Don Winslow'a yeni Trevanian olmak isteyip istemediğini sormuşlar. Winslow da biraz tevazu göstermiş, 'kimse Trevanian' olamaz demiş; amma fazla da nazlanmamış. Haksız değil, bana da sorsalar böyle bir teklifi kaçırmak istemezdim sanırım...
Evet, Satori, Şibumi efsanesini yaşamış okurlar için. Ölümsüz karakter Nicholai Hel ile yeniden birlikte olmak istiyorsanız buyurun Satori'ye... Fakat Satori, Nicholai Hel’in Şibumi’den sonraki değil, önceki hayatını konu ediyor. Hel’in hayatına dair Trevanian’ın açıkta bıraktığı, okurlarının ise kırk yıldır merak ettiği bir döneme açıklık getiriyor. Nicholai’ın 26 yaşında özgürlüğü karşılığında CIA’den kabul ettiği görev neydi? O macerada neler yaşandı? Trevaian’ın genel çerçevesini çizdiği hikâyenin içini dolduruyor Winslow. Tokyo’dan Çin’e, Çin’den Vietnam’a bir yolculuk...
Winslow; 1951 ve ’52 yıllarının Asya’sını yeniden yaratmak ve okuyucunun olgunlaşmış bir karakter olarak tanıdığı Nicholai Hel’i yirmi altı yaşında genç bir adam olarak yeniden biçimlendirmek zorunda. Bu zorlu işin altından kalkabilmiş mi?
Şibumi okuyanlar Nicholai’nin manevi babasını utançtan kurtardığı sahnede bir kurşun kalem kullandığını hatırlayacaklar. Hâlbuki Winslow bu olayı farklı anlatmış. Sadece buradan bir tam puan kırdım! Nihai notum on üzerinden altı. Trevanian gibi bir efsaneyi devam ettirme cürretindeki bir roman için çok iyi bir not bu. Çünkü Winslow’un da dediği gibi, hiç kimse Trevanian olamaz.
(İlave not: Şibumi'nin efsanevi karakteri Nicholai Hel'in gizemli sanatı 'Çıplak Öldürme'yi ve emprovize silahları (etraftaki sıradan nesneleri suikast silahı olarak kullanabilir miyiz?) 221B Dergi'deki Polisiyelerin Ölümsüz Silahları köşesi için yazdım. 16. sayıda. Hem yazarla, hem kitapla, hem karakterle hem de emprovize silah olgusuyla ilgili enteresan gerçekleri okuyabilirsiniz. Bu yazının içinde Satori ve Don Winslow'un yazarlık kariyeriyle ilgili bilgiler de var.)