Cinai::Topluluk

Unsplashed background img 1


Yorumlar

comment
July 23, 2024 16:03
Dr Fell, Honcin Cinayetleri adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment

    Diğer 'kilitli oda cinayeti' polisiyelerine de referanslar içeren, önemli bir eser. Japon polisiye klasiklerinin dilimize kazandırılmasına devam edilir umarım.

comment
June 20, 2024 20:10
  • commentGervase Fen

    Orta yaş krizindeki şair Richard Cadogan, bir gece geç saatlere kadar Oxford sokaklarında dolaşırken karanlık bir oyuncakçı dükkânına girer, bir ceset bulur ve kafasına bir darbe alır. Kendine geldiğinde içinde cesetle birlikte oyuncak dükkanı kaybolmuştur. Olayı polise olayı bildirir, ancak kimse ona inanmaz. Gizemi çözmek için kararlı olan Cadogan, arkadaşı edebiyat profesörü ve aynı zamanda amatör dedektif Gervase Fen'den yardım ister ve birlikte cinayet, şantaj ve diğer kötü niyetli faaliyetleri içeren karmaşık ve eğlenceli bir olay örgüsünü açığa çıkarırlar. Kaybolan Oyuncak Dükkanı, klasik dedektif kurgusu öğelerini mizah ve orijinallikle birleştirmesiyle polisiye edebiyatının kült eserlerinden biridir.

comment
June 20, 2024 20:08
Tülay Güneş Kılıç, Şafağın Robotları adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment R. Daneel Olivaw

    Robot serisinin üçüncü kitabı olan Şafağın Robotları’da, Arzlı polis dedektifi Elijah Baley ve insanvari bir robot olan R. Daneel Olivaw, Aurora adlı Uzaycı dünyasına bir cinayeti araştırmak üzere gönderilirler. Kurban, önde gelen bir robotbilimcidir ve şüpheli bir robotdur. Baley, davayı araştırdıkça, insanlar ve robotlar arasındaki karmaşık ilişkiler, insanlar ve Uzaycı dünyaları arasındaki kültürel ve siyasi farklılıklar karşısına çıkar. Büyük Usta Isaac Asimov’un, bir diğer, bilim kurgu ve kim-yaptı türlerini son derece başarılı harmanladığı serisi Karadul Bulmacaları’nı da kaçırmayın.

comment
June 20, 2024 20:05
Tülay Güneş Kılıç, Cinayet'in 'C'si adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentKinsey

    Polisiye edebiyatının öncül kadın dedektiflerden Kinsey Milhone, Bobby Callahan'ın şüpheli ölümünü araştırmak için yine genç adamın kendisi tarafından işe alınmıştır. Sayesinde fıstık ezmeli ve turşulu sandviç yemeyi sevdiğimiz Kinsey’in ne yazık ki Z’ye ulaşamadan biten Alfabe Serisi’nin en iyi maceralarından biri.

comment
June 20, 2024 20:02
Tülay Güneş Kılıç, Ölülerin Yankıları adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentGerlof ile Tanışın

    İsveçli yazar Johan Theorin, Öland Dörtlüsü adlı serisinin ilk kitabında gizem, gerilim ve doğaüstü unsurları bir araya getirir. Küçük oğlu Jens'in yirmi yıl önce İsveç'in Öland adasında aniden ortadan kaybolmasıyla yıkılan Julia ve gizemli bir mektupla torununun kaybolmasını tekrar araştırmaya koyulan yaşlı babası Gerlof'un etkileyici ve sürükleyici hikayesi, eleştirmenlerden övgü toplamış ve en iyi İskandinav suç romanına verilen Glass Key ödülü de dahil olmak üzere birçok edebi ödül kazanmıştır.

