"İçerisinde beslediği volkan kalbindeki merhameti taşlaştırmıştı, tıpkı bir lavın üzerini örten yaşam neşesi gibi. İlk keser darbesiyle etrafa dağılan kan yeni bir ritueli başlatan şamanın heyecanını verdi ona. Arka taraftaki fonda "Rondo Alla Turca" çalıyordu.
"Verba docent, example trahunt" Hiç acele etmiyordu, kurbanının acının her zerresini hissetmesi için ona zaman bırakıyordu. Ve bu konuda profesyoneldi. Karnındaki bebeği kesip çıkarttığında bile ceninin uhrevi yaşam sevinci bile onda hiçbir şey ifade etmedi, birkaç dakika metal tepsi içerisinde çırpınmasını izledi, ama merhametten çok, yaptığı işin takdir edilmesini bekler bir çocuk heyecanı ile. Eline katanayı aldığında kurbanın gözlerinden süzülen yaşları gördü, gülümsedi. Gözlerinin içine bakarak kılıcı bedeninde derin kesikler bırakacak şekilde gezdirmeye devam etti, müziğin anlamsız ve olayın vahşetine ters ritmiyle garip hareketler yaparak münzevi bir keşiş telaşı ile yaptığı işi sürdürdü. Yüzünde bir katilin dehşetinden çok gelin makyajı yapan bir makyözün heyecanı vardı. Azrail kurbanının bedeni ile olan son bağını da koparttığında o da gelini hazırlamıştı. Yan tarafta duran Loveme parfümüyle kadının bütün vücudunu adeta sıvadı. Kokunun hücrelerine kadar işlediğinden emin olduğunda masanın yanında duran ipten bilekliği koluna geçirdi ve başındaki çuvaldan yapılma başlığı çıkartırken gülümsedi…
"Opus Magnum!"
(Tanıtım Bülteninden)
Yazan: CinaiRoman
- September 26, 2020 04:10
Kategori:
Ödüller ve Listeler
Polis kahramanlarımız Emin ile Esra seri katilin peşine düşerken, sıra dışı bir koku uzmanı olan Tunç'tan yardım alıyorlar.
Ben aslında bu kitabı beğendim ve okurken keyifle okudum. Fakat elden geçmesi icap ediyor:
1) Amerikanvari diyaloglar yerlileştirilmeli.
2) Türkçesi düzeltilmeli: Yazım yanlışları çokça. Soru ekleri -de -da ek ve bağlaç yazımları hatalı. Noktalamalarda problemler var. Noktasız cümleler, özel isimlere ayrılmadan yapılan ekler...
3) 'Kadın' için sürekli 'bayan' denmesi...
4) Suzan Sultan olmuş bir yerde.
5) SPOILER
İki ciddi mantık hatası var: Sayfa 209'da Emin Tunç’a “Neden Esra’nın üzerinde Murat’ın kokusunu alamadın ki?” diye kızıyor. Halbuki o noktaya kadar tek bilinen şey Esra’nın aradıkları katil tarafından hastanelik edildiği idi. Katilin Murat olduğunu bilmedikleri gibi, Murat’ı tanımıyorlar dahi.
İkincisi: Dövmecinin tarif ettiği tanrı ve tanrıça dövmelerinin bu adamda olduğunu bilmedikleri halde, sanki katilde olduklarından eminlermiş gibi üzerine psikolojik teoriler geliştirdiler.
SPOILER
6) Bazı tekrarlar azaltılmalı: İber Ortaylı'ya atıfta bulunulması güzel ama üçten fazla olunca fazla geldi. "Silahım var ve dolu!" esprisi ilk seferinde komikti sonra o kadar çok tekrarlandı ki sıkıldık.
Araştırılarak yazılan kısımlar hoşuma gitti. Patrick Süskind'in Perfume romanını biraz daha az çağrıştırsa belki daha iyi olurdu.
Peki Esra öldü mü ölmedi mi? Bir öldü dediler, sonra uyandı dediler. Sonunu zorlama buldum.
Bence Serkan Ertem gelecek vaat edebilir.