kararında.
    - Diyaloglar çok gerçekçi. Karakterler bu yüzden yapay değiller. Küfür etmesi gerekenler gerektiği yerde ediyor, argo konuşması gerekenler gereketiği yerde konuşuyorlar. Abartı yok. Yine her şey kararında.

    Velhasılı, Nuray Atacık çok başarılı. Devamını diliyorum içtenlikle.

    (Not: Kitabın isminin neden Fener Balığı olduğunu anlayamadım. Bir tek orası muamma kaldı benim için :) Bir vesileyle Nuray Hanım'a sorabilirim inşallah.)

star_border
January 25, 2019 16:02
Ekin Açıkgöz, Fener Balığı kitabına 10 puan verdi.
comment
January 25, 2019 14:25
Ekin Açıkgöz, Ruhi Mücerret adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentKurgu ilk iki romandan daha güçlü

    Murat Menteş'in üçüncü romanı.

    İlk romanını okudum, Murat Menteş'in anlatım tarzına bayıldım. Sonra her kitabını çıktıkça okur oldum.

    "Sözcüklerle yaptığınız oyunlar..." gibisinden bir şey sorulduğunda Menteş, "Nimetle oyun olmaz." demişti. O yüzden Menteş'in tarzını 'söz oyunları' olarak nitelemek istemiyorum. Fakat başka da nasıl anlatabilirim bilemiyorum. Çok farklı bir kalem, benzeri yok. Mutlaka okumak lazım.

    100 yaşını aşmış Ruhi Mücerret bir reklam makinesine dönüşüyor. İlk iki romanından daha derli toplu bir kurgu olduğunu düşünüyorum. Sonu ve anafikir güzel bağlandı. Bir popüler kültür eleştirisi aynı zamanda.

    Diğer romanlarda anlatım tarzı ve dil kurgunun önüne geçiyordu. Bu romanda anlatım tarzı ve dil hiçbir şey kaybetmediği gibi, kurgu da güçlenmiş bence. Ayrıca din ve felsefe üzerine daha fazla sohbet ve gönderme var.

star_border
January 25, 2019 14:25
Ekin Açıkgöz, Ruhi Mücerret kitabına 9 puan verdi.
comment
January 25, 2019 14:20
Ekin Açıkgöz, Korkma Ben Varım adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentHikaye bahane, Menteş okumak yine şahane

    Murat Menteş'in ilkinci romanı. İlk romanını okudum, Murat Menteş'in anlatım tarzına bayıldım. Sonra her kitabını çıktıkça okur oldum.

    "Sözcüklerle yaptığınız oyunlar..." gibisinden bir şey sorulduğunda Menteş, "Nimetle oyun olmaz." demişti. O yüzden Menteş'in tarzını 'söz oyunları' olarak nitelemek istemiyorum. Fakat başka da nasıl anlatabilirim bilemiyorum. Çok farklı bir kalem, benzeri yok. Mutlaka okumak lazım.

    Hayati Tehlike sevdiği Şebnem Şibumi ve Gerçek ile mutlu bir hayat sürmek istiyor. Ancak peşinde farklı nedenlerden dolayı bir sürü karakter var: Fu, Müntekim, mafya...

    (Yıllar sonra edit: Velhasıl hikaye okurken çok eğlenceliydi. Belki o zaman da bir tık dağınık gelmişti bana. Ama sonradan (anlatının damağımda harika bir lezzet bıraktığını çok iyi hatırlamama rağmen) kurguda ne olup bittiğini anımsayamadım bir türlü. Dili, anlatım tarzı kurgunun kesinlikle önüne geçiyor. Orası net.)

    Şibumi göndermesine ayrıca dikkat edilmeli.

star_border
January 25, 2019 14:10
Ekin Açıkgöz, Korkma Ben Varım kitabına 8 puan verdi.
comment
January 25, 2019 13:57
Ekin Açıkgöz, Dublörün Dilemması adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentHikaye bahane, Menteş okumak şahane.

    Murat Menteş'in ilk romanı. İlk okudum, Murat Menteş'in anlatım tarzına bayıldım. Sonra her kitabını çıktıkça okur oldum.
    'Sözcüklerle yaptığınız oyunlar...' gibisinden bir şey sorulduğunda Menteş 'Nimetle oyun olmaz.' demişti. O yüzden Menteş'in tarzını 'söz oyunları' olarak nitelememek lazım. Fakat başka da nasıl anlatabilirim bilemiyorum. Çok farklı bir kalem, benzeri yok. Mutlaka okumak lazım.

