“Sanat ve suç arasında biraz fark var,” diye öne sürdü Markham. “Psikolojik olarak eski dostum, hiç fark yok,” diye düzeltti Vance. “Suç, bir sanat eserinin tüm temel esaslarını barındırır; yaklaşım, anlayış, teknik, hayal gücü, uğraşı, yöntem ve düzen. Dahası, suç, yolu, bakış açısı ve genel doğası bakımından en az sanat eserleri kadar çeşitlilik gösterir. İyi planlanmış bir suç, örneğin, bir bireyin, bir tablonunki kadar doğrudan dışavurumudur ve içinde büyük bir keşif olasılığı yatar. Uzman bir estet, bir resmi nasıl analiz edip kimin yaptığını söyleyebiliyorsa, uzman bir psikolog aynı şekilde bir suçu kimin işlediğini, kişiyle tanışıklığı varsa, analiz edip söyleyebilir veya neredeyse matematiksel bir kesinlikle suçlunun doğasını ve karakterini tarif edebilir. İşte sevgili Markham, insanın suçluluğunu belirlemenin tek kesin ve kaçınılmaz yolu budur. Diğerleri yalnızca varsayımdır; bilime aykırı, güvenilmez ve riskli.” (Kitaptan) Van Dine’ın yapıtları hiçbir psikolojik ve toplumsal etkene yer vermeyen geleneksel İngiliz okuluyla; bu öğeleri göz önüne alan Amerikan okulunun bir sentezidir; ancak S.S.Van Dine romanlarında ilginç husus insanüstü bir varlık olan dedektifin nitelikleridir. S.S. Van Dine’ın kişisel kanımızca talihsizliği edebiyat eleştirmenliğindeki seçmeci yaklaşımından bir türlü kurtulamamasıdır; bunun sonucu polisiye romana yüksek kültür düzeyini yansıtmaya çalışır, işi dipnotlar koymaya kadar götürür; edebi örnekler ve Latince yazılmış vecizeler kullanır. Erol Üyepazarcı Benson Cinayeti, dünya edebiyatının, allame dedektif Philo Vance'la tanıştığı ilk roman. Kışkırtıcı kurgusu, entelektüel çıkarımları ve edebi niteliğiyle okurları şaşırtmaya hazır. S.S.Van Dine, dünya polisiye edebiyatının dâhi yazarlarından biri olacağının sinyallerini daha ilk romanından veriyor...