menu

Satılık Mucizeler (Miracles for Sale - 1939)

Yazan: Emrah Özen
Yayın Tarihi: December 18, 2019 00:19

Bu köşeyi hazırlamaya başlarken amacımızın sinema tarihinde yer etmiş, bütün antolojilerde yer almış, beyazperdenin “kanonik” suç filmlerinden daha çok özellikle ülkemizde hiç yayınlanmamış ya da az yayınlanıp unutulup gitmiş suç romanlarından yapılan uyarlamalara  yer vermek olduğunu ve bu şekilde hem okuyucuda bir merak uyandırmak hem de belki de sosyal medya aracılığı ile yayıncılarımızın ilgisini çekmek olduğunu belirtmiştik. İşte bu hafta da gene böyle bir örnekle karşınızdayız.

Satılık Mucizeler (Miracles for Sale 1939) suç romanının altın çağı olarak adlandırılan 1930’lardan bir roman olan  “Death from Top Hat-1938”in  (Silindir Şapkadan Gelen Ölüm) bir uyarlaması. Amerikalı yazar, illüstratör, dergi editörü ve illüzyonist Clayton Rawson’un yazdığı ve kurgusal kahramanı da, profesyonel bir illüzyonist olan ve  New York’ta kendi geliştirdiği “oyunları” meslektaşlarına sattığı bir dükkanı bulunan Büyük Merlin’in (The Great Merlini) başrolünde olduğu dört romandan  ilki… Rawson yazdığı dört roman ve gene Büyük Merlin’in hikayelerinden oluşan derlemesinin yanısıra Stuart Towne takma adıyla da kısa hikayeler yazmış. Amerikan Polisiye Yazarları Derneğinin (Mystery Writers of America)  dört kurucu üyesinden biri olmasının yanısıra,  (diğerleri Anthony Boucher, Lawrence Treat ve Brett Halliday)  Rawson, derneğin bülteni Üçüncü Derece  (Third Degree) ile birlikte 1963’den öldüğü yıl olan 1971’e kadar ünlü  “Ellery Oueens Mystery Magazine” dergisinin de editörlüğü yapmıştır.

Rawson, suç anlatısının kanımızca, “whodunit”(kim yaptı) ve “howdunit”(nasıl yaptı) türlerinin en iyi sentezi olan kapalı oda muamması (locked room mystery) ya da imkansız suç hikayesi(impossible crime story) adı verilen alt türünün en iyi örneklerinden birini vermiştir bu romanla. Öyle ki roman, bu alandaki önemli yazar ve araştırmacılardan olan Edward D. Hoch’un 1981 yılında organize ettiği ve aralarında Jacques Barzun, Frederick Dannay, Richard Levinson & William Link,(ortak oy kullanmışlardır) Bill Pronzini, Julian Symons gibi yazarlar ve Douglas G. Greene, Otto Penzler, Howard Haycraft, Robert Adey gibi özellikle kapalı oda-imkansız suç anlatıları alanında uzmanlaşmış araştırmacıların yer aldığı oylama sonucu o zamana kadar yazılan en iyi 10 kapalı oda/imkansız suç romanı listesinde yedinci sırada yer almıştır. (Sözkonusu oylamaya katılan bütün isimler ve listede yer alan romanların tümüne buradan   göz atabilirsiniz. http://mysteryfile.com/Locked_Rooms/Library.html)

