menu

Franny'ye Söyleme
Orjinal Adı:
-
Yazar:
Yayınevi:
Yayın Tarihi:
Çevirmen:
-
Grafik Tasarım:
-
Karakterler:
-
Sizin Puanınız:

Anne ve babasından öç almaya kararlı olan Öykü'nün çocukluktaki tek dayanağı hayalî arkadaşı Franny'dir. Yıllar sonra hayatına giren Nedyalko her konuda destekçisidir. Babasına olan öfkesiyle Avrupa'yı gezen Sandy'nin Nedyalko ve Öyküyle yolu kesişir. Edime-Nesebar arasında süren bu dostluk ilişkisi, Sandy'nin daha önce bahsetmediği bir erkek arkadaşıyla ortadan kaybolmasıyla son bulur. Sandy'nin Amerika'dan gelen babası, kızına ulaşabilmek için emekli polis Yakup Ziya Demirci'den yardım ister.
 
Öykü, annesi ve babası için ne planlamaktadır? Sandy'nin bu gizemli erkek arkadaşı kimdir? Yakup Ziya bu gizemi çözmek için hangi yolu izleyecektir? Yakup Ziya neden Öykü ve Nedyalko'nun Sandy'nin kaybolmasıyla ilgili olduğunu düşünmektedir? Öykü neden Franny'nin gerçek olduğu konusunda ısrar etmektedir? Dediği doğruysa peki Franny kimdir?

(Tanıtım Bülteninden)


İLGİLİ BLOG YAZILARI

Yorumlar


Mekanların içine götürüyor
August 22, 2022 15:10

2021 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı Ödülü adaylarından.

Bu kitabı ilk yarısı ve ikinci yarısı olarak ayırarak yorumlayacağım.

İlk yarıyı çok beğendim, heyecanlı, sürükleyici, bir 'page-turner'. Ayrıca kapakta yazıldığı gibi 'Öykü'nün ebeveynlerinden intikamı' gibi yüzeysel bir konu da değil, daha derinlikli bir kurgu var. İyi bir gizem ve olayı araştıran sağlam bir karakter ('sleuth') içeriyor.

Fakat ilk yarının sonunda, Enez'deki eve girildiği anda bütün polisiye gizem çözüldü. Okurun aklında merak edilecek hiçbir şey kalmadı. (Sandy'nin nerede olduğu dışında. Kimin ne yaptığını ve neden yaptığını öğrendikten sonra bu, okur için çok tali bir gizem. Elbet bir yerden çıkacaktı Sandy.) Her ne kadar emekli polisimizden bir dedektif olarak çok hoşlandıysam da, olayın çözümünde başarısı olduğunu söyleyemiyorum. Olay kahramanımızın araştırması veya akıl yürütmesiyle değil, tesadüfen karşılaşılan iki kişinin anlattıklarıyla (eski eş ve taksici) kendiliğinden çözüldü.

Geriye sadece 'nasıl' sorusu kaldı. O da makul-kısa bir bölümle cevaplanabilirdi. 'Nasıl' sorusunun cevaplanması kitabın tüm ikinci yarısını kaplayınca (neredeyse 150 sayfa) itiraf edeyim ki sıkıldım. Merak unsuru kalmadı, tempo düştü. Öykü, Sandy ve Nedyalko arasındaki konuşmalar, herkesin birbirine yemeğe gitmesi, telefonla aramalar, açmalar-açmamalar... Neticede ne olacağını bildiğimiz bu geçmiş, gün gün anlatılmasa da olurdu diye düşünüyorum.

Diğer taraftan, kitabın sonunda 'Franny'nin neye gönderme olduğuna dair çok hoş bir açıklama var. Sırf bunun için bile sonuna kadar okumaya değer!

Türkçe hatasız. Dil akıcı. Mekanlar ve atmosferler insana 'oradaymış' hissi veriyor. İlk fırsatta gidip Nesebar'ı göresim geldi. Mekanların o kadar içine götürdü roman beni. Çiğdem Dönertaş bu konuda çok başarılı.

Neticede grubun beğendiğim romanlarından birisi


Yorum yaz
mode_edit