menu

Watson Bir Kadındı - Rex Stout

Yazan: Tülay Güneş Kılıç
Yayın Tarihi: April 04, 2020 19:50

Bu yazı daha önce 221B Dergi Ocak-Şubat 2017 tarihli Sayı 7'de yayınlanmıştır.

WATSON BİR KADINDI[i]
Rex Stout - Çev. Tülay Güneş Kılıç

 

Birazdan okuyacağınız bu akılalmaz iddia ilk kez, Nero Wolfe ve Archie Goodwin'in yaratıcısı, sakallı bir bey tarafından 31 Ocak 1941'de, New York'ta Baker Sokağı Çetesi’nin geleneksel olarak düzenlediği bir akşam yemeği toplantısının hemen öncesinde ortaya atıldı. Onur konuğu olarak katıldığı yemekteki bu konuşmasından sonra, normalde gayet sakin ve huzurlu olan organizasyon üyeleri tarafından linç edilmekten güç kurtulan Bay Stout, sonraki yılların faaliyetlerine hep kişisel koruması ile birlikte katılmak zorunda kaldı.

Saygıdeğer Üyeler,

Sebebini öğrendiğinizde, kadehimi "İkinci Bayan Watson" şerefine kaldırmayı reddettiğim için beni bağışlayacaksınız. Bu aldatmacayı daha fazla devam ettirmeye vicdanım artık elvermiyor. Evet, yeni bir Bayan Watson olmadığı gibi, ilki bile yoktu. Hatta, bir Doktor Watson dahi hiçbir zaman var olmadı.

Lütfen sandalyelerinizden kalkmayın.

Bütün gerçek müritler gibi gücümü tazelemek için defalarca Kutsal Yazılar'a (bazı kaba insanlarca Sherlock Holmes Hikayeleri de denir) dalmaktan kendimi hiç alamamışımdır. Fakat çok değil, kısa bir süre önce hepsini baştan sona tekrar okudum ve keşfettiğim tekil bir olgu karşısında adeta yıldırım çarpmışa döndüm. O gecede köpek hakkındaki tek hakikat, hepimizin de çok iyi bildiği üzere havlamamasıdır. Holmes hakkındaki tek hakikat ise hiçbir zaman yatağına istiharate çekilirken görmemiş olduğumuzdur. Hikayelerin yazarı bu Watson şahsı, bütün önemsiz detaylarıyla ev yaşantılarını, ettikleri kahvaltılar, verilen akşam yemekleri, mobilyaların düzeni, yağmurlu akşamlarda evde geçirilen zamanlar gibi günlük rutinleri defalarca anlatır. Fakat bir kez olsun, ne Holmes'ü ne de Watson'u yataklarına giderken görürüz. Acaba neden, diye merak ettim. Bu kadar doğal bir olayın inatla gizlenmesinin sebebi ne olabilirdi ki?

Kuşkularım gitgide çoğalıyordu.

Holmes'ün takma dişlere sahip olması veya Watson'un peruk takıyor olabileceği gibi aklıma gelen çirkin olasılıkları bir kenara ittim. Bu çok aşikar ve fesatça olurdu. Bir şeyler dönüyordu ve ben bunun izlerini ancak, mevcut olan tek sahada, Kutsal Yazılar'da bulabilirdim. Nitekim, daha en başlarda, Kızıl Dosya'nın 9. sayfasında şunu gördüm:

… Geceleri yatma ve sabahları kalkma saatlerini aksattığı pek nadir olurdu ve her sabah, ben kalkmadan önce kahvaltısını eder çıkardı.”

Tarif edilemez bir şekilde şok olmuştum. Böylesine bariz bir ipucu nasıl olmuştu da bunca senedir, milyonlarca okuyucu tarafından gözden kaçırılmıştı. Bu sözleri sadece bir erkek hakkında konuşan bir kadın sarf edebilirdi. Bir kez daha okuyun. Bir kadının ancak kocasından söz ederken takındığı özgün tarzı… fakat, durun. Boşlukta spekülasyon arayışları içerisinde değildim, aksine bir hakikati ortaya çıkarmanın peşinde koşuyordum. Tartışmasız, bu sözlerin sahibi hayat arkadaşı hakkında konuşan bir kadındı, fakat bu kocasından bahseden bir eş olabileceği gibi sevgilisini anlatan bir metres de olabilirdi… İtiraf etmeliyim ki yüzüm kızarmıştı. Sherlock Holmes adına utanç duyarak kitabı kapattım. Lakin içimdeki merak ateşi kasıp kavurunca dayanamayıp, aynı sayfayı tekrar açtım ve hemen ikinci paragrafta şunu gördüm:

Bu adamın, merakımı ne kadar kamçıladığını ve kendisiyle ilgili her konudaki suskunluğuna bir son vermesi için gayret ettiğimi itiraf edersem, okuyucu, benim herkesin işine burnunu sokan bir insan olduğumu düşünebilir.

Bahse girerim ki, kadın tam da öyle yapmıştır, kesinlikle her şeye burnunu sokmuştur. Zavallı Holmes! Kadın, "Onu daha iyi anlamak istedim." veya "Onunla bir şeyler paylaşmak istedim." benzeri basmakalıp cümleler kullanma zahmetine bile girmiyor. Acımasızca, doğrudan, "Suskunluğuna son vermek için gayret ettim." diyor. İliklerime kadar ürperdim ve hayatımda ilk kez Sherlock Holmes'ün bir Tanrı değil, tam tersine bir insan hem de acı çeken bir insan olduğunu hissettim. Ayrıca, yalnızca bir tek sayfadan Watson'un kadın olduğunu kuşku götürmez bir şekilde anlamıştım fakat eşi miydi, yoksa metresi mi? Okumaya devam ettim. İki sayfa sonra şunu buldum:

 “Viyolonseliyle ünlü bestecilerden parçalar çalardı, hem de zor parçalar, iyi biliyordum çünkü ricam üzerine Mendelssohn’un Lieder’inden ve diğer ünlülerden birkaç parça çalmıştı.”

Bir adamın başka bir adamdan Mendelssohn’un Lieder parçasını kemanla çalmasını istediğini tahayyül edebiliyor musunuz!

Ve hemen sonraki sayfada:

… O sabah her zamankinden daha erken kalkmış ve Sherlock Holmes’u hâlâ kahvaltısını yaparken yakalamıştım. Ev sahibesi, geç kalkma huyumu çok iyi bildiğinden dolayı, sofrada benim için kahvaltı hazırlanmamıştı. Anlamsız bir huysuzlukla zili çaldım ve ters bir şekilde kahvaltıya hazır olduğumu söyledim. Sonra, zaman geçirmek için masadan bir gazete aldım, bu sırada arkadaşım, sessizce tostunu yiyordu.

Ne kadar korkunç bir tablo! Hitap şeklini değiştirin, neredeyse bir aşk hikayesiyle karşı karşıya kalırsınız. Sherlock Holmes’ün sıradan bir insan gibi kahvaltı yapışını görmek biz müritleri icin adeta acı bir hap yutmak gibi olsa da gerçeklerle korkusuzca yüzyüze gelmeliyiz. Evet, başlıca niyetimiz bu pasajdan Watson'un kadın olduğunun yanı sıra Holmes'ün yıllarca günah içinde yaşamadığını da çıkarmaktır. Bir erkek metresiyle kahvaltı ederken sessizce kızarmış ekmeğini kemirmez, eğer böyle yapıyorsa da yeni bir metres bulması çok uzun sürmez. Fakat bildiğiniz üzere Watson, Holmes'a çeyrek yüzyıldan fazla yapışıp kalmıştır. Sonraki yıllardan birkaç alıntı yapalım:

… Sherlock Holmes durmuş, gülümseyerek bana bakıyordu. Ayağa fırladım, birkaç saniye şaşkınlık içinde bakakaldım ve sonra da hayatımda ilk ve son kez bayılmış olmalıyım.”                                                                                                                                                                                 - Boş Ev Macerası

İnanıyorum ki en çok çile ceken fanilerden biriyim.
 - Korku Vadisi

O son günlere doğru aramız epey bir limoniydi. O fazla alışkanlığı olmayan, ama olanlara da müthiş yoğunlaşan bir adamdı ve ben onun alışkanlıklarından biri olup çıkmıştım. Böyle bakınca kemanından, tütününden, eski piposundan, fihristlerinden farksızdım.
 - Sürünen Adam

Ne yani, şimdi tüm bunları bir erkeğin yazdığına inanmamız mı gerekiyor? Holmes'ü görünce bayılmak da neyin nesi? Ya evli kadınların ağzından düşmeyen dünyanın en eski klişe cümlesine ne demeli, "en çok çile çeken fanilerdenim." Aeschylus bu kelimeleri trajedilerinde bol miktarda kullandı, hiç şüphem yok ki mağara adamları bile bunu duyup dişlerini gıcırdatmışlardır. Şu bildiğimiz "eski bir kara pipodan farksızdım." sızlanmasına değinmiyorum bile.

Evet, bu durumda mutlaka karısı olmalıydı. Baskervillelerin Tazısı, 16. sayfadaki şu paragrafa bir bakalım:

…. Akşama kadar da Baker Street'e dönmedim. Saat dokuz sıralarında evin salonundaydım.
Kapıyı açtığımda yangın var sandım. Çünkü oda öyle dumanlıydı ki, masanın üstündeki lâmbanın ışığı bile donuklaşmıştı. İçeri girince korkum yatıştı. Kuvvetli, sert tütünün keskin kokusu boğazımı yaktı ve öksürdüm. Duman arasında ağzında siyah kil piposu, yün hırkasını giymiş, koltuğunda iki büklüm oturan Holmes'ü gördüm.
"Üşüttün mü Watson?" dedi.
"Hayır, şu zehirli havadan."
"Sanki, burası dumanlı olmuş gibi bakıyorsun."
"Ne diyorsun buranın havası, dayanılamayacak kadar kötü kokuyor."
"O halde pencereyi aç!"

Karı-koca oldukları şüpheye mahal vermiyor. Zaten böylesine ıstırap verici banallıkta ve sıkıcı bir sahneyi okuduktan sonra kimin kuşkusu kalır ki? Fakat yine de başka kanıtlar isteyen iflah olmaz şüpheciler için, çok daha fazlası var. Kutsal Yazılar'ın çeşitli yerlerinde Holmes'ün kokain alışkanlığından kurtulmak için çabalamasından söz edilirken, tipik reformist bir eş görüntülenir. Daha komplike ama kesin bir başka delil de, Holmes'ün sırra kadem bastığı Son Problem ve sonrasında nedenleri açıklanan Boş Ev maceralarında yer alır. Yıllarca maruz kaldığımız bu canavarca aldatmacanın daha önce ortaya çıkarılmamış olması gerçekten inanılmaz!

Holmes ve Watson, Rhone vadisinden başlayıp, birçok yeri dolaştıktan sonra son durakları Reichenbach Şelalesi’ne varmışlardır. Muazzam bir uçurumun üzerindeki dar bir patikada yürürlerken, Watson kendisine iletilen acil bir hasta haberi üzerine otele koşar. Mesajın sahte olduğunu fark eder etmez hemen geri dönen Watson, Holmes'ün yerinde yeller estiğini görür. Kendisinden geriye kalan tek şey, uçmasın diye sigara tabakasının ağırlık olarak kullanıldığı, Profesör Moriarty'nin geldiğini ve onu uçurumdan aşağı itmek üzere olduğunu belirten nazik bir veda notudur.

Bu kısa nottan sonra Boş Ev Macerası'na geliriz. Olayın üzerinden üç sene geçmiş ve Sherlock Holmes aniden ve beklenmedik bir şekilde Londra'da belirivererek, Watson kişisinin bayılmasına neden olmuştur. Uzun yokluğunun açıklaması ise son derece fantastiktir. Profesör Moriarty ile boğuşup, onu uçurumdan aşağı attığını ama geriye kalan düşmanları ile daha iyi başa çıkabilmek için kendisini de düşmüş gibi gösterdiğini anlatır. Bu arada çok daha tehlikeli bir düşman olan Sebastian Moran tüm olan bitenleri görmüş, Holmes ayak izlerini silmek icin akrobatik hareketlerde bulunduğu esnada, Sherlock’un üzerine kayalar fırlatarak onu öldürmeye calışmıştır. Fakat Holmes, bu zorlu mücadeleden Herkülvari bir şekilde kurtulup dağlara kacmış ve üç yıl boyunca İran, Tibet ve Fransa diyar diyar dolaşmıştır. Holmes, bu süre içerisinde yalnızca kardeşi Mycroft ile iletişim kurduğunu, böylelikle Sebastian Moran'ın onun öldüğünü sanmasını hedeflediğini anlatır. Gerçi zorlu rakibi Moran onun kurtulduğunu bilmeliydi, bilmek zorundaydı, çünkü görmüştü!

Yani Watson, Holmes'ün ona böyle söylediğini iddia ediyor ama bunlar yarım akıllı bir köy delisinin bile inanmayacağı ölçüde saçmalıktan başka bir şey değil. Sherlock Holmes'ün bu açıklama ile herhangi aklıbaşında birini kandırabileceğini düşündüğünü varsaymayı şiddetle reddediyorum. Bence Watson ayıldıktan sonra ona söylediği tek şey, nazikçe "Canım, tekrar denemek için hazırım"dan ibarettir. Her şeyi devasa bir hayalgücüyle karman çorman yapan Watson’dan başkası değildir.

Peki kimdi bu "Doktor Watson" lakabıyla dolaşan kişi? Nereden gelmişti? Neye benziyordu? Holmes'ü kapana düşürmeden önce hangi adı kullanıyordu?

Gerçek adını bulmak için böyle bir durumda olsaydı, bizzat Holmes'ün kullanacağı yöntemleri takip ederek neler yapabileceğimizi görelim. Bu ölümsüz hikayeleri yazan Watson'un kendisi olduğuna göre, bir ipucu varsa bu yine hikayelerin içinde saklı olmalı. Aradığımız şey kişisel özellikleri değil, gerçek ismini, başka bir deyişle nasıl adlandırıldığını bulmaktır, bu yüzden yapılması gereken tek şeyin öykülerin başlıklarına bakmak olduğu çok açıktır.

Anlatılan bütün hikayelerin sayısı altmış adettir. Atacağımız ilk adım hikayeleri kronolojik sıraya göre kaydetmek ve 1'den 60'a kadar numaralandırmaktır. Şimdi, ilk önce hangisini ele almalıyız? Görünüşe göre Watson'un bu kadar sıkıntıya katlanıp adını başlıklara saklamasının nedeni bizi gizemli bir yerlere çekmektir. Bu yüzden alacağımız ilk rakam gayet mistik olan 7 olmalıdır. İki kat daha emin olabilmek için yedi kez yedi yapar ve 49 sayısını buluruz. Çok güzel. 49. hikaye (İYİ) ŞANSLI MÜŞTERİ.

Watson'un bir diğer önemli özelliği, bizi olayların tam da onun anlattığı gibi, karesi karesine cereyan ettiğine ikna etme çabalarıdır. Pekala. O zaman bir sayının karesi alındığında ulaşılan ilk tam sayı 4 olduğuna göre, biz de 4. hikayeye bakar ve (RENGİ) KIRMIZI SAÇLILAR KULÜBÜ'nü görürüz.

Elemeye devam ediyoruz. Her şeyin ötesinde, sıradan bir insanın işine yarayacakken Holmes'ün asla kullanmadığı en önemli faktör nedir. Şans. Peki, zar oyunlarında en önemli numaralar nedir? 7 ve 11. Fakat biz 7'yi daha önceden kullandığımıza göre geriye 11 kalıyor. Ve 11. öykü de (EBLEH) MÜHENDİSİN BAŞPARMAĞI.

Sırada Holmes, Baker Sokağı'na taşındığında kaç yaşında olduğu var. Yirmi yedi. 27. hikaye de NORWOODLU INŞAATÇI. Peki, Watson'un yaşı kaçtı? Yirmi altı. 26. hikaye de ise (ESRARENGİZ) BOŞ EV. Her neyse, bu derece ortada olanı uzatmaya gerek yok. Tıpkı Dans Eden Adamlar'da, Sherlock'un doğru yolu gösterdiği gibi siz de kodun şifresini çözme metodunu keşfettiniz ve kaçınılmaz olarak benim de ulaştığım sonucu buldunuz.

İyi Şanslı Müşteri
Rengi Kırmızı Saçlılar Kulübü
Ebleh Mühendisin Başparmağı
Norwood'lu İnşaatçı
Esrarlı Boş Ev

Wisteria Köşkü
Abbey Çiftliği Vakası
Tavşan Dudaklı Adam
Sarı Surat
Okul Vakası
Nazik Bekar

İşte bu kadar basit. Akrostiş[ii] olarak ilk harflere baktığımızda, özenle gizlenmiş sırrı açığa kavuştururuz. Kadının ismi İrene Watson'du.

Ama o kadar hızlı değil. Bunu kontrol etmenin bir başka bir yolu var mı? Deneyip görelim. Elimizde ne var, bir kadın Sherlock Holmes hakkında anlatılan hikayeleri yazdı ve bu kadın karısıydı. Peki, bu anlatılan öykülerde hiç Holmes’ün düşkünlük gösterdiği bir kadına rastladık mı? Bohemya’da Skandal’ın girişi şöyledir:

“Sherlock Holmes’a göre o tam bir kadındı. Holmes’ün gözünde o, cinsiyetinin bütün özelliklerini sergileyen biriydi.”

Ve kadının adı neydi? İrene!

 Ama o İrene Adler idi, İrene Watson değil dediğinizi duyar gibiyim. Kesinlikle! Watson’un niyeti başından sonuna kadar bizi yanlış yönlendirmek, gerçek kimliği ile ilgili zihnimizi karıştırmak oldu. Eğlenceli bir detay ise Holmes’ün İrene Adler’in düğününde yer aldığını itiraf etmesidir.

“… neredeyse sürüklenerek mihraba götürüldüm. Daha nerede olduğumu bile anlayamadan, kulağıma fısıldanan nikah merasimlerindeki alışageldik sözleri tekrarlamaya başladım, bilmediğim seyler için yemin ediyordum.“

Bu sözler kayıtsız bir tanığa değil, tuzağa düşürülmüş bir adama aittir. Yani damada! Kutsal Yazılar’ın toplam 1323 sayfasında görüp göreceğimiz ve üstelik Homes’ün de bulunduğu tek düğün töreni budur.

Anlattıklarımın çok kabataslak olduğunu itiraf ediyorum. Ancak şu anda bütün malzemeleri toplamak ve konunun detaylarını araştırıp tam rapor hazırlamakla meşgulüm. İki cilt olacak ve ne yazık ki ikinci cilt pek de hoş olmayan çesitli spekülasyonlar içerecek. Mesela bu yüzyılın hemen başlarında, İkinci Lekenin Esrarı basıldığı sıralarda doğan Lord Peter Wimsey’in gerçek ebeveynilerinin kim olduğu gibi. Çok ilginç sonuçlar çıkabilir.

 

[i] Kısaltarak ve birebir bağlı kalmadan serbest cevirdiğim, zamanında büyük gürültüler koparan bu meşhur konuşma 1 Mart 1941 tarihinde “The Saturday Review of Literature’ de yayınlandı ve sonrasında birçok polisiye incelemelerde yer aldı. İlerleyen yıllarda Rex Stout’un savını çürüten birçok yazı cıksa da, “Watson Bir Kadındı“ günümüzde bile polisiye alanında yazılmış en iyi mizahi yazılardan biri olmaya devam ediyor.

 

[ii] Takdir edileceği üzere, akrostişte kullanılan hikayelerin başlıkları, Türkçe çevirileri ile tam anlamıyla uyum sağlamadığından üzerlerinde oynama yapmak kaldım. Akrostişin orijinali şöyledir: Illustrious Client, Red-Headed League, Engineer’s Thumb, Norwood Builder, Empty House / Wisteria Lodge, Abbey Grange, Twisted Lip, Study in Scarlet, Orange Pips, Noble Bachelor

Kategori: Makaleler
Etiketler:
Arthur Conan Doyle

Yorum yaz
mode_edit

İLGİLİ YAZARLAR

Nopic