Çok sayıda okuyucumdan, Kadınlara Göre Değil’deki detektifim Cordelia Gray’in, Adam Dalgliesh ile evlenip evlenmeyeceğini soran mektuplar alıyorum. Öyle anlaşılıyor ki, polisiye sevenler, Jane Austen’ın deyimiyle, “iyi bir gelire sahip, bekar” bir detektifin, bir eşi olması gerektiği fikrini taşıyor. Dorothy L. Sayers bu görüşe katılmayacaktır. Sayers açık ve kesin olarak belirtmiştir ki, detektifler genç kadınları kovalayacaklarına, ipuçları üzerine konsantre olmalıdırlar. Gerçi kendisi bu kurala uymamıştır; Lord Peter, altı yıl boyunca Harriet’in peşinden koştuktan sonra, (elbette, bu kaba tabiri böylesine asil ve ince bir kur yöntemi için kullanmak yakışık almaz) kızcağızı en sonunda Oxford’ta, Latincede “yeter” anlamına gelen Magdalen Köprüsü üzerinde kıstırabilmiştir.
Fakat şurası da bir gerçektir ki; polisiye roman yazarları, kitaplarının kahramanı detektiflerin aşk hayatıyla pek fazla ilgilenmezler, belki bu çok da şaşırtıcı değildir. Doğum, cinsellik ve ölüm, gerçek hayatta olduğu gibi kurmaca dünyasında da üç büyük mutlaktır. İlk ikisine üstünkörü bile olsa değinmeden, sonuncusu üzerine yazmak detektif romanı sınırları çerçevesinde bile zordur. Bir polisiyede ciddi bir şekilde aşk ve cinselliğe yer verirseniz eğer, kitap ne kadar analitik çözümlemeler içerirse içersin polisiyelikten çıkıp, sade bir “roman” olur. Dorothy L. Sayers’ın, kitabı Busman’s Honeymoon’u, “detektif kurgusuyla kesintiye uğrayan bir hikaye” olarak tanımlaması dikkat çekicidir. Sherlock Holmes, Father Brown, Poirot, Miss Marple ve Dr. Thorndyke gibi birçok karakterin müzmin bekar kalmalarının sebebi, muhtemelen detektif roman yazarlarının aşk ve cinselliği ele almakta yaşadıkları tereddüt yüzündendir. Bu durumun tam tersi ise, haşin, müstehzi ve sıkı içici hususi hafiyelerin macera dolu hayatlarında birçok kadının, tabii kendi şartlarına uyum sağlamak koşuluyla yer alıyor olmasıdır. Diğer detektifler ise mutlu bir evliliğe sahiptirler; kolaylıkla özel yaşamlarında her şeyin güllük gülistanlık olduğunu, kafalarında en ufak bir korku veya endişe taşımadan olayların peşinde büyük bir iç huzuruyla koştuklarını varsayabiliriz. Simenon'un Maigret’si, Freeling'in Inspector Van der Valk’u, H.R.F. Keating'in Inspector Ghote’u, Edmund Crispin'in Professor Gervase Fen’i ve H.C. Bailey'in Mr. Fortune’u, bu türden detektiflere en iyi örneklerdir. Geriye kalan diğerleri ise kadınlara ilgi duymalarına rağmen, onları özel yaşamlarının merkezlerinden uzakta tutmayı yeğlemişlerdir. Nero Wolfe’un, heybetli ve intizamlı konağına bir eşin yerleştiğini hayal etmek bile çok güç.
Elbette öyle polisiye romanlar var ki, aşk ilişkileri hem kahramanların kafasını karıştırır, hem de soruşturmayı zora sokar. Mesela Ngaio Marsh'ın Roderick Alleyn’i, gelecekte eşi olacak ressam Agatha Troy ile bir davası esnasında tanışır, aynı şekilde Lord Peter, sevgili Harriet’ini ilk kez, cinayet suçuyla yargılandığı sanık sandalyesinde otururken görür. Bir de ünlü karı-koca detektif ekipleri vardır: Dashiell Hammett'tan Nick ve Nora Charles, Agatha Christie'den Tuppence ve Tommy Beresford ile Frances ve Richard Lockridge'den Pamela ve Jerry North gibi. Fakat bu çiftlerde gözümüze çarpan şey, kadının ateşli bir sevgiliden çok bir silah arkadaşı rolünde olması ve aralarında tutkulu bir sevdadan öte huzurlu ve eğlenceli bir sevginin yer almasıdır. Beraberce mutlu mutlu ipuçlarını araştırırlar.