    Dublörün Dilemması'nda aynı anda iki farklı yerde bulunması gereken kişiler için yüz değiştirme maskesi kullanarak dublörlük yapan Nuh Tufan'ın macerası anlatılıyor. Müşterisi Ferruh'un gizli ajandası, peşindeki adamları atlatmak.

    (Yıllar sonra edit: Velhasıl hikaye okurken çok eğlenceliydi. Belki bir tık dağınık gelmişti bana o zaman da. Ama sonradan (dilin damağımda harika bir lezzet bıraktığını çok iyi hatırlamama rağmen) kurguda ne olup bittiğini hatırlayamadım bir türlü. Dili, anlatım tarzı hikayenin kesinlikle önüne geçiyor. Orası net.)

    İlaveten: Kapaktakiler de Alper Canıgüz ve Onur Ünlü. Hepsi birbirinin arkadaşıydılar. Birlikte Afili Filintalar internet sitesini kurmuşlardı. 'Afili Filintalar' ismi de bu kitaptan geliyor.

star_border
January 25, 2019 13:52
Ekin Açıkgöz, Dublörün Dilemması kitabına 8 puan verdi.
favorite_border
January 25, 2019 13:40
Ekin Açıkgöz, John Le Carre adlı yazarı favori yazarlarına ekledi.
favorite_border
January 25, 2019 13:39
Ekin Açıkgöz, İsmail Güzelsoy adlı yazarı favori yazarlarına ekledi.
favorite_border
January 25, 2019 13:39
Ekin Açıkgöz, Agatha Christie adlı yazarı favori yazarlarına ekledi.
favorite_border
January 25, 2019 13:39
Ekin Açıkgöz, Frederick Forsyth adlı yazarı favori yazarlarına ekledi.
star_border
January 23, 2019 15:09
Ekin Açıkgöz, Rukas Perde Açılıyor kitabına 10 puan verdi.
favorite_border
January 23, 2019 15:09
Ekin Açıkgöz, Rukas Perde Açılıyor adlı kitabı favori kitaplarına ekledi.
favorite_border
January 23, 2019 14:22
Ekin Açıkgöz, On Küçük Zenci adlı kitabı favori kitaplarına ekledi.
star_border
January 23, 2019 14:20
Ekin Açıkgöz, Bahçıvan kitabına 10 puan verdi.
star_border
January 23, 2019 14:20
Ekin Açıkgöz, Sıkı Dostlar kitabına 10 puan verdi.
favorite_border
January 23, 2019 14:20
Ekin Açıkgöz, Sıkı Dostlar adlı kitabı favori kitaplarına ekledi.
favorite_border
January 23, 2019 14:19
Ekin Açıkgöz, Bahçıvan adlı kitabı favori kitaplarına ekledi.
favorite_border
January 23, 2019 14:19
Ekin Açıkgöz, İntikam Gönüllüsü adlı kitabı favori kitaplarına ekledi.
favorite_border
January 23, 2019 14:19
Ekin Açıkgöz, Muhteşem Hata adlı kitabı favori kitaplarına ekledi.
favorite_border
January 23, 2019 14:19
Ekin Açıkgöz, Fısıldayan Rüzgar adlı kitabı favori kitaplarına ekledi.
star_border
January 23, 2019 14:19
Ekin Açıkgöz, Fısıldayan Rüzgar kitabına 10 puan verdi.
favorite_border
January 23, 2019 14:18
Ekin Açıkgöz, Kedi Beşiği adlı kitabı favori kitaplarına ekledi.
comment
January 23, 2019 14:17
Ekin Açıkgöz, Trendeki Kız adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment

    The Gone Girl ve benzerleri gibi. Yeni bir akım bu. Banliyöde yaşayan orta yaşına yaklaşmış şehirlilerin evliliklerine, ilişkilerine ve mahalledeki yaşamlarına dair gerilimler.

    İşte İngiltere banliyösünden bir versiyon, Trendeki Kız. Alkolizmin pençesindeki, kendisini sevmeyen ve hayatının geldiği noktadan memnun olmayan kızcağızımız her gün banliyödeki evine trenle gidiyor. Gelip geçerken de eski yaşadığı evi ve komşularını dikizliyor.

