Şikâyet ediyor değilim ama bir daha bir arkadaşın arkadaşına iyilik yapmadan önce biraz düşünmeye kararlıyım. Hiç bu kadar sıkıntı yüklendiğimi hatırlamıyorum. Ve başlangıçta her şey o kadar masum görünüyordu ki. Yemin ederim ki neler olacağını bilmem imkânsızdı. Ölüme öylesine yaklaşmıştım ve daha da kötüsü (çünkü dişçiden ölesiye korkarım) ön iki dişim neredeyse kırılmak üzereydi. Şu anda kafamda yumruğum kadar bir şiş var. Ve bütün bunlar para bile almadığım bir iş için!
Konuya beni bulaştıran yıllardır yarı yarıya âşık olduğumu herkesin bildiği evsahibim Henry Pitts olmuştu. Adamın seksen beş yaşında olması (benden yalnızca elli yaş büyük yani) gerçeği çekiciliğinin o temel etkisini değiştirmiş değildi. Dünya tatlısı bir insandır ve benden çok seyrek olarak bir şey ister. O nedenle onu nasıl reddedebilirdim ki? Hele isteği o kadar masumken ve başıma geleceklerden hiçbir iz taşımıyorken.
(Kitabın Girişinden)