Evet, okuyucularım bana ne sormuşlardı? Adam ile Cordelia evlenecek mi? Kim söyleyebilir ki? Elbette bu enterasan evliliğin gerçekleşmemesi için birçok neden sayabiliriz. Bir evlilik danışmanının Cordelia’ya neler diyeceğini düşünebiliyor musunuz? “Hmm, bir bakalım. Karşımızda dul ve senden çok daha yaşlı biri var ve bu adam, çok sevdiği eşini doğum yaparken kaybettiğinden bu yana herhangi bir kadınla beraber olmak için isteksiz davranıyor. Son derece içine kapanık, kendini işine adamış profesyonel bir detektif ve bir eş ile ailenin, kendisini işinden alıkoymasına asla izin vermeyecek biri. Bir erkek olarak çok çekici olduğunu kabul edelim, fakat senden daha olgun, daha tecrübeli ve hatta daha güzel birçok kadını da aynı şekilde cazip edecektir. Adam’ın geçmişini, işini veya şimdiki hayatını kıskanmayacağına emin misin? Ve hadi, tüm bunları geçelim, aranızda büyük bir sırrın gölgesi yattığı sürece kendini ona ne kadar adamış sayacaksın. Hani şu hayatlarınızın birbirine kısaca dokunduğu, senin o ilk vakadan bahsediyorum. Yahut, eksikliğini büyük ölçüde duyduğun bir baba figürü aramadığından emin misin?"
Argümanların ağırlığına rağmen, gayet zeki olan Adam ve Cordelia, bu durumun farkında olacaklardır. Olmasına olacaklardır da, kim sağduyuya dayalı bir evlilik yapıyor ki? Size yalnızca, şu kadarını söylebilirim, şu an Dalgliesh’i kimseyle evlendirmek gibi bir planım yok. Yine de en ince şekilde kurgulanmış karakterler bile düşünceli yazarının elinden kaçıp, kendi aşk hayatlarına yelken açmaya meyillidirler.
PD James/Murder Ink: The Mystery Reader's Companion, 1977
* Serbest-uçuş stili çevirdiğim bu yazıyı, PD James neredeyse otuz beş yıl önce yazmış. O günden bu yana ne değişti, her ne kadar yazarın hiç niyeti yoksa da Adam ile Cordelia arasında fırtınalı bir aşk yaşandı mı, veya her ikisi de başka limanlara mı yelken açtı, yoksa müzmin bekar olarak mı kaldılar? Kısa bir güncelleme yapmak şart: Üzülerek söylüyorum ki, Adam ile Cordelia'nın yolları çok az kesişti. The Black Tower'da, Adam hastanede yatarken Cordelia'dan bir geçmiş olsun kartı aldı. Bir de A Taste of Death adlı macerada, bir dedikodu yazarı ikisini birlikte yemek yerken gördüğünü söyledi. Tabii bu ne kadar doğru, bilemeyeceğiz.
Cordelia'dan pek haber alamıyoruz, merak içinde olmamıza rağmen kendi başının çaresine bakacağına da eminiz, zira o, "Bu iş kadınlara göre değil!" diyenleri bile çoktan yanılttı. Adam'a gelince, biliyorsunuz kendisi şairdir, dolayısıyla son derece romantik ve hassas bir kişiliği vardır. Önceleri Deborah Riscoe ile ciddi bir şeyler yaşadı, herkes onlara evlenecek gözüyle bakıyordu. Ama içine kapanıklığı Deborah'ı canından bezdirdi, o da bir mektup göndererek bu ilişkiyi bitirdi ve çekip ABD'ye gitti. Adam şimdilerde Cambridge Üniversitesi edebiyat öğretmenlerinden Emma Lavenham ile beraber, en son Özel Hasta'da evleneceklerini duyurdular ama belli mi olur. Bu arada küçük bir dedikodu: Polis ekibinden Müfettiş Kate Miskin de Adam Dalgliesh'e karşı hiç boş değil. Bakalım zaman neler gösterecek.
Kategori: Satır ArasıÇok eğlenceli bir çeviri-yazı olmuş.Tek hayıflandığım nokta yazıda bahsedilen dedektiflerin maceralarından türkçede yayınlanmayanların çoğunlukta olması. Düşünsenize altın çağın en önemli yazarlarından olan Sayersdan bile yapılmış sadece 2 adet tercüme mevcut.