Agatha cristine nin kitapları tarih ve yıllar boyu suregelen isim degişiklikleriyle sıralı bulunuyordu ulasamıyorum
Türk Polisiye romanları içinde bugüne dek okuduğum en düzeyli kitap Feneryolu Cinayetleri oldu. Dil ve kurgu açısından diğer tür romanlardan da üstün bulduğumu belirtmeliyim. Yıllar önce işlenen bir cinayetin soruşturulması, kitaba nostaljik bir arkaplan vermiş. Bu da okuyucunun romandan fazlasıyla zevk almasını sağlıyor. Karakterlerin analizi titizlikle yapılmış. Hikayenin olaya karışan kişiler tarafından (ki bunlar aynı zamanda cinayet zanlıları oluyor) anlatılarak ilerlemesi, karakter anlatımlarının inanılmaz keyifli olmasını sağlamış. Bir yandan gizemli bir cinayetin tedirgin edici izlerini takip ederken, diğer yandan da tatlı tatlı yapılan dedikoduları dinliyorsunuz. Karakterler galerisi oldukça zengin. Ancak, yazar bu kalabalık kadroyu okuyucunun kafasını karıştırmadan, onu yormadan yazıya dökmeyi başarmış. İsimler bile öyle titizlikle seçilmiş ki, hiçbirini diğeriyle karıştırmıyorsunuz.
Bu roman bir “katil kim” polisiyesi. Yani, okuyucuyu romanın sonuna kadar katilin kim olduğuna, bu cinayeti neden ve nasıl işlediğine odaklıyor. Dolayısıyla, kitaptaki her cümle işlevsel. Fuzuli sayılabilecek, gereksiz hiçbir ayrıntıya, tasvire, karakter analizine yer verilmemiş. Cinayetin bir "kapalı oda" gizemi olması da romanın ayrı bir özelliği. Klasik polisiyecilerin gözde konusu olan "kapalı oda cinayeti" neredeyse işlenmesi imkansız olan bir cinayeti ele alır. Bu romandaki cinayet de öyle. O yüzden yıllarca bunun bir cinayet olduğundan kuşkulanılmıyor. Ta ki, yaşlı bir kadın ortaya çıkıp bir aşk romanını kanıt olarak dedektif Kerim Ülkü'ye verinceye kadar.
Bir polisiyesever olarak bu kitabı beğenmemin önemli bir nedeni, ipuçlarının okuyucudan saklanmamış olması. Dedektifin elindeki tüm bilgiler okuyucuya da verilmiş. Ama, üstü örtülerek, gizlenerek. Ve bu büyük ustalıkla yapılmış. Romanı tekrar okuduğunuzda, aslında bütün hakikatin gözlerinizin önünde olduğunu, yazarın herşeyi açık açık anlattığını görüyorsunuz. Bu size kimi hatırlattı? Agatha Christie’yi değil mi? Ben bu kitapta, Agatha Christie’ye çok yakın bir ustalık gördüm. Beklenmedik finalini okuduğunuzda ve aynen Christie’de olduğu gibi, bitti zannettiğiniz halde aslında kitabın bitmediğini, asıl şok edici gerçeğin son sayfada, hatta son cümlelerde yattığını gördüğünüzde eminim siz de benimle aynı kanıyı paylaşacaksınız.
Kitabın kurgusu son derece ustalıkla ve akıllıca kurulmuş. Gizem, daha ilk sayfadan itibaren başlıyor ve sonuna kadar artan bir merakla devam ediyor. İnsanın bir kez eline aldıktan sonra, bitirmeden bırakamayacağı, bir solukta okuyacağı bir roman.
Bu yıl okuduğum yerli polisiyeler arasında kesinlikle öne çıkan bir eser, devam kitapları da olur diye ümit ediyoruz.
İlk iki kitabı büyük bir zevkle okudum. Ve üçüncüsünü sabırsızlıkla beklemekteyim. İşgal yıllarının İzmir ve İstanbul'unu sokak aralarında gezdirerek anlatan hem polisiye hem de casusluk çeşnisi ile süslenmiş, tarihi romanlar. Okunmasını önereceğim güzel kitaplar. Sanırım üçüncü roman Ankara'da geçecek. Kısa sürede yayınlanmasını diliyorum.