Roman, iki "kapalı oda cinayeti" ile öldürülen 2 sihirbazın katilinin bulunması hikayesidir. Romanda Büyük Merlin’e bu problemleri çözmede yardımcı olan serbet gazeteci Ross Harte’nin ağzından olan biteni öğreniriz. Tabii bir de  bu tip her romanda olduğu gibi onlara eşlik eden bir polis görevlisi olarak Müfettiş Gavigan’ı görürüz. Rawson profesyonel bir illüzyonist olmasının da yardımı ile sihirbazların/illüzyonistlerin dünyalarını vermede ve bu dünyanın küçük sırlarını açıklamada olduğu kadar kapalı oda cinayetlerinin ilkeleri konusunda da düşündüren bir roman yazmıştır. O kadar ki roman da kapalı oda muammaları konusunda ustaların ustası sayılan J.D. Carr’ın bu konudaki en iyi romanı sayılan Üç Tabut’ta (Three Coffins aka The Hollow Man-1935) dedektif Dr. Fell’in kapalı odalar üzerine verdiği felsefi konuşmaya gönderme yapılır ve Rawson Büyük Merlin’in ağzından okuyucu ile kapalı oda anlatıları üzerine görüşlerini paylaşır. Bu arada Rawson ile Carr’ın çok iyi arkadaş olup, kapalı oda bilmeceleri konusunda tatlı bir rekabet içinde olduklarını belirtelim. O kadar ki Rawson’un yazdığı bir kısa öykünün, Carr’ın Rawson’a bir meydan okuma “çekmesi” üzerine ortaya çıktığını da belirtelim. (Carr-Rawson dostluğunun ayrıntıları için şu kitaba bkz. https://www.amazon.com/John-Dickson-Carr-Explained-Miracles/dp/1883402476)

Öte yandan, roman için söylediğimiz övgüleri ne yazık ki film için söyleyemiyoruz. MGM’in B kategorisi filmlerinden olan Satılık Mucizeler(ki bu isim filmde Büyük Merlin’in New York’daki dükkanının önünde yazan slogandan gelir) fena olmayan kadrosuna (yönetmen Todd Browning, başrollerde Robert Young ve Florence Rice) rağmen vasat bir film olmaktan kurtulamamaktadır. Bunda temel sebep, MGM’in prodüktörlerinin 60’lı yaşlardaki Büyük Merlin ile genç gazeteci arkadaşı Harte karakterinin seyirciye çok da cazip gelmeyeceğini düşündüklerinden yerlerine “Büyük Morgan” ve başı belada genç sarışın Judy Barclay karakterlerini koymalarıdır. Geçen yazıda da bahsettiğimiz üzere Hollywood’un Altın Çağı denilen 30-50 arasında, gerek uyarlama gerekse orjinal senaryolu suç filmlerinin çoğunda mutlaka screwball (çılgın komedi) öğeleri film senaryosuna eklenmeye gayret edilmiştir. O dönem gişe açısından bu çok tutan formüle göre, başı belada bir genç kız ve onu bu beladan kurtaran amatör ya da profesyonel dedektif (Ellery Queen  serisinde olduğu gibi) ya da yanlışlıkla bir suç olayına bulaşıp kanundan kaçmak zorunda kalırken kendilerini temize çıkarmak için gerçek suçluyu bulmaya çalışan  kadın-erkek çifti (ki bu filmlerin en ünlülerinden biri  John Buchan’dan Hitchcock’un uyarladığı “39. Basamak”dır) ya da bir şekilde suç mahallinde olup muammayı çözen karı-koca ya da farklı mesleklerden kadın-erkek çifti (“Thin Man” serisi, Mr. and Mrs North serisi birinciye, bizde çok az bilinen Torchy Blane serisi de ikinciye örnek verilebilir) Dolayısıyla bu filmde de prodüktörler, romanda kapalı oda/imkansız cinayetler üzerine “sıkıcı” söylevler veren Büyük Merlin karakterini atıp yerine illüzyonistden daha çok özel dedektife benzeyen dönemin Hollywood filmlerinin beğenilen jönlerinden genç ve yakışıklı Robert Young’un oynadığı Büyük Morgan! karakterini geçirivermiş, karşısına da sarışın güzel ama başı belada Florence Rice'ı koymuşlardır.

