2022 Poyabir En İyi Polisiye Romanı Ödülü*
Emrah Poyraz ve Ulaş Özkan’dan Türkiye’nin yakın tarihine dair heyecan verici bir polisiye!
Türkiye tarihinin en zor yıllarından biri, 1977... 1977’de İstanbul’dan Zile’ye dönen gencecik bir devrimcinin, Can’ın, ölümü...
2007’de Zile’de soğukkanlılıkla ve peş peşe işlenen vahşi cinayetler...
Ailelerinin mezhep ve görüş farklılıklarına rağmen aşklarını yaşamaya çalışan Can ve Songül’ün yarım kalan hikâyesi, 30 yıl sonra tamamlanıyor.
Emrah Poyraz ve Ulaş Özkan, Türkiye’nin yakın tarihine, kayıplara, acılara ve tüm bunlara rağmen ayakta kalmaya çalışan insanlara odaklanıyor. Kör Kanun, derinlikli karakterleri, dönem atmosferinin detaylı aktarımı, merak unsurunu kaybetmeyen yapısıyla polisiyemizin unutulmazlarından olacak.
Yazan: CinaiRoman
- August 13, 2022 13:57
Kategori:
Ödüller ve Listeler
2022 Kristal Kelepçe Ödülü!
Emrah Poyraz ve Ulaş Özkan'ın otobiyografik öğeler de içerdiğini anladığımız/tahmin ettiğimiz Tokat'ta geçen romanı. Önceki romanlarındaki karakterlerin burada devam ettiğine dair de bir not var. Fakat önceki romanı okumamış olmak bu romanı okumak adına hiç problem yaratmadı. Bence roman bütünlüğü bakımından çok önemli bir detay bu. Önceki kitabı okumamış olmak kitabı okuyanda bir şeylerin eksik olduğunu hissettirdi mi, okuma zevki fena kaçıyor.
Akılda kalıcı bir konu ve akılda kalıcı karakterler.
Sağ-sol çatışması sırasında şehrin faşist gençlerince işkenceye uğrayan ve öldürülen Can'ın görme engelli kardeşi Hasan (artık büyüdü, Hasan Hoca oldu) kitabın ana karakteri. Yıllar sonra Hasan Hoca'nın ağabeyinin katilleri teker teker öldürülmeye başlıyor ve Hasan'a bu işin devam edeceğine dair sinyaller de (çeşitli ve tuhaf kanallardan) gelmeye başlıyor.
Bize yerli polisiyede yeni ve farklı bir konu okuma fırsatı sundukları için Emrah Poyraz ve Ulaş Özkan'a teşekkürler. İlaveten Türkiye'nin farklı yerlerinde geçen yerli polisiyelerden, - hele de bu polisiyeler ilgili coğrafyanın yerel kültür ve özelliklerini bize yaşatıyorlarsa - hoşlanıyorum. Bu bakımdan zevkle okuduğum bir roman oldu. Ballıca Mağara'sını gezdiğim günü hatırladım. Vakit olmadığı için kaleyi görememiştim maalesef.
Kitabın içinde müzik çok önemli ve baskın bir unsur. Romana derinlik katıyor. Sanat dallarının karşılıklı olarak ilham kaynağı olmalarını değerli buluyorum. Bu da bu romanı okuduğum pek çok yerli polisiyenin üzerine çıkarttı benim için.