Cinai::Topluluk

Unsplashed background img 1


Yorumlar

comment
October 06, 2021 21:58
Ahmet Uğur Başeğmez, Derini Yüzeceğim adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentDiğer Baskıları

    Tay yayınları baskısı da var.
    "Mike Hammer Serileri - Tay" bölümüne de eklenmesi gerekir.
    https://www.mediafire.com/view/6ofqo5ydwx94iwa/94029_793ea_1555839508.jpg/file
    Ayrıca Ateş Yayınlarının 1963 yılı baskısı var.
    https://www.mediafire.com/view/7amt161ru0wv1sf/Kitap_20171209012952_181653_10.jpg/file

comment
October 06, 2021 21:48
Ahmet Uğur Başeğmez, Derini Yüzeceğim adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment

    Tay yayınları baskısı da var.
    "Mike Hammer Serileri - Tay" bölümüne de eklenmesi gerekir.
    https://www.mediafire.com/view/6ofqo5ydwx94iwa/94029_793ea_1555839508.jpg/file

comment
October 04, 2021 19:54
Ahmet Uğur Başeğmez, Kadın Avcıları adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentKapak resmi

    https://disk.yandex.com.tr/i/8d-Ype39qp9oyQ

comment
October 04, 2021 19:51
Ahmet Uğur Başeğmez, Seks ve Cinayet adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentİlave

    Diğer Basım
    Dişi Avcıları
    Başak Yayınları, 1967
    https://disk.yandex.com.tr/i/2v9Bbm_o6by5bQ
    Orjinal Adı: The Body Lovers

comment
September 25, 2021 15:53
Ahmet Uğur Başeğmez, Sibiryadaki Ajan adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentOrjinal Adı:

    Cité secrète

comment
September 20, 2021 19:50
Ahmet Uğur Başeğmez, Ölüm Saçanlar adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentAlternatif Kapak

    https://disk.yandex.com.tr/client/disk/Downloads?idApp=client&dialog=slider&idDialog=%2Fdisk%2FDownloads%2FKitap_20181113172322_28546_13.jpg

comment
September 20, 2021 19:32
  • commentKitap resmi

    https://www.mediafire.com/view/qvk60i72wxxxsoe/Kitap_20190301162504_49126_6.jpg/file

comment
September 20, 2021 19:21
Ahmet Uğur Başeğmez, Son Darbe adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment

    https://www.nadirkitap.com/son-darbe-hammond-innes-kitap17243377.html
    macera romanları 15 olarak eklermisiniz.

comment
September 18, 2021 16:24
Ahmet Uğur Başeğmez, Bütün Hikayeleri 3 adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentresim

    Kitap resmi neptünün

comment
September 17, 2021 22:15
Ahmet Uğur Başeğmez, Mickey Spillane adlı yazara yorum yazdı.
  • commentÖlüm Tarihi

    17 Temmuz 2006 olması lazım.

comment
September 06, 2021 01:56
CinaiRoman, Kanlı Anlaşma adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment

    Tesekkur ederiz Ahmet Bey.

comment
September 04, 2021 12:37
Ahmet Uğur Başeğmez, Kanlı Anlaşma adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentOrjinal Adı:

    A Penknife In My Heart

comment
September 03, 2021 10:16
Mehtap Degirmenci, Erdal Tuna adlı yazara yorum yazdı.
  • commentGerçekten çok güzel bir kitap

    Son dönemde okuduğum en güzel yerli polisiye diyebilirim. Cinayet sahneleri öyle etkili anlatılmış ki okurken tüyleriniz ürperiyor. Ben çok başarılı buldum, devam kitabını heyecanla bekliyorum.

comment
August 26, 2021 10:08
Ahmet Uğur Başeğmez, Dokuz Canlı Adam adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment

    spoiler içeren bilgiyi buraya yazınız.
    https://www.nadirkitap.com/dokuz-canli-adam-james-bond-ian-fleming-kitap21123491.html
    1984 baskısı da var.

comment
July 31, 2021 16:51
Ekin Açıkgöz, İnferis adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentTekrarlar da olmasa

    Mahfi Hoca - kitaptadaki Murat karakterine de yaptırttığı üzere - rapor üzerinde çalışmaktan yorulunca polisiye okuyor demek ki. Kurgu yazmaya karar verdiğinde polisiye tercih etmesi, yerli polisiyenin gelişimi adına mutluluk verici!