comment
June 20, 2024 19:59
  • commentEğlenceli Bernie

    Block’un en popüler iki tiplemesinden Matthew Scudder yaşam felsefesi ve melankolikliği ile ne kadar karanlık bir tablo çizerse, Bernie Rhodenbarr da o denli eğlencelidir. Kütüphanedeki Hırsız klasik bir İngiliz Polisiyesi atmosferinde, hard-boiled hafiyeliğe öykünen Bernie ile müthiş bir polisiye parodisi olmayı başarır.

comment
June 20, 2024 19:55
Tülay Güneş Kılıç, Viran Kule adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentGotik Bir Kapalı Oda

    Viran Kule - John Dickson Carr

    https://www.cinairoman.com/book_prints/16485

    John Dickson Carr’ın en iyi eserlerinden biri olarak kabul edilen Viran Kule, ürpertici bir atmosferde geçer. Yanmış bir şatodan geriye kalan yıkık bir kulenin tepesinde duran bir adam sırtından bıçaklanarak öldürülür. Fakat cinayet ancak doğa dışı varlıklar tarafından gerçekleştirilmiş gibi görünmektedir. Çünkü adam bir tarafı nehre bakan tırmanılması imkansız bu kulede yalnızdır ve görgü tanıkları, kapıdan kimsenin girip çıkmadığına yemin ederler. Çözüm her ne kadar imkansız görünse de dahiyane bir detektif ve kilitli oda gizemleri konusunda uzman olan Dr Fell için bu iş bir çocuk oyuncağıdır.

comment
June 20, 2024 19:51
Tülay Güneş Kılıç, Betondaki Sarışın adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentHoney Money

    Hollywood teşkilatından dedektif Harry Bosch, genç bir kadının öldürüldüğü dikkat çekici bir davayı araştırırken yolu Bebekçi olarak bilinen bir seri katille kesişir ve onu öldürmek zorunda kalır. Fakat aynı şekilde cinayetler yine de devam eder. Bosch’un Bebekçi diye öldürdüğü adam aslında masum mudur, acaba gerçek katil kimdir? Bosch serisinin bu 3. macerasında sert biraz da huysuz polis dedektifimize alışıyor ve bir daha da bırakamıyoruz. Hatta öyle ki adam sonraki yıllarda bile emeklilikten dönmek zorunda kalmıştır, okuyucudan kaçış yok!

comment
June 20, 2024 19:46
Tülay Güneş Kılıç, Sırlar Şehri adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentMyrin

    İzlanda'nın soğuk ve kasvetli ortamında geçen romanda yalnız yaşayan, çocuklarıyla sorunlu ve elbette tipik bir İskandinav dedektifi olmanın gerektirdiği üzere alkolik ve depresif Erlendur'un, bir cinayetin ardındaki sırları çözmek için uğraşırken kendi geçmişin hayaletleriyle de mücadele etmesi çarpıcı bir şekilde anlatılır. Kitaptan uyarlanan film Myrin’i de izlemenizi öneririz.

comment
June 20, 2024 19:45
Tülay Güneş Kılıç, Kadınlara Göre Değil adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentKadınlara Göre

    Cordelia Gray, kimsesiz sıradan bir genç kızken başından büyük bir işe kalkışır ve dedektif olmaya karar verir, böylelikle hafiyelik erkeklerin tekelinden çıkar.

comment
June 20, 2024 19:40
Tülay Güneş Kılıç, On Küçük Zenci adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentEn iyi kapalı oda polisiyelerinden

    Eserlerinde “Kim Yaptı? / İçimizden Biriydi / Yok, Hiç Kimse / Olur mu, Herkes Yaptı!” gibi tüm formülleri işleyen Kraliçe, bu romanıyla çıtayı öylesine yükseltti ki diğer polisiye yazarlarının işini çok zorlaştırdı.

comment
June 17, 2024 21:40
Maho20, Korku Vadisi adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentDiğer Baskı

    https://drive.google.com/file/d/1FjQ7mOLSdBZTn5xqeA6GM8AfZgdWn0GD/view?usp=sharing
    Akba Yayınevi 1969 yayın tarihi

comment
April 02, 2024 11:44
Ekin Açıkgöz, İşaret adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentKarakterleri benimseyemedim

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı Ödülü adayıdır.