Gencoy Bey polisidurumlar.com ve dedektifdergi.com 'un editörleri arasında yer alıyor. Polisiye seviyorum diyenlerin mutlaka okuması gereken bir polisiye kitap Feneryolu Cinayetleri.
Okurken son derece keyif aldığımız, bir polisiye bulmaca tadında katili tahmin etmeye çalıştığım keyifli ve sürükleyici bir polisiye kitap. Yazarın yeni kitaplarını merakla bekliyoruz.
Merhaba, tekrar bir araya gelmek beni çok mutlu etti. Daha da güçlenerek devam ederiz umarım. :-))
Elinize sağlık, eski üyeleri de derleyip toparlayabilirsek güzel nostaljik günler bizi bekler :)
Türk Polisiyesi adına harika bir kitap. Herkes merakla hayretle okuyacak.
Polisiyenin en karanlık en korkutcu ve insanı rahatsız eden yanını bu kitapta bulabilirsiniz
Ahh eski Ahmet Ümit nerede diyenler burada mı? Toplum yazarı değil de polisiye yazan adamı arıyoruz.
Bence Polisiye edebiyatın en iyi yazılmış kadın ana karakterlerinden biri olan Smoky Barret ın yeni macerasını okumak çok keyifliydi. acısını unutmadan zekasını yeteneğini birleştirip en zorlu acımasız katillerin peşinde yine.. Varsa ajan Barret ile tanışmayan vah ki vah.
Çok güzel yazı olmuş. Tebrikler
Surinam'ı görünce yüzümde salakça bir gülümseme olmuştu. Süpriz olsun diye bahsetmedim. Bir yerden polisiye bağlantısı oluyor demek ki... Atayizler bunu da açıklasın!
Muthis bir yazi Serdar, ellerine, kalemine saglik. Karanlik koseleri mesken tutmana ragmen yazdiklarin cok keyifli, ustelik bilmedigim bircok sey ogrendim, sasirdim. Mesela, Paramaribo'da II. Dunya Savasi sularinda ucak kazasi oldugunu bilirdim de, hayatini kaybedenlerden birinin Lassie'nin yaraticisi oldugunu asla! Lassie demisken, Eric Knight'in bize surekli bir seyler anlatmaya calistigi Lassie'nin o naif dunyasinin yaninda rulet ve gansgterlerle dolu apayri bir yeri ayni ustalikla kurgulamasina hayran oldum. Ayni sekilde Ahmet Halit Kitabevi'ne de. Kimbilir kesfedilmeyi bekleyen daha nice hazineler vardir kutuphanelerde, sahaflarda.
Hepimiz hoşgeldik ve hoşbulduk :)
Yazı için teşekkür hocam. Ben de MacDonald'ı özellikle The Doomsters'tan sonra kendi sesini oluşturmuş, orjinal bir yazar olarak görüyorum. Yeni yazılarınızı merakla bekliyoruz.
Hikayemiz 1986 yılında basit bir oyunla başlıyor, kartpostallara konu olabilecek sakin ve sessiz bir İngiliz köyünde hiç bir şeyin göründüğü gibi olmadığı, alttan alta kaynayan gerilimlerin ve sonucunda yaşanan vahşetin oldukça naif bir çocuğun anılarıyla bize anlatılması oldukça etkileyiciydi. Kitabın beni etkileyen diğer yanıysa kelebek etkisi metaforunun oldukça başarılı bir şekilde kurgulanmasıydı.
Listelere baktığımda 2016 yılında yayınlanan Playing with Fire (Ateşin Şarkısı) kitabını göremedim. Herhalde yakında güncelleme yapacaksınızdır.
Teşekkürler öneri için, izleyeceğim :)
Hoş bulduk. Konu komşuya haber vermeden sizi burada görmek çok güzel. Siteyi yeniledik. Hala üzerinde çalıştığımız bir iki şey var. Eskisinden daha iyi olacağımızı umuyoruz. Katkılarınızı bekleriz.
Torrent'çiyiz ;) Selamlar
Tamam, o zaman :)