    Kitabı zevkle okudum. Maliye müfettişinin kamu yolsuzluklarını ortaya çıkarması kısmındaki detaylarda herkesin öğreneceği çok şey var.

    Diğer taraftan, hem polisiye öğeler hem de kurgu yazım teknikleri bakımından gelişmeye açık kısımları olduğunu - naçizane - düşünüyorum:

    1) SPOILER: Murat'ın Google Maps Timeline uygulaması üzerinden hacker kullanarak Emre'nin yerini tespit ettirmesini fazla ileri buldum. Bir maliye müfettişinin amatör dedektifçiliğe soyunup cinayeti soruşturmaya karar vermesini ve bu kadar ileri gitmesini yadırgadım. Diğer taraftan, cep telefonu yanında olan Emre'nin (cep telefonu yanında olmasa zaten Google Maps çalışmayacak) cep telefonu konum bilgileri mobil operatör üzerinden savcılık talebiyle basitçe çıkartılabilirdi. Polisin ve savcının Emre'yi şüpheli görmelerine rağmen bu incelemeyi yaptırtmayı akıl etmemelerini, Emre hakkında ayak izi haricinde kanıta sahip olmadıklarını düşünmelerini, üzerine üstlük konum bilgisini (dolambaçlı ve yasa dışı yollardan) bulduğu için Murat'a teşekkür etmelerini tuhaf buldum. SPOILER bitti.

    2) Katil ve kayıp sevgiliye ilişkin kısımlar deneyimli polisiye okuru için sürpriz olamadı. Özellikle katil, kitabın karakterleri tarafından kitabın ortasından itibaren defaatle işaret edilmişti.

    3) Kişilerin buluştukları veya telefonla konuştukları kısımlarda ihtiyaç duyulmayan, tekrarlayan ve okuru yoran diyaloglar var. Misal: "Nasılsınız?", "İyiyim teşekkür ederim, siz nasılsınız?", "Size ne ikram edeyim?", "Bir çayınızı alırım.", "Size konum atıyorum.", "Tamam teşekkür ederim.", "Görüşmek üzere.", "Görüşmek üzere." gibi kısımlar kitap içindeki her diyalogda mutlaka tekrar ediyor. Yalınlaştırma iyi olabilir.

    4) Okura bilgi aktarmaya yönelik kısımlarda da tekrarlar çokça. Misal, İsviçre'deki banka hesaplarına ilişkin bilginin resmen alınamayacağı asgari 5 kere tekrar ediliyor. Veya "Murat xxx olabileceğini düşündü." dedikten iki cümle sonra, Murat telefonda "xxx olabileceğini düşünüyorum..." diyor. Mahfi Hoca bilgileri öğrencilerine pekiştirttiği gibi okura tekrar tekrar okutturarak pekiştirtmek istemiş :)

    5) Kadın karakterleri kadın doğasına aykırı buldum: Eski eş Gülşen, çocuğunu söz verdiği zamanda almayan, kendilerini tehlikeye atan, işten atılması an meselesi olan babaya karşı abartılı derecede hoş görülü ve endişesiz. Adeta mekanik. Rüya'nın yaşanılan geceye dair Murat ile konuşmak için hiçbir çabası olmaması da bir o kadar garip.

    İşini layığıyla yapmaya çalışan kamu emekçilerinin karşılaştıkları zorlukları güzel anlatan bir roman olmuş. Kamu kurumlarının dünyasına yabancı olan okurlar için öğretici olacaktır. Ayrıca tüm yolsuzlukların açığa çıkartılabildiği, tüm gazetelerin yolsuzlukların üzerine gidebildiği, yolsuzlukları araştıranların neticede görevlerine devam ettiği - hatta terfi ettirildikleri - umut dolu bir metin olmuş.

comment
July 03, 2021 21:42
Ekin Açıkgöz, Tanrının Unuttuğu Yer adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentAna Karakterin Tepkisizliğini Geçersek, Özlenen Bir Macera

    Genç kızlığım Jack Higgings okuyarak geçti. Hatta eski IRA mensubu tetikçi karakteri Sean Dillon'a kendimce aşık olduğum bir dönemim de olmuştur. O yüzden yıllar sonra Jack Higgins okumak çok keyifli oldu.