    Bir 'police procedural' romanı. Başkomiser Serbülent ve yardımcıları Korkut ile Sadık gece parkta bıçaklanarak öldürülen kasap Mennan’ın katilini arıyorlar. Katil aileden biri mi yoksa mahallede aktif olduğu bilinen uyuşturucu çetesinden birisine mi mensup?

    Beni sürükleyen bir roman olmadı. Birkaç sebebi var:

    1) Karakterler: Serbülent karakterini antipatik buldum. İnsanları sürekli terslemesi ve özellikle hitaplarda soğuk-mesafeli davranmakta ısrar etmesi, yazar tarafından karaktere boyut kazandırmak amacıyla verilmiş fakat okuru karakterden soğutan özellikler olmuş. Kendisine ısrarla 'Başkomiser' dedirtirken Korkut’la 'baba/oğlum' hitaplarıyla süren ilişkisini yapay ve emniyet teşkilatı için uygunsuz buldum. Diğer polis karakterleri de, geçmişleriyle bize tanıtılmalarına rağmen, karakter olarak benimseyemedik. Bir ‘sert Türk polisi’ doğallığı yakalanmak istenmiş ama bu çaba doğal olmamış. Polisler herkese 'atar-gider' geziyorlar. İnsanların polislerle olan diyalogları da aşırı diklenmek ile tamamen biat etmek arasında zıplıyor.

    2) Kurgu: Evet öyküde bir gizem var, katili bulmaya çalışıyoruz ama katili her nedense çok da merak ettirtmedi roman bize. Sonunda da şaşırmadık.

    Bunlara rağmen yerli 'police procedural' örnekleri arasında iyilerden biri.

comment
April 02, 2024 11:16
Ekin Açıkgöz, Cinayet Randevusu adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentOrtaya karışık

    Christie'den tam bir ortaya karışık. Çeşitli dedektifler sahneye giriyor, çıkıyor: Parker Pyne, Hercule Poirot, Harley Quin... Bazı öyküler cinayet, bazıları hırsızlık içeriyor. Aşk öyküleri bile var. Kitap en sevdiğim dedektif olan istatistikçi Parker Pyne'ın bir öyküsüyle başlıyor ama bunun vasat bir öykü olduğunu söylemek lazım. Tüm grup içerisinde en sevdiğim öykü Harlequin Çay Takımı oldu. Cinayet öyküsü olmasının yanı sıra, bazı doğaüstü öğeler de içeriyor öykü.

comment
April 02, 2024 10:48
Ekin Açıkgöz, Kaybolan Oyuncak Dükkânı adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentBeklediğim kadar eğlenceli bulmadım

    Ünlü şair Richard Cadogan gecenin bir yarısı bir oyuncakçı dükkanında yaşlıca bir kadının cesedini bulur. Tam o sırada da kafasına vurulur, bayılır. Uyandığı zaman oyuncakçının yerinde bir market vardır ve ceset ortada yoktur. Cadogan üniversiteden eski sınıf arkadaşı olan Gervase Fen'e ulaşır. Fen, Oxford College'de İngilizce bölümünde hoca olmasının yanı sıra, romanımızın da dedektifi oluyor. Okudukça bu suçun son derece eksantrik bir yaşlı kadının yüklüce mirasından dolayı işlendiği anlaşılır. Olayın çeşitli tarafları vardır: genç ve güzel bir kız, bir avukat, bir doktor ve bir hoca. Peki katil hangisi?

