Ben İnce Adam'ın siyah beyaz filmini de seyrattim. Ve demeliyim ki, ikisi de çok güzel. Hammet İnce Adam'da snobluğun sınırını gösteriyor. Kahramanı Nick Charles'in aslında karısı Nora ile partiden partiye dolaşmaktan ve sarhoş olmaktan başka hiç işi yok. Belki haftada bir danışmanı ile hangi hisselere yatırım yapması gerektiğini düşünüyor ve mektuplar değerlendiriyor, o kadar. Buna rağmen okuyucu Nick'i seviyor.
Hikaye ilginç çünkü tamamıyla sosyete içinde geçiyor. Yani tüm kahramanlar hiç te normal değil, herkes yalan söylüyor ya da mutsuzdur. Eee para her şey değil işte. Bu yüzden okuyucu için "katil kim?" sorusunu tahmin etmek mümkün olmuyor, çünkü önce kimin yalan söylemediğini ayıklamak gerek.
Okumanızı Tavsiye ederim!
Roman bana amerikan beatnik neslini anımsattı. Yazılış tarihi itibariyle 20 yıl gerisinde olsa da, karakterler bana bir kerouac romanına aitmiş gibi geldiler.
Roman boyunca boşboğazlıktan başka birşey yapmayan yunanlı emekli dedektifimiz, ne zaman olaya bulaşmama inadından vazgeçti, ne zaman olayların içyüzünü keşfetti, belirsiz.
Ben sonlara doğru olayların sırrını keşfettim.
Ama romanın kimliği bir klasik polisiye olmaktan uzak; dolayısıyla klasik polisiye kriterleri ile değerlendirmek de anlamsız.
Yeterince iyi; ama Hammett'i veya türü tanımak için daha iyi seçenekler olduğuna inanıyorum.
6/10
Everest Yayınları, 2018