    Bu romanı tarihi arka plan olarak diğer romanlarından farklı. Uçuş maceraları serisinden. İkinci Dünya Savaşı'nın başlamasından hemen önce Brezilya'nın balta girmemiş ormanları üzerinde posta uçuşları yapan pilotların hayatından bir kesit okuyoruz. Eski İngiliz Kraliyet donanması pilotu Neil Mallory'nin yolu yine eski bir savaş pilotu olan, kendisinden yaşça büyük Sam Hannah ile kesişiyor. Tatlış başlayan iş ilişkisi ve arkadaşlık, araya yerli Huna kabilesiyle yaşanan karşılıklı öldürme eylemleri ve Joanna Martin isimli tam olarak kim olduğu belirsiz kadının da araya girmesiyle çirkinleşiyor.

    Kitapta iyi bir maceranın gerektirdiği her şey var. Sadece sürpriz az. Olacaklar önceden tahmin ediliyor.

    Sevmediğim tarafı ise Neil Mallory'nin kendisi. Maceranın içinde figüran gibi kalması, kim nereye çekerse oraya gitmesi, tepkisizliği. Başına gelen onca şeye rağmen, Hannah olsun, Joanna olsun, Rahibe olsun kimse karşı olması gerektiği kadar öfkeli olamaması. Huna kabilesi ile yaşanan ırkçı, istilacı ve politik sorunun yanından geçip bir türlü gerçekten parmak basamaması.

    Bu kitabı Alanya'ya gittiğimde Öğretmenevi'nin kütüphanesinden almıştım.

comment
May 11, 2021 22:20
Ekin Açıkgöz, Lontano adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentGrange Toparlamaya Başlamış ama kitap bitmiyor

    Aile bireyleriyle ilgili sürprizler, vahşice işlenen cinayetler, tuhaf cinsel eğilimler, kesmeli biçmeli tıbbi gerilim, kayıp organlar... Tüm unsurlarıyla eksiksiz bir Grange romanı.

    Eski romanlarına kıyasla tek temel fark şu: "Aaa ablammış!" "Yok artık, babası mıymış?" filan gibi Yeşilcam sürprizlerini Lontano'da yaşamıyoruz. Çünkü en başından aileyi veri olarak bize sunuyor bu sefer. Aile olduklarını zaten biliyoruz :)

    Grange'nin en sevdiğim özelliği harika betimlemeler yapması. İster balta girmemiş orman gibi tamamen doğal bir mekan olsun, isterse nükleer santral gibi ileri mühendislik yapısı bir bina olsun. Hep mükemmel tasvir eder, insanın gözünde canlandırır. Bu bakımdan Lontano da istisna değil. Yahu o savaş gemisi ne şahane anlatılmıştı! Ve diğer mekanlar...

    Grange'nin ilk romanları çok iyiydi. 5-6'dan sonra sıkıcı olmaya, tekrara düşmeye başlamışlardı. Okur heyacanını kaybeder gibiydi. Lontano bu bakımdan Grange'nin toparlandığı bir roman olmuş. Sürükleyici kurgusu heyecanla okunuyor. Fakat sonu benim için kötü bir sürpriz oldu. Meğerse Lontano bitmiyormuş! Devamı varmış. Şok. Daha önce hiç böyle bir Grange ile karşılaşmadım. Kim bilir ne zaman okuruz devamını? Unutmayız inşallah olayları.

comment
May 11, 2021 21:30
Ekin Açıkgöz, Yargıç adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentTüm jüri çok sevdi

    2019 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı ödülü adaylarındandı. Kıl payı birinciliği kaçırdı. Tüm jüri tarafından çok sevildi.

    Günay'ın Türkçesi çok temiz. Bu bile okur için başlı başına mutluluk!

    Seri katil teması benim özellikle sevdiğim bir tema değildir. Şiir okuru da sayılmam. Buna rağmen büyük keyifle okuduğum bir roman oldu. Çünkü çok heyecanlı bir kitap, tam bir 'page-turner'. Kurguyu çok beğendim. Tüm sorular cevabını buldu.

    Tek bir yere kafam takıldı: Kitabın ismi neden 'Yargıç' olmuş? 'Bahçıvan' olsaymış diye düşündüm. Yayınevi zorlamıştır belki diye düşünüyorum. Yayınevleri bazen çok yanlış işler yapıyorlar.

