Tipik bir Ludlum kitabı. Yine sürükleyici, yine bol detaylı, yine uluslararası komplolar. Hatta bazı klişeler dahi var, Orta Avrupa'nın ufak şehirlerinin arnavut taşı döşeli sokaklarındaki araba kovalamacaları gibi, sürekli kaçmak zorunda kalan iki kişinin sınırlarda yaptıkları numaralar gibi, veya kaderin başbaşa bıraktığı erkek kahramanımız ve güzel kızımız arasında filizlenen Allah'ın emri aşk gibi... Hikaye birazcık uçuk kaçmış diyebilirim ama neden olmasın?
Bu yola baş koymuş her iyi yazarın bir Nazi Doktor'lu hikayesi olmalıdır diyorum. Robert Ludlum da gerekeni yapmış ve Sigma Protokolü hayat bulmuş. Ölümünden önce yazdığı son romanı olduğunu az önce siteden öğrendim ve nedense bir hüzün çöktü üzerime... Allah rahmet eylesin.