SESSİZLİĞİN KÖKLERİ TAHMİN EDEBİLECEĞİNİZDEN ÇOK DAHA DERİNLERDE.
Başarılı ressam Alicia Berenson, kocası Gabriel onun için endişelenmesin, iyi olduğunu görsün diye bir günlük tutuyordu. Bu çok sevdiği adam, ondan sebep mutsuz olmamalıydı.
Alicia Berenson, otuz üç yaşında, kocasını suratına beş kez ateş ederek öldürdü. Sonrasında tek kelime bile konuşmadı.
Adli psikoterapist Theo Faber, yıllardır kimsenin başaramadığını başarıp Alicia’yı konuşturabileceğinden emin. Ama olur da başarırsa, gerçeği duymak isteyecek mi?
Kocası Gabriel ile harika bir evliliği varmış gibi görünen ünlü ressam Alicia bir gün sandalyeye bağlanmış ve defalarca ateş edilerek öldürülmüş kocasının başında kanlar içinde dikilirken bulunur. O günden sonra da konuşmayı bırakır. Grove isimli bir psikiyatri hastanesine yatırılır. Alicia’nın vakasını bir nevi takıntı haline getiren psikoterapist kahramanımız Theo Faber, kadının neden konuşmadığını çözmek için Grove’da çalışmaya başlar. Elbette burada kalmaz ve ‘bir yerlerde bir travma olmalı’ diyerek kadının geçmişini de yetkisizce araştırmaya başlar. Kendi eşiyle de problemleri olduğu için Alicia ile birlikte Theo’nun da psikolojisi bizim için mesele haline gelecektir. Peki Gabriel’i gerçekten Alicia mı öldürmüştür, yoksa Alicia aslında suçsuz mudur?
Alicia’nın neden konuşmadığıyla ilgili gayet iyi bir ‘twist’ içeriyor bu roman. Sosyal medyada “Ay ben ne olduğunu kitabın yarısında anladım,” diyenler gördüm, şaşırdım. Vallahi bravo, ben hiç anlamadım, sonunu da beğendim.
Trendeki Kız ve Kayıp Kız gibi metropol sakinlerinin evlilik buhranlarından yola çıkan cinai gerilimler, polisiyede yeni bir alt tür oluşturuyor. Bu kitabı da oraya koyabiliriz.
Psikiyatri hastanesinde Alicia ile husumeti olan saldırgan ve sıkıntılı hastanın Elif isminde bir Türk kızı olduğunu da dip not olarak düşeyim.
İlk bölümden itibaren sürükleyici, merak ettirici, kaliteli bir polisiye. Ben çok beğendim. 2019’dan bu yana halen filme uyarlanmamış olması şaşırtıcı. Brad Pitt’in yapım stüdyosu bir uyarlama üzerinde çalışıyormuş diye bir rivayet var. Bakalım.