Dublörün Dilemması ve Korkma Ben Varım’ın yazarı Murat Menteş’ten doludizgin bir roman daha!
Sıkı tutunun!
İstiklal Harbi’nin son gazisi, 100 yaşındaki millî kahraman RUHİ MÜCERRET; bir dünya starına nasıl dönüşüyor?
Zaten ecelin menzilindeyken, esrarengiz psikopat MASUM CİCİ’yi haklayabilecek mi?
Mabet filozofu AVNİ VAV'dan daha neler öğrenecek?
NAZLI HİLAL’e, 70 yaş farka rağmen nasıl açılacak?
Ve son nefesinde kelime-i şahadet getirebilecek mi?
Bir gözü mavi, diğeri kahverengi avare CİVAN KAZANOVA; elden düşme ruhunu, şeytana neden satıyor?
Depremde yitirdiği SERPİL SİLAHLIPERİ’yi unutmayıp da ne yapacak?
Marifetli afet FUJER FUJİ’den kaçarken neye yakalanacak?
Kan kanseri yeğeni OZAN’ı hangi parayla tedavi ettirecek?
Alınyazısındaki boşlukları neyle dolduracak?
İntiharın eşiğinde tetikte beklerken, kimvurduya mı gidecek?
Ziyadesiyle kahkaha ve bir nebze gözyaşı içeren bu serüvende
trenler gemilere çarpıyor.
İstiklal Savaşı, 85 yıl sonra devam ediyor.
Şakaklar matkapla deliniyor.
Uçaklar düşüyor.
Kaybedenler şampiyon oluyor.
Ölüler diriliyor.
Serseri kurşunlar uçuşuyor.
Ve reklamlar, müşterileri ele geçiriyor!
“100 yaşından küçükseniz, bu romanı mutlaka okuyun!”
[EMRAH SERBES]
Murat Menteş'in üçüncü romanı.
İlk romanını okudum, Murat Menteş'in anlatım tarzına bayıldım. Sonra her kitabını çıktıkça okur oldum.
"Sözcüklerle yaptığınız oyunlar..." gibisinden bir şey sorulduğunda Menteş, "Nimetle oyun olmaz." demişti. O yüzden Menteş'in tarzını 'söz oyunları' olarak nitelemek istemiyorum. Fakat başka da nasıl anlatabilirim bilemiyorum. Çok farklı bir kalem, benzeri yok. Mutlaka okumak lazım.
100 yaşını aşmış Ruhi Mücerret bir reklam makinesine dönüşüyor. İlk iki romanından daha derli toplu bir kurgu olduğunu düşünüyorum. Sonu ve anafikir güzel bağlandı. Bir popüler kültür eleştirisi aynı zamanda.
Diğer romanlarda anlatım tarzı ve dil kurgunun önüne geçiyordu. Bu romanda anlatım tarzı ve dil hiçbir şey kaybetmediği gibi, kurgu da güçlenmiş bence. Ayrıca din ve felsefe üzerine daha fazla sohbet ve gönderme var.