    Bu kitabı cinairoman.com sitesinin tavsiyesiyle okudum. Konu beni çok heyecanlandırmıştı. Ayrıca bu 1940'lı yılların Oxford'unun harika atmosferinde geçen bir kapalı oda cinayeti. Ama her nedense, kitabı okurken umduğum kadar eğlenmedim, hatta yer yer fena sıkıldım. Kitabın üçte birinden fazlası kovalamacalarla geçiyor. Şehirde kovalamaca, arabayla kovalamaca, kilisede kovalamaca, lunaparkta kovalamaca. Her seferinde bu kovalamacaya kümülatif olarak daha fazla insan ekleniyor: daha çok öğretmenler, öğrenciler, şehir serserileri... En acayip olanı şu ki, polis hiç dahil olmuyor. Crispin sürekli bir şekilde bizi (hem romandaki karakterleri hem de biz okurları) polise ihtiyaçları olmadığı konusunda ikna etmeye çalışıyor. Argümanlar, argümanlar... Maalesef ben ikna olamadım.

comment
March 25, 2024 17:48
Ekin Açıkgöz, Tuzak adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentSürükleyici

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe yılın polisiye romanı ödülü adayıdır.

    Aras Gençtürk 2022'de Kristal Kelepçe teşvik ödülünü almıştı. O zaman da sürükleyici ve iyi yazılmış bir kitap vardı. Şimdi de öyle.

    Lakin ben ilk kitabı daha çok beğenmiştim. Bu kitapta derin devlet, uluslararası komplo gibi başlayan kurgunun aile bireylerinden alınacak bir intikama dönüşmesini yadırgadım. Epeyce pahalı ve lojistik açıdan mantıklı olmayan bir intikam. İlaveten, pandemi döneminde geçen kitabın pandemiden hiç bahsetmemesi gibi ufak bir nokta dikkatimizi çekti :)

    Tercümanlık yapan karakterimiz, simültane tercüme için bir otelde görevlendiriliyor. Kendisiyle temasa geçen ajansın yetkilisiyle romantizm gibi bir ihtimal de var. Fakat kız gece yarısı ortadan kaybolunca işler karışıyor. Oteldeki etkinliği düzenleyenler kim, neyin peşindeler? Derken kendimizi lüks bir tatil köyünde gizlice düzenlenen bir toplantıya sürüklenirken buluyoruz.

    Sürüklenme tabiri doğrudur. Zira Aras Gençtürk 'page-turner' yazabiliyor, sürüklüyor. O yüzden sıkılmadan okuyacaksınız.

comment
March 25, 2024 17:31
Ekin Açıkgöz, Benim Adım Kırmızı adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentOkunmalı

    Kara Kitap ve Yeni Hayat benim için olumlu okuma deneyimleri olmadılar. Ben kitabı sevmesem bile yarıda bırakmam; buna rağmen bu iki kitabı okuyamayıp bırakmıştım. Bilmiyorum, belki de benim için yanlış bir zamandı Orhan Pamuk okumak için.

    Benim Adım Kırmızı, tam tersine çok keyifli bir okuma deneyimi sundu bana:

    1) Benim de ergenlik çağımda resim yapmışlığım var. Ailemde güzel sanatlarla uğraşan, bunu meslek edinen çoktur. O yüzden Osmanlı'nın nakış ve resim tarihinin bu en civcivli dönemini okumak; mürekkepleri, kıl kalemleri, altın varakları, Hint kâğıtlarını, minyatürlerin betimlemelerini, tarif edilen meclisleri gözümde canlandırmaktan çok zevk aldım.

    2) Osmanlı'nın nakış ve resim tarihi, zamanın tüm fiziksel araç-gereciyle, gerçek minyatürlerin gerçek meclisleriyle anlatılıyor. Bunun yanı sıra, İslamiyet'te resmin günah sayılmasına ilişkin tüm tartışma ve düşünceler oya gibi romanda işlenmiş. Resimde üslup sorunu, 'Allah'ın gözünden görme', perspektifi günah sayma, gerçek gibi resmetmeyi (Frenk üstadların usulü) dine küfür görme gibi önemli konular okuru sıkmadan işlenmiş. 'Allah'ın aklındaki at' gibi bazı kavramların Eflatun’un idealar dünyasına ait olduğunu sezdim - doğrudan adı geçmese de. Özetle işin düşünsel tarafını okumak çok hoşuma gitti.