Filmin sinema tarihi açısından önemli yanı, kariyerinde, ilk sesli çekilen "Dracula-1931", vampir öyküsü görünümlü ilginç bir cinayet muamması (murder mystery) olan "Vampirin İşareti" (Mark of the Vampire-1935) ve tüm zamanların en kült filmlerinden biri olan "Hilkat Garibeleri" (Freaks-1932) gibi filmlerin de olduğu  yönetmen Tod Browning’in (1880-1962) son filmi olması. Hali vakti yerinde bir ailenin evladı olmasına ragmen evden kaçıp gençlik yıllarından itibaren sirklerde çalışmaya başlayan Browning, buralarda program sunuculuğu, palyaçoluk, canlı gömülme performansları gerçekleştirdi, daha sonra vodvillerde aktör, sihirbaz yardımcısı, komedi oyunculuğu ve dansörlük yaptı. Yönetmenin kaderi kendi gibi Louisina'lı olan sessiz film döneminin en büyük yönetmeni D.W. Griffith’le tanışınca değişti. Onun yanında yönetmen yardımcılığı yaparak sinema sektörüne geçen Browning daha sonra ilk sessiz filmlerini çekerek yönetmenlik kariyerine başladı. Kariyeri boyunca melodramdan korkuya, komediden muammaya kadar değişik türlerde 64 film çekti...               

Aslında Browning’in sirk ve vodvil geçmişi göz önüne alınırsa bu filmdeki illüzyonistlerin ve sihirbazların dünyalarını en iyi verebilecek isimlerden biri olduğu düşünülebilir. Ancak filmi seyrettiğinizde hem senaryonun sakilliğinden, hem de “ben büyük Hollywood prodüksiyonlarının adamıyım, ne işim var benim bu B filminde” havasında ortalarda gezinen Robert Young'un oyunculuğundan film ne vaad ettiği muamma havasını verebiliyor ne de kimyaları hiç uymayan Young-Rice çifti yüzünden screwbal filmlerindeki komediyi… Filmi izledikten sonra geriye birkaç ucuz sihirbazlık numarası ile yan rollerdeki Frank Craven ile Cliff Clark’ın güldürebilen performansları kalıyor…

 

Rawson’ın romanlarından dördüncüsü olan “No Coffin for the Corpse-1942” (Ceset İçin Tabut Yok!) da “The Man Who Wouldnt Die-1942” adıyla filme uyarlanmış. Ancak bu sefer de romanı uyarlayan senarist Arnaud d'Usseau müthiş! bir fikirle, dönemin en popüler özel dedektif serilerinden olan Brett Halliday’in yarattığı Mike Shane karakterini alır ve Rawson’un kurgusunun içine yerleştiriverir. Dolayısıyla aslında klasik bir kim-yaptı romanı olan yapıt hızla bir "aksiyona dayalı özel dedektif hikayesi" oluverir.(Bu arada filmin bir yerinde Shane rolündeki Lyoyd Nolan fikir almak için -ne tesadüfse!- o bölgede bir gece klübünde gösteri yapan  eski dostu Büyük Merlin'i [Charles Irwing oynar Merlin'i] görmeye gider.)

Rawson'un eserleri bir daha filme uyarlanmamış, sadece 1950'lerde tv'de iki defa, eserlerinden yapılmış tv filmi formatında karşımıza çıkmıştır. Anlayacağınız Rawson’ın sinemacılarla olan macerası çok da verimli olmamıştır.   

“Satılık Mucizeler” filminin Fransızca altyazılı-İngilizce otomatik altyazılı versiyonunu şuradan https://www.youtube.com/watch?v=Kx3NyYgpqrs, "The Man Who Wouldnt Die" filminin İngilizce otomatik altyazılı versiyonunu şuradan izleyebilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=TjrlzAqz-6A diyelim ve gene ne romanları ne de öyküleri çevrilmemiş olan bu ilgi çekici suç romanları yazarının eserlerinin günün birinde dilimize kazandırılması  temennimiz ile bitirelim.

 

Kategori: Beyaz Perdede Siyah Gölgeler
Yorumlar


April 03, 2020 17:11

Clayton Rawson adına araştırmalarım sırasında çok rastlayınca, tüm hikayelerini içeren bir kitabını almıştım. Fakat nedense okumaya bir türlü fırsat olmadı, şimdi senin yazınla kendini anımsattı. Sevgili Emrah, Beyaz Perdede Siyah Gölgeler yazıların çok ilginç ve eğitici, kenarda köşede kalmış ne çok hazine var, bunları ortaya çıkarmak da bizlere düşüyor. Seriye devam etmen dileğimle


Yorum yaz
mode_edit