markaris'i ilk defa okudum ve beğendim. banka kredileriyle spordaki doping olayını birbirine benzetmesi orjinal olmuş. ayrıca farklı olarak ana karakterimizin hikayeyi geçmiş zaman üzerinden değil de şimdiki zamanı kullanarak anlatması dikkatimi çekti.
wallander serisinin üçüncüsü. bu kitapta mankell bu seride ilk defa ana kahraman dışındaki karakterlerin üzerinden de bir anlatım kuruyor. hikaye bir isveç'te bir afrika'da geçiyor. ben çok sevmiştim.
bu kitap 87. bölge karakolu serisinin 6. kitabı. harika bir polisiye. bir solukta okudum ve çok beğendim. sonunda öylesine şaşırdım ki yazarın ustalığına hayran kaldım. keşke hepsi çevrilse.
Polisiye terimleri Türkçe'ye çevirmek güç bir iş, aynı tınıyı yakalayamıyorsunuz. Mesela zamanında eskiler crime fiction için topyekün polisiye deyip kestirip atmışlar, halbuki yalnızca police procedural için kullanılsa ne güzel olurmuş. Şimdilerde suç/gizem/dedektif kurgusu diye ayrıştırmaya çabalıyoruz ama polisiye dilimize yerleşmiş bir kere. Hard-boiled için sert, cozy mystery için rahat polisiye terimlerini kullanmalıyız mı? Sonrasında alibi için tekrar kafa patlatıp, "şahit mi, yok olmaz!"larla tıkanınca da red herrings'e kırmızı sazanı yapıştırıp geçmeli miyiz?
Cozy kelimesi rahat, sıcak, sevimli, hatta çaydanlık kılıfı gibi birçok değişik sözlük anlamına sahipken, suç kurgusunun bir alt türü olarak daha çok atmosferi simgeler. Bu atmosferde, Gencoy Bey'in de belirttiği üzere şiddet veya cinsellik yer almaz, cinayetler birileri öldürülüyormuş gibi değil de adeta bir oyunmuşcasına sunulur. Katilin kim olduğunu bilmeniz gereken, dedektifden önce bulduğunuzda da kendinizi zeki hissettiren bulmacalardır 'cozy msytery'ler. Sevenlerinin bir köşeye çekilip keyifle okuduğu bu klasikler içim, şöminebaşı/kır köşkü/sıcak/rahat/... gibi bilumum terimler denilebilir ancak tek olarak kullanıldıklarında hepsinin verdiği anlamı kapsamaz ne yazık ki, hatta kulak tırmalar. Bu yüzdendir ki illa en uygun karşılığı bulmak zorunda mıyız diye düşünüyorum; absürt, illegal veya perspektif gibi dilimize giren kelimeler benzeri biz de cozy, hadi olmadı kozi diyemez miyiz?
Tebrikler. Güzel bir röportaj olmuş.
Çok özel bir kitap. Bilimkurgu ile polisiyenin mutlu evliliğinin meyvesi. Okunması gereken bir klasik.
Evrenin en güçlü adamı Ben Reich 24. yüzyılda adı bile duyulmamış bir suç işlemeye karar verir: Cinayet. Bunun için iyi bir kurgu yapması gerekiyordu tabii Reich'ın.
Aslında çok doğru yazarların öyküleri var bu derlemede.
Fakat niyeyse bayılmadım ben bu kitaba. Neden olduğunu bilemiyorum. Öyküler kötü değildi ama, derlemede birbirleriyle etkileşimleri mi olmamıştı? İnanın bilemedim.
Belki sonra edit ederim puanı/yorumu.
Unuttuklarımı tekrar okuyayım diyorum, elim gitmiyor nedense. Bir vesileyle bana bu hissi yaşattığı için düşük puan verdim.
Bilimkurgu / korku türleri için klasikleşmiş bir derleme. Sahaftan mı, bulursunuz, nerden edinirsiniz bilemiyorum ama kütüphanelerde bulunması gerekli.
Keyifle okunan güzel öyküler. Ama hepsinin en iyi öyküleri mi? Emin değilim. Bu tartışma çok su götürür. Ben o topa girmem.
Derlemenin içinde benim en sevdiklerim Ballard ve Vonnegut'unkiler oldu.
Vampir temasını edebiyata Bram Stoker getirdi, bu doğru. Ama temanın evrimi ve popüler kültürde bugün geldiği milyon dolarlık yer, Anne Rice sayesinde.
Drakula tek bir karakterdi ve onunla karşılaşanların korku dolu bakış açılarından betimlenmişti. Halbuki Anne Rice vampirin kendisini özne alıyor. Böylece önceki yüzyılda yaratılan 'vampir' steryotipini de bitiriyor. Meğerse bir tane 'vampir' şablonu yokmuş.Vampirler de iyisiyle kötüsüyle, kıskancıyla, egosantrik olanıyla, mütevazı olanıyla birbirinden farklı karakterlermiş meğerse.
İnsanların dünyasında yüzyıllarca devam eden hayatlarında vampirleri özne olarak okuyoruz. Büyüyemeyen küçük kız ve onun etrafındaki karakterlerin yıllar içindeki psikolojileri, mücadeleleri güzel anlatılıyor.
Filmi zamanında çok ses getirmişti. Ama kitabı da iyi.