    3) Saray'ın nakkaşhanesindeki tezhip ustasının öldürülmesiyle başlayan roman, aynı zamanda polisiye bir kurgu. Padişah'ın çok özel kitap siparişini hazırlayan Enişte Efendi, yeğeni Kara Çelebi'yi İstanbul'a çağırtır. 12 yıl önce zamansız yere Enişte'nin çocuk yaştaki kızı Şekûre'ye aşkını ilan ettiği için evinden kovulan Kara, sevgilisine kavuşma ümidiyle döner. Şekûre'nin kocası savaşta kaybolmuştur, kadın iki oğluyla babasının yanındadır. Enişte Padişah'ın kitabının biritilmesi için Kara'ya görev verir. Kara'nın ikinci görevi ise tezhip ustası Zarif Efendi'yi kimin öldürdüğünü bulmaktır. Nakkaşhane'nin usta nakkaşları Leylek, Zeytin ve Kelebek de elimizdeki şüphelilerdir. Neticede Kara katili bulmadan Şekûre'ye kavuşamayacağı için polisiye soruştumaya başlar.

    Zamanında polisiye okuma grubunda okunmuştu bu kitap, ben okumamıştım. Kısmet bugüneymiş.
    İyi bir okuma deneyimi oldu benim için.

comment
February 13, 2024 18:33
Ekin Açıkgöz, Cehennem Çukuru adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentİlki Kadar Değilse de iyi

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayıdır.

    Cuma Polat’ın Gaziantep’te geçen ve Atmaca Komiser’li ikinci romanı. İlkini de Kristal Kelepçe için okumuş ve çok sevmiştim. “True Detective ilk sezon gibi roman yazmış adam”, demiştim. İkinci romanı da zevkle okudum fakat ilk roman kadar etkileyici bulmadım.

    Kitabın Hurufilerin halifesi kabul edilen Nesimi zamanında geçen kesitleri öyküye renk katıyor.
    Hurufilere zamanında yapılan eziyetlerin intikamını almak isteyen bir seri katil eziyet ederek cinayetler işliyor ve ebced hesabıyla anlamlı hale gelen mesajlar bırakmaktan geri durmuyor.

    Antep’in tarihi han ve camilerini dekor alan hoş bir Anadolu polisiyesi olmuş. Çeşitli karakterlerden çeşitli bilgiler ediniyoruz ve bu bilgilerin miktarı tam ayarında.

    Sonraki baskıya naçizane notlarım: Gereği olmayan dipnotlar, bayağı ve tabii sözcüklerinin yazımındaki yanlışlar, ‘Etekleri zil çalıyor’ gibi deyimlerin hatalı anlamda kullanıldığı durumlar, tekrarlar, isim karışıklıkları vs var. Düzeltilebilir.

    İlki kadar olmasa da, zevkle okunan, karakterleri doğal, temposu yerinde, gizemi kafi, kurgusu hatasız iyi bir yerli polisiye. İlk kitap da jürinin en sevilenler listesine girmişti, bu da girdi.

comment
February 13, 2024 13:52
Ekin Açıkgöz, Kış Patatesi Köftesi adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentÇok espirili ve eğlenceli

    Cinairoman.com sitesinin "Cumhuriyet'in 100. Yılında 100 Polisiye" tavsiye listesinden seçerek okuduğum ilk polisiye.

    Bir Bavyera polisiyesi ve şahane bir taşra polisiyesi örneği. Münih'teki görevinden sürgün niyetine kendi köyüne gönderilen polisimiz Franz Eberhofer, Beatles hayranı aktivist babası, indirim sevdalısı Büyükannesi Lenerl, ağabeyi, köyden arkadaşları olan tesisatçı, kasap, birahaneci vb. karakterlerle tanışıyoruz. Bavyera köyü atmosferi çok keyifli. Büyükannenin Bavyera yemekleri de okuma keyfime renk kattı. Yemeklerden bahseden metinleri bir ayrı seviyorum. Kitabın sonunda birkaç yemek tarifi de var.