    Günay Gafur'u okumaya devam etmeliyiz!

comment
May 11, 2021 21:12
Ekin Açıkgöz, Nigahdar adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentYazarın anlatmak istedikleri var

    Başak Sayan sadece polisiye yazmıyor; bize anlatmak istediği bir dünya görüşü, bir mesajı var. Tasavvuf teması benim favori temam değilse de, yazarın okura vermek istediği bir şeyler olması bakımından bu kitabı kıymetli buluyorum.

    Çok, çeşitli ve derinlikli araştırmalar yapılmış. Çok sayıda enteresan bilgi ediniyoruz okurken. Fakat yer yer üzerime bilgi yığıldı gibi hissettim. Yani demek istediğim, derin devletten DEAŞ'a, zerdüştlükten mültecilere, LGBT'den arap baharına, akla gelebilecek tüm gündemlerin tek bir kitaba konu edilmesi beni okurken yordu.

    Bu arada konu ilgi alanıma girdiği için bir dipnotum var: Glock 37 10+1 fişek alıyor, şarjör 10, namlu 1. Şarjörde 11 olmaz :) O kadarı da nazar kestirsin diyelim.

comment
May 11, 2021 20:31
Ekin Açıkgöz, İçimde Ölen Biri Var adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentAynı fikri üç yıl önce dergide okumuştum

    Fazla uzun yazmayacağım:

    1) Redaksiyon bakımından eksikleri var. 'Enver-Evren' ve 'Faruk-Furkan' karışıklığı kitabın geneline yayılmış. Dilbilgisi hataları ve -de eklerindeki yazım yanlışları redaksiyon istiyor.

    2) Komiser ve ekibinin birbirleriyle olan ilişkisinden hoşlandım. Bu kısımların iyi yazıldığını düşündüm.

    3) Kitabın sonuna kadar bir kurgu getirilmeye çalışıldı; ve fakat Lost'un son sezonu misali, 'her şey meğerse rüyaymış, aslında hepimiz romandaymışız, biz aslında ölüymüşüz' minvalinde küt diye bitirildi. Yani, kitabın sonu yok. Polisiyeyi polisiye yapan soruların kurgunun sonunda cevaplanmasıdır. Maalesef hiçbir soru cevaplanmadı.

    4) Kitabın polisiye bakımından enteresan tarafı; Golyat hikayesine görderme yapmak üzere, sapanla galyum atılarak işlenen kapalı oda cinayetiydi. Bu cinayet yönteminin hakikaten çok orijinal bir fikir olduğunu düşünüyorum. Fakat Golyat hikayesine görderme yapmak üzere, sapanla galyum atılarak işlenen kapalı oda cinayetini ben 2016 yılında 221B Dergi'nin 2. sayısında, 'Okurdan Gelen' köşesinde Yusuf BALDEMİR isimli 1992 Şanlıurfa doğumlu, Beykent Mimarlık öğrencisi yazarın 'Kilitli Odadaki Golyat' isimli öyküsünde okumuştum.

    5) Kitabın kapağına bayıldım.

comment
May 11, 2021 20:03
Ekin Açıkgöz, Çarpışma adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentHeyecanlı fakat çocuk tacizi kısmını daha derinlikli işleyebilirdi

    2019 Yılı Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayları arasında yer alıyor. Aynı yılın adayları arasında bir tane 'kadına şiddet' temalı, iki tane de 'çocuk tacizi' temalı aday vardı. Bu da 'çocuk tacizi' temalı romanlardan.

    Düşüncelerimi iki grupta toplayarak yazıyorum:

    (-)

    1) 'Çocuk tacizi' son derece hassas ve ciddi bir konu. Bu bakımdan bu kitap daha derinlikli yazılabilirdi diye düşünüyorum. İşin aksiyon tarafına daha çok yoğunlaşılmış.

    2) Kurguyla ilgili kafama takılan bazı hususlar var:
    SPOILER ---
    a) Bir şifrenin kaç karakterden oluştuğunu manuel deneyerek bulmak imkan dahilinde değildir - bilgisayarla dahi şifre kırmak da bu yüzden çok uzun sürer.
    b) Çocuğun yoğun bakımdan çıkmamasının kadının suçsuzluğunu ispatlamasını anlamlı bulmadım.
    c) Adamın kullanmadığı evde neden yemek yapılıyor, çamaşır yıkanıyor; aklıma takıldı.
    d) Gece kulübünde gördüğü ve sorarak polis olduğunu teyit ettirdiği Murat ile kendi evinde karşılaşan Haşim Murat’ı neden tanımadı? Hem de polis tarafından izlendiğine, polisin evine sahte delil yerleştireceğine dair uyarıldıktan hemen sonra?
    e) Şule'nin psikozlu kötü karakter gibi gösterildikten sonra ideal kadına evrilmesini yadırgadım.
    SPOILER ----

    3) Kitabın isminin neden 'Çarpışma' olduğunu anlamadım.

