(Pamuk Prenses #2)
Prag sabahları güneşten kavrulurken Lumikki’nin kalbi adeta buz tutmuştu. Lumikki Andersson yaşadığı korkunç olayları unutmak ve şehirden uzaklaşmak için tatile çıkar. Kırmızı kiremitli çatıların güneşte pırıl pırıl parladığı Prag’a gider. Ancak her turistin yaptığı gibi şehrin keyfini çıkarmaya çalışırken takip edildiğini fark eder. Hem de tıpkı kendisi gibi İsveççe konuşan kahverengi saçlı bir kız tarafından... Genç kız bir gün Lumikki’nin karşısına dikilir ve kız kardeşi olduğunu iddia eder. Bu sözler Lumikki’yi korkuturken aynı zamanda içindeki macera tutkusunu körükler. Ve kendisini Prag sokaklarında bir katilden kaçarken bulur.