Bir trafik kazasında hafızanızı kaybetmek, sizin için yepyeni bir hayat ihtimalinin kapısını aralar mı? Babalar ve oğulları arasındaki ezel ebed gerginliklerden bir huzur ihtimali çıkar mı? Tüm bunların kayıp Barnabas İncili’yle alakası ne peki? Mahir Ünsal Eriş, Gaip’te aileden memlekete, hafızadan siyasete köprüler kurarak ilerliyor. Kötülüğün doğasına dokunurken alışıldık kalıpları bir kenara bırakıyor. Değerlerimize ihanet etmek ağır bir yük de, hatırlanması gerekenleri unutmak başka bir ihanet değil mi? Merakımıza bir fener gibi sarılırsak belki de yolu bulabiliriz
Trafik kazasında hafızasını kaybeden bir babanın kaybettiği anılarını arama yolculuğu, aile bireylerinin gözünden aktarılıyor bizlere. Baba ve oğullar olayı araştırdıkça belli şeyler öğreniyoruz. Ancak burada spoiler'lık bir durum yok. Zira kitabın başından itibaren kitap bize Salih Bey'in kim olduğunu zaten sezdiriyor.
Ülkücülükten istihbarata geçmiş, yıllar içerisinde verdiği hizmetlerle teşkilatta yükselmiş Salih Bey, aslında son derece sevgisiz ve zorba bir babaymış. Hafızasını kaybettikten sonra empati yüklü bir adam olmaya başlamasını yadırgadığımı itiraf edeceğim. Zira insan hafızasını kaybedince karakter niye değişsin, anlamadım. Birisi hard disk, öbürü işletim sistemi; hard diskteki veriler silindi diye Windows'un kodu değişmez ki :) Ama doktor değilim; belki de değişiyordur.
Emekli olduktan sonra Barnabas İncili olarak bilinen bir tarihi eserin peşine düştüğü anlaşılan Salih Bey'in, bu eseri ele geçirmek isteyen, yoldan çıkmış başka bir istihbaratçı olan Zeki'nin tehdidi altında olduğu anlaşılıyor. Kitabın en sonunda aile, Zeki'yi ifşa etmeye girişiyor, kendilerini ifşa etme pahasına.
Kendi içinde politik sorgulamaları olan bir aile dramı.
Aile ilişkilerini çözümleme bakımından Mahir Ünsal Eriş'in tarzını Nermin Yıldırım'a benzettim. Ama iki bakımdan Nermin Yıldırım'ı daha başarılı bulduğumu belirteyim: İlki, Salih Bey'in etrafıyla ilişkilerinin analizindeki tekrarlar. Kitap uzun süre konuya giremedi. İkincisi, Nermin Yıldırım'ın eksiksiz ele aldığı aile dinamiğinde (çünkü ailede bir kedi bile tüm ilişkileri etkileyebilir, aile tüm bireyleriyle, ko-entegre bir bütün) Mahir Ünsal Eriş'in kasıtlı olarak öykü dışı tuttuğu bireyler var. İki erkek kardeşin eşlerinin öyküde esamesi bile okunmuyor, sanki hiç var olmamışlar gibi bir tavır var. Aile telefonlarını atıp bir minibüse doluşup kaçtığında, minibüs koltuk düzeninde bile yoklar bu anneler! Halbuki iki gelin bütün ailenin dinamiğini tepetakla edebilecek kadar güçlü öğeler olmalıydı. En başta kendi ebeveynlerini bırakıp gitmek istemeyecek ve kocalarıyla çocuklarının da bu şekilde ayrılmasına müsaade etmeyeceklerdi. Belki de bu yüzden Eriş onları öyküden uzak tutmuş, kurguyu bozmasınlar diye :)
Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe'ye aday olarak gönderilmişti ama sonra yarışmadan çekildi. Yarışmaya aday olduğunu bilmeden okusaydım ve "bu kitap polisiye mi" diye sorulsaydı, cevap için tereddüt ederdim.
Uzun uzun yazdığıma bakmayın, büyük resimde iyi yazılmış, kuvvetli bir kitap. Mahir Ünsal Eriş de usta bir kalem. Ben Storytel'de dinledim. En başta zaten sesli tefrika olarak yayınlanmış, sonra kitaplaştırılmış. Dinlemek isteyenlere öneririm.