....
— «Allahım! Fakat bu Harry!»
Kaptanın kalbi kurşun gibi ağırlaşıverdi anîden. Gizlice cesedi saklama projesi de böylece
suya düşmekteydi. Kadın bu cansız vücudu tanıyordu. Adamın bir ismi vardı. Harry'ydi onun
adı. Ve yine bu kadın onun koştuğu, gezdiği, nefes aldığı, futbol maçı için bahse girdiği
zamanları hatırlıyordu. Miss Graveley'in yaptığı gibi, adamın bir çalılık altına götürülüp, ortadan
kaldırılmasına da. asla göz yummayacaktı tabiî. Ve bütün bunlardan başka velet, çenesini
tutamazdı ki. Hayır, en. doğrusu her şeyi itiraf etmekti. Kaptan, boynuna ilmiğin geçirildiğini
görür gibi oluyordu.
— «Harry!» diye, yüzünü tetkik etmek için ölünün yanına diz çöken kadın tekrar etti:
«Teşekkür ederim, Allahım!...»
Bu son üç kelime, kaptanı epey şaşırtmıştı. Dikkatle kadının yüzündeki ifadeyi tetkik
etmesine rağmen, onda herhangi bir üzüntüye rastlamadı. Aksine sanki adamın öldüğüne çok
memnun olmuş gibi hafifçe gülümsüyordu kadın.
— «Harry'nin postu» dedi yavaşça.
— «Kim bu adam?» diye sordu küçük çocuk.
— «Hatırlamıyor musun?» dedi genç kadın, ölüyü iyice tetkik edebilmesi için çocuğu biraz
daha yaklaştırarak. «Hatırlamaya çalış, Abie.»
Küçük çocuk dikkatle adamın yüzüne baktıktan sonra, menfi manâda başını salladı.
— «Niye hep yatıyor?» diye sordu.
— «Uyuyor. Çok derin bir uykuda o şimdi. Şahane ve çok derin bir uykuda.»
— «Kafasına ne olmuş?»
— «Onu bu hale getirene sormalı» dedi annesi gayet neş'eli bir sesle:
— «İyileşecek mi?»
Genç kadın yerinden doğruldu. Güneşin altında göz kamaştırıcı bir güzelliği vardı. Zaten göz
kamaştıracak kadar güzel görünmesi için güneş ışınlarına ihtiyacı yoktu onun. Bu genç kadına
güzellik ve saadet getirdiğinden dolayı kaptan, anîden, Harry'yi öldürmüş olr duğuna sevindi.
Ona bakarken bile kalbi neş'eyle doluyordu. Son derece güzel bir günde, son derece güzel ve
mes'ut bir genç kadın! Son derece güzel ve mes'ut bir âlemde, son derece güzel ve mes'ut bir
çocuk! Kaptan, kocaman göbeği üzerine uzanmış, yanık, esmer yüzü elleri arasında, bir
bebeğinki kadar temiz yürekli bakışları genç kadının üzerine dikilmiş, kendini son derece mes'ut
hissediyordu.
— «İyileşeceğini tahmin etmem» dedi Abie'nin annesi, yine aynı neş'eli sesle.
Sonra oğlunu elinden tuttu.
— «Gel Abie, çabuk eve dönüp, üzümlü kek yiyelim.»
Kategori: Cinai Alıntılar