İsveçli polisiye yazarlarına ayrı bir ilgim var. Henning Mankell'in Wallander serisini, Wahlöö&Sjöwall çiftinin Martin Beck serisini zevkle okumuştum. Bu yüzden Hakan Nesser'i çok merak ediyordum. daha önce Karambol ismiyle çevrilmiş ancak okumaya elim gitmemişti. çünkü polisiye serilerini sırasıyla okumak isterim. İndie yayınlarını Van Veeteren serisini sırasıyla çevirmeye başladıkları için tebrik etmek istiyorum. bu serinin ilk kitabı the mind's eye. kurtların saati serinin 7. kitabı. yani ilk kitap basılmış ama yedincinin adı konulmuş. neyse kitabı genel olarak beğendim. van veeteren de eşinden boşanmış, iki çocuklu yaşı geçkin bir polis. bu yönüyle wallander'e benzettim. ama yazarın hikayeyi anlatma yöntemi nedeniyle başkahramanı çok tanıyamadığımı hissettim. benim için polisiyede dedektif karakteri kitaptaki herşey kadar önemli. yine de genel olarak beğendim.
Storytel'den bitirdiğim ilk kitap oldu. İstanbul trafiğine ve araba kullanmaya dair bakış açım değişti. Elbette bunda Nesbo'nun sürükleyici kurgusunun etkisi büyük.
Sean Barrett'in sesinden dinledim. Gerçek bir profesyonel. Fakat bazı karakterleri seslendirirken fazla parodiye kaçtığını düşündüm. Özellikle kadınlar ve kötü karakterlerde abartılı seslendirmeler beni biraz rahatsız etti. Benim karakteri hayal etme özgürlüğüme müdahale etti bazı yerlerde.
Harry Hole'nin önceki maceralarını okumadım, hiç de eksikliğini hissetmedim. Oldukça iyi bir kurgu, n kere birilerini katil diye kovaladık, katil olmadıklarını anladık. Sonuna kadar merakla okuduk. Seri katilin kurban seçme sistematiği olmasını beğendim. Tıbbi öğeler de hoşuma gitti.
Karakterler gerçekçi çizilmişti. Bunun tek istisnası Magnus Skarre oldu. Birilerinin diyaloglarda aptal yorumlar yapması lazım ki, Harry Hole ve Katrine Bratt akıllı yorum yapabilsinler. Buna itirazım yok. Nesbo Skarre'yi abartmış.
Kar, kış, kardan adam, soğuk karlı geceler vs... Atmosfer iyi verilmişti.
Merhabalar. Ben de yeni üye oldum. Çocukluğumdan beri Sherlock ve Agatha Christie romanlarını okurdum. Yakın zamanda da bu siteye üye oldum ve birçok farklı kitap, yazar ve yayınevi farkettim. Hatta sattığım kitapların parasına Nadirkitap'tan güzel bir polisiye seri satın almaya başladım. 1 kitap eksiğim kaldı seride. Ayrıca kitapları da okumaya başladım. Yakın zamanda incelemelerini eklerim. Kütüphanemi polisiye ile doldurmaya karar verdim. :)
Kitap, 2 perdelik bir tiyatro oyunu gibi yazılmış. Birinci bölümde Sherlock Holmes ve Dr. Watson, Birlstone bölgesindeki bir malikanede cinayeti araştırmaya giderler ve kısa sürede Sherlock Holmes cinayeti çözer. Cinayet aslında çok ikircikli bir durumdur. İkinci bölümde ise bu olaydan biraz eskiye giderek kitaba ismini veren Korku Vadisinde olan olaylar anlatılır, tabii ki birinci bölümdeki cinayetle alakalıdır bu olaylar. James Moriarty'den ve bağlı olduğu örgütten bahsediliyor ayrıca. Kitabın son sözü ise doğrudan James Moriarty ile alakalıdır. Tavsiye ettiğim, kafanızı yormadan okunacak güzel bir kitap.
Okurken sıkıldığım nadir Agatha Christie romanlarında birisi. Polisiye ögeleri de var fakat aşk konusu beni kitaba çekmeyi başaramadı ama kitabı yine de okunmaz hale getirmemiş.
Türkiye Polisiye Yazarlar Birliğinin çıkarmış olduğu 20 farklı yazarın 20 farklı öyküsünü içeren bir kitap. Polisiye kitaplar favorim olduğu için neredeyse 2 gün gibi kısa sürede bitirdim kitabı. Birkaç öykü hariç kitabı beğendim. Farklı hikayeler ve farklı yazarlar arıyorsanız kitabı okuyun bence.
"Careless in Red"
Lynley serisinin 15. kitabı
true dedectives dizisinin senaristinin yazdığı bir roman olduğu için okumak istedim. kitap çok güzel başladı, yakında öleceğini öğrenen bir katilin genç bir kadınla yolunun kesişmesi ve birlikte yaptıkları yolculuk. ortalarda biraz sıkıcılaşsa da sonrası çok farklı, beklenmedik ve etkileyici bir hikayeydi.