    Son derece esprili bir kitap, her sayfada en az üç espiri garanti. Yarım sayfa, 3/4 sayfa gibi minik kısımlardan oluşuyor. En uzun bölüm 4 sayfa olsa gerek. Değişik bir roman yazım tekniği. Sanırım bir ara deneyeceğim.

    Bana çok iyi vakit geçirtti. Neden 5 yıldız vermedim? Çünkü polisiye örgüyü zayıf ve derinliksiz buldum. Eberhofer'in serisinin ikinci ve üçüncü kitaplarını da aldım, onları da okuyacağım.

comment
February 13, 2024 13:51
Ekin Açıkgöz, Üzgün İblis adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentDaha kısa olabilirmiş

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayıdır.

    Çok uzun, çok fazla karakter var. Eğlenceli ve akıcı yazılmış olmasına rağmen beni biraz yordu. Polisleri ciddiyetsiz ve laçka buldum. Baş karakter olan Lokman dahil. Lokman - Lerzan - Derya aşk üçgenini gerçekçi bulmadım, dahası konuyla bağdaştıramadım. Sonunu da anlamadım. Denklemler ne oldu? Ayrıca arada katilin ağzından yazılmış, şiir desem değil, dua desem değil, serzeniş desem değil bir takım aforizmalar vardı, hoşlanmadım.

    Ama yazarın kalemi kuvvetli. Dili iyi, Türkçesi iyi bir roman. Bütün adaylar için bunu söyleyemiyoruz. Dil bakımından senenin çok sayıda adayının önüne geçen bir metin.

comment
February 13, 2024 13:49
Ekin Açıkgöz, Kanlı Muamma adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentkuvvetli bir kalem ama karakterler oturmadı

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayıdır.

    Çok iyi bir Türkçe ile, güzel bir dil kullanımıyla yazılmış bir kitap. Karısından boşanan Halit Hoca Çanakkale'ye yerleşir. Emlakçının küçük ticaretlerle meşgul oğlu Şeref ile arkadaşlık etmeye başlar. Evin kirasına yardımı olsun diye yanına ev arkadaşı olarak Başkomiser Sandık'ı alır. Bir Tevrat yazmasını tarihi eser olarak tescil ettirmek isteyen Lyudmila isimli kadın dövülmüş ve boğulmuş olarak bulununca olaylar gelişir.

    Sandık'ın asperger sendromlu olduğunu öğreniyoruz. Bunu öğrendiğimiz andan itibaren Sandık'ın o ana kadar ki tuhaflıklarını (foreshadowing) 'ahaa demek bundanmış' diye anlamamız gerekiyordu. Ancak öyle olmadı. Çünkü Sandık'ın o ana kadarki hali bize hiç de tuhaf biri gibi değil, gayet babacan bir başkomiser gibi verilmişti. Tariflenen gibi sosyal bozuklukları olan birisi kamuda 20+ kişiyi yönetmesi gerekecek olan 'başkomiser' gibi bir unvana kolay kolay terfi edemez ve yöneticilik yapamaz. Halit Hoca'nın tüm polis soruşturmasına dahil olması acayip geldi. Halit'in bir çeşit Watson olması amaçlanmış sanırım ama ben öyküye katkısını anlayamadım. Halit'in karısıyla sıkıntısı ve boşanma süreci çok çok iyi anlatılmıştı ama bunun da öyküye katkısını anlayamadım. Halit'i öyküye oturtamadığım için Halit karakterinin derinliği de bana fazla geldi. İlaveten Halit Şeref ve Sandık üçlüsünün hiçbirisini birbiriyle gözümde canlandıramadım. Bu yüzden sürekli birlikte vakit geçirmelerini de yadırgadım. En sonunda Sandık işin içinde Şeref'in olduğunu nasıl anladı, orayı da kaçırdım. Bence bu kitabın en temel problemi bu: Karakterler oturmadı, benimseyemedim.

