KIRMIZI EV KARANLIK, ODA KAPKARANLIK. TEK IŞIK KAYNAĞI BU PARLAK CAM GÖZLER. UYUMA. ÇÜNKÜ CAM GÖZLER UYUMANI BEKLİYOR.
Catherine, doldurduğu hayvanlar ve gerçekçi kuklalarıyla ünlü dâhi taksidermist M. H. Mason’ın evine davet edildiğinde bir müzayedeci olarak hayatının fırsatını yakaladığını düşünür. Kırmızı Ev’in içi Mason’ın insan gibi giydirdiği ölü hayvanları ve canlıymış gibi görünen cam gözlü kuklalarıyla doludur. Catherine bu sıra dışı işçilikten etkilendiği kadar ürker de. Burayı ilk ziyaretinden sonra cebinde bulduğu not da en az kuklalar kadar ürkütücüdür: SAKIN BİR DAHA GERİ GELME.
Bunun tuhaf bir şaka olduğunu düşünen Catherine birkaç günlüğüne Kırmızı Ev’e misafir olup tüm eşyaların bir listesini çıkaracaktır. Ancak gün, geceye döndüğünde işler değişir. Sahipleri asla ortaya çıkmayan gölgeler, küçük bedenlere ait olduğu belli olan ayak sesleri, hayal ile gerçekliğin birbirine karıştığı bir karanlık… Sırlarla dolu bu evde Catherine kendi korkunç geçmişiyle de yüzleşmek zorunda kalacaktır, tabii cam gözlerin eşliğinde.