"San-Antonio, Simenon'un Maigret'sinden sonra, Fransa'nın, polisiye roman türüne en büyük katkısıdır. Yoksul ama gururlu ve namuslu bir ailenin ilk çocuğu olan San Antonio, daha altı yaşındayken, annesinin ısrarla kendisinden sakladığı kurabiyelerin yerini her defasında bularak, büyüyünce polis olacağını göstermiştir. Hayatın bazı gerçeklerini, on iki yaşındayken komşularının kızından öğrenen San Antonio, özellikle orta yaşlı dulların kaybettikleri değerli eşyaları bulmakta başarı göstermiş, yüklüce ödüllerle kesesini tepeleme doldurmuş, para kazanmaktan yorulduğu için de, İçişleri Bakanlığı'na başvurarak polis olmuştur! Polis örgütü içinde hızla yükselerek, Özel Servis'te Başkomiser rütbesine ulaşan San Antonio'nun, soluk kesici, hareket dolu, vurdulu kırdılı maceraları işte bundan sonra başlamaktadır.
İşini fazla ciddiye alan Komiser Maigret'le karşılaştırılırsa, Başkomiser San Antonio Fransız polisinin en sevilen tipidir. İşlerinin çoğunu Fransa dışında gördüğü ve Fransız yurttaşlarıyla fazla yüz yüze gelmediği içindir belki de bu ... Uzun boylu, yakışıklı, her türlü silaha yatkındır. Otuz beş yaşında olup, ilk macerası olan Yap Bakalım Bir Nanik'ten bu yana yaş almamıştır."
(Ödül:2 Ceset kitabının önsözünden)