Barbara Nadel iyi bir polisiye yazarı ancak kitaplarını okurken hep aklıma takılan bir nokta var. Evet olaylar İstanbul'da geçiyor, kişiler çoğunlukla Türkler, yazar Türkiye'ye gelip araştırmalar yaparak yazıyormuş üstelik ama hep sanki kafasında çizdiği bizim bildiğimizden farklı bir Türkiye imajı var ve birtürlü bunu gerçeklere oturtamıyor. Ne kadar Türkiye'yi tanımak için çaba harcasa da bir yabancının bakışıyla durum tamamen farklı görünebiliyor. Kitabın başındaki yayıncının notunda belirtilen "isimlere veya Ermeni,Rum kökenli vatandaşlarımızın mesleklerine takılmayın, sonuçta bu bir kurgu"dan daha fazla aksayan birşeyler var hissine kapılıyorum hep.
200 sayfa kadar okuduktan sonra artık tahammül edemeyip sonunu okuyup bıraktım. çetin ikmen sıradan bir komiser, çirkin, kısa boylu, dokuz çocuklu bir adam. polisiye romanlarda ekzantrik karakterlere benzememesi iyi ancak roman çok karakter üzerinden anlatılınca bu sıradan komiseri de çok tanıyamıyoruz. roman çok ağır ilerliyor, bu durumda okuyucunun merak duygusu gittikçe pörsüyor. ben sevmedim.