menu

Üç Perdelik Cinayet ( 7.8/10)
Orjinal Adı:
Three Act Tragedy / Murder in Three Acts (1934)
Yazar:
Yayınevi:
Yayın Tarihi:
Çevirmen:
Grafik Tasarım:
-
Karakterler:
Sizin Puanınız:

İki cinayet; eski bir aktör, onun çocukluk arkadaşı, tiyatroya meraklı yaşlı bir adam ve tabii ki bu cinayetlerin peşinde Hercule Poirot.
Diğer Baskıları

Nopic Nopic Nopic Nopic Nopic Nopic Nopic


Yorumlar


Üç Perdelik Trajedi
January 21, 2006 14:53

Başlıktaki isimle de yayınlanmış güzel bir Christie romanı. Eski bir aktör olan Sir Charles evinde bir toplantı düzenler, köyün rahibi toplantıda aniden ölür, Sir Charles konuğunun zehirlendiğini iddia eder fakat pek ciddiye alınmaz, ta ki ikinci bir cinayet işleninceye kadar. Konuklardan biri olan Poirot'da bu ilginç cinayetleri araştırmaya başlar, sonuç gerçekten şaşırtıcıdır. Christie hayranları mutlaka okumalı.


İnandırıcılıktan yoksun
March 26, 2010 16:06

İnandırıcı bulmadığım bir roman olduğunu, başlıkta da vurguladım. Sir Charles, asıl işlemek istediği cinayetin, bir aktör alışkanlığıyla, provasını yapıyor. Bu provada piyango verdiği davete katılanlardan birine, kimseye zararı dokunmamış bir rahibe çıkıyor. Zaten bu bile yeterince anlamsız iken, Sir Charles'ın bu ilk cinayet girişimine bir de dünyaca ünlü bir detektifi, Poirot'yu çağırması çok anlamsız. Üstelik çağırmakla yetinmiyor, herkesin doğal bir ölüm saydığı olayı cinayet olarak yorumlayan da kendisi oluyor. Tuhaf!..
Elbette bunlar romanın sonunda, katili öğrendikten sonra okurun yaşayacağı ufak çaplı bir hayal kırıklığıdır, romanı okuduğunuz süre boyunca her şey yolunda gitmektedir. Yine ilgi çekici karakterler, sıkı bir muamma, biraz romantizm, biraz Satterthweite filan derken iyice bir Agatha Teyze veriminin keyfini çıkarıyorsunuz.
Roman, Christie'nin bildik tiplemelerinden Satterthweite'nin davetli olduğu, Sir Charles'a ait villada yapıyor açılışını. Ünlü aktör kendini emekli edip, durgun bir köy kayatı yaşamak üzere yaptırdığı villasında bir davet vermeye hazırlanmaktadır.
Davetliler arasında Sir Charles'ın gönlünü kaptırdığı genç kız "Egg"Lytton Gore, yine Egg'e gönlünü kaptırmış genç ve komünist gazeteci Oliver Manders, Egg'in annesi Lady Mary, Rahip Babbington ve eşi, Egg'i kıskançlıktan çatlatacak olan güzel aktris Angela Sutcliffe, Doktor Strange, Modacı Cynthia Dacres ile çatlak eşi Kaptan Dacres, çevresinde olanların hiçbirini kaçırmayan, dışlanmış piyes yazarı Miss Wills ve nihayet Poirot vardır.
Rahip Babbington'un davette ansızın ölümü akla şarap kadehinde zehir olduğunu getirse de, kadehin incelenmesinden çıkan sonuç aksi yöndedir. Egg, heyecanlı tabiatı gereği, cinayet olduğuna inanmaktan vazgeçmez.
Egg'e aşkının karşılıksız olduğuna inanan Sir Charles, çareyi villayı satışa çıkarıp köyü terketmekte bulur.
Bir süre sonra, bu sefer doktorun verdiği davette gerçekleşen benzeri bir ölüm, Egg'i haklı çıkaracaktır. Egg bu durumu Sir Charles'ı tavlamak için fırsat bilir, bir mektup yazıp Charles'ın yardımını ister. Satterthweite'nin de katılımıyla oluşan amatör üçlü, Poirot gelip olaya el koyana kadar, cinayetleri aydınlatmaya çalışırlar.