    Kanlı Muamma ismini çok jenerik buldum, öyküyü tariflemeyen bir roman ismi olmuş.

    Çanakkale'de geçmesinden ve Çanakkale'yi anlatım tarzından hoşlandım. Yenilen yemekler, içilen çaylar vs. bana ambiyansı yaşattı. Bu bakımdan zevkle okudum. Fakat bir arkadaşım dikkatimi çekince fark ettim ki, Çanakkale'yi her yönüyle anlatan bu romanın Çanakkale Savaşı'nın hiçbir öğesine karakterlerini denk getirmemesi gerçekten tuhaf.

    A. Tunç mahlasını kullanan yazarımızın kalemi kuvvetli bir isim olduğu anlaşılıyor. Tüm yukarıdaki eleştirilerime rağmen iyi yazılmış sürükleyici bir roman olduğunu belirtmem lazım. Nitekim senenin en beğenilenleri arasına da girdi.

comment
February 13, 2024 13:48
Ekin Açıkgöz, Aynadaki Düşman adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı Ödülü

    2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı Ödülü!

    Benim 2023 yılı adayları arasından da favorim kesinlikle bu kitaptı. Tek kelimeyle bayıldım.

    1970’ler Karadeniz köylerindeki taşra atmosferi mükemmel verilmiş. Beni film izlermişim gibi oraya götürdü. Romanın dedektifi konumundaki ‘Sıhhiye’ karakterini çok sevdim. Nihayet klişe olmayan bir başkahraman okuduk, gözümüzün pası silindi. Gizem ‘aşırı komplike kurgu kasma’ gayreti olmadan da gizem yaratılabileceğini göstermek üzere özellikle yazılmış adeta. 'Simple is beautiful'!

    Köyün dulu Selvi oğlunun masumiyetinin kanıtlanması için Sıhhiye’den yardım ister. Selvi hakkında köyün imamıyla birlikte olduğu dedikodusu çıkmıştır. Oğlu da bu yüzden imamı öldürmüş görünmektedir. Kanlı bıçak Selvi’nin kuyusundan çıkmıştır. Sıhhiye köye gider ama sorular sormaya başlayınca köyde teşkilatlanan Molla’nın ve Muhtar’ın tepkisini çeker.

    Novella denebilecek kısalıkta olmasına rağmen başıyla sonuyla bütünlüğünü koruyan, gizemi yerinde bir yerli polisiye. Geçtiği coğrafya olsun, zaman dilimi olsun, karakterleri olsun bize klişe olmayan yeni ve lezzetli bir şey okuttuğu için çok teşekkürler

comment
February 13, 2024 13:46
Ekin Açıkgöz, Kristal: Lanetli Kan adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentsürükleyici ama fazla marjinal karakterler

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayıdır.

    Özel harekatçı İlhan, Nihat Başkomiser’in teklifiyle İstanbul’da cinayet büroda çalışmaya başlar. Ekibe geri dönen Kristal lakaplı tuhaf kadın polisle birlikte seri cinayetleri çözmek üzere göreve başlar. Kristal’in epey olaylı bir geçmişi olduğunu sonradan öğreniriz. Kurbanların üzerlerindeki işaretler de meğer Kristal’e verilmek istenen mesajlarmış, bunu da olaylar ilerledikçe anlıyoruz.