    (+)

    4) Hızlı ve okuyucuyu peşinden sürükleyen bir akış var, rahat ve zevkle okunuyor. Okuyucuda yarattığı heyecan bakımından başarılı olduğunu söylemek lazım.

    5) Pskiyatrik hastalıklarla ilgili araştırmalar yapılarak yazılmış olmasını önemli buluyorum.

    6) "Çocuklar ve iyilik" ile ilgili bazı çok güzel, akılcı ve etkileyici sözler var. Bunlar çok hoşuma gitti.

comment
May 11, 2021 19:26
Ekin Açıkgöz, Ölülere Güvenme adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentAh Keşke Amerika'da Geçmeseydi

    (+)

    1) İyi ve derinlikli kurgusuyla aday romanlar arasında öne çıktı. 140. sayfada olayı çözdüğümü sandım, çözememişim. Beni şaşırtmayı başardı. Güzel bir 'twist' yakalamış. İki ayrı son ile kitabın sonunu da başarılı buldum.

    2) Savcının isminin Carr olması (eğer bir tesadüf değilse ve kasıtlı seçildiyse) hoş bir gönderme olmuş.

    (-)

    3) Kullanılan sözcüklerin doğru anlamda kullanılmadığı durumlar var: Sürgü/namlu, karbon/barut vs. gibi. İlaveten tremor ve svastika gibi Türkçe karşılığı olan sözcüklerin İngilizce versiyonlarının kullanılması dili zayıflatıyor. 'Tabii'nin tek i ile yazılması da cabası. Fakat bu da Paradigma yayınlarında ilk kez rastlanan bir durum değil. (Benim de bir öyküm yayınlandı Paradigma derlemesinde. 'Tabii;'lerim 'tabi' olarak değiştirilmiş. Tekrar düzelttim, fakat bu düzeltmem de dikkate alınmamış maalesef. Benim öyküm de tek i'li tabi'ler ile yayınlandı. Kısmet diyelim :) )

    4) Bu romanla ilgili en temel soru(n) şu: Bu roman neden ABD'de geçiyor?

    Anladığım kadarıyla Süleyman Baş daha önce Houston'da bulunmuş. Oradaki deneyimlerini anlatmak istemesini de doğal buluyorum. Ve fakat, keşke o zaman Texas hikayeye bir katkıda bulunsaydı... Tamamen Türk karakterlerden oluşan, Türk kültürü ve ahlak anlayışı paralelinde bir hikaye! Texas'ı Bursa diye değiştirsek hayatımızda hiçbir şey değişmez.

    Kendi sorumu kendim cevaplayayım: Hikayenin ABD'de geçmesinin en temel sebebi, jürili bir Amerikan mahkemesi sahnesinin kurgulanmak istenmesi! Holywood filmlerindeki "İtiraz ediyorum Sayın Yargıç!" vs... Öykünün matematiğinin Amerikan mahkemesinin süreç akışıyla daha kolay kurgulanacağı ve anlatılacağı düşünülmüş.

    Ah sevgili kardeşim Süleyman Baş, keşke bu öyküyü hiç Amerika'da geçirmeseydin! Harika bir şey çıkabilirdi... Bu romanın bir de Türkiye'de geçen versiyonunu yazsan keşke!

comment
May 11, 2021 18:41
Ekin Açıkgöz, Mantolu Kadın adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentKadına şiddet teması

    2019 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adaylarındandır.

    Zevkle okudum. İlk yarısına kıyasla kitabın ikinci yarısında tempo daha hızlıydı. İkinci yarısında aldığım keyif arttı.

    'Antika' Başkomiser Aydın'ın yarattığı 'cosy' atmosferden çok hoşlandım. Dolabının içindeki kıyafetleri bugün bile gözümün önünde! Fakat Başkomiser Aydın'ın düğümün çözümüne katkısı nispeten az oldu.

    Nitekim bu kitabın dikkat çekici özelliklerinden birisi bu. Sahneler akılda kalıyor. Mantolu kadının topuklu ayakkabısıyla asansöre binişi, asansörden inişi de gözümün önünde.

