“ Merhaba gönlümün incisi. Beni yolcu ettikten sonra ilk yapacağın şey gelip bu günlüğü okumak olacak biliyorum. Öncelikle seni her şeyden ve herkesten çok sevdiğimi biran olsun aklından çıkarma olur mu? Seni bu şekilde bırakıp gitmenin verdiği hüznü sana anlatmam mümkün değil. Ama geleceğimiz için aslında hiç ayrılmamamız için bugün gidiyorum. Bir gün gönlümüz gibi hayatımızda birbirine bağlanacak. Sen her daim benim prensesim, gönlümün kraliçesisin. Bu yazımı okurken ağlayacağını biliyorum. Senin her damla göz yaşın benim yüreğime dirhem dirhem kor gibi düşer. Güldüğün zaman ortaya çıkan gamzeler benim en büyük sığınağım biliyor musun? Seninle yan yana iken kokladığım kıvırcık saçlarının kokusu en güzel parfümden daha güzel. Vakit yaklaştı huzurum. Seni çok ama çok seviyorum hayatımın anlamı. Hoşça kal.”
(Tanıtım Bülteninden)
Yazan: CinaiRoman
- September 26, 2020 04:10
Kategori:
Ödüller ve Listeler
1- Mehmet Taşdelen'in Türkçesi üzerinde çalışması gerekiyor. Yanlış anlamda kullanılmış kelimeler ve anlatım bozuklukları var: yemek bitince ‘tabldotları’ yıkama alanına bırakmak, araba camını esir etmiş ‘buzullar’, okulun arka ‘kesişimindeki’ sokak vb. İlaveten, ‘baya’ ve ‘tabi’ gibi yazım yanlışları...
2- SPOILER --- Polisiye kurguda derinlik bulamadım. Sadece Olay Yeri İnceleme'nin gelmesi ve otopsi yapılmasıyla tüm olay çözüldü. Merak, delil, zihinsel bulmaca yoktu, Yiğit’in katil olduğunu doğum gününde anlamıştık. Olayın çözülmesi için kahramanımızın komiser olmasına gerek yoktu. Zira olay kahramanımız komiser olunca değil, aile dilekçe verince çözüldü. Kahramanımızın çözüme katkısı olmadı. Komiser olunca ikna ettiği aileyi en başta ikna etseydi, olay yıllar önce çözülürdü.
3- SPOILER --- Polisiye kurguda mantıksızlıklar da var. Buğra Nehir’in ölümünden sonra en yakın arkadaşı Yiğit’i hiç mi görmemiş? Buğra çok sevmiş de kızı neden öldürmüş? Kavga etmişler de cinnet mi geçirmiş? Bu durumda zehirlemiş olamaz; çünkü zehir planlı cinayettir. Cinayeti planlayan zehrin kalanını olay yerindeki çöpe atmaz. Kızı zehirlemeye karar vermiş de bunu rakibi ortada yokken mi yapmaya karar vermiş? Bilakis rakibi ortada yokken kızı kazanmaya çalışması gerekmez miydi? Öldürecekse Buğra’yı zehirleseydi? İlla Nehir’i öldürecekse Buğra varken yapsaydı, cinayet de Buğra’ya kalsaydı.
4- Risin ile zehirlenen 22 yaşındaki bir kız için hiçbir savcı doğal ölüm raporu vermez. Risin iç organlara zarar verir, cesedin görünümü doğal olmaz. Risin zehirlenmesinden ölüm 36-72 saat arasında olur. Semptomlar 6 saat civarında başlar. Hastada mide bulantısı kusma, karın ağrısı, idrarda kan, ciğerlerde su birikmesi vs olur. Kişi bu esnada çoktan hastaneye başvurmuştur, evde küt diye ölmez. Risin biyolojik silahtır, eczanede satılmaz. Üretmek için 'know-how' gerekir. Uzaktan bakan bir laborant bir tozu görüp de ‘bu risin’e benziyor’ diyemez. Gerekli araştırmayı yapmadan polisiye yazmamak lazım.
5- Kahrmanlarımızın ilişkisini de hayatın doğal akışına aykırı buldum. Annesi kuran okuyan, bir evin bir kızı; Sivas’ın ilçesinden gelen erkek arkadaşı ile nikahsız şekilde nasıl aynı eve çıkıyor? Hem de ailelerin izniyle! Hem de aileler tanışmamışken?? Türkiye’de sene MS 7800 herhalde.
Ama tüm bu liberal görünen kurguya rağmen, ahlakçı bir bakış açısı da hakim. Çocuk ve kızın gece olunca kendi odalarında AYRI yattıkları da özellikle vurgulanıyor. Ahlakçı bakış, gençlerin akşam sekizden sonra eğlenmelerinde de kendisini gösteriyor. Gençlerimiz nargile içiyor ama asla alkol almıyorlar kitap boyunca.
6- Kitapla ilgili hoşlandığım şey, Metallica'nın 'The Day That Never Comes' klibine benzemesi. Sürekli bir ‘şimdi bir şey olacak’ hissi var, insan geriliyor ama bir türlü bir şey olmuyor. Böylece insan daha çok geriliyor. Yazar bunu amaçlamış mı yoksa şans eseri mi yakalamış, bilmiyorum. Ama yarattığı ambiyans ile yavaş yavaş beni germeyi başardı.
Bu kitap Kristal Kelepçe 2020 adaylarındandır.