    Su Tunç ilk polisiyesiyle Kristal Kelepçe İlk Polisiye Roman ödülü almıştı. O romanında benim hoşuma gitmeyen bazı ‘Amerikan’ öğeler vardı ki, romanı fena halde ‘genç yetişkin’ romanına çeviriyordu. Misal en unutamadığım “Seni Pislik!” nidasıyla adam döven Türk savcısıdır. Su Tunç’un bu romanı bir öncekine kısayla bu bakımdan epey gelişme göstermiş. Artık bu roman için ‘ergen romanı’ diyemem. Gerçi yine birkaç ufak tefek, önceki romanı hatırlatan ‘Amerikan’ öğeler yok değil. Viski dolapları ve Anadolu’nun bağrından gelmiş Türk polisi önünde soyunan kadın karakter gibi. Yine önceki romanda (ve çok sayıda başka Kristal Kelepçe adayında) gördüğümüz ‘yurtta büyüyen yetimler’ ve ‘yurt yangını’ temaları yine var.

    Benim bu romanla ilgili temel sıkıntım şu: Gerek Kristal olsun gerek özel harekatçı İlhan olsun, karakterler neden süper karakter olmak zorundalar? Kristal’in ultra zekası yetmedi, sarı saçı, heterokromi gözleri yetmedi, hackerlığı, Rusçası, evde bomba yapması, tüm yer altını tanıması vs vs… İlhan hiçbir şeyi unutmayacak sıra dışı hafızası ve amigdalasındaki problemden kaynaklanan korkusuzluğuyla göz dolduruyor. Ya işte bu gerçek dışı aşırı marjinal karakterler beni öyküden soğutuyor.

    Öykünün kendisinde de (yine pek çok Kristal Kelepçe adayında olduğu gibi) kurguyu daha fazla nasıl giriftleştiririm çabası var. Seri katil ne tesadüfse mutlaka polislerden bir tanesine takmış oluyor, olay geliyor yine sonunda polise dayanıyor. Ayrıca çok fazla karakter, çok fazla kurban ve çok fazla ilişki var. 'Over-engineered'.

    Ayrıca kemikleri bulunan kurbanın diğer iki kurbanla aynı katilin işi olduğunu nasıl anladık? Kristal dedi diye mi bu sonuca vardık? O nereden anlamış? Kurbanın kolunu niye oğlak koluyla değiştirmiş, oradaki mesaj neydi? Bu soru da cevaplanmadı.

    Son eleştirim: Kristal’i anladım ama ‘Lanetli Kan’ başlığını anlamadım.

    Eleştirileri bitirdik, övgüler: Öykü çok sürükleyici yazılmış, zevkle okunuyor. Sonundaki aksiyonları film izler gibi okudum, hepsi gözümde canlandı. Tüm bunlar Su'ya pek çok rakibini geride bıraktırdı ve yine senenin en sevilenlerinden birisi olmasını sağladı.

comment
February 13, 2024 13:45
Ekin Açıkgöz, İyi Ki Varsınız adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentbirbirini tekrarlamayan yaratıcı konular

    Ercan Akbay'ın 221B Dergi'de yayınlanan öykülerinin derlemesi. Toplam 17 öykü var, bazıları polisiye, bazıları bilimkurgu, bazıları gotik-korku diyebileceğimiz türde.

    Misal Lord Rolex tam bir polisiye örneği iken, Cicozlar insanın türleri ürperten bir gotik-korku öyküsü. Dehlizler Kebapçısı neredeyse cyberpunk diyebileceğimiz türde bir bilimkurgu-korku.

    Her birisinde farklı yaratıcı bir fikir var bu öykülerin ve bu yüzden çok keyifli bir derleme. Tekrar eden hiçbir şey yok. Ercan Akbay'ın bir öyküyü 3-4 günde yazdığını söylediğini hatırlıyorum. Bu kadar kısa sürede yepyeni bir fikir bulup yazmak dikkate değer bir beceri.

    En sevdiğim öykü Dehlizler Kepapçısı oldu.

    Kitabı Emre Melemez'in sesinden storytel'de dinledim. Sürekli aynı slogan oluyor ama yine yazacağım: Emre Melemez ne seslendirdiyse dinleyin.

Geçen haftanın en aktif kullanıcıları Dr Fell (2)
menu