    Birbirine yoldaş olan kadınlar beni etkiledi. Elçin Poyraz bu romanıyla kadına şiddet konusuna dikkat çekiyor ve konuyu gerçekçi bir şekilde işliyor.

comment
May 11, 2021 18:18
Ekin Açıkgöz, Şeytan Köprüsü adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentÖzensizlik Çok Üzdü

    Kitap için söyleyebileceğim iyi-orta şeyleri listeyeyim:

    1) Bu romanı okumaya başladığımda polisiye mi fantazya mı emin olamadım. Fakat polisiye öğeler sonuna kadar eksiksiz devam ettiği için polisiyedir diyebiliyorum. Fantazya-polisiye gibi bir janr düşünebiliriz.

    2) Kitabın Kahta’da geçmesinden hoşlandım. Arkadaki hikayeden de hoşlandım. Anadolu uygarlıklarına, dine ve pagan inanışlara dair göndermeleri sevdim. Ama SSCB göndermesinden itibaren aktarılan bilgilerin doğruluğundan, araştırmanın yeterli olup olmadığından şüphe duymaya başladım. Vakai Hayriye doğru mu anlatılmış? Teyide muhtaç. Misal, Padişah’ın hangi Padişah olduğu yazmıyor.

    Gelelim eleştirilere:

    3) SSCB göndermesi nedir diyenler için: 2000 yılında 75 olan bir insan 25 doğumludur, lisedeyken 1940’tır. Sovyetler Birliği o dönemde çökmez, yükselir. Eğer o dönemde oradan kaçıp Ermenistan’da antika satanlara dair bir hikayeler biliniyorsa bunlar Rus asilzadelerin bolşeviklerden kaçışı olabilir, ama o da 20 yıl önce olmalı. Karakterin yaşı tutmuyor.

    4) İlçenin taşrasındaki dağ başında, izole yazlık kulübede cinayet işlenirse polis değil jandarma gelir. Bunu bilmiyorsak veya mantıklı bir açıklamayla izah edemiyorsak polisiye yazıyoruz demeyelim.

    5) Kurgu bakımından ilk 90 sayfası iyi gidiyordu sonra birden yoldan çıktı. Mantık dışı araba kovalamaca sahnesi işin tuzu biberi oldu. Kahtanın ara sokakları adeta oldu Los Angeles...

    6) Cevapsız sorular: Erkan neden öldürüldü? Karısı çocuğunun kaçırılmasına ne gerek vardı? Murat ne zaman nasıl öldü? Nuri araba kazasından nasıl kurtuldu? Tekkenin yeni müritlerinin Adıyaman'da yaptıkları karışık yazılmış. Kim ne yapıyor, kim kaçırdı, kim öldü, kim öldürüldü, kim evi yaktı?

    Gelelim AĞIR eleştirilere:

    Kitabın ciddi bir redaksiyona ihtiyacı var. Cümle düşüklükleri, nesne eylem uyumsuzlukları, ‘ölü cesetler’ ve ‘dikkatle kulak kabartmışlardı’ gibi kullanım hataları pek çok. İlaveten tapaj hataları var. Daha ötesi isimler sürekli birbirine karışıyor, Cemil-Selim oluyor, Cafer-Serkan oluyor, Kenan olması gereken Yakup, Yakup olması gereken Kenan oluyor...

    Çok özensiz bir metin. Burada 'yayınevinin editörlük hizmeti yokmuş' gibi bir bahane de bunu hoş gösteremez. Çünkü bu kadar özensiz metin ne okurun karşısına çıkartılır ne de editörün. Biz editöre dosya göndermeden önce defalarca okuyoruz, aman içinde yanlış olmasın diye.

    Romanın içinde 'Bekle(t)meden' diye ibare gördüm. Tweet mi, edebiyat eseri mi?

    Vakai Hayriye'nin 'flashback' yöntemiyle anlatıldığı ve profesörün gözünden anlatıldığı iki ayrı yer var 52-53. sayfalar ve 120-121. sayfalar. Hayatımda hiç böyle bir şey görmedim! Metinler birebir aynı! (Birebir aynı görünmesin diye arada iki kelime değiştirilmiş.) Bir yazarın böyle kolaya kaçıp 'copy-paste' yapması okura saygısızlıktır.

Geçen haftanın en aktif kullanıcıları Axelman (14)
menu