İsmail Orkun nam-ı Diğer Ülkü Tamer
July 23, 2022 23:42

Bu kitabın çevirmeni olan İsmail Orkun Ülkü tamer'in takma ismidir. Tamer bu kitabın hikayesini şöyle anlatır;
"Çevirmenliğe yeni başladığım zamanlardı. Fakülte kantininde edebiyat
sohbetlerinden kalan zamanımda Ezra Pound'lar, T. S. Eliot'lar çeviriyordum.
Ama bu çeviriler para getirmiyordu.Bana üç-beş kuruş kazandıracak
birşeyler yapmalıydım. Vatan gazetesine bir öneri götürdüm. Gazetenin
o zamanki yöneticisi Naim Tirali'ye Agatha Christie'nin Üç Perdelik
Cinayet romanını çevirmek istediğimi söyledim. Naim Tirali, "Yarın başlayalım,
dedi. Roman, gazetede "tefrika" edilecekti. O gün gazetede bir masaya
ilişip kitabın ilk iki sayfasını çevirdim. Üç Perdelik Cinayet ertesi gün
Vatan'da yayınlanmaya başladı.
Her gün kitaptan birkaç sayfa çevirip gazeteye götürüyordum artık.
"Tefrika" sürüyordu. Bir gün Naim Tirali gazetede beni yakaladı. "Aman,"
dedi, "romanı dört günde bitir."
"Nasıl olur?" dedim.
"Gazeteyi kapatıyoruz. Daha doğrusu, Ankara'ya taşıyacağız. Romanın
dört gün içinde bitmesi gerek."
Daha kitabın yansına bile gelmemiştik. Üstelik polisiye bir romandı
bu. Ölecek kimseler vardı. Katilin bulunması vardı.
"Birşeyler yap," dedi Naim Tirali.
Çaresiz, " Peki," dedim. "Ama bundan sonraki bölümlere adımı
koymayın."
Oturdum. Kitabın ikinci yansını bir güzel özetledim. "Filanca öldürüldü
... Katil de meğer falancaymış" gibilerden ...
Bir süre sonra bir yayıncıyla tanıştım. Kaldırımlarda satılan ucuz
"piyasa kitapları" yayınlıyordu. Çeviri yaptığımı öğrenince, "Sende bize ya-
rar bir şey var mı?" diye sordu. Üç Perdelik Cinayet geldi aklıma."Agatha Christie'nin bir romanı var," dedim.
"Kim o?" dedi.
Raftaki bir kitabı gösterdim:
" Siz onun bir kitabını yayınladınız ya."
" Haa," dedi. "Aga Kristina. İyi yazardır. 300 lira veririm."
Güzel para! Romanın Vatan'daki serüvenini anlattım. " İkinci bölüm
özetlenmiştir," dedim.
"Mühim değil," dedi.
"Kendi adımı da koymam. Çeviren İsmail Orgun diyelim."
" Mühim değil. Yalnız kitabın adını değiştirelim. Sen bir ad söyle."
Romandaki kişiler, içkiye katılan zehirle öldürülüyorlardı. Kadehteki
Ölüm adını önerdim. "Peki," dedi. Tokalaştık. Paramı aldım. Kapıdan çıkarken,
"Bir dakika," diye seslendi. Döndüm.
"Yahu," dedi, "ölüm, kadehin içine girer mi! Biz şuna Kadehteki
Zehir diyelim."
"Ne isterseniz yapın," dedim.
Birkaç ay sonra bir kaldırım sergisinde Aga Kristina'nın Kadehteki
Zehir'i ilişti gözüme. Hemen bir tane aldım. Yalnız kitap beklediğimden
kalındı. Pek olacak şey değildi bu. Öyle ya, ikinci yansı özetlenmişti.
Sayfaları çevirdim. Roman, kitabın yansında sona eriyor, yeni bir
yapıt başlıyordu:
Helen Keller'in Meraklı Hayat Hikayesi"

Ülkü Tamer(2010) Yaşamak Hatırlamaktır, 4. baskı, İstanbul:Kitap yayınevi, s.126-127.


Yorum yaz
mode_edit