    Bir kaybolma üzerine olaylar gerilimli bir hal alıyor. Karakterimizin önemli şeyleri unutması da gerilimi tırmandırıyor.

    Bütünlüklü bir hikaye. Temsil ettiği akımın iyi bir örneği. Benim en sevdiğim janr değil; ama daha epey gideri var bu akımın sanırım.

star_border
January 23, 2019 14:17
Ekin Açıkgöz, Trendeki Kız kitabına 7 puan verdi.
comment
January 23, 2019 13:53
Ekin Açıkgöz, Şampiyonların Kahvaltısı adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment

    Kurt Vonnegut'tan Amerikan kültür ve yaşamı üzerine bir roman. Otobiyografik öğeler de var.

    Vonnegut'un kahramanı Kilgore Trout'un, delirmenin eşiğindeki bir araba satıcısı olan Dwayne Hoover'la karşılaşma öyküsü. Pek çok başka karakterin daha minik öyküleri... pek çok iç içe geçmiş örüntü...

    Yazar, kitabı yazdığını ve karakterin babası olduğunu hatırlatıyor bize.
    Vonnegut okumak her zaman benzersiz bir deneyim. Ama 'Kedi Beşiği'nin bende yarattığı hisleri yaratmadı.

    Not: Ben bu kitabı April Yayıncılık'ın baskısından okudum. Bir Algan Sezgintüredi çevirisi idi. Çeviri de bir o kadar keyifliydi. Bulabiliyorsanız bu versiyonu tercih edin.

star_border
January 23, 2019 13:52
comment
January 23, 2019 13:47
Ekin Açıkgöz, Kedi Beşiği adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment

    One of Lifetime favorites!

    Okuduğum en harika kitaplardan biri. Neden ve nasıl harika olduğunu anlatmak zor.
    - Buz dokuz mükemmel bir scifi fikri.
    - Calipso'lu inanç sistemi mükemmel.
    - Karakterler çok iyi, kan bağı olanların ilişkilerindeki tuhaflıklar harika.
    - Kurt Vonnegut'un kalemi, esprileri olağandışı.
    Hepsinin birleşiminden tarifi zor, şahane bir şey olmuş. Bu kadar eğlenceli bir kıyamet hikayesi daha yazılmamıştır.

star_border
January 23, 2019 13:46
Ekin Açıkgöz, Kedi Beşiği kitabına 10 puan verdi.
star_border
January 23, 2019 13:41
Ekin Açıkgöz, Yıldız Cinayetleri kitabına 8 puan verdi.
comment
January 23, 2019 13:41
Ekin Açıkgöz, Yıldız Cinayetleri adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment

    Metin Çakır nevi şahsına münhasır çok eğlenceli bir dedektif. Tunaboylu'nun bu karakteri devam ettirmesi gerekiyormuş gerçekten de. Esprili bir dil, hızlı bir akış. Keyifle okunan bir polisiye.
    İstanbul'un türlü mahallelerinde her türden insanın dahil olduğu heyecanlı bir macera.

comment
January 23, 2019 13:37
Ekin Açıkgöz, Değmez adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment

    Yerli polisiyede İsmail Güzelsoy'un benim için yeri çok ayrı.

    Yine masal gibi bir roman. Doğu Anadolu'nun karı-buzuyla başlıyoruz. Harika gotik bir atmosfer, Poe'ya övgü niteliğinde. Kargalar da öyle...

    Faruk Ferzan ve onu kurtaran Doslar. İki tarafın da geçmişlerini öğreniyoruz. 'Doslar'ın travmatik ve acı başlayan ama kardeşlik ve dayanışmayla devam eden öyküleri... Faruk Ferzan'ın fennî sihirler ile başlayan, İstanbul'daki hayatı ve aşkı bulmasıyla devam eden öyküsü...

    Karanlık ve karamsar olması gerekir diye düşündüğünüz atmosferlerde alabildiğine umut dolu ve iyimser duygularla bitirdiğim bir roman. İsmail Güzelsoy işte böyle duygular yaşatıyor.

    Bu kitapla ilgili tek bir eleştirim var. 'Değmez' diye noktalanan çeşitli düşünce, görüş ve diyaloglar var. Olması da doğal, kitabın mesajı bu. Ama bu 'değmez'ler fazla geldi bana. Metnin içinde 'değmez' geçirmek için gereğinden bir tık fazla çabalanmış gibi hissettim. Bir veya en fazla iki yerde olsa daha çarpıcı olacaktı. (Bunun en iyi örneği için bkz. Hakan Günday / Daha)

star_border
January 23, 2019 13:37
Ekin Açıkgöz, Değmez kitabına 9 puan verdi.
comment
January 23, 2019 12:12
Ekin Açıkgöz, Kan ve Gül adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentOtobiyografik bir zamanda yolculuk polisiyesi

    Gerçekten de bir dejavu.

    Eski bir arkadaşıyla öğrencilik günlerine dair sohbet ederken, geçmişte yaşanmış bir cinayeti yeni öğrenir karakterimiz. Sonra da doğaüstü bir şekilde o günlere döner. Zamanda yolculuk temasına takılmayın, başka doğaüstü bir durum yok. Geri kalanı kahramanın olayı, nedenini ve faili çözmeye / önlemeye çalışmasıyla gayet polisiye olarak devam ediyor.

    Alper Kamu'yu okumayacağınız bir Alper Canıgüz.

    Kendi öğrenciliğine göndermeler olmasından hareketle bir miktar otobiyografik öğeler barındıran bir roman olduğu kanaatindeyim.

    Keyifle okudum.

star_border
January 23, 2019 12:12
Ekin Açıkgöz, Kan ve Gül kitabına 9 puan verdi.
comment
January 23, 2019 12:01
Ekin Açıkgöz, Gizemli Melodi adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentJohn Le Carre için vasat

    John Le Carre'nin her romanında dünyanın başka bir yerindeki conflict'i alıyor, zamanın politik dinamikleri için hikayeleştiriyor. O bu işin büyük üstadı. O kadar ve o kadar iyi ki; kitap diğerlerinden azıcık daha az iyi olursa, Le Carre'ye yakıştıramıyoruz. Okuyucu beklentisi çok yüksek. Çıtayı kendisi yükseltti.
    Salvo ne beyaz ne de siyah bir karakter. Kapaktaki zebra onu sembolize ediyor. Salvo ne İngiliz ne de Afrikalı. Le Carre'nin pek çok karakteri gibi o da arada kalmış, özünde iyi olmaya çalışan bir karakter.

    Bu sefer Doğu Kongo'ydayız. Kongo'nun politikasındaki ipleri çekmeye çalışan Anglo-saksonlar, Afrika ülkelerindeki darbeler... Konu çok iyi. Ama her nedense öykü diğer Le Carre öyküleri gibi içine çekmedi, sarmadı beni. Her Le Carre kitabını bitirdikten sonra 'vay anasını arkadaş!!!' derken, bu kitapta diyemedim. :( Hatta sonundaki ince espriye de vakıf olamadım dersem yeridir.

star_border
January 23, 2019 11:53
Ekin Açıkgöz, Gizemli Melodi kitabına 6 puan verdi.
comment
January 23, 2019 11:29
  • comment

    Üçlemenin sonuncu kitabında tüm tarihçeler öğreniliyor, hikaye yerli yerine oturuyor.

    Sonda yine ağırdan alınmış bir kaç yüz sayfa var. Ana karakterlerin 'şimdi biz neyiz' sorunsalıyla uğraşıyoruz. Ama bu başta 200 safya sonda 100 sayfa tampon, Larsson tarzı demek ki; artık onu anladık.
    Bu yüz sayfadan önce, konu açıklığa kavuşmadan hemen önce, aksiyonun tırmandığı ada sahneleri çok akılda kalıcı.
    Üçleme için güzel bir bitiriş olmuş.

    Adamcağız vefat ettikten sonra biri el attı da dördüncüyü yazdılar, yayınladılar. Ben okumadım onu. Bence tadında bırakmak lazım.

star_border
January 23, 2019 11:23
star_border
January 22, 2019 14:22
Ekin Açıkgöz, Ölümle Randevu kitabına 8 puan verdi.
star_border
January 22, 2019 14:17
Ekin Açıkgöz, Ölüm Kadar Basit kitabına 7 puan verdi.
star_border
January 22, 2019 14:06
Ekin Açıkgöz, Altın Sahili kitabına 8 puan verdi.
comment
January 22, 2019 14:02
Ekin Açıkgöz, Kurt Sığınağı adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentEğlencelik

    Osman Aysu, Türkiye'de yerli polisiye yazının yaygınlaşmasında büyük emekleri olan bir yazar.
    Fakat tarzı bana hitap etmiyor her zaman.
    Bu kurguyla ilgili kafama yatmayan çok şeyler var. Bir insan nasıl hiç tanımadığı hem de başka milletten bir insanın yerine geçebilir?
    Küçük kız merakı olan antik eser koleksiyoncusu kötü adam gibi klişelere kafanızı toslayacaksınız. Vaktiniz bolsa, kolay akan eğlencelik bir şeyler okumak istiyorsanız, budur.

comment
January 22, 2019 13:57
Ekin Açıkgöz, Bıçak Sırtı adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentHep aynı şeyi okuyormuş gibiyim

    Osman Aysu'nun Türkiye'de poliye yazının bilinirliğinin artırılmasında oynadığı rol büyük.
    Ve fakat yazdıkları fazlasıyla birbirinin aynı.
    Osman Aysu akıcı yazan bir yazar. Fakat, kitapları bir seri üretim fabrikasından çıkma gibi. Özellikle Bıçak Sırtı'nda pek çok klişe var. Gazeteci kız, sapık katil, ezberlediğimiz bıçaklama sahneleri, son sahnenin geçtiği konak, vs. Çevirdiğiniz her sayfayı ezbere biliyormuş gibi oluyorsunuz. Veya TV'de bir Amerikan aksiyonu seyrediyormuş gibi...

star_border
January 22, 2019 13:45
Ekin Açıkgöz, Ölüm Büyüsü kitabına 10 puan verdi.
star_border
January 22, 2019 13:03
Ekin Açıkgöz, Afgan kitabına 7 puan verdi.
comment
January 22, 2019 13:01
Ekin Açıkgöz, Deliliğin Dağlarında adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentHarika bir atmosfer ama nedense zorlandım

    Bir kitabın mekan, zaman ve hissettirdikleri bakımından okuycuyucu çepeçevre sarması ender oluyor. Bu kitapta bu duyguyu çok net yaşadım.
    Akılda kalıcı ve şaşkınlık uyandırıcı bir korku hikayesi. Tuhaf şehire dair tüm betimlemeler, kar-buz ve korku, yaratıkların betimlenmesi unutulmaz!
    Tek kelimeyle bir klasik. Özellikle korku takipçilerinin başucu kitabı olarak bulundurması şart.
    Amma ve lakin ben bu kitabı okurken çok zorlandım. Kısacık da bir kitap ama sanki ansiklopedi okuyormuşum gibi elimde uzadı da uzadı... Neden olduğunu teşhis edemiyorum. Kitabın kendisinden kaynaklı hiçbir şey söyleyemiyorum. Belki çeviriden, belki de benim o zamanki ruh halimden...

star_border
January 22, 2019 12:40
Ekin Açıkgöz, Deliliğin Dağlarında kitabına 9 puan verdi.
comment
January 22, 2019 12:38
  • commentRomanları Okumuş Olmak Lazım

    İki roman iki farklı çizer tarafından yeniden üretilmiş. Her ikisinin de üslubu çok keyifli. Zevkle okudum. Zenci bibloları favorim.

    Lakin, On Küçük Zenci benim belki on beş kere okuduğum, neredeyse ezbere bildiğim bir romandır. Dolayısıyla onu okurken akışta bir zorlanma hissetmedim. Fakat Mavi Trenin Esrarı (daha önce okumuş olmama rağmen) kurgunun detaylarını unuttuğum bir romandı. Unutmuş olarak çizgiromandan okuyunca bazı yerlerde ne olup bittiğini tam anlayamadım. Bazı detaylar atlanmış ve/veya hızlı geçilmiş. Bu gözle bakınca, On Küçük Zenci için de aynı eleştiriyi yapmak mümkün. Ben kurguya çok hakim olduğum için bu atlamalar beni rahatsız etmemiş sadece.

    Dolayısıyla bu seriyi Agatha romanlarını halihazırda okumuş olanların, çizgi versiyondan alacakları sanatsal zevk için okumalarını öneririm. Romanı okumayanların kurgunun güzelliğini kaçırma riski yüksek.

star_border
January 22, 2019 12:33
comment
January 22, 2019 12:28
Ekin Açıkgöz, Afgan adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentForsyth'ın Hastalandığı Bir Zamana Denk Gelmiş Olabilir

    Afganistan'da neler oluyor?
    Afgan halkının o topraklardaki tarihini öğrenmeden bugün ne olduğunu tam olarak anlamaya imkan yok. Doğrusu neymiş öğrenmek istiyorum ama akademik makale okuyacak mecalim yok diyenin imdadına Forsyth yetişiyor.

    Malumunuz Forstyh her türlü politik conflict'e dair okuyucularına bilgiyi gerçekçi bir üslupla sunan harika bir yazar. Çünkü o bir conflict bölgesi muhabiri, bir araştırmacı gazeteci aslen. Ve fakat aynı zamanda da mükemmel bir hikaye anlatıcısı. Bu iki özelliğini birleştirdiğinde başyapıtlar koyuyor ortaya.

    Afgan'da Afganistan'daki etnik aşiretleri, bunların neden birleşip bütün olarak hareket edemediklerini, Afgan Rus savaşını ve Taliban'ın doğuşunu okuyup öğreniyoruz. Özellikle Taliban ile ilgili çok çok ilginç şeyler öğrendim.

    Ancak bu kitapta her nedense Forsyth'ın hikaye anlatıcılığı her zamankinden zayıf kalmış. İnsanın kendine kaptıracağı bir kurgu bulamadım bu romanında. Karakterle de pek bütünleşemedim. Forsyth'ın muhteşem twist'li sonlarını, şahane kurgusunu aradım. Bulamadım.

star_border
January 22, 2019 12:12
Ekin Açıkgöz, Yatır kitabına 7 puan verdi.
star_border
January 22, 2019 12:12
Ekin Açıkgöz, Muska kitabına 6 puan verdi.
comment
January 22, 2019 12:09
Ekin Açıkgöz, İkinci Mesih adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentBol gezmeli, keyifli bir macera

    Glenn Meade Türkiye'ye kitap fuarına geldiğinde imzalatma şansım oldu bu kitabı. Benim için önemliydi çünkü bu kitabı GETEM'in sesli kitaplar kütüphanesi için seslendirmiştim. Sağolsun kendisi de ilgi gösterdi ve hatta fuar dönüşü bana küçük bir teşekkür e-postası attı. Alçak gönüllü ve sempatik bir yazar.

    Heyecanlı, maceralı bir Meade. Ortadoğu'dan Vatikan'a uzanan bir macera. Meğerse İsa Mesih tarihi bizim bildiğimiz gibi değilmiş ve bu konuda gizli antik parşömenler varmış. Bu parşömenlerin peşinde de iyisi, kötüsü, yakışıklısı, güzeli, çirkini...

    Keyifli bir macera.

star_border
January 22, 2019 12:09
Ekin Açıkgöz, İkinci Mesih kitabına 7 puan verdi.
comment
January 22, 2019 12:02
Ekin Açıkgöz, Yatır adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentDoğaüstü Kötüleri Yenme Görevi Yine Sarp'ın

    Muska'nın algıları açık çocuk karakteri Sarp Sapmaz büyümüş.
    Bodrum katında gül desenli yer taşları olan eski bir ev. Evin etrafında farklı ajandaları olan çeşitli karakterler. Gül desenlerine maruz kalanların başına kötü şeyler geliyor tahmin edeceğimiz gibi. İçerideki doğaüstü kötülük ile mücadelede görev yine Sarp'a düşüyor.
    Korku-fantazya'da önemli bir isim olan Sadık Yemni'nin epeyce hacimli bir kitabı. Ama gözünüz korkmasın. Bu kitaptaki kurguyu Muska'ya göre daha derli toplu buldum.
    Sonu sürprizli çıktı. Beklemediğim bir son oldu. Bu sonu beğendim mi? Emin değilim.
    Keyifle okudum.

    (Bu kitabı GETEM sesli kütüphane projesi için seslendirdim.)

star_border
January 21, 2019 15:43
Ekin Açıkgöz, Yukarı Kattaki Çığlık kitabına 10 puan verdi.
star_border
January 21, 2019 15:38
Ekin Açıkgöz, Dokuz Düğümlü İp kitabına 7 puan verdi.
favorite_border
January 21, 2019 15:37
Ekin Açıkgöz, Smilla ve Karlar adlı kitabı favori kitaplarına ekledi.