Geçtiğimiz hafta, New York’ta yapılan bir törenle, 64. Edgar Ödülleri sahiplerini buldu. Amerikan Polisiye Yazarları Birliği'nce (Mystery Writers of America) verilen bu ödüllerde, 2010 yılı Grand Master'ının Dorothy Gilman olduğu daha önceki aylarda açıklanmıştı. Yazarın en bilinen kahramanı, eksantrik büyükanne Emily Pollifax, 1966 yılından beri çeşitli egzotik ülkelerde casusluk yapmaktadır. Bu ülkelerden biri de memleketimizdir. Bayan Pollifax, güneşli bir pazar sabahı bahçecilik kursuna gitmek üzere hazırlanırken, CIA tarafından gelen bir telefonla her şeyi yüzüstü bırakır. İstanbul’daki elçilikten çift taraflı bir ajan kaybolmuştur, acaba Bayan Pollifax yardım edebilir midir? Serinin ikincisi olan bu kitap, The Amazing Mrs Pollifax, bizde Casus Misis Pollifax İstanbul'da adıyla Baskan tarafından basıldı.
Bu senenin En İyi Roman ödülünü, iki yıl önce de Kızıl Nehir ile, aynı dalda rakiplerini geride bırakmış olan John Hart kazandı. The Last Child, yazarın tıpkı diğer romanları gibi aynı temayı taşıyor. Geçmişlerinde büyük trajediler taşıyan Amerikan orta-üst ailelerinin dramı. Aslında bu konuyu Amerikalı polisiye yazarlar, daha doğrusu çoksatar polisiyeciler çok seviyor, bu yazarlardan ilk aklıma gelen Harlan Coben. Aynı şekilde MWA da seviyor olmalı ki, T. Jefferson Parker’a da bu ödülü iki kez verdiler. The Last Child’ın konusu kısaca şöyle: 13 yaşındaki Johnny’nin mutlu ve huzurlu yaşamı, bir yıl önce ikizi Alyssa’nın gizemli bir şekilde kaybolmasından beri altüst olmuştur. Babası da bir süre sonra ortadan kaybolurken, bütün gün odasına kapanan güzeller güzeli annesi kendini içkiye verir. Kız kardeşini mutlaka bulmayı hedefleyen Johnny, geceleri bisikletiyle tüm kasabayı dolaşırken arkadaşı Jack de çoğu zaman ona eşlik eder. Yine böyle araştırma gezileri esnasında köprüde, bir arabanın motosikletli birine çarpmasına şahit olurlar. Johnny, yaralının yanına gittiğinde, adamın ağzından zar zor “kaybolan kızı buldum.” diye bir cümle çıkar ve ölür. Kimseyi kardeşinin hâlâ hayatta olduğuna inandıramayan Johnny için böylelikle yeni bir umut doğmuştur.
Daha çok tirilder/gerilim türüne sokabileceğimiz The Last Child, İngiliz Suç Yazarları Birliği (The Crime Writers’ Association) tarafından verilen Dagger ödüllerinde, 2009 yılı Ian Fleming /Çelik Hançer gerilim ödülünü kazanmıştı.
Türün ağır isimlerinden editör, kitap ve yayınevi sahibi Otto Penzler, The Lineup-The World's Greatest Crime Writers Tell the Inside Story of Their Greatest Detectives adlı kitabıyla en iyi kurgu dışı Edgar’ını aldı. Colin Dexter, Michael Connelly, Robert Crais, Jeffery Deaver, John Harvey, Ian Rankin ve daha birçok detektif romanı yazarının, kahramanlarının nasıl doğduklarını anlattığı bu kitap, türü sevenler için eşsiz bir hazine değeri taşıyor. Penzler’in önsöze yazdığı bağımsız ve küçük kitabevlerinin, Amazon, Barnes & Noble gibi dev rakipleri karşısında hiç şans taşımaması ve birer birer kapanmalarına değindiği yazı ise iç burucu.
Polisiye edebiyatının bir diğer önemli ödüllerinden Agatha’da, en iyi roman dalında yine Louise Penny kazandı. Henüz okuma şansına erişmediğim ama çok merak ettiğim bu Kanadalı yazar, cozy dalında rakip tanımıyora benziyor. Three Pines kasabasında geçen polisiyeleri geçtiğimiz yıllarda da Agatha, Barry, Anthony ve Macavity ödüllerinde boy gösterip çoğunu kazanmıştı.
Geçen ayki Okuma Grubu kitaplarından birinin kahramanı, bizlere çok tanıdık bir isim, sevimli Flavia de Luce ise “ilk roman” dalında, 2007 yılı En İyi Çıkış Hançer’inden sonra Agatha ödülünü de aldı. Bir Tuhaf Turta Davası (The Sweetness at the Bottom of the Pie) 70 yaşındaki yazarın ilk romanı, serinin şimdi 3. kitabı basıma hazırlanılıyor.